31 Ekim 2018 Çarşamba

NATÜRMORT ÖRNEKLERİ

Natürmort - Caravaggio  -  Meyve sepeti

EPİSPADİAS nedir?

ERKEKTE idrar yolu çıkışının, normalde olduğu gibi penisin tam ucuna değil, üst yüzeyine açılmasıyla belirlenen doğuştan bir oluşum bozukluğudur. İdrar yolu çıkışının penisin alt yüzeyinde bulunması ise diğerine göre çok daha nadir rastlanır. Bu tür bozukluklar çoğunlukla idrar ve üreme sisteminin diğer başka bozukluklarıyla beraber görülür. 

29 Ekim 2018 Pazartesi

JEAN-MARC NATTİER, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, 1685 yılında Paris'te doğdu. Babası Marc'dan ve manevî babası Jouvenet'den ders aldı. Henüz 15 yaşındayken, bir desen ödülü kazanarak sanatçı kabiliyetini gösterdi. 1715' de resim akademisine girmek için kendisinden "Güzel Sanatların Koruyucusu Apollon" konulu bir tablo yapması istenildiyse de, akademi üyelerinin fikir değiştirmesi üzerine, ancak 1718' de sunduğu "Taş Haline Gelen Phineus" adlı tablo kabul edildi.

1717' de Hollanda'ya gitti. Büyük Petro kendisine, "Poltava Savaşı" konulu bir tablo ile saray adamlarının, imparatoriçenin ve nihayet kendisinin portrelerini ısmarladı. Bu sipariş Nattier'nin tanınmasında büyük rol oynadı. Versailles süslemelerini örnek alan gravürler yapmak için 1723' de Masse ile çalıştı.

1734' de Chevalier d'Orléans'ın özel ressamlığına tayin edildi. Bu tarihten itibaren Nattier'nin ismi daha sık duyulmaya başlandı. 1740' dan sonra kral ailesinin, özellikle 15. Louis'nin kızlarının özel ressamı oldu. Hayatının son günleri üzüntü içinde geçti. 1762' de hastalandı, yoksul düştü. Antika koleksiyonunu satmak mecburiyetinde kaldı ve 1766' da Paris'te yalnızlık içinde öldü.

Nattier, 1752' den beri Akademi'de profesördü. Alegorik veya dinî konulu kompozisyonları ve çeşitli portreleri vardır. Fakat en güzel portreleri, şüphesiz Versailles'daki kral ailesi resimleridir. Bu tablolarda psikolojik gerçek, zerafet ve incelik, elbiselerin göz alıcılığı vardır. Uzun müddet ihmâl edilen bu ressam, bugün Fransız portreciliğinin en önemli ustalarından biri sayılır.

Jean-Marc Nattier  -  Madame Victoire

ERGENLİK (BULÛĞ) DEĞİŞİMLERİ

KİŞİNİN üreme kabiliyetini kazandığı gelişim dönemine "ergenlik (bulûğ)" denilir. Bu dönemde cinsiyet organları; yani erkekte erbezi spermatozoit ve kadında yumurtalık yumurta üretmeye başlar. Kadınlarda cinsiyet organları, âdet çevrimlerinin yerleşmesiyle, işlevsel olarak değişime uğrar. Bu değişimle beraber vücutta da önemli değişiklikler ortaya çıkar.

Erkeklerde kıllanma artar, gırtlak yapısı ve vücudun dış görünümü değişir. Kadınlarda memeler gelişir ve deri altındaki yağ dokusu yeni bir dağılım gösterir. Bu vakalar yaklaşık 12 - 17 yaşlar arasında meydana gelir. Yaş sınırları, coğrafi bölgeye, iklime, kültürel ortama göre değişir.

28 Ekim 2018 Pazar

NÂŞİT ÖZCAN, (tiyatrocu)

TÜRK tiyatro oyuncusu (Komik Nâşit), 1886 yılında İstanbul'da doğdu. İlköğrenimini yaptıktan sonra Mızıkayı Hümayun'a girdi (1900). Saray için bir ortaoyunu topluluğu kuran Abdürrezzak Efendi'nin yanında ilk temaşa çalışmalarına başladı.

Saray tarafından Fransa'ya gönderildi. Paris'te bir müddet çalışarak Batı tiyatrosu hakkında bilgisini artırdı. Dönüşünde, sarayda oyunlar veren M. Bertrand yönetimindeki "pandomima" topluluğunun oyunlarına katıldı. Ayrıca, Büyük İtalyan operet heyeti ve Güllü Agop Efendi tarafından sarayda kurulan dram bölümünün oyunlarında da rol aldı.

İttihatçılar tarafından yapılan mabeyn tensikatında Abdürrezzak Efendi ile beraber açığa alındı (1910). Bir müddet Kavuklu Hamdi'nin yanında çalıştı (1910-11). Aynı yıl Üsküdar'da temsiller veren Sahne-i Nevin topluluğuna girdi. Osmanlı Komedi kumpanyasını yönetti. Türkiye'de ilk olarak tiyatro oyununda sahnede sessiz filmden yararlandı (1911).

Kendi başına bir topluluk kurdu. Bu toplulukla Direklerarası'ndaki Fevziye tiyatrosunda ve Eyüpsultan'da temsiller verdi (1912-14). Şehzadebaşı'ndaki Şark tiyatrosu ve Millet tiyatrosunda çalıştı. Kurduğu çeşitli tiyatro topluluklarıyla sahne çalışmalarını Cumhuriyet döneminde de sürdürdü.

40 yılı bulan sahne hayatının yanı sıra, ortaoyunu, kukla ve karagöz çalışmaları da yaptı; film çevirdi. Tulûat sanatının ustalarındandı. Düetto, kuvartetto adlarıyla mızıka eşliğinde 2 veya 4 kişilik şarkılı komik skeçler (Leblebici düettosu, Kalaycı kuvartettosu), taklitli seri komediler (Haremağası evleniyor, Haremağası ud meşkediyor vb.) Türk sahnesine getirdiği yenilikler arasındadır.

Tulûat oyunlarının İbiş'ine kişilik kazandıran da Nâşit'tir. Kadınlı erkekli çeşitli mahallî tiplerin (arabacı, helvacı, macuncu vb.) ve azınlıkların taklitlerini yapmada ustaydı. Ayrıca, birçok hayvan taklidini, ustalarından daha iyi yapardı. Yüzlerce oyunda, yüzlerce tip ve karakteri canlandıran Nâşit Özcan, 1943' de İstanbul'da öldü. Çocukları Âdile ve Selim de tiyatrocu oldular.

CİLTTE KIZARMA (eritem)

KILCAL damarların genişleyerek kan toplanması neticesinde deride görülen kızarmaya "eritem" denilir. Deri hastalıklarının büyük bölümünde ortaya çıkar. Çoğunlukla eşlik eden veya geçici bir belirtidir. Hastalık teşhisinde tek başına yeterli bir belirti değildir.

27 Ekim 2018 Cumartesi

NAPOLİ OKULU

NAPOLİ Okulu, resim, heykeltraşlık ve mimârî dallarında çeşitli eserler sundu. Yakın Ortaçağda Bizans mimarî biçimleri Benevento'daki Santa Sofia'dan, Monte Cassino'daki Santa Maria'ya kadar güney illerine hâkim oldu (8. yy.). Napoli tarzı resmin ilk belirtileri, Yunan'lılardan veya Suriye'lilerden ilham alan Monte Cassino minyatürcülerinin eserlerinde görülür.

Napoli, 15. yy.' da Aragon'lu prenslerin eline geçti ve resim alanında İspanya ve Provence ile sıkı bağlar kuruldu. Bu milletler arası kültür. mahallî sanatçıları etkiledi. Napoli, 16. yy. boyunca gelip geçen ressamlara sahne oldu. Caravaggio'nun 1606' da Napoli'ye gelmesiyle Güney okulunda rönesans başladı. Caravaggio'nun birçok öğrencisi oldu. Daha sonra Roma, Napoli hattâ Venedik sanatları büyük bir açılım ve yayılma sağlayacak şekilde birleşti.

Napoli okulu Guido Mazzoni  -  Pişmiş topraktan kreş

YÜZÜM KIZARIR KORKUSU

KIZARMA korkusu bir saplantıdır. Yüzünün kızaracağını hisseden kişi, insanlarla ilişki kurmaktan kaçınır. Böylece sosyal ilişkileri giderek kısıtlanır ve yalnızlık da kızarma korkusunu artırır. Kızarma korkusu, saplantılı nevrozların tipik belirtilerinden biridir. Bu durum gençler arasında daha sıktır.

26 Ekim 2018 Cuma

NARBONNE KAPLAMASI

HRİSTİYAN'LARIN "büyük perhiz"i sırasında, portatif bir mihraplık için ipek üzerine yapılmış grizay mihrap kaplaması. Üstünde Hz. İsa'nın çilesini canlandıran sahneler, 5. Karl ile karısının portreleri yer alır. 1373-78 yılları arası yapılmıştır. 0,78 x 2,86 metre ebatındaki eserin Paris minyatürleriyle bir benzerliği vardır. Jean d'Orléans tarafından yapıldığı sanılmaktadır.

Narbonne kaplaması  -  "Çile" den sahneler

ETRAFI KIRMIZI GÖRME

RENKLERİ görmedeki bir bozukluktur. Kişi, normal insanların renksiz gördüğü yüzey ve nesneleri kırmızı olarak görür. Metil alkol zehirlenmelerinde veya göz merceği olmayan kişiler yoğun ışıkla karşılaştıklarında, özellikle morötesi (ultraviyole) ışınların çok olduğu ortamlarda ortaya çıkar. Meselâ karlı alanlar kırmızı görülür.

25 Ekim 2018 Perşembe

ROBERT NANTEUİL, eser-biyografi

FRANSIZ gravürcü ve ressam, 1623 yılına doğru Reims'de doğdu. Abraham Bosse'un öğrencisiydi. 1647' ye doğru Paris'e yerleşti ve orada kazı kalemi tekniğinde ustalaştı. Gravürleri 221 portre kadardır. Bunlardan 155' i kendi desen ve pastellerini örnek alarak yapılmıştır.

Philippe de Champaigne'in etkisinde kalan Nanteuil, onun gibi psikolojik ifadeye önem verir. Sanatı üzerine yazdığı "Özdeyişler ve Düşünceler", elyazması olarak kalmıştır. 1653' de Mazarin'in, 1657' de de kralın resmî portrecisi oldu. Robert Nanteuil, 1678' de Paris'te öldü.

Robert Nanteuil  -  Turenne

24 Ekim 2018 Çarşamba

DIŞKILAMA

DIŞKILAMA uyarısı dışkının rektumu (düzbağırsağı) germesinden kaynaklanır. Bu durum refleks olarak bölgedeki kasların kasılmasını sağlar. Dışkılama reflekse dayalı bir olaydır, ama anüsün dış büzgen kasının kasılmasıyla istemli olarak önlenebilir veya aynı kasın gevşetilmesiyle kolaylaştırılabilir.

Rektumun gerilmesi, istemsiz bir kas olan iç büzgen kası gevşetir. Yiyeceklerin yol açtığı mide gerilmesi de rektumun kasılmasına yol açar ve dışkılama ihtiyacı doğurur. Bu sebeple çocuklar, çoğunlukla yemekten hemen sonra dışkılarlar. Yetişkinlerde ise dışkılama zamanını, kendine has alışkanlıklar ve tercihler belirler.

Yumuşak dışkı ve sık dışkılamayla belirlenen ishal, birçok hastalığın belirtisi olabilir. Dışkılamanın sıklığı azaldığında ise kabızlık söz konusu olur. Basur, çatlaklar, fistül, tümör gibi rektumla ilgili birçok hastalık, dışkılama esnasında ağrı veya kanama olmasına sebep olabilir.

23 Ekim 2018 Salı

CÉLESTİN NANTEUİL, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, desinatör ve taşbaskıcı, 1813 yılında Roma'da doğdu. Langlois'nın öğrencisiydi. Kutsal Aile (1813) adlı tablo ile sanat hayatına başladı, sonra İngres'in atölyesine girdi. 1840' dan 1856' ya kadar Victor Hugo, Alexandre Dumas Père ve Théophile Gautier'nin kitaplarını resimledi. 1848-69 yılları arası alegorik tablolar sergiledi.

Desinatörlüğüyle öne çıktı. Taşbaskıları romantik üslûbun en belirgin özelliklerini taşır. Célestin Nanteuil, 1873' de Bourron - Marlotte'da öldü.

Célestin Nanteuil  - Victor Hugo'nun
"Notre-Dame'ın kamburu" romanı için kapak resmi

22 Ekim 2018 Pazartesi

NALBANTLIK

AT, öküz, katır, katana gibi hizmet hayvanlarının kalın tırnaklarına, aşınmayı önlemek maksadıyla çakılan U biçimindeki dökme demir parçasına nal adı verilir. Bu işi yapan ustaya da "nalbant" denir.

Hayvan nallanırken hareketsiz kalması için kalastan yapılı bir kafes içine alınır. Nal, hayvanların ayağının şekline uydurulur. Isıtılarak tırnağa yapışması ve tam oturması sağlanır. 

Nala çakılan çivi tırnağın altındaki canlı dokuya çok yakınsa, hayvan topallamaya başlar. O çivinin çıkarılması lâzımdır. Hangi uzunlukta çivinin çakılacağını nalbantın tecrübesi tayin eder.  

KARINDA ÇIKINTI

KARIN düz kaslarının karşılıklı gevşemesi ve birbirinden uzaklaşması sebebiyle, karın iç organlarının dışarıya doğru çıkıntı yapması, özellikle çok sayıda hamilelikten sonra karın duvarları gevşemiş kadınlarda görülür.

21 Ekim 2018 Pazar

NANNİ D'ANTONİO Dİ BANCO, eser-biyografi

İTALYAN heykeltraş, 1373 yılında Floransa'da doğdu. N. Lambert'in öğrencisi ve Donatello'nun çalışma arkadaşıydı. Floransa katedrali için bir İşaya heykeli, Mandorla kapısında bir Meryem heykeli, ayrıca Orsanmichele için bronzdan Taçlı Dört Aziz adlı heykel grubunu yaptı. 1421 yılında Floransa'da öldü.

Nanni d'Antonio di Banco  -  Göğe yükseliş  (detay)

KOL YERİNDE HİSSİ

HASTA, kol veya bacağını kaybetmiş olmasına rağmen, organı hâlâ yerinde duruyormuş gibi hisseder. Dokunma, hareket veya ağrı duyumlarını alır. Kol veya bacakları kesilen herkeste geçici de olsa görülen bu durum, beyinde, kesilen kısımlarla ilgili hücrelerde sinirsel uyarıların devam etmesiyle izah edilir.

20 Ekim 2018 Cumartesi

BOKSTA NAKAVT

BOKS maçında boksörlerden biri, yediği yumruğun tesiriyle yere düşer ve 10 saniyede ayağa kalkamazsa "nakavt" olmuş sayılır. Boks maçlarında orta hakem, yere düşen boksörün başına gelerek birer saniye aralıkla 10' a kadar sayar ve sayı dolduğu halde boksör yerden kalkmazsa "out" diyerek yatan boksörün nakavtla yenildiğini ilân eder.

Bir boksörün nakavt olmasına, genellikle midesine, karaciğerine veya çenesine aldığı sert yumruk sebep olur. Darbenin tesiriyle boksör, kısa süreli bir felç geçirdiği için ayakta duramaz ve yere düşer. Bir boksör, maç süresi içinde, ayaklarından başka vücudunun herhangi bir kısmıyla da 10 saniyeden fazla yere değer, 10 saniyeden fazla iplere asılı kalır veya kendini koruyamaz duruma düşerse, bu süre içinde orta hakem sayar ve nakavt kararı verir.

Nakavt olan bir amatör boksöre 1 ay maç izni verilmez. 3 ay içinde 2 defa nakavt olana 3 ay maç izni verilmez. 3 ay içinde 3 defa nakavt olana ise 1 sene maç izni verilmez. Bu konuda doktora danışılır.

Boksörlerden birinin ezici üstünlüğü karşısında, hakemin diğer boksörün daha fazla zarar görmemesi için maçı durdurması ve üstün boksörü galip ilân etmesine "teknik nakavt" adı verilir.

YUTAK İLTİHABI (farenjit)

YUTAK iltihabı çoğunlukla burun, gırtlak veya bademciklerin enfeksiyonuyla beraber ortaya çıkar.  Çeşitli bakteriler veya virüsler sebebiyle olur. Sıklıkla bütün vücudu etkileyen grip gibi hastalıklarda veya soğuk algınlığında ortaya çıkar.

Akut farenjit "anjin" olarak da adlandırılır. Genellikle ağrı ve yutma zorluğunun yanı sıra ateş ve genel durum bozukluğu da olur. Kronik farenjitte yutak epitel dokusunda kalınlaşma ve mukus salgısında artma olur. Bu salgı gıcık yaparak hastayı sık sık yutkunmaya zorlar. Öksürük, mukoza kuruluğu ve yanma da vardır.

Basit farenjit hipertrofik biçimlere dönüşebilir. Yutak duvarında kırmızı granülasyonlar ortaya çıkar. Kronik atrofik farenjitte ise, salgıbezi ve lenf oluşumları kaybolur. Bu sebeple yutak mukozası, soluk, kuru, düz ve parlaktır. Hastalar boğazda sürekli kuruluk ve yanma hissinden şikâyet eder. Kronik farenjit, çoğunlukla sık görülen akut farenjitin bir neticesidir.

19 Ekim 2018 Cuma

ARMAND NAKACHE, eser-biyografi

CEZAYİR'Lİ ressam ve gravürcü, 1894 yılında Annaba'da doğdu. Önce izlenimciliğin tesirinde kaldı, sonraları halkçılığı tuttu (Ütücü kadın -1934). 1945' den sonra, gözlemcilik üstüne kurulu olmakla beraber ressamın duygularına ve düşüncelerine daha büyük yer veren gerçekçiliğe yöneldi (Büyük sarı soytarı -1946).

Biçimleri aşırı derecede soyutlaştırarak "Fantastik anlatımcılık" diye adlandırdığı şaşırtıcı kompozisyonlar yaptı. Armand Nakache, 1976' da Paris'te öldü.

Armand Nakache  -  İrrasyonel

FELÇ OLMA

FELÇ, vücutta istemli hareket kaybının ortaya çıkmasıdır. Hareket siniri demetlerindeki tahribat neticesi oluşur. Merkezî sinir sistemini ilgilendiren, kanama, tromboz, emboli, tümör gibi hastalıklardan veya çevrel sinir sistemine gelen darbelerden, çevrel sinir hastalıklarından veya sinirlerin baskıya uğramasından dolayı felç meydana gelir.

Merkezî sinir sistemi felçlerinde; kol veya bacaklardan biri, vücudun bir yarısı, her iki kol ve bacak, yalnızca iki bacak veya vücudun her iki tarafı şeklinde tutulma olur.

Çevrel sinir sistemi felçlerinde ise tutulan kasların gerginliğinde bir azalma olur, kemik kiriş refleksleri kaybolur. Spastik felçte; istemli hareket kaybının yanı sıra, tutulan kaslar kasılı halde kalır.

18 Ekim 2018 Perşembe

MUSTAFA NAİMA (tarihçi)

OSMANLI tarihçi ve vakanüvisi, 1655 yılında Halep'te doğdu. Genç yaşta İstanbul'a gelerek 1682' de Sarayı Atik, baltacılar ocağına girdi. Divanı Hümayun kâtibi oldu. Bu sırada Amcazade Hüseyin Paşa'nın da teşvikiyle tarih incelemeleri yaptı.

Amcazade Hüseyin Paşa'nın kendisine verdiği Şârihülmenarzâde Ahmed Efendi'nin tarih müsveddelerine dayanarak, 1700' de Vakanüvis olarak kitabını yazmaya başladı. Bu kitabı, Amcazade Hüseyin Paşa'ya ithaf etti. "Edirne Vakası"ndan sonra Damat Hasan Paşa'ya ve Damat Ali Paşa'ya kapılandı. 1716 yılında, Mora, Patras'da defter eminliği yaptığı sırada öldü.

Osmanlı vakanüvisleri arasında seçkin bir yeri olan Naima, "Ravzatu'l-Huseyn fi Hülâsatı Ahbârı'l Hâfıkeyn (Doğu ve Batı'nın haberlerinin özeti hakkında Hüseyn'in bahçesi)" adlı eserini 1574 tarihinden başlattı ve 1651' e kadar getirdi. Bir müddet sonra, 1591' den başlayarak 1656' da biten yeni bir metin halinde yazdı. Genellikle basılı nüshalar bu metne dayanır.

Eserini 1703' e kadar getirmek üzere hazırlık yaptığı ve 1. cildinin başına Karlofça anlaşmasını, 2. cildin başına da Feyzullah Efendi (Seyit) olayını koymak istediği anlaşılıyor. Feyzullah Efendi olayı, ayrı bir risale halinde kaldı ve İbrahim Müteferrika tarafından, tarihinin sonuna eklendi.

Olayların içyüzünü aydınlatan, kıymetli ayrıntılar ihtiva eden, genellikle sade, fakat nükteli, imalı üslûbuyla büyük ün kazanan bu tarih, aynı zamanda devrin sosyal hayatını da tasvir eder. Naima tarihi, 1734' de İbrahim Müteferrika tarafından 2 cilt halinde ve 1863' de 6 cilt olarak İstanbul'da basıldı.

FARMAKOLOJİ (ilâç bilimi)

İLÂÇLARI ve ilâç uygulamalarını inceleyen bilim dalına "farmakoloji" denilir. Tedavi farmakolojisi ilâçların kullanımını inceler, tedavide kullanılan dozlarla aşırı dozların belirlenmesi, farklı dozlara cevap, tedavi endeksi bu alana girer.

Tıbbi istatistik yöntemlerine göre ilâçların klinikte denenmesiyle "klinik farmakoloji" ilgilenir. Toksik maddelerin etkilerini inceleyen farmakoloji dalına da "toksikoloji" adı verilir.

17 Ekim 2018 Çarşamba

NAİF SANAT

MESLEKÎ herhangi bir eğitim görmemiş, ustalık iddiasında olmayan ressamlar tarafından sürdürülen ve çocuksu bir tasvir anlayışını yansıtan sanat anlayışıdır.

Naif eserler, genellikle aşırı teferruat ihtiva eder. Bu tür eserlerde, çoğunlukla sanatçıyı, resmin her köşesini karmaşık motiflerle doldurmaya zorlayan bir "boşluk korkusu" hissedilir. Naif sanatçılar, akademik eğitim almış ressamların kullandığı ustaca karışımlar ve tonlar yerine, parlak ve doymuş renkleri tercih ederler.

Naif tablolarda, perspektif kurallarına pek uyulmadığı için, figürler havada asılı ve yüzüyormuş gibi görünür. Naif sanatın en öndeki temsilcileri: Henri Rousseau, İvan Generalic, Mario Urteaga, Safed Şalom, John Kane, Joseph E. Yoakum.

Naif sanat André Bauchant  -  Kurtuluş bayramı  (1945)

DEMİR DEPOSU FERRİTİN

VÜCUDUN birçok dokusunda bulunan ve demir deposu işlevi gören proteine "ferritin" denilir. Az miktarlarda kan dolaşımında da bulunur. Kanda ölçülmesiyle, vücuttaki demir depolarının durumu kesin olarak anlaşılabilir.

Demir eksikliği kansızlıklarında, ferritin değeri, erkenden ve belirli miktarda düşer. Bronz şeker hastalığı, çeşitli iltihap ve tümörlerin varlığında ise yüksek değerlere çıkar. Kandaki normal değerleri erkekte; 12 - 300 nanogram / mililitre, kadında; 12 - 150 nanogram / mililitre'dir. (nanogram, 1 gram'ın milyarda biridir)

16 Ekim 2018 Salı

MYSTRAS OKULU

14. yy.' ın ikinci yarısında Sırbistan'da, mimarî süslemecilikte kullanılan ikonaların yapımında, Makedonya okulunun yerini alan Bizans sanat okuludur. Bu okula ait eserlerin özelliği, desen inceliği ve renk zenginliğidir.

Mystras okulu - Peribleptos fresk detayı  "İsa'nın doğuşu"

FIÇI GİBİ GÖĞÜS

GÖĞÜSÜN ön ve arka çapının genişlemiş halidir. Genellikle göğüs kemiğinin öne doğru çıkması ve omurganın geriye doğru bükülmesi söz konusu olur. Fıçı göğüs şekli, yardımcı solunum kaslarının aşırı büyümesiyle beraber görülür. Bu durum, akciğer hastalıklarına, özellikle de akciğer amfizemine has bir belirtidir.

15 Ekim 2018 Pazartesi

MYRON, eser-biyografi

ESKİ Yunan heykeltraşı, Mö. 5. yy. ortalarında Attike'de yaşadı. Eleutherai'liydi. Donuk üslûbu bıraktı ve büyük bir ustalıkla en sert hareketleri vermeye çalıştı. Şaheseri olan "Disk atan atlet" heykelini kopyalarından tanıyoruz.

Atina akropolis'ine sunduğu "Athena ve Marsyas" adlı heykel grubu, tanrıçanın ve onun yere attığı flütle ayarttığı Silenos'un heykellerinin kopyaları biraraya getirilerek eski haline sokuldu. Myron, hayvan heykellerinde de çok başarılıydı. Myron, Lykilos'un babası ve ustasıydı.

Myron  -  Disk atan atlet  (kopyası)

FITIK BOĞULMASI

FITIĞIN en tehlikeli komplikasyonudur. Bu durum, fıtıklaşmış oluşumların fıtık kesesi içinde hapsolup kalmasıyla oluşur. Bu durumda boğulmuş iç organda ortaya çıkan dolaşım bozuklukları, atardamar dolaşımının tamamen engellenmesine, nekroz gelişimine (doku ölümüne) ve karın zarı iltihabına kadar ilerleyebilir.

14 Ekim 2018 Pazar

ZEKİ MÜREN (ses sanatkârı, bestekâr)

TÜRK ses sanatkârı ve bestekâr, 1931 yılında Bursa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da yaptı. 1949' da Boğaziçi lisesini ve 1953' de Güzel Sanatlar Akademisi, desen bölümünü bitirdi. Genç yaşta musıkî ile ilgilendi. Şerif İçli ve Refik Fersan'dan ders aldı.

Açılan bir yarışmayı kazanarak İstanbul radyosuna girdi (1950). Kısa sürede büyük ün kazandı. Çeşitli formda 100' den fazla beste yaptı. Birçok film çevirdi. Bedia Muvahhit ile rol aldığı "Beklenen Şarkı" filmi büyük ilgi gördü. 200' den fazla plak doldurdu. "Manolya" şarkısının yer aldığı plakla "Altın Plak" ödülünü kazandı (1955).

Şiirlerini "Bıldırcın Yağmuru" adlı kitapta topladı.  Güçlü ve zengin ses tonu ve eserleri okumadaki rahatlığı ile klâsik Türk musıkîsinin en iyi yorumcularından biri olmuştur. Ayrıca, Türkçe'yi mükemmel telâffuzu ve akıcı konuşmasıyla dikkat çekti. Zeki Müren 1996' da (yaş 65) İzmir'de öldü, Bursa'ya defnedildi.

FITIK OLUŞUMU

FITIK, bir organın seröz zarla örtülü bir şekilde vücut boşluğuna veya vücut dışına taşmasına denilir. Fıtık oluşumunun sebepleri; organı çevreleyen yapıların ince olması, kötü beslenmeye bağlı zayıflık, tekrarlayan hamileliklerdir. Bazı vakalarda doğuştan olabilir.

Travma, şiddetli öksürme, müzmin kabızlık, yüksekten düşme fıtığa yol açabilir. Fıtık ayağa kalkmayla veya kuvvet gerektiren bir aktiviteyle künt ya da batıcı bir ağrı verebilir. Fıtığın büyüklüğüne bağlı belirtiler ise; hareket kısıtlanması, sindirim bozuklukları, kabızlık olabilir.

13 Ekim 2018 Cumartesi

ROBERT MÜLLER, eser-biyografi

İSVİÇRE'Lİ heykeltraş, 1920 yılında Zürih'te doğdu. Germaine Richier'in öğrencisi oldu (1939-44). Önce figüratif esinli eserler yaptı. Daha sonra, sık sık güçlü bir lirizm taşıyan heykelleri, soyut bir üslûp kazandı. Müller, 2003' de Fransa'da öldü.

Robert Müller  -  Org  (dövme demir - 1966)

KULAKCIK, KARINCIK FİBRİLASYONU

KULAKCIK fibrilasyonu, kulakcık kasının işlevsiz ve düzensiz seğirmelere dönüşmesidir. Kalbin taşıdığı kan miktarının azalmasına, kalbin fizikî kuvvet harcama durumuna daha zor uyum sağlamasına ve akciğerde bir miktar kan göllenmesine yol açar.

Karıncık fibrilasyonu, ağır kalp yetmezliklerinin son döneminde, miyokard enfarktüsünün bir komplikasyonu olarak veya bazı ilâçların zehirleyici tesiri neticesinde gelişebilir. Kalp ameliyatları sırasında da ortaya çıkabilir.

Karıncık fibrilasyonu çok ağır bir bozukluktur. Çünkü karıncık kaslarının eşgüdümsüz ve kısmî kasılması, kanı atardamarlarda ilerletmeye yetmez.

12 Ekim 2018 Cuma

MÜHENDİSBÖCEĞİ

PULKANATLILAR takımının geometridae familyasından bazı kelebek tırtıllarına verilen isim. Mühendisböceği, diğer tırtıllar gibi sürünerek ve bükülerek yürüyeceği yerde, ön ayaklarıyla tutunduktan sonra vücudunu halka şeklinde kaldırarak arka kısmını tutunduğu yere doğru çeker.

Dolaştığı yerlerde sanki ölçerek hareket ediyormuş gibi görüntü verdiği için mühendisböceği denilmiştir.

KANDA AZ FİBRİNOJEN

KANDA fibrinojen seviyesinin normalin altında olması nadiren doğuştan olabilir. Çoğunlukla ağır protein yetmezlikleri ve karaciğer hastalıkları esnasında görülür. Fibrinojenin bazı bakteri enfeksiyonları, lösemi ve metastatik kemik tümörlerinde olduğu gibi kitlesel yıkıma uğraması veya kandaki fibrin eritici süreçlerin çeşitli sebeplerle hızlanması da fibrinojen azalmasına sebep olabilir.

Kanda az fibrinojen bulunması, pıhtılaşma bozukluklarına ve yaygın kanamalara sebep olur.

Fibrinojen: Kanın pıhtılaşma etkenlerinin etkisi altında fibrin denilen ipliksi proteine dönüşerek, pıhtılaşmada temel rol oynayan ve karaciğerde üretilen bir proteindir.

11 Ekim 2018 Perşembe

AHMED HİKMET MÜFTÜOĞLU (yazar)

TÜRK yazar, 1870 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray sultanîsini bitirdi (1888), hariciye mesleğine girdi. Pire, Marsilya, Ponti, Kerec'te konsolosluk kâtipliği ve konsolosluk yaptı (1889-96). İstanbul'da Hariciye nezareti merkezinde (1896-1908), Nafia nezaretinde, Ticaret Müdüriyeti umumiyesinde çalıştı.

Bir taraftan da Galatasaray lisesinde edebiyat (1898-1909), Dârülfünun'da Alman ve Fransız edebiyatı tarihi okuttu (1910-12). Tekrar Hariciye'ye geçerek Peşte konsolosluğunda bulundu (1926-27). 1896' da "Servet-i fünun" dergisinde yayınladığı hikâyeleriyle Edebiyatı Cedide topluluğuna katıldı.

O sıralarda başlayan Türkçülük ve yeni-lisan akımını benimseyerek "Türk Yurdu" (1911), "Türk Derneği" (1912) dergileri kurucuları arasına girdi. Hikâyelerini millî ve yerli konularda, süslü bir üslûpla, fakat sade bir Türkçe ile yazdı. Ahmed Hikmet Müftüoğlu 1927' de İstanbul'da öldü.

Eserleri: Hâristan ve Gülistan (uzun hikâye - 1901), Çağlayanlar (hikâyeler - 1922), Gönül Hanım (roman)

FİBROADENOM

LİFSİ bağdoku ve salgıbezi dokusundan gelişen iyi huylu tümördür. Tipik olarak memede gözlenir. Özellikle 15 - 35 yaşlarındaki kadınlarda, hormonal denge bozukluklarıyla bağlantılı olarak çok sık görülen bir rahatsızlıktır.

Boyutları değişkendir ve oldukça büyük olabilir. Sert, sınırları belirgin, deri altında hareketli ve ağrısızdır. Çıkartılmazsa, yavaş bir şekilde ilerleyerek büyür. Hamilelikte tümörün gelişimi hızlanabilir.

10 Ekim 2018 Çarşamba

MÜFİD RATİB (yazar)

TÜRK yazarı, 1887 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray sultanîsini bitirdi (1908). Bir müddet matbaacılık, Evkaf nezaretinde mütercimlik, Evkaf müzesinde başkâtiplik yaptı. Fecriâti döneminde yazdığı mensur şiirlerle yazı hayatına girdi (1909).

Daha çok tiyatro üzerine yazı, tenkit ve tercüme oyunlarıyla devrinin tiyatro hareketlerine katıldı. Guy de Maupassant'ın "Bel Ami" romanını "Güzel Dost" adıyla Türkçe'ye tercüme etti (1910). "Zincir" adlı bir perdelik telif bir piyesi yayınlandı.

"Namus", "Büyük Gece", "Hücum" adlı oyun tercümeleri ve Refik Halid Karay ile beraber yazdığı "Tiryaki Hasan Paşa" ve "Kanije Müdafaası" adlı tarihî komedisi  1. Dünya Savaşı öncesi repertuarlarında yer aldı. Müfid Ratib, 1917' de (yaş 30) İstanbul'da öldü.

FİBROMİYOM

KADIN üreme sistemine has sık görülen iyi huylu tümördür. 35 yaş üzeri kadınların yaklaşık  % 40' ında rastlanır. Lifsi bağdokuyla karışık düz kas dokuları demetlerinde ortaya çıkar. Zamanla lifsi bağdokunun artışıyla sertlik kazanır.

Fibromiyom çoğunlukla dölyatağı duvarında gelişir; burada en sık görülen tümördür. Genellikle çok sayıda olur ve büyük boyutlara ulaşabilir. Dölyatağı duvarının şeklini bozabilir, karın zarı boşluğuna veya dölyatağı boşluğuna doğru gelişebilir.

9 Ekim 2018 Salı

OSMANLI MÜCEVHERLERİ

5. Mehmed Reşad'a ait altın ve pırlantalı buhurdan

FİBROSARKOM (bağdoku tümörü)

KOLLAJEN lifleri üreten bağdoku hücrelerinin çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümöre "fibrosarkom" denir. Vücudun herhangi bir yerinde gelişebilir, ama en sık kol ve bacakların, başın ve boynun derin dokularında oluşur.

En fazla ortaya çıktığı yaşlar yetişkinlik dönemidir, ama gençlik ve çocukluk döneminde de görülebilir. Bu tümör yavaş büyür ve alındıktan sonra tekrarlayabilir. Uzak organlara ve özellikle akciğerlere metastaz genellikle seyrektir.

8 Ekim 2018 Pazartesi

BEDİA MUVAHHİT, (tiyatrocu)

TÜRK tiyatro oyuncusu, 1897 yılında İstanbul'da doğdu. Küçük yaşta özel derslerle fransızca ve rumca öğrendi. Kadıköy'deki Dame de Sion ve Terakki okullarında öğrenim gördü. Erenköy Kız lisesinde fransızca öğretmenliği yaptı (1921). Aynı yıl aktör Refet Muvahhit ile evlendi.

Sanat hayatına, Muhsin Ertuğrul'un çevirdiği "Ateşten Gömlek" filmindeki "Ayşe" rolüyle başladı (1922). Dârülbedayi'nin İzmir turnesi sırasında, İzmir'de bulunan Atatürk'ün, Türk kadınlarının neden sahneye çıkmadıklarını sorması üzerine, bir gecede hazırlanarak İbnürrefik Ahmed Nuri'nin "Ceza Kanunu" eserinde "Sacide" rolünü oynadı (1923). Böylece, Cumhuriyet döneminde sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını oldu.

Aynı yıl Dârülbedayi'de Shakespeare'in Othello'sunda "Desdemona" rolüne çıktı. Bundan sonra Dârülbedayi'de sürekli olarak çalıştı. 1927' de ilk eşi öldü. Konservatuar öğretmenlerinden Ferdi Ştatzer ile evlendi. 1952' de bu eşinden ayrılarak tekrar Muvahhit soyadını aldı. Yurt dışındaki turnelere katıldı; Atina'da "Desdemona"yı rumca oynadı. Birçok tiyatro eserini tercüme veya adapte etti.

Rol aldığı başlıca oyunlar: Hanımlar Terzihanesi; Hamlet; Deli Saraylı; Bir Kavuk Devrildi; Hisse-i Şayia; Lüküs Hayat; Ceza Kanunu; İpekçi Merhum; İhtiras Tramvayı; Mum Söndü. Sinemada Zeki Müren ile "Beklenen Şarkı" filminde rol aldı. Bedia Muvahhit, 1994' de (yaş 97) İstanbul'da öldü.

AKCİĞER ZARLARINDA YAPIŞIKLIK

AKCİĞER zarlarının iç ve dış yaprakları arasındaki yaygın ve güçlü bağdoku yapışıklıklarına "fibrotoraks" denilir. Akciğer zarı boşluğunun tamamen tıkanmasına yol açabilir. Ayrıca, zamanla ilerleyen bir çekilme ve büzülme neticesinde göğüs boşluğunu kısıtlar. Bu durumda kaburgaların arası daralır, göğüs kemiği yapışıklık tarafına doğru çekilir, omurga eğrilir, karın kubbesi yükselir ve göğüs boşluğundaki organların bir bölümü yapışma tarafına doğru çekilme gösterir.

Yapışıklık olan tarafın akciğeri baskıya uğradığından nefes alıp verme de kısıtlanır. Böylece karşı taraftaki akciğerde vakayı dengeleyici bir havalanma artışı gelişir.

Akciğer zarı yapışmaları, kuru veya yaş akciğer zarı iltihaplarının, akciğer vereminin neticesinde gelişebilir. Yol açtığı göğüs yapısı bozuklukları, kalp ve nefes alma işlevlerinde azalmaya ve bir tür kalp kifayetsizliğine sebep olabilir.

6 Ekim 2018 Cumartesi

MUŞMULA (DÖNGEL)

MUŞMULA ağacı dallı, eğri büğrü gövdeli küçük bir ağaçtır. Basit veya çok parçalı yapraklarının üst yüzü koyu yeşil, alt yüzü beyazımtıraktır. Beyaz veya pembe çiçekleri tek tek açar. Meyvesi etli ve beş bölmelidir. Bu bölmelerin her birinde iri ve sert çekirdek bulunur. Muşmulanın buruk bir tadı vardır, ancak iyice olgunlaşıp çürümeye yüz tutar hale gelince yumuşar, biraz tatlanır ve yemesi hoş olur.

Türkiye'de yetiştirilen başlıca muşmula çeşitleri: İstanbul muşmulası (sivrice, ufak ve etli); İtalyan muşmulası (yuvarlak iri ve etli); çekirdeksiz muşmula (çok lezzetlidir, Mersin dolaylarında yetişir.)

FİBROZ nedir?

FİBROZ, kollajen lifler bakımından zengin, hücre ve damarlardan yoksun bağdoku miktarının artmasına denilir. Akut veya kronik iltihaplar, kronik kan veya lenf toplanması gibi farklı hastalıklardan sonra görülebilir.

Yıkıma uğrayan dokuların yerini bağdoku alır (nedbe fibrozu). Neticesi, tutulan bölgeye göre farklı olur. Bir organda ne kadar yaygınsa, sonuçları o ölçüde belirgin olur. Fibroz odakları bir iç organın hareketlerini engelleyebilir, baskıya yol açabilir, iç organda veya kan damarlarında darlık ve tıkanmaya sebep olabilir.

5 Ekim 2018 Cuma

OSMANLI'DA MUSTAFA'LAR

1. Mustafa  (Topkapı Sarayı)

SÜNNET DERİSİ DARLIĞI

ERKEK çocukta sünnet derisinin aşırı darlığı çoğunlukla doğuştandır. Sonradan gelişebilmesi için penis ucunda iltihabî bir sürecin veya dışarıdan gelen travmaların yol açtığı nedbe dokusunun olması gerekir. Sünnet derisi darlığı, bazı vakalarda işemeyi zor ve ağrılı yapacak veya tamamen engelleyecek kadar ileri olabilir. Darlık, iltihabı ve enfeksiyonu kolaylaştırır. Sünnet derisi darlığı, yaşın ilerlemesiyle veya çocuğu sünnet etmeyle düzelir.

4 Ekim 2018 Perşembe

MUSAHİPZADE CELÂL, (oyun yazarı)

TÜRK tiyatro oyun yazarı (Mahmud Celâleddin), 1868 yılında İstanbul'da doğdu. Gazhane başkâtibi Musahipzade Ali Bey'in oğlu, 3. Selim'in musahiplerinden bestekâr İzzet Şâkir Ağa'nın torunudur. İstanbul'da Feyziye rüştiyesini ve Numune-i Terakki idadisini bitirdi. Babıâli Tercüme odasına girdi (1889). Bir müddet hukuk mektebine devam etti. Bir taraftan da tiyatro alanında çalışmalar yaptı.

Çocukluğunda etkilendiği Karagöz ve ortaoyunlarından başka, Mınakyan Efendi'nin kumpanyasında verilen temsiller ve Ahmed Vefik Paşa'nın Molière'den yaptığı uyarlamalar, tiyatro bilgisinin gelişmesinde önemli oldu.

1912' de ilk piyesi "Köprülüler"i yazdı. Üsküdar livasında bandrol memuru oldu (1917). 1920' de tayin edildiği maliye tahsil memurluğundan emekli olunca (1923), evkaf müzesinde koleksiyoncu olarak çalıştı.

Musahipzade Celâl, 1927' den sonra bütün çalışmalarını tiyatroya verdi. Oyunları Şehir tiyatrosunda oynandı, kendisi de aynı yerde çalıştı. Oyunları, gözlem, tarihî ayrıntı ve yergi bakımından başarılı komedilerdir. 21 piyesi, İstanbul yaşantısına ait bir incelemesi, gazetede tefrika edilmiş bir romanı, basılmamış şarkı güfteleri vardır. Yazar, 1959' da İstanbul'da öldü.

Oyunları: Köprülüler (1912); İstanbul Efendisi (1913); Lâle Devri (1914); Macun Hokkası (1916); Yedekçi (1919); Kaşıkçılar (1920); Atlı Ases (1921); Demirbaş Şarl (1921); İtaat İlâmı (1923); Moda Çılgınlıkları (1923); Fermanlı Deli Hazretleri (1924); Aynaroz Kadısı (1927) [filme alınışı 1938]; Kafes Arkasında (1928); Bir Kavuk Devrildi (1929) [filme alınışı 1939]; Mum Söndü (1930); Pazartesi-Perşembe (1931); Gül ve Gönül (1932); Balaban Ağa (1933).

FİSTÜL nedir?

FİSTÜL, vücuttaki bir doku, iç organ, boşluk veya yüzeyi başka bir doku, iç organ, boşluk ya da yüzeye bağlayan tüp şekilli anormal oluşuma denilir. Kendiliğinden iyileşme eğilimi çok azdır veya hiç yoktur. Doğuştan olabileceği gibi, bir travma veya hastalık neticesinde de ortaya çıkabilir.

Genellikle, fistül ağzından veya fistülün bağlandığı boşluktan iltihabî sıvı gelir. Ayrıca fistül bağlantısı ağır klinik belirtilere sebep olabilir. Meselâ, bronş-yemek borusu fistülü, gıdanın bronş dallarına kaçması neticesinde zatürrelere yol açar. 

3 Ekim 2018 Çarşamba

BARTOLOME ESTEBAN MURİLLO, eser-biyografi

İSPANYOL ressam, 1618 yılında Sevilla'da doğdu. Juan del Castillo'nun öğrencisiydi. Sevilla'da çalıştı, ancak bir defa Madrid'e gitti (1658). Francisco de Zurbaran ile beraber, İspanya'da barok çağının en büyük dinî ressamı kabul edilir. İncelik ve güzelliğin anlatımına diğer İspanyol ressamlarından daha fazla önem verdi.

Sevilla kiliselerinin, manastırlarının ve özellikle fransisken rahiplerinin 1645' den ölümüne kadar çok çağırdıkları ressamdır. Eserleri, Fransızların akınları ve 1836' da tarikat mal ve mülklerine el konulması sebebiyle toplu olarak saklanamamıştır.

Murillo, ilk eserlerini aşağı yukarı 1640' da yapmaya başladı. 1645' de Fransiskenler'in Casa Grande'si için yaptığı kahve tonlarındaki resimlerde üslûbu açıklık kazandı. 1650-60 yılları arası Sevilla katedrali için yaptığı resimlerde daha açık ve daha duru renkler kullandı.

Murillo'nun hava etkilerine duyduğu ilgi (zamanın yazarları buna "bulanık üslûp" derlerdi) herhalde 1658' de Madrid yolculuğuyla ve Diego Rodriguez de Silva y Velázquez'in son resimlerini iyice tanımasıyla daha da arttı. Murillo, 1660' da, Sevilla'da başka ressamlarla beraber bir resim akademisi kurdu. 1665-70 arasında Kapüsen rahipleri için yaptığı büyük diziyi tamamladı. Tekniğin incelik ve güzelliği özellikle dikkati çeker.

1667-68 yıllarında Sevilla katedralinin papazlar meclis binası için resimler ve 1670-74 arasında da Hospital de la Caridad için ünlü dizisini yaptı. 1681' de Cadiz'deki Kapüsen manastırına resim yapmak için çağrıldı.

Eserlerinin başlıca özellikleri; dine yumuşak ve insanca bir mânâ vermesi, gerçekçilik, renklerin açıklık ve duruluğu, düzenlemedeki zerafettir. Dinî portre ressamı olarak, Murillo'nun İspanyol barok çağındaki yeri, Rönesans'ta Raffaello'nun kazandığı yer kadar mühimdir. Bu özellik Murillo'nun Meryem ve Çocuk İsa'yı canlandırdığı resimlerde göze çarpar. Büyük ustalığı, Meryem'in günahsızlığını tasvir ettiği tablolarda belirir.

Murillo, günlük yaşam ressamı olarak ününü, meyva yiyen ve oyun oynayan Sevilla'lı yoksul çocukları büyük bir sevimlilikle canlandırdığı tablolarına borçludur; aynı sevimlilik Çocuk İsa ile Çocuk Juhanna'yı tasvir ettiği tablolarında da görülür.

Ünü, ülkesinin dışına da yayılan ilk İspanyol sanatçısı olan Murillo, 1682' de Sevilla'da öldü.


Bartolome Esteban Murillo- Kavun ve üzüm yiyen çocuklar

MİDEDE KALSİYUM YUMAĞI

MİDEDE veya daha nadir olarak bağırsakta, bitkisel liflerin etrafında, kalsiyum tuzlarının çökmesiyle sert bir kütle oluşur. Yutulan saçların etrafında da aynı kütle oluşabilir. Bu kütle (sert yumak) küre şeklindedir veya midenin şeklini alır. Bağırsak tıkanmasına sebep olabilir.

1 Ekim 2018 Pazartesi

MUMÇİÇEĞİ

İPEKOTUGİLLER familyasından, şemsiye biçiminde küçük beyaz ve hoş kokulu çiçekler açan bir süs bitkisidir (hoya carnosa). Koyu yeşil yaprakları ve sarılgan bir gövdesi vardır.

FİZYONOMİ nedir?

BİR insanın yüz çizgilerinden onun şahsiyet yapısını veya yüz çizgileriyle şahsiyeti arasında birtakım ilişkiler kurmayı amaçlayan bir araştırma dalıdır.