31 Temmuz 2017 Pazartesi

EDMOND HEUZE, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, 1883 yılında Paris'te doğdu. Sirk hayatından sahneler resimledi, 1943 yılından sonra da manzara resimleri ve portreler yaptı. "Monsieur Victor" adlı bir roman yayınladı ve "Kral Übü" yü resimledi. Heuzé, 1967' de Paris'te öldü.

Edmond Heuzé - Palyaço Ceratto locasında

TIRNAK KALINLAŞMASI

DIŞ katmanlarının aşırı artması ve uzaması neticesinde tırnak anormal şekilde kalınlaşır. Biçimi bozulan tırnak aşağı doğru kıvrılır. Kendine has bir görünüm alan tırnağa, hayvan tırnağına benzediği için "pençe tırnak" denir. Tıptaki adı "onikogrifoz"dur.

Tırnak kalınlaşması, özellikle ayak tırnaklarında, çoğunlukla başparmak tırnaklarında olur. Sebebi; parmağa yerleşen mantar veya mikropların yaptığı enfeksiyonlar, eklem dolaşımında bozukluklar (kan birikmesi, fil hastalığı vb.) veya ayak-tırnak temizliğine itina gösterilmemesi, dar ayakkabı olabilir.

30 Temmuz 2017 Pazar

HEİNRİCH HERTZ, biyografi

ALMAN fizikçi, 1857 yılında Hamburg'da doğdu. Bir senatörün oğluydu. Meslek seçiminde, önce mühendislik ile bilimsel araştırma arasında bocaladı, sonunda bilimsel araştırmayı seçti. Berlin Üniversitesi fizik laboratuarında çalıştı ve Helmholtz'un dikkatini çekti. Karlsruhe Yüksek Teknik okulunda (1885), sonra Bonn Üniversitesi'nde profesör oldu (1889).

Heinrich Hertz, elektromanyetik dalgalar üzerindeki çalışmalarıyla ün kazandı. 1887' de kendi yaptığı osilatörle bu dalgaları elde etti. Elektromanyetik dalgaların da, yansıma, kırılma, girişim, polarizasyon, yayılma hızı gibi, ışığın bütün niteliklerini taşıdığını gösterdi.

Bu çalışmalar, Maxwell tarafından kurulan, ışığın elektromanyetik teorisini kesinlikle doğruladı ve "telsiz telgraf" bu iki bilginin çalışmalarından doğdu. 1892' de ince altın ve alüminyum tabakalardan katot ışınları geçirerek, elektronların madde içinden geçebildiklerini gördü. Heinrich Hertz, 1894' de (yaş 37) Bonn'da öldü.

Bu kıymetli fizik araştırmacısının soyadı olan "Hertz" kelimesi, elektromanyetik dalgaları ifade eden frekans birimi olarak kabul edildi. Dalganın 1 saniyedeki salınım sayısına (frekansına) "Hertz" denildi. Kilohertz (KHz), Megahertz (MHz), Gigahertz (GHz), ifadeleri, elektronik ve haberleşme alanında, orta ve yüksek frekans birimi olarak kullanılmaktadır.

ONİKOREKSİ (tırnak zayıflığı)

GENELLİKLE uzunlamasına çatlakların oluştuğu tırnak zayıflığına "onikoreksi" denir. Tırnağın yapısal veya doğuştan zayıflığı, oje ve oje çözücü gibi maddeler, mesleğe dayalı zedelenmeler, liken hastalığı, egzama, saç dökülmesi, vitamin eksikliği ve bazı cilt hastalıkları sürecinde ortaya çıkabilir.

29 Temmuz 2017 Cumartesi

FRANCİSCO HERRERA, eser-biyografi

İSPANYOL ressam, "El Viejo (ihtiyar)" da denilir. Sevilla'da doğdu (yılı bilinmiyor). Luis Fernandez'in öğrencisi oldu. Önceleri, Sevilla'da, güçlü bir gerçekçiliği yansıtan tablolarıyla tanındı ("Evrensel yargı", "San Bernardo kilisesi"). Kalpazanlıkla suçlanınca, Sevilla'daki Aziz Hermenegildo cizvitlerinin yanına sığındı ve onların kilisesini resimledi.

4. Felipe'nin affına uğradıktan sonra (1624), Sevilla'daki Aziz Buenaventura kilisesinin resimlerini yapmaya başladı (1629). 1650' de Madrid sarayına çağrıldı. Orada yaptığı resimlerin, ancak kalıntıları ele geçtiği halde, ofortlarının çoğu bugüne kalmıştır. Velasquez'in ilk ustası olan Francisco Herrera, 1656' da Madrid'de öldü.

Francisco Herrera
"Aziz Basilio doktrinini yazdırırken"  (1639)

OPİSTOTONUS (vücudun geriye kıvrılması)

İNSAN vücudunda, baş, boyun ve göğüs kafesinin anormal bir şekil almasına bağlı olarak vücudun, arkaya doğru yay gibi kıvrılmasıdır. Başlıca sebebi, boyun ve sırt kaslarının normal dışı kasılmasıdır.

Opistotonus, beyin zarlarındaki bir tahrişin habercisidir. Ayrıca, tetanos hastalığı, histeri nöbetlerinde veya bazı sar'a nöbetlerinde ortaya çıkabilir.

28 Temmuz 2017 Cuma

UÇUK DERDİ

UÇUK, çoğunlukla ağız çevresi, dudak kenarlarında çıkar. Öncelikle, çıkacağı yerde hafif bir yanma hissi oluşur. Bundan bir gün sonra, o noktada kırmızı bir leke belirir. Sonra bu lekenin üzerinde, irili ufaklı değişik sayıda saydam kesecikler ortaya çıkar.

Oluşan keseciklerin içeriği daha sonra bulanıklaşır. Kesecikler patlar, kurur ve birkaç gün sonra dökülen, kahverengimsi bir kabuk bağlar. Döküntünün başlangıcından itibaren 10 gün sonra hiçbir iz kalmaz. Uçuğu getiren şartlar tekrarlanırsa, bazen nüksedebilir. Uçuğu sık sık elle yoklamak yayılmasına yol açar.

UÇUK NE ZAMAN ÇIKAR?

  • Kişinin sıkıntılı, bunaltıcı bir ortamda uzun müddet kalması.
  • Ateşli bir hastalık geçirme
  • Aşırı yorgunluk durumu
  • Güneşte fazla kalma veya sahilde rüzgâr alarak üşütme
  • Kadınlarda bazen, âdet başlangıcında
  • Ortada ciddi hiçbir sebep yokken de çıkabilir.
Yukarıda sayılan sebepler, ekseriyetle vücut direncinin düşmesiyle bağlantılıdır.

NASIL ÇABUK GEÇER?

Uçuğa, esasen hiç dokunmasanız bile zaten aşağı-yukarı 10 gün sonra kendiliğinden geçecektir. Limon kolonyası emdirilmiş pamuğu, arasıra uçuk bölgesi üzerine bastırıp, birkaç dakika tutabilirseniz; hem daha fazla yayılmaz, hem de daha çabuk iyileşir (alkol pansumanı). Yemekten sonra ağız çevresi sabunlu suyla yıkanmalıdır.

ORŞEKTOMİ (erbezlerinin çıkarılması)

ERBEZLERİNİN ameliyatla çıkarılmasına "orşektomi" denilir. Tümör, travma, kronik iltihap gibi durumlara bağlı olarak, erbezinin bütünlüğü geri dönüşümü olmayacak biçimde bozulursa bu ameliyat yapılır.

Çıkarılma işlemi, erbezlerinden birine tatbik edilirse ve diğer erbezinde bir problem yoksa; çocuk sahibi olmayı etkilemez. Estetik açıdan problem olmaması için, çıkarılan tarafın torbasının içine plastik protez erbezi yerleştirilir.

27 Temmuz 2017 Perşembe

GREGORİO HERNANDEZ, eser-biyografi

İSPANYOL heykeltraş, 1576 yılına doğru Galicia'da doğdu. Bütün sanat hayatı 1605' den itibaren Valladolid'de geçti. Çok renkli Castilla heykelciliğinin ustalarından biri olarak kendini kabul ettirdi. Dinî sanatla uğraştı. Kutsal hafta boyunca, sokakta alaylar halinde gezdirilen "Pasos" lar, Hernandez'in atölyesinde yapılırdı. Sanatçı, 1636' da Valladolid'de öldü.

Gregorio Hernandez - Ölü İsa

ORŞİT (erbezi iltihabı)

ERBEZİ iltihabı, bazen epididimle birlikte ortaya çıkar. İltihap, had veya müzmin olabilir. Had orşit; tifo, bruselloz gibi bütün vücudu tutan enfeksiyonlarda, özellikle de kabakulak hastalığında meydana çıkar. Ayrıca, belsoğukluğu hastalığının, siyeğin üst bölümlerine, prostata, meni keselerine ve buradan da epididim ve erbezlerine yayılmasıyla da gelişebilir.

İltihabın olduğu erbezindeki şiddetli ağrı, bel ve kasık bölgesine yansır. Erbezinin hacmi artar, ateş yükselir ve vücudun genel hali bozulur.

Müzmin orşit; tüberküloz (verem) veya frengi mikroplarından kaynaklanabilir. Erişkin erkeklerde görülen başka bir müzmin iltihap tipi ise, granülomatoz orşittir. Bu iltihap çoğunlukla tek tarafta olur. Erbezine gelen bir travmayla ortaya çıkar. Müzmin orşitler yavaş ilerler ve ağrı yapmadan erbezlerinde şişme yaparlar.

26 Temmuz 2017 Çarşamba

DIŞ ORTAMA UYUM SAĞLAMA

VÜCUT, daha evvel alışmamış olduğu sıcaklık, yükseklik değişimlerine ve iklim şartlarına uyum sağlar.

Kişinin, oksijen basıncının düşük olduğu yüksek bir yere uyum sağlaması için solunum ve dolaşım sistemi, daha etkin çalışmak durumundadır. Bu hayatî işlevlerdeki değişiklikler, kalp ve solunum sistemine daha fazla iş yükü getirir. Bu ise, daha ileri bir aşamada, kemik iliğinin uyarılmasına, bunun neticesinde, alyuvar sayısında ve kanın hemoglobin seviyesinde bir artışın ortaya çıkmasına yol açar. Böylece kan, akciğerlerden dokulara daha fazla oksijen taşır.

Sıcaklık değişimleri, vücutta daha farklı uyum mekanizmalarını harekete geçirir. Sıcak ortamlar, çevrel kılcal kan damarlarında genişlemeye ve terleme artışına sebep olur. Böylece vücudun ürettiği ısı daha çok harcanarak ısı dengesi yeniden oluşturulur.

Kuru iklimler, terin buharlaşmasını ve ısının kullanımını kolaylaştırır. Bu sebeple, insan vücudu, kuru iklimlerde, daha da yüksek sıcaklıklara dayanabilir. Nemli bir iklime uyum daha zordur; çünkü, nem vücut yüzeyinden terin buharlaşmasını engelleyecektir.

Soğuğa uyum için vücut, ısı kaybını önlemeye yönelik bir dizi mekanizmayı devreye sokar. Terleme azalır veya tamamen durur. Derideki kan damarlarında daralma olur. Uzun vadede derialtı yağ dokusunda artış meydana gelerek, vücudun ürettiği ısının muhafazasına çalışılır.

MATEO HERNANDEZ, eser-biyografi

İSPANYOL heykeltraş ve gravürcüsü, 1888 yılında, Salamanca eyaleti, Bejar'da doğdu. 12 yaşındayken, bir sütun başlığı yontarak heykele başladı. Öğrenimini Madrid'te yaptı. Salamanca'da portre üzerine çalıştı ve 1913' den sonra Fransa'ya yerleşti.

Antik Mısır'ı hatırlatan hayvan heykelleri yaptı. Portreleri, freskleri ve Aisopos'un masalları için yaptığı renkli oymaları vardır. Mateo Hernandez, 1949' da Meudon'da öldü.

Mateo Hernandez - Su aygırı

25 Temmuz 2017 Salı

BARBARA HEPWORTH, eser-biyografi

İNGİLİZ kadın heykeltraş, 1903 yılında Wakefield, Yorkshire'da doğdu. Leeds'de, Royal College of Art'da (Londra), Floransa ve Roma'da sanat öğrenimi gördü. İlk eserlerini natüralist bir anlayışla yaptı. 1930 sıralarında, Paris ve Londra'da, soyut sanatın temsilcileriyle tanışınca, soyutlamalara yöneldi. Heykeltraş Henry Moore'un ve evlenip ayrıldığı ressam Ben Nicholson'un etkisinde kaldı.

1939' da Cornwall'da, St. İves'e yerleşti. Bu bölge, özellikle de çevredeki köy ve kırlar sanatına bir canlılık kattı. 1959' da 5. Sao Paulo bienali'nde Büyük Ödül'ü kazandı (Grand Prix). 1965' de İngiltere'de kendisine "Dame" ünvanı verildi.

Büyük emek isteyen eserlerinde, boşluk-doluluk, ışık-gölge gibi zıtlıklar hâkimdir. 1964' de New York'taki Birleşmiş Milletler binası için anıt heykeller de yapan Barbara Hepworth, 1975' de Saint İves' de öldü.

Barbara Hepworth - Oval Heykel  (1943 yılı pirinçten yapılı)

KIRIĞA ALÇI TATBİKİ

ALÇI, kırıkların ve ortopedik ameliyatların arkasından, tedaviye yardımcı olarak, yaygın biçimde kullanılan ortopedik bir malzemedir. Yüzyıldan fazla bir süredir kullanılmaya başlanmış ve çok geçmeden diğer alternatiflerinin yerini almıştır.

Ortopedik alçı, üzerine alçı tozları bulanmış, kolalı gazlı bezlerden oluşur. Alçı, alçıtaşı denilen kayaç tozlarından elde edilir. İçinde hidratlı kalsiyum sülfat kristalleri bulunur. Kavrulup, ihtiva ettiği su giderildikten sonra, öğütülerek toz haline getirilir.

Böylece, su katıldığında yumuşayan, kısa bir müddet sonra suyla kimyasal olarak yeniden birleşip sertleşen alçı, kullanıma hazır hale gelir. Alçı tozuna bulanmış sargılar, tatbik esnasında, suya batırılır ve sarıldığı yerde istenilen şekilde sertleştirilir. Sarılan yer, kol kırığı ise, kolun günlerce hareketsiz kalması garanti edilerek, kemik kaynaşması, sorunsuz sağlanmış olur.

24 Temmuz 2017 Pazartesi

ORTOPNE (yatarken nefes darlığı)

HASTADA, yatar durumda iken beliren, fakat oturduğunda kaybolan nefes darlığına "ortopne" denir. Bu sebeple, ortopne hastaları, ancak yüksek yastıkta yatabilirler. Bazı vakalarda ortopne, hastanın hiçbir şekilde yatmasına imkân vermeyecek derecede ağır olabilir. Bu hastalar maalesef bütün geceyi oturarak geçirmek mecburiyetinde kalırlar.

Ortopne, kalp yetmezliğinin tipik bir belirtisidir. Yatar vaziyette, iç organlarda, kol ve bacaklardan akciğerlere dönen kan miktarı artar. Kalp yetmezliği olunca, akciğerlerde kan göllenir ve bunun neticesinde, nefes darlığı olur.

Kişi ayaktayken, yerçekiminin tesiriyle, akciğerlere dönen kan miktarında azalma olacağından, nefes alıp-verme daha rahattır ve nefes darlığı önemli ölçüde rahatlar.

HERDEMTAZE ÇİÇEĞİ

HERDEMTAZE bitkisinin çiçekleri, kuruduktan sonra bile şekli değişip bozulmazlar. Girit ve Rodos adaları kökenli olan sarı renkli herdemtaze, 1815 yılından beri, Avrupa'da, ticarî bitki olarak yetiştirilir, cenaze süslemek için çelenk yapımında kullanılır.

Herdemtazenin, Fransa ve Yunanistan kökenli diğer türleri de aynı maksatlarla kullanılır. Farklı bir türü de parfüm sanayiinde kullanılır. Bunun petrol eteriyle damıtılmasından, karakteristik kokulu ve dayanıklı bir esans elde edilir.

23 Temmuz 2017 Pazar

ORTOSTATİK NEDİR?

İNSANIN ayakta durmasına bağlı olarak gelişen olayları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Albüminüri (idrarda protein bulunması), tansiyon düşüklüğü (hipotansiyon), taşikardi (kalbin hızlı çarpması) gibi, vücudun konumuyla ilgili olarak veya otonom sinir sistemi değişimlerine açık olan uzunboylu-zayıf kişilerde, yapısal bir özellik neticesinde beliren bozukluları tanımlamada kullanılır.

Bu üç belirti, birbirinden ayrı olarak görülebilirse de, çoğunlukla beraber görülerek, hastada halsizlik, çabuk yorulma, bayılmaya meyillilik, çarpıntı, kulak çınlaması, baş dönmesi, göz kararması, el ve ayaklarda morarmaya yol açabilir.

Kişi oturduğunda veya yatarken tansiyonu normal hale döner ve çarpıntı kaybolur. Albümin ise, gündüz çıkarılan idrarda olmasına karşın, gece veya sabah ilk idrarında görülmez.

HELENYUM ÇİÇEĞİ

BİLEŞİKGİLLER familyasından, anavatanı Kuzey Amerika'dır. Boyu 2 metreyi bulur.

Bazı türleri, güzel sarı çiçeklerinden dolayı bahçelerde tarhlar veya kenar süsleri halinde yetiştirilir.

Çok yıllık bir bitkidir. Kahverengi veya kırmızı çiçekli olan türleri de vardır.

22 Temmuz 2017 Cumartesi

HAZAEL SEDİRİ

HAZAEL, Şam Aramîleri'nin kralıydı (Mö 9. yy). Hazael, İsrail kralı Yoahaz ve Yuda kralı Yoas'ın düşmanıydı. Ürdün'ün doğu kıyısını ele geçirdi. Asurlular'a karşı direndiyse de Mö 842' de yenilgiye uğradı.

HAZAEL SEDİRİ

Türkiye, Malatya-Arslantaş'da, François Thureau-Dangin tarafından yönetilen kazılar esnasında bulunan fildişi kakmalarla süslü bir sedirdir. Motifler çok farklı ve güzeldir. Altın kaplama izleri hâlâ belirlidir.

Bu sedirin, Mö 9. yy'ın sonunda Damaskus (Şam) kralı Hazael'in oğulları tarafından Asur kralı Adad Nirâri'ye verildiği bir yazıttan anlaşıldı. Sedirin, Mısır ve Ege etkisinde kalan Fenikeli sanatçılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Çeşitli parçaları Halep ve Louvre müzelerinde saklıdır.

OSTEOBLASTOM (omurga uru)

NADİR görülen iyi huylu bir kemik tümörüdür. 10 ilâ 25 yaş arası çocuk veya gençlerde görülür. Çoğunlukla omurgada veya el ve ayakların kısa kemiklerinde görülür. Lezyon bölgesinde ağrı yapar veya komşu sinirlere baskı yaparak duyu ya da hareketlerle ilgili sinirsel belirtilerle kendini belli eder.

21 Temmuz 2017 Cuma

ERNEST HEBERT, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, 1817 yılında Grenoble'da doğdu. David d'Angers ve Paul Delaroche'un öğrencisiydi. 1839' da Roma ödülünü kazandı. 1867-73 arası, Medicis villasının müdürlüğünü yaptı. 1882' de Güzel Sanatlar Yüksek okuluna öğretim üyesi oldu.

1889' da Milletlerarası sergide Büyük Ödül'ü kazandı. Çağının resim sanatının en önde gelen temsilcilerinden biri sayılır. "Hapiste fincan (1839)" ve "Sıtma (1850)" önemli eserlerindendir. Çok sayıda portre yapmıştır. Mozaik modelleri ve Meryem tablosu da olan Ernest Hébert, 1908' de La Tronche, İsere'de öldü.

Ernest Hébert - Sıtma

KEMİK GELİŞİM BOZUKLUKLARI

İSKELETİN bir veya birden çok bölgesinde kemik gelişim bozukluklarıyla seyreden süreçlere "osteodisplazi" denilir. Bu gruptaki hastalıkların çoğu genetik geçişlidir. Bir kısmı bebek daha dölyatağında hayat belirtisi verirken, bir kısmı da ancak erişkin yaşlarda ortaya çıkar.

Bu grupta rastlanan kemik oluşum hastalıkların en önemlileri:

  • Uzun kemiklerin bir yöndeki kıkırdaklarında gelişimin durması sebebiyle, baş ve gövdenin normal gelişmesine karşılık, kol ve bacakların kısa kalması.
  • Vücudun birçok kemiğinde, kıkırdak hücrelerinden meydana gelen iyi huylu tümörler.
  • Cam bebek hastalığı. Kemik dokusunun oluşum bozukluğuna bağlı olarak kemiklerin çok kolay kırılması.
  • Birçok kemikte, yumru biçiminde çıkıntıların oluşması.
  • Kemiklerin normalden daha sert yapıda olması. Buna mermer kemik hastalığı da denir.

20 Temmuz 2017 Perşembe

HAZİNE-İ HÜMAYUN

HAZİNE-İ Hümayun'un her saltanat değişikliğinde denetimi yapılırdı. Yeni padişah, cülusundan 15 gün sonra, Hırka-i Saadet dairesine gelerek öğle namazını burada kılardı.

Namazdan sonra, dârüssaade ağası, silâhtar ağa, çuhadar ağa, rikâbdar ağa, hazinedar ağası, hazine vekili, baş kapı gulâmı, musahip ağalar, tülbent ağası, peşkir ağası, arz ağaları denilenler Hazine-i Hümayun'da, kiler ve seferli kethüdaları, Bâbüssaade'den hasodabaşı, hazinedarbaşı, kilercibaşı, saray ağası, saray kethüdası, Hazine-i Hümayun başkâtibi, ikinci kâtip, başkullukçu, çantacı, nöbetçibaşı, hazine kethüdası kaftancısı Hazine-i Hümayun'un dışında, ön taraftaki sofaya gelerek kapının iki tarafına sıralanırlardı.

Hazine kapısı açılırken

Gerekli tertibatın alındığı kendisine bildirildikten sonra padişah, yanında hazine kethüdası ve diğer mabeyinciler olduğu halde gelir ve Yavuz Sultan Selim'in mührüyle mühürlenmiş olan kapıyı açardı. En önde padişah, arkasından diğer görevliler içeri girerlerdi.

OSTEOFİT (düzensiz kemik oluşumu)

ARTROZ (eklem kireçlenmesi) başta olmak üzere, eklem bozukluklarına sebep olan çeşitli hastalıklar esnasında, eklemde ve çevresinde gelişen gaga veya ibik şekilli düzensiz kemik oluşumlarına "osteofit" denilir.

Osteofit, eklem hareketlerini kısıtlar ve başta sinirler olmak üzere çevredeki yumuşak dokulara baskı yaparak ağrı veya farklı rahatsızlıklara sebep olur.

19 Temmuz 2017 Çarşamba

FRANCESCO HAYEZ, eser-biyografi

İTALYAN ressam, 1791 yılında Venedik'te doğdu. Öğrenimini Venedik ve Roma Akademilerinde yaptı; A. Canova tarafından himaye edildi. 1850-80 yılları arası, Brera Akademisi'nde romantik akıma bağlı ünlü bir usta olarak çalıştı.

Roma'da yaptığı ilk eserlerde, yeni klâsik kuralların büyük etkisi görülür. En ünlü tarihî kompozisyonları arasında "Sicilyalılar'ın akşam duası", "Hacıların susuzluğu" sayılabilir. Eserlerinde muhteva yeniliğine karşılık, biçimlerde klâsik ve akademik unsurlar devam eder. Hayez, 1882' de Milano'da öldü.

Francesco Hayez -  Sicilyalılar'ın akşam duası  (Roma)

OSTEOKLASTOM (kemik tümörü)

EKSERİYETLE  20 ilâ 40 yaş arasındaki genç erişkinlerde görülen bir kemik tümörü tipidir. Kadınlarda daha sıktır. Vakaların çoğunda tümör, uzun kemiklerin uç kısımlarına yerleşir. En sık görüldüğü yerler; uyluk kemiğinin alt ucu ile kaval kemiğinin üst ucudur.

Osteoklastom'lar uzak organlara yayılım (metastaz) yapmazlar, fakat yerleştiği kemik dokudan taşarak komşu yumuşak dokuya yayılabilirler.

18 Temmuz 2017 Salı

HATMİ ÇİÇEĞİ

EBEGÜMECİGİLLER'dendir, kökü çok yıllık, pembe-beyaz çiçekli, uzun boylu, yumuşak otsu bir bitkidir. Bataklıklarda veya sulak çayırlarda yetişir. Anadolu'da boldur. Özel olarak da yetiştirilir.

Yaprak, çiçek ve kökleri kaynatılarak halk hekimliğinde idrar söktürücü, göğüs yumuşatıcı (balgam söktürücü) olarak kullanılır, gargara yapılır. Ayrıca çiçeğinin lapası yara iyileştirme maksadıyla kullanılan ilâçların bileşimine girer.

OSTEOM (iyi huylu kemik uru)

OSTEOM, sert ve katmanlı yapıda, iyi farklılaşmış ve habis olmayan bir kemik tümörüdür. En sık kafatası ve altçene kemiğinde görülür. Çok yavaş gelişir. Nadiren ameliyatla çıkarılmasını gerektirecek belirtiler verir.

OSTEOİT OSTEOM

Özellikle uzun kemiklerden olan uyluk ve kaval kemiklerinin gövde kısmında görülen bir osteom tipidir. Bu tümör 10 ilâ 25 yaşlarındaki gençlerde görülür. Genelde çapı 1 cm'i geçmeyen bu tümörlerde, kemiğin yumuşayarak yıkıma uğradığı bir odak vardır. Odağın çevresi, sert ve kalın tepkisel bir kemik yapıyla örülüdür.

Lezyon bölgesinde lokal bir ağrı vardır. Bu ağrı aspirinle geçiyorsa osteoit osteom olabilir. Tümör ameliyatla çıkarılabilir.

17 Temmuz 2017 Pazartesi

HAYDARPAŞA TREN GARI

İSTANBUL'UN Anadolu yakasında Haydarpaşa semtinde tren garı. Anadolu demiryollarının başlangıç noktasıdır. İnşaatı 1906 yılının mayıs'ında başladı, 19 Ağustos 1908' de tamamlandı ve işletmeye açıldı.

Binanın plan ve projesini Otto Ritter ile Helmuth Cuno adlı iki Alman mimar-mühendisi çizdi ve bitimine kadar inşaata nezaret ettiler. Gar binası, bugün kapalı kısımlarla beraber toplam 3836 m2 dir. Bina, her biri 21 metre uzunluğunda, 1700 kazık üzerine oturtuldu.

OSTEOMİYELİT (kemik ve iliğin iltihabı)

KEMİĞİN ve kemik iliğinin birlikte iltihabına "osteomiyelit" denilir. Bir enfeksiyon hastalığıdır. Enfeksiyon mikrobu idrar yollarından, dişten, akciğerdeki bir enfeksiyon odağından kana karışarak kemiğe ulaşabilir veya kan zehirlenmesi, tifo gibi bütün vücudu ilgilendiren bir enfeksiyon sırasında da kemiğe yerleşebilir.

Komşu yumuşak dokularda veya eklemde oluşan bir apsenin yayılım göstererek kemiğe ulaşması da olabilir. Kemikte açık kırık veya ateşli silâh yaralanmaları sırasında mikrop, doğrudan kemiğe ulaşabilir. Bazen iltihabın vücudun neresinden geldiği anlaşılamaz.

Vakaların çoğunda, hastalık mikrobu stafilokoktur. Daha nadir olarak, streptokok, koliform basil, pnömokok, gonokok, frengi mikrobu, tüberküloz basilleri ve bazı mantarlar da osteomiyelite sebep olabilir.

16 Temmuz 2017 Pazar

HASEKİKÜPESİ ÇİÇEĞİ

DÜĞÜNÇİÇEĞİGİLLER' den süs bitkisidir. Ilıman bölgelerde yetişir, gösterişli çiçeklerinden dolayı bazı türleri süs bitkisi olarak yetiştirilir. 70 kadar türü vardır.

Ağaçlık yerlerde ve yol kenarlarında yetişen ve 45 ilâ 70 cm'e kadar boylanan âdi hasekiküpesi, eğri mahmuzları ve sarkık çiçekleriyle süs bitkisi olarak en çok kullanılanıdır.

OSTEOPERİOSTİT (kemik zarı iltihabı)

KEMİĞİ saran dış zarın (periost) ve altındaki kemik dokusunun iltihabına "osteoperiostit" denilir. Çoğunlukla bir yaralanmadan sonra çocuk veya gençlerin uzun kemiklerinde yerel bir lezyon olarak ortaya çıkar.

Kemikteki bu iltihabı yapan en sık görülen mikrop "stafilokok aureus" dur. Frengi veya tüberküloz (verem) mikroplarının da yaptığı osteoperiostitler bilinmektedir.

15 Temmuz 2017 Cumartesi

HASEKİ HASTANESİ

İSTANBUL'UN Haseki semtindeki hastane, 1539 yılında, Kanunî Sultan Süleyman'ın hasekisi Hürrem Sultan'ın emriyle, Mimar Sinan tarafından, Cerrahpaşa'da Bizanslılardan kalma Arkadius sütûnunun bulunduğu "Avratpazarı"denilen düzlükte yaptırıldı.

Haseki Hastanesi, Fatih Sultan Mehmed tarafından 1470 yılında yaptırılan "Fatih Dârüşşifası" ve Yavuz Sultan Selim'in Üsküdar-Karacaahmet'te açtırdığı "Miskinler Tekkesi"nden sonra kurulmuş olan üçüncü büyük sağlık tesisidir.

Haseki dârüşşifası adıyla kurulan ve kullanılan ilk tarihi bina, halen Haseki Hastanesi polikliniği olarak kullanılmaktadır. Kuruluşunda sadece 7 doktor, 2 eczacı kalfası, 29 memur ve müstahdemle faaliyete geçti. 1539-1884 yılları arası, Haseki vakıfnâmesine uygun bir kadro ile çalıştı.

Ayakta poliklinik muayeneleri yanısıra, lüzum hasıl olduğunda hastalar yatırılarak tedavi edildi. Fakir hastalardan bakım ve ilâç için ücret alınmadı. Haseki vakıfnâmesinde çok önemli maddeler vardı. Vakıfnâmede, sertabip (başhekim) dahil bütün personelin, hastalarla görüşürken onlara güzel cümlelerle hitap etmeleri ve sorularına hoşa gidecek bir şekilde cevap vermeleri de yazılı idi. Hastane çalışanlarına yüksek ücret verilmesi de kararlaştırılmıştı.

OSTEOSARKOM (kemik uru)

GENELLİKLE, 10 ilâ 20 yaş arasında görülen kötü huylu kemik tümörü. Çoğunlukla erkeklerde görülür. Sık olarak, uyluk kemiğinin alt ucunda, kaval ve kol kemiğinin üst uçlarında çıkar.

Tümörün ilk belirtisi, ortaya çıktığı bölgede ağrı, bazen de az bir zorlamayla tümör bölgesinde kırılmadır.

Osteosarkom, son derece habis bir tümördür. Çok kısa sürede başta akciğerler olmak üzere, uzak organlara yayılır.

14 Temmuz 2017 Cuma

HARPYA KARTALI

GÜNEY Amerika'da ve Büyük Okyanus'un güney kesimindeki adalarda yaşayan 80-90 cm boyunda, güçlü pençeleri olan, sırt tüyleri kahverengimsi gri, karnının altı beyaz, başının her iki yanında iki tepeliği bulunan bir kartal türü.

İsmini, Yunan mitolojisinde fırtınaları ve ölümü sembolize eden, yarı kuş, yarı kadın canavardan (kocakarı yüzlü, akbaba vücutlu) alan harpya kartalı, yuvasını en yüksek ağaçların tepesine kurar. Maymunları, tembelhayvanları, iri papağanları avlar.


OTİT (kulak iltihabı)

OTİT, dış, orta, iç kulak iltihabı olarak 3 başlık altında incelenir:

DIŞKULAK İLTİHABI

Geniş anlamlı kullanımıyla, kulak kepçesinde görülen egzama ve impetigo gibi hastalıkları da ihtiva etmesine karşın, genellikle dışkulak yolunun iltihaplarını ifade etmek için kullanılır.

ORTAKULAK İLTİHABI

Çoğunlukla burun boşlukları ve yutaktaki iltihabî süreçlerin (rinit, farenjit, adenoidit) östaki borusu vasıtasıyla ortakulağa sıçramasıyla gelişir.

Daha seyrek olarak, genel bir enfeksiyon hastalığı sırasında, hastalık etkeninin, kan veya lenf yoluyla ortakulağa ulaşmasıyla görülür.

13 Temmuz 2017 Perşembe

HANS HARTUNG, eser-biyografi

ALMAN asıllı fransız ressam, 1904 yılında Leipzig'de doğdu. Kandinsky, Kokoschka ve Nolde'nin etkisinde kalarak soyut resme yöneldi (1921-22). Alman Nazi rejiminden kaçarak 1935' de Paris'e yerleşti. Hartung, 2. Dünya savaşında, Fransa'da "Yabancılar Lejyonu"na yazılarak Almanlara karşı savaştı. Savaştan sonra Fransa vatandaşı oldu.

Hans Hartung, 1950' ye doğru kendini soyut resmin önde gelenlerinden olarak kabul ettirdi. Başlıca özelliği; çizgilerindeki dinamizm ve tam bir el hakimiyetiyle yapılmış renk lekeleridir. Eserlerinde ortam düzenlemesine pek az yer verdi; ağırlığı konudan boyamaya aktardı. Tablolarını harf ve rakamlarla adlandırır. Hartung, 1989' da Antibes'de öldü.

Hans Hartung -   T-1966/H 30

OTİZM NEDİR?

OTİZM, özellikle çocuklarda görülen ve çocuğun gerçeklikten uzaklaşarak içine kapandığı davranış ve düşünce biçimidir.

Genellikle, aşırı utangaçlık, korkaklık, çevreden kopma ve tamamen kendi içine dönmeyle belirir. Bu davranış biçimi şizofreniyle yakından ilişkilidir.

12 Temmuz 2017 Çarşamba

HASANOĞLAN HEYKELCİĞİ

HASANOĞLAN Köyü'nün 3 km kuzeybatısında 1951 yılında bulunmuş heykelcik. Yaklaşık olarak, MÖ 3. Bin yılın sonlarında veya 2. Bin yılın başlarında yapılmıştır.

Som gümüştendir, başından boynuna kadar maske tarzında altın bir levha geçirilmiştir. Göğüsleri arasında birbirini çapraz olarak kesen iki ve ayrıca belini çevreleyen bir altın levha bulunmaktadır.

Hasanoğlan heykelciği, Anadolu'nun, üslûbu henüz tanınmayan bir bölgesine ait olan ve mahallî özellikler gösteren bir belgedir. Suriye ve Anadolu kültlerinde çok önemli bir yeri olan bu çıplak Tanrı, bereketi ve üremeyi sembolleştiren büyük Ana Tanrıça'nın bir tasviri olmalıdır.

Bu heykelciğin süsleriyle, Alacahöyük mezar buluntularında elde edilen altın kaplar ve Amasya, Mahmutlar köyü define buluntusundan elde edilen altın kap üzerindeki süsler arasında büyük benzerlik vardır.

Hasanoğlan, Ankara'nın Elmadağ İlçesine bağlıdır.

KENDİNİ DIŞARIDA GÖRME

KİŞİNİN kendi görüntüsünü görmesi şeklindeki halüsinasyona (varsanı) "otoskopi" denilir. Histeri*, hipnoz veya uykuda yürüme (uyurgezerlik) esnasında ortaya çıkan görsel bir halüsinasyondur.

Kişi dış görüntüsünü görüyorsa "dış otoskopi", herhangi bir organını görüyorsa "iç otoskopi" şeklinde tanımlanır.

*Histeri: Psikonevrozlar grubuna giren ruhî bir bozukluk

11 Temmuz 2017 Salı

HARP KUŞU

AVUSTRALYA ormanlarında, yerde yaşar.

Çiftleşme mevsimindeki gösteriler sırasında, erkek harp kuşu, kendi hazırladığı bir alanda dans eder; bu esnada kuyruğunu yelpaze gibi açar; gövdesinin üzerinden öne doğru aşırır, kendisi de yere doğru eğilerek onun altında saklanır; kuyruğun parlak alt tarafı önden görünür.

Yüksek ve âhenkli bir sesle öten bu kuşlar, diğer kuşların ötüşünü severek taklit ederler.

OTOTRANSPLANTASYON

KİŞİNİN bir organ veya doku parçasının, kendi vücudunun başka bir bölümüne nakledilmesine "ototransplantasyon" denir. Nakledilen organ veya doku parçası, vücutta, yabancı antijen özelliği göstermeyeceği için, organizmada nakledilen parçaya yönelik antikor oluşumu gözlenmez.

Böylelikle, diğer nakil biçimlerinin muhtemel bir neticesi olan "doku reddi" olmaz. Ayrıca, nakledilen bölümün kabul edilme ve uyum sağlama ihtimâli yüksektir.

Bu şekilde nakil en sık damar cerrahisinde ve yanık tedavisinde tatbik edilir.

10 Temmuz 2017 Pazartesi

HARMANDALI ZEYBEK OYUNU

TÜRKİYE'NİN Ege Bölgesi'nde oynanan bir zeybek oyunu türüdür. "Harmandağlı" zeybeği de denilir. Erkekler tarafından oynanır. Yiğitçe ve kabadayıca oynanan bir efe oyunudur. Genel olarak tek kişi tarafından oynanmaktadır.

Çoğunlukla İzmir ve Manisa yörelerinde yaygın olan harmandalı zeybeğinin, Çanakkale'nin Ayvalık ilçesinde, Babadeke köyünde 20-30 kişi tarafından toplu bir şekilde oynandığı da görülmüştür. 

Davul-zurna veya davul-klârnet eşliğinde oynanır. Harmandalı zeybeğinin oyun havası, 1916 yılında İzmirli müzisyen Ahmet Yekta Madran tarafından notaya döküldü; buna "yeni harmandalı zeybeği" denildi. Bergama'nın Kaşıkçı köyünde oynanan "dörtlü harmandalı zeybeği" eski harmandalı zeybeğine en yakın olanıdır.

Harmandalı zeybeğinde; ağır ağır oyuna kalkış, efece duruş, kolların ağır ağır sallanışı, havaya kaldırılıp indirilişi, beldeki silâhlıkta bulunan tabancaya davranış, atlama, diz çökme gibi figürler vardır.

Okunan türkünün metni şöyledir:

Harmandalı efem bakıyor hey hey
Bileğinden kanlar akıyor vay vay
Gümüş bilezikli mavzerin vay vay
Namlusundan şimşek çakıyor vay vay

Efeme her cepken yaraşır hey hey
Korku nedir bilmez dolaşır vay vay
Bütün kızanların önünde vay vay
Elinde yatağın savaşır vay vay 

YUMURTLAMA (ovülasyon)

YUMURTA hücresinin, yumurtalıktan serbest hale gelmesine "ovülasyon" denilir. Yumurtalıktaki yumurta hücresinin olgunlaşmasıyla, ovülasyon gerçekleşir.

Hipofiz bezi hormonlarının etkisiyle gerçekleşen olgunlaşma süreci sırasında, yumurta hücreleri içinde toplanan sıvı, bu hücreleri yumurtalık yüzeyinden çıkıntı yapan bir kesecik  (vezikül) şekline dönüştürür. Bu kesecik daha sonra yırtılır ve serbest hale gelen yumurta hücresi, yumurtalık borusuna girerek dölyatağına doğru yönelir.

Kadınlarda yumurtlama, yumurtalıkların birinde her 28 günde bir defa ve âdet çevriminin başlamasından 14 - 16 gün sonra olur.

9 Temmuz 2017 Pazar

JAPONLARDA HARAKİRİ

HARAKİRİ, Japonlara has bir intihar şeklidir. Karın yatay olarak kesilir. Harakiri mecburî veya gönüllü olarak yapılırdı. Daymyo ve Samurai'ler idam hükmü aldıkları zaman, mecburi olarak harakiri yaparlardı.

Gönüllü harakiride ise maksat, onurunu-haysiyetini kurtarmak veya sevilen bir lider ölünce onun arkasından gitmektir. 1912' de İmparator Meiji (Mutsu-hito) ölünce, mareşal Nogi ile karısı bu şekilde intihar ettiler. 2015' de Türkiye'de Osman Gazi köprüsü inşaatında çalışan Japon mühendis Kishi Ryoichi, bağlantı halatlarından birinin kopmasından kendini mesûl tutmuş ve onurunu kurtarmak için intihar etmişti.

Japonlar "harakiri" terimini bayağı sayar ve hiç kullanmazlar. Yerine eşanlamlı "seppuku" kelimesi kullanılır.

ÖDEM NEDİR?

DOKULARDA, hücreler arası sıvının aşırı miktarda artmasına "ödem" denilir. Vücudun belirli bir bölgesinde olacağı gibi, bazı böbrek hastalıkları veya kalp yetmezliklerinde görülen genel bir ödem tablosu da olabilir.

Ödemli doku şişkin ve soluktur. Derialtı dokularındaki ödem kolayca belirlenebilir; parmakla bu bölgeye bastırıldığında küçük bir çukur oluşur ve çukur düzelmeden bir süre kalır.

Kılcal damarların geçirgenliğinde artış veya kandaki basınç değişimleri, dokuların sodyum muhtevasındaki değişimler ödeme sebep olur.

8 Temmuz 2017 Cumartesi

HANSİ (Jean-Jacques Waltz)

FRANSIZ yazar, ressam ve karikatürist. 1873 yılında Colmar'da doğdu. Unterlinden müzesi müdürünün oğluydu. Başlangıçta Alsace halk sanatını inceledi. Önce Lyon, sonra Mulhouse Güzel Sanatlar okuluna devam etti.

1912' den itibaren "Le Professeur Knatschke" adlı eserini yayınlamaya başladı. Alman okullarındaki öğretim sistemini eleştirdiği bu resimli kitabı, Fransa'da Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla yayınlandı. Kendi isteği üzerine Unterlinden müzesi müdürlüğüne tayin edildi.

Son yıllarını, folklor, arkeoloji ve Alsace hanedanının armaları üzerine araştırmalarla geçiren Hansi, 1951' de Colmar'da öldü.

Hansi - Köyüm  (kitap resmi)

ÖKSÜRÜK KESİCİ İLÂÇLAR

ÖZELLİKLE solunum yolu hastalıklarında, öksürüğün çok rahatsız edici olduğu, toplum önüne çıkmada sakınca yarattığı veya uyumayı engellediği durumlarda öksürük azaltan ya da kesen ilâçlar (şuruplar) kullanılır.

Aslında, öksürük vücut için faydalı bir reflekstir. Solunum yollarının tıkanmasına sebep olan yabancı maddelerin veya salgı birikimlerinin (balgamın) dışarı atılmasını sağlar.

Öksürük ilâçları, öksürük refleksinde rol oynayan sinirsel yapıları (öksürük merkezinin bulunduğu merkezî sinir sistemini) veya solunum yolları mukozasındaki duyu uçlarını etkiler.

Öksürük kesici ilâçlar, yalnızca öksürüğün belirtisini ortadan kaldırır veya azaltır. Öksürüğü yapan asıl sebebi gidermezler.

7 Temmuz 2017 Cuma

SERAMİKÇİ HANNONG AİLESİ

HANNONG'LAR Strasbourg'lu seramikçiler ailesidir. Charles François Hannong, 1709 yıllarında Strasbourg ve Haguenau fabrikalarını kurdu. 1732' lerde Paul Antoine ve Balthazar adlı iki oğlu oldu. Paul Antoine'ın iki çocuğu Joseph ve Pierre Antoine, 1760' larda baba ve amcalarının geleneğini sürdürdüler.

Charles François Hannong, en çok fayans dalında çalıştı. Sert hamurlu porselen ile de ilgilendi, fakat sert porselen imalâtı Sevres'in tekelinde olduğu için, fabrikasını Frankenthal'a taşıma mecburiyetinde kaldı.

Strasbourg ve Haguenau fabrikalarında yapılan fayanslar, 15. Louis üslûbunda, canlı kırmızı ve yeşil renkli çiçek süslemelidir. Hannong'lar, yüksek ısıda dayanıklı sır pişirme metotlarını buldular.

ÖSTRADİYOL HORMONU

KADININ cinsî özelliklerini sağlayan ve yumurtalıktan salgılanan bir hormondur. Erkekte de erbezlerinden çok az salgılanır.

Âdet görmenin yokluğu veya düzensizliğinde, hipofiz bezinin, yumurtalığın çalışma bozukluklarında, erkeklerde ise meme büyümesinin (jinekomasti) sebebinin araştırılmasında, bu hormonun kandaki miktarına bakılır.

Kadınlarda kandaki normal değerleri:  

Yumurtlamadan önceki dönem :  20 - 120  pikogram / mililitre
Yumurtlamaya çok yakın          :  80 - 300  pikogram / mililitre
Yumurtlamadan sonraki dönem:  80 - 200  pikogram / mililitre
Menapozda                                :    5 - 30    pikogram / mililitre

Erkeklerde olan miktarı : 0 - 50  pikogram / mililitredir.

6 Temmuz 2017 Perşembe

HALÛK'UN DEFTERİ

TEVFİK Fikret'in (1867 - 1915) genç nesiller için yazdığı, insanî ve yenilikçi fikirleri yansıtan şiir kitabıdır (1911). Tevfik Fikret, eserine bir şiir defteri görünümü kazandırmak için elyazısıyla temize çektiği şiirlerini taşbaskı tekniğiyle bastırdı.

Bu defterdeki şiirler, Fikret'in "Servetifünun" döneminden sonraki düşünce ve dünya görüşünde beliren ideolojik gelişmeleri de gösterdiği için alâka çekti.

Kitapta bulunan 20 şiir, daha evvel hiçbir dergide yayınlanmamıştı. Kitaptaki şiirler; a) "Halûk'un defteri" b) "Hayata karşı beşer" c) "Hitabeler" olarak üç bölüme ayrılır.

Tevfik Fikret, bu kitabındaki şiirlerinde "Rubabı Şikeste" den farklı olarak; pozitif bilim, çağdaş medeniyet, lâiklik, insalcıllık temalarını işler. Geleceğe güven duymayı, gençlerin bilgi edinmesini ve erdemli olmasını nasihat eder.

Edebî sanatlardan en çok "teşbih" ve "mecaz" lara yer veren eserin lisanı, "Servetifünun" dönemine göre sadedir. Halûk'un Vedaı, Halûk'un Amentüsü, Promete, Ferda gibi ün kazanmış bazı şiirleri bu kitaptadır.

OTOİMMÜNİTE (özbağışıklık)

VÜCUDUN bağışıklık sisteminin, kendi dokularına yönelik olarak yıkıcı bağışıklık cevabı geliştirmesiyle ortaya çıkan duruma "otoimmünite" denilir.

Normalde, vücudun bağışıklık sistemi, kendi dokularına karşı immünolojik tolerans gösterir. Bağışıklık sistemi hücreleri, vücudu oluşturan yapıları "kendine ait" olarak tanıdığı için bu yapılara karşı hiçbir tepki göstermez. Bu yüzden vücudun kendi dokularını, bağışıklık tepkimesiyle reddetmesi mümkün olmaz.

Bebekte doğumdan önce ve sonra, bazı doku bileşenlerine karşı kâfi tolerans gelişmez (meselâ göz merceğini oluşturan proteinlere karşı). Böylece, bağışıklık sistemi hücrelerinin bu bileşenlerle karşılaşması neticesinde otoimmünite tepkisi ortaya çıkar.

Çeşitli sebeplerle gelişen doku hasarı da otoimmünite tepkisine yol açabilir. Çünkü doku hasarı neticesinde açığa çıkan maddeler, bağışıklık sistemi hücrelerince tanınmaz. Bazen bağışıklık tepkisi, organizmanın kendi yapılarını hedefler. Otoimmünite birçok hastalığın temelinde yatabilir.

5 Temmuz 2017 Çarşamba

FRANS HALS, eser-biyografi

HOLLANDA'LI ressam, 1580 yılına doğru Anvers'de doğdu. Haarlem'de Carel van Mander'in öğrencisi oldu. Portre ressamı olarak kısa sürede adını duyurdu. Halk insanlarını canlandırdı. Kendine has yeni bir teknik kullanarak "İhtiyarlar yurdu yöneticileri" (1664) şaheserini yaptı.

Çok sayıda taklidinin bulunması, ressamın sanatının değerlendirilmesini zorlaştırmıştır. Erkek kardeşi Dirck ve her iki oğlu da (Harmen ile Frans) ressam olan Frans Hals, 1666' da Haarlem'de öldü.

Frans Hals - Aziz Adrianus okçuları

KENDİNİ BAŞKASIYLA ÖZDEŞLEŞTİRME

ÖZDEŞLEŞME, bir kişinin, bir başka kişiyi veya grubu kendisine örnek olarak alması ve taklit etmesi şeklinde harekete geçen bir savunma mekanizmasıdır. Başka kişi ya da gruplarda önemli bulunan özellik ve tutumları kendine mal etmeye dayanır. Örnek alınan kişiler; din adamı, siyasetçi, bilim adamı, sanatkâr vb. olabilir.

Oidipus kompleksi dönemi boyunca, erkek çocuğun babayla, kız çocuğun anneyle özdeşleşmesi buna tipik bir örnektir. Bu özdeşleşmeler, erkek çocuğun erkeksi, kız çocuğun ise kadınsı davranışlar kazanmasını sağlar.

4 Temmuz 2017 Salı

ESKİ HALI ÖRNEKLERİ

Yörük halısı

YEMEK BORUSU İLTİHABI

SİNDİRİM sisteminin gırtlak ile mide arasında kalan bölümüne yemek borusu (özofagus) denir. Orta hatta mideye doğru, hemen hemen düz inen bir boruya benzer. Genişliği 3 cm, uzunluğu ise 25 cm kadardır.

Yemek borusu duvarının iltihabına "özofajit" denilir. Bu terim daha geniş anlamda; bakteri, virus veya alerji kökenli iltihabi süreçlere, besinlerin geçişlerine olan tepkilere, yabancı cisimlerin girişini, mideden yemek borusuna geri akım (reflü) sebebiyle mide asidinin yemek borusunun alt kısmında yaptığı iltihabı ifade etmek için de kullanılır.

Bakteriyle oluşan özofajitler akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Kronik olanları verem ve frengiye bağlı olanlardır. Akut olanları ise; bol mukus (sümüksü sıvı) salgısının görüldüğü "kataral özofajit" ve genellikle yemek borusu mukozasının darbeler neticesi oluşan lezyonlarının komplikasyonu olarak ortaya çıkan "apseli özofajit" dir.

Özofajit, boyunda veya göğüs kemiğinin arkasında ağrı, yutkunmada ağrı ve zorlanmayla kendini gösterir. Bazen gıdanın yutulması imkânsız hale gelir. Teşhis, yemek borusunun içeriden kamerayla incelenmesiyle konulur.

YEMEK BORUSU SPAZMI (özofajizm)

Yemek borusu duvarındaki halka biçimli kas liflerinin spazmı, yemek borusunda darlığa sebep olur. Süresi birkaç saniyeden birkaç aya kadar değişebilir. Yutma hemen hemen imkânsız olur. Tetanos, mide ülseri, yemek borusu darlığı gibi ağır hastalıkların bir belirtisi olabilir.

3 Temmuz 2017 Pazartesi

JAN HACKAERT, eser-biyografi

HOLLANDA'LI ressam ve oymacı, 1628 yılında Amsterdam'da doğdu. İsviçre ve İtalya'yı dolaştı. Buralarda çeşitli manzaralar yapan Jan Hackaert 1685' de doğduğu şehirde öldü.

Jan Hackaert - Cadde

ÖZÜRLÜ KEMİK OLUŞUMU

SADECE kemikleri değil, onunla beraber gözakı, içkulak, deri ve bağdokuları da etkileyen genetik bağdoku hastalığına "osteogenez imperfekta" denir.

Hastalığın başlıca türleri: Doğuştan özürlü kemik oluşumu, geç özürlü kemik oluşumu ve Van der Hoeve sendromudur.

Doğuştan özürlü kemik oluşumunda, bebek genellikle ölü doğar. Canlı doğanlarda kemik kırıklarına sık rastlanır. Bunun neticesinde ağır sakatlıklar olabilir, çocuk yaşamın ilk yıllarında ölür.

Geç özürlü kemik oluşumunda, bebek normal doğar; hastalığın şiddetine göre, ilk yıllarda ufak travmalardan kaynaklanan kemik kırılmaları görülür. Ergenlikten sonra kırılmaların sıklığı azalır.

Van der Hoeve sendromunda, bütün bu kemik problemlerine ilâve olarak, deri aşırı derecede incelir, gözakları mavidir, işitme kaybı olur, gözakı da çok ince olduğu için, altından gözyuvarının orta katmanı olan damartabakanın pigmentleri görülür. İşitme kaybı iç kulaktaki kemik dokunun artmasına ve şekil bozukluğuna bağlı olabileceği gibi, bu dokunun işitme sinirine yaptığı baskıdan da kaynaklanabilir.

Bu hastalık için etkili bir tedavi geliştirilememiştir. 

2 Temmuz 2017 Pazar

HACILAR KAZILARI

TÜRKİYE'DE, Burdur'un 26 km güneybatısında Hacılar Köyü'nde bir höyük. 1957-60 yılları arasında İngiliz Arkeoloji Cemiyeti adına James Mellart bu bölgede kazı yaptı. Kazılar neticesinde; en üstten 5 katın "eski kalkolitik", 6. ve 9. katların "son neolitik" devrine ait olduğu anlaşıldı.

Ana toprağa varıldıktan sonra küçük bir alanda 1. ve 7. yapı katıyla karşılaşıldı. Bu kat da "seramiksiz neolitik" devri ihtiva eder. Araştırılması bitmeden bırakılan bu yapı katlarında, kerpiçten yapılmış, döşemeleri kırmızı boyalı bina kalıntıları, bir avluda toplanmış ocak ve fırınlar bulundu. Seramiklere rastlanılmadı. Taş âlet yapımı da çok fakirdi.

Bu katta vücudundan ayrılmış kafatasları bulunması dikkat çekicidir. En çok 7. katta rastlanan bu kafatasları, evlerin tabanına dik olarak oturtulmuş ve çevrelerine de küçük taşlar dizilmiştir. Bu geleneğe, Filistin, Eriha'da rastlanmış olması, bu iki merkez arasında bir bağlantı olduğunu gösterebilir. Hacılar'daki "neolitik" katlar MÖ 6700-6400 tarihlerine aittir.

1 Temmuz 2017 Cumartesi

PAKİDERMİ (ciltte kalınlaşma)

DERİNİN belirli bölgelerinin anormal şekilde kalınlaşarak kaba, kıvrımlı ve fil derisine benzer bir görünüm almasına "pakidermi" denir.

En sık, önkolun arka yüzünde, dirseğin hemen altında ve bacağın ön yüzünde görülür. Özellikle kendine iyi bakmayan ve kötü beslenen kişilerde rastlanır.

Saçlı deride ortaya çıkan özel bir pakidermi tipinin, derideki bir oluşum bozukluğuna bağlı olduğu düşünülür. Bu oluşum, genellikle sar'a, zekâ geriliği gibi ruhî bozukluklarla beraber ortaya çıkar.