31 Ocak 2019 Perşembe

PİERO DELLA FRANCESCA (ressam)

İTALYAN ressam, 1410-20 yılları arası Borgo San Sepolcro'da doğdu. Floransa'da Domenico Veneziano'nun öğrencisiydi. Bugün harap olan Sant'Egidio (1439-40) fresklerinde onunla beraber çalıştı. Sanat hayatının daha sonraki bölümü, Ferrara, Urbino ve Rimini prenslik sarayları ile Apeninler'de Borgo San Sepolcro ve Arezzo kasabalarında geçti.

Della Francesca'nın dehası taşra dışına çıkar. Üslûbu, 15. yy. ortalarında sanatçıları ilgilendiren mekân ve renk meselelerinin en başarılı çözüm ve sentezlerinden biridir. Geometrik sezgi ve renk yoğunluğunun yarattığı etki en yüksek seviyeye ulaşmıştır.

Arezzo'da San Francesco kilisesindeki ünlü "haçın tarihi" serisinde, şekillerin sağlamlığıyla tiplerin büyüklüğü, şaşırtıcı bir çeşitlilikte gelişir. Piero Della Francesca, 1465' de yaptığı bir çift kanatlı tabloda (Uffizi), Battista Sforza ile resmettiği Federico da Montefeltro için Flaman resminin izlerini taşıyan "Senigallia Madonnası"nı çizdi. Piero Della Francesca, 1492' de doğduğu kasabada öldü.

1475' e doğru yaptığı "Meryem azizlerin arasında" (Brera), tablosunda diz çökmüş bir halde Urbino Dük'ü de görülür. Della Francesca'nın sanatı, Melozzo da Forli ile Signorelli'ye öncülük etti. Ne var ki büyüklüğü çabuk unutuldu ve ancak 20. yy.'ın başında yeniden keşfedildi.

Piero Della Francesca  -  Doğum yapan Meryem

DEJA-VU HALİ

BİLİNÇLİLİK durumu ve gerçeği algılamanın bozulduğu, ilk defa görülen bir yerin sanki daha evvel görülmüş gibi veya ilk defa yaşanan bir olayın sanki daha evvel yaşanmış gibi algılandığı patolojik duruma "deja-vu" denilir.

29 Ocak 2019 Salı

PABLO RUİZ BLASCO PİCASSO (ressam)

İSPANYOL ressam, 1881 yılında Malaga'da doğdu. Mütevazi çiçek ve lokanta tabloları yapan, aynı zamanda resim öğretmeni ve Malaga müzesi müdürü olan babası, Picasso'yu genç yaşta eğitti. Ayrıca aile dostu ressam Antonio Munoz Degrain de kendisiyle ilgilendi.

Babasının 1891' de La Coruna'da Da Guarda enstitüsüne resim öğretmeni tayin edilmesi üzerine Picasso ailesi oraya yerleşti. Picasso, La Coruna'da öğrenimini sürdürmekle beraber, daha çok babasının eğitici nasihatleri altında resim yapmaya ve desen çizmeye devam etti.

Picasso'nun La Coruna'da yaptığı tablolar arasında, bir şemsiyeci dükkânında sergilediği "Yaşlı Çift", "Takkeli Adam ve Çıplak Ayaklı Kız" sayılmaya değerdir. 1895 Eylül sonunda, babası, şehrin Güzel Sanatlar Akademisine desen profesörlüğüne getirilince, Picasso da ailesiyle beraber Barcelona'ya taşındı.

Picasso, 1896' da "İlk Şaraplı Ekmek Âyini" adlı tablosuyla Barcelona Güzel Sanatlar sergisine katıldı. Bir sene sonra "Bilim ve İyilikseverlik" adlı tablosuyla Madrid Millî sergisinde şeref mansiyonu aldı. Ertesi yıl aynı sergide "Aragon Gelenekleri" adlı tablosuyla aynı ödülü tekrar kazandı.

KEMİKTE KALSİYUM KAYBI

KEMİK dokusundan kalsiyum tuzlarının kaybedildiği patolojik duruma "dekalsifikasyon" denilir. Hem bütün vücudu ilgilendiren, hem de yalnızca bölgesel olarak kemiği ilgilendiren hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Vücudu ilgilendiren durumda, bütün iskelet sistemi olaydan yaygın olarak etkilenir.

Kırıklara bağlı olarak kemiğin alçıya alındığı veya başka bazı sebeplerle, kişinin uzun müddet yataktan kalkmadığı durumlar da sıklıkla dekalsifikasyona yol açar. Böyle durumlarda özellikle vücudun yükünün büyük bölümünü taşıyan ve kalsiyum depolaması açısından oldukça etkili rol üstlenen bacak kemikleri etkilenir.

Dekalsifikasyondan etkilenen kemikler süngerimsi bir görünüm kazanır ve hafif darbelerde bile kırılabilecek kadar dayanıksızlaşır. Bazı durumlarda, serbestleşen kalsiyum, kemik dışı dokulara çöker ve buralarda odaklar halinde kalsiyum birikintileri ortaya çıkar.

28 Ocak 2019 Pazartesi

FRANCİS PİCABİA (ressam)

FRANSIZ ressam, 1879 yılında Paris'te doğdu. Güzel Sanatlar yüksek okulunda, Cormon'dan ders gördü (1899). Sisley'in etkisi altında yaptığı manzara resimlerini 1903' de Bağımsız Sanatçılar Salonu'nda sergiledi. 1911' de "kübizm" akımını benimsedi. Section d'Or sergilerine katıldı.

1. Dünya savaşında "dadacılık"ın öncülerinden biri oldu, yalnız makina parçalarını temsil eden elemanlardan kurulu kompozisyonlar yaptı. Gerçekçilik akımına döndü, sonra soyut sanatın öncülerinden biri oldu.

René Clair ile beraber bir film çevirdi. İsveç bale topluluğunun sahneye koyduğu Relâche balesi için dekor ve kostümler hazırladı. "Öksüz Kızın Şiiri" ve "Dilsiz Düşünceler" adlı kitapları yayınlandı. Francis Picabia, 1953' de Paris'te öldü.

Francis Picabia  -  Edtaonisi  (1913)

DEKORTİKASYON ameliyatı

BİR organı saran seröz kılıfın, bazı hastalık olaylarına bağlı olarak büzülerek veya çevredeki dokulara yapışarak ilgili organın çalışmasını engellemesi durumunda yapılan ameliyata "dekortikasyon" denilir.

Kalp veya akciğerleri saran zarların iki yaprağı arasında çeşitli şiddetlerdeki iltihaba bağlı olarak sıvı toplanması bu duruma yol açabilir. Ameliyatın maksadı, yapışıklıkları gidermek, sertleşmiş ve kalınlaşmış bölümleri temizlemek ve böylece ilgili organın tekrar serbestçe hareketini sağlamaktır.

27 Ocak 2019 Pazar

GİOVANNİ BATTİSTA PİAZZETTA (ressam)

İTALYAN ressam, 1682 yılında Venedik'te doğdu. Bologna'da G. M. Crespi'nin yanında yetişti. 1750' de Venedik akademisi müdürü oldu. Eserlerinde ışık-gölge oyunlarına önem verdi ve halkın günlük hayatını işledi, dinî sahneler ve portreler yaptı. G. B. Tiepolo'yu etkiledi. Onunla beraber Venedik'te geç barok döneminin ustalarından biri sayılır. Kömür kalemi ve tebeşirle desenler de yapan Piazzetta, 1754' de Venedik'te öldü.

G. B. Piazzetta  -  Aziz Domenico'nun zaferi  (fresk)

KANDA DEMİR MİKTARI

NORMAL bir insanın vücudundaki toplam demir miktarı yaklaşık 3 - 5 gram kadardır. Ölçülen demir miktarı kanda dolaşan serbest demir miktarıdır. Hemoglobin ve ferritin içindeki demir ile birçok organda depolanmış olarak bulunan demir, bu ölçümün dışındadır.

Kadınlarda aşırı âdet kanamasında, hamilelik sırasında, vücudun artan demir ihtiyacının gıdayla karşılanamaması durumunda ve uzun süren gizli kanamalarda kan demir seviyesi düşer. Ayrıca özbağışıklık hastalıklarında veya tümör hastalıklarında kan demir seviyesi düşüktür.

Alyuvar parçalanmasına yol açan hastalıklarda, B12 vitamin eksikliğine bağlı anemide (pernisyöz anemi), hemokromatozda, kan nakillerinde, hepatitlerde, ilâç veya gıda yoluyla ihtiyaçtan fazla demir alınması durumunda ise kan demir seviyesi yükselir.

Demirin kandaki normal değerleri: Kadınlarda  35 - 145 mikrogram / desilitre, Erkeklerde  60 - 160 mikrogram / desilitre.

25 Ocak 2019 Cuma

PINARGÖZÜ MAĞARASI

ISPARTA'YA bağlı Yenişarbademli kasabası yakınlarında bir mağara. Karstik kaynaklardan çıkan sular mağara içinde çağlayanlar oluşturur ve mağaranın giriş kısmından dışarı çıkar.

Özellikle sportif faaliyetler için önemli olan mağaranın uzunluğu 12 km kadardır.

24 Ocak 2019 Perşembe

PIRASA

AKDENİZ bölgesinde tabiî olarak yetişen çok yıllık bir bitkidir (Allium porrum). Zambakgiller familyasındandır. Soğanı çok uzun ve gömlekli olur. Pırasa, yazın ürün alınmak istendiğinde ilkbaharda; sonbahar ya da kışın ürün alınmak istendiğinde ise yazın ekilir.

Pırasa en yaygın pişirilen sebzelerden biridir. Zeytinyağlısı ve kıymalısı yapılır. Pırasa kaliteli ise, özellikle az pirinçli, havuçlu zeytinyağlısını yemenin tadına doyum olmaz.  İdrar sökücü niteliği vardır. Ayrıca pırasa şurubu göğüs yumuşatıcı, balgam sökücü bir ilâçtır.

Türkiye'de başlıca iki çeşit pırasa yetiştirilir:

1) Kamış pırasası: En iyisidir; yenilen sap kısmı (beyaz) 40 - 50 cm kadardır. Lezzetli ve verimlidir. En çok İstanbul, Bursa, İzmir ve Ankara'da yetiştirilir.
2) Kara pırasa: Yeşili beyazından çoktur. Kamış pırasası kadar lezzetli değildir. Daha çok Orta Anadolu ve Denizli taraflarında yetiştirilir. Kışa dayanıklıdır.

DENERVASYON nedir?

SİNİRSEL bağlantıların kesilmesine "denervasyon" denilir. Normalde bir kas, sinirsel uyarıya cevap olarak kasılır. Bu uyarının çeşitli sebeplerle ortadan kalkması kasta doku gerilemesine (atrofi) yol açar. Denervasyon neticesinde ayrıca kas liflerinde düzensiz ve birbirinden bağımsız titreşmeler görülür.

23 Ocak 2019 Çarşamba

RUHÎ ÇÖKÜNTÜ (depresyon)

ENDİŞE, kendine güvensizlik, kararsızlık ve gelecekten korku gibi duyguların hâkim olduğu özel psikolojik duruma "depresyon (ruhî çöküntü)" adı verilir. Böyle bir durumun varlığı, her zaman kişide bir ruh hastalığının da bulunduğu anlamına gelmez. Günlük hayattaki acılarda sık karşılaşılan bir durumdur. Ayrıca engellenme, başarısızlık ve başka insanlarla ilişkileri başlatmada ve sürdürmede zorluk gibi durumlar da depresyona zemin hazırlar.

Normal ve yeterince dengeli kişilerde depresyon hâli yalnızca sevilen bir kişiyi kaybetme veya işsiz kalma gibi istisnaî durumlarda ortaya çıkar. Yaşam zevkleri kararlı olmayan kişilerde basit ve sıradan günlük olaylar bile depresyonla neticelenebilir.

Depresif reaksiyonlar yalnızca sarsıcı bir vakanın neticesinde ortaya çıkmaz. Böyle durumlarda depresyon genellikle kısa sürer ve kolayca çözülür. Asıl problem, depresyon geliştirme eğilimi yüksek olanlarda ortaya çıkar. Bu durumda sarsıcı bir olay, kalıcı depresyonun oluşması için aracı işlevi görür. Olayın aşılması ve olumlu bir şekilde çözülmesi, kişide dengenin tekrar kurulması için kâfi olmayabilir.

Çeşitli ağırlık dereceleriyle depresyon toplumda oldukça yaygın görülür ve çoğu zaman başka psikopatolojik belirtilerle maskelenir. Alkolün verdiği sahte keyif hâli sayesinde, depresyonun belirtilerinden kurtulmaya çalışırken alkolik olanlar çoktur.

22 Ocak 2019 Salı

PEYGAMBERDEVESİ (böcek)

YEŞİL veya sarımtırak, uzun gövdeli, çok oynak başlı, iri gözlü etçil bir böcektir. Yapraklar arasında bir yaprak gibi durarak avını gözetler, kendini hiç belli etmez. Ortalama 5 cm boyundadır. Yakalayıcı bacaklarıyla sinekleri yakalayarak, bulunduğu yerde hiç kıpırdamadan yavaş yavaş yer.

Peygamberdevesi, meskûn ve güneşli yerleri sever. Toplu olarak bir yere kapatılırsa, birbirlerini yerler. Serbest halde bile bazen dişisi, çiftleştikten sonra erkeğini yer.

VÜCUT DENGESİ

VÜCUDUN dik konumda tutulması, organ ve vücut kaslarının eşgüdümlü bir şekilde çalışması neticesidir. Belli bazı merkezlerce oluşturulan bir dizi refleks, kas "kasılma-gevşeme"lerini etkileyerek, kişinin istediği hareketleri yaparken dengesini kaybetmemesini sağlar.

Farklı hastalık durumları, beyincikte, içkulakta ve sistem sinirlerinde bir arızanın oluşmasına yol açarak kişinin dik konumunu korumasında veya yatar haldeyken ayağa kalkmasında bir bozukluğun oluşmasına yol açabilir.

21 Ocak 2019 Pazartesi

PEYGAMBER ÇİÇEĞİ

MAVİ çiçekli kantaron'un bir ismi de "peygamberçiçeği"dir. Bileşikgiller familyasındandır (Centaurea cynus). Özellikle Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetişir. Buğday tarlalarında çok görülür.

60 santime kadar boy atabilir. Kömeç halinde çiçekler açar. Kurutulmuş çiçeklerinden hazırlanan çaylar, halk arasında ishâl kesici veya iştah açıcı olarak kullanılır.

DEREALİZASYON (çevreye yabancılaşma)

DIŞ gerçeklere ilişkin bilincin bozulmasına "derealizasyon" adı verilir. Kişi, kendi dışında olup-biten herşeyi, yabancıymış ve gerçek değilmiş gibi algılar. Dün yaşadıklarını, ertesi gün hiç yaşamamış gibi olur. Sanal âlemde yaşıyormuş gibi hisseder. Eski olaylara ait hafıza yerindedir. Matematiksel zekâda kısıtlılık olur. 16 sayısından 9 sayısını çıkarmada zorlanır.

Kalabalık ortamlar kendisini yorduğu için sakin ortamları tercih eder. Bazı kişilerde, yabancılaşma hissi, akşam saatlerine doğru çözülse de ertesi gün yeniden başlar. Böyle kişilere dış ortamla bağını kesmeme, çevresinde olup bitene kayıtsız kalmama, bedenî faaliyet, bol bol yürüyüş ve gezme tavsiye edilir.

20 Ocak 2019 Pazar

ANTOİNE PEVSNER (ressam)

RUS asıllı ressam ve heykeltraş, 1886 yılında Orel'de doğdu. Kiev Güzel Sanatlar okulunda (1902-09), sonra Petersburg akademisinde okudu. Bir müddet Paris'te kaldı (1911-13). Rusya'ya döndü, sonra yine Paris'e gitti (1913-15). Orada Archipenko ve Modigliani ile dostluk kurdu ve soyut resimler yaptı.

1915' de Oslo'da kardeşiyle buluştu, onun etkisiyle heykeltraşlığa yöneldi. İki kardeş beraber "konstrüktivizm"in temelini attılar ve 1920' de Moskova'da bu akımla ilgili bildirgeyi yayınladılar. Pevsner, 1923' de kesin olarak Paris'e yerleşti. 1927' de Rus baleleri için dekor hazırladı.

1946' da, Albert Gleizes ve Auguste Herbin ile beraber "Réalités Nouvelles" salonunu kurdu. Antoine Pevsner, 1962' de Paris'te öldü.

Antoine Pevsner  -  Geliştirilebilir Sütûn  (1946)

DERİNLİK SARHOŞLUĞU

BASINÇLI hava tüpleriyle derine dalan dalgıçlarda ortaya çıkan, alkol sarhoşluğuna benzer zihnî bulanıklık ve aşırı keyiflilik durumu. Bu duruma; havada bulunan ve normal atmosfer basıncı altında solunandan daha fazla miktarda alınan azot gazı sebep olur.

Sarhoşluk ve keyiflilik durumunun ortaya çıkacağı derinlik mesafesi kişiden kişiye değişmekle beraber genellikle suyun 30 metre altında başlar. Bu durum, o derinliklerde hava yerine, helyum-oksijen karışımıyla doldurulmuş tüplerin kullanımıyla önlenebilir.

19 Ocak 2019 Cumartesi

EMİLİO PETTORUTİ (ressam)

ARJANTİN'Lİ ressam, 1894 yılında La Plata'da doğdu. Kendi kendini yetiştirdi, 1913' de ailesinin vatanı Floransa'ya gitti ve "fütürist" akıma katıldı. 1922' de Almanya'da kaldı. 1924' deki ilk Paris yolculuğu sırasında Juan Gris ve Gino Severini ile dost oldu.

İngiltere'ye gitti, sonra Arjantin'e döndü (1925-52). 1953 yılında Paris'e yerleşti, kübizmle benzerlikler gösteren kompozisyonlar yaptı. 1956' da Guggenheim ödülünü kazandı. Tablolarında Avrupa öncü (avangard) resminin başlıca akımlarının sentezini yaptı ve bu zevkin Güney Amerika'da yayılmasına katkıda bulundu. Emilio Pettoruti, 1971' de Paris'te öldü.

Emilio Pettoruti  -  Kompozisyon

DERİDE ÇATLAKLAR

ÖZELLİKLE ergenlik ve hamilelik dönemlerinde veya kilo kaybından sonra kadınlarda görülen, deride çizgiler şeklinde beliren atrofi (doku gerilemesi). Ağır hastalıklar sırasında, uzun süren kortizon tedavisine bağlı olarak ve Cushing hastalığı veya şişmanlık gibi hormon dengesizliği sebebiyle gelişen hastalıklarda da deri çatlağı görülebilir.

Önceleri morumsu renkte olan çizgi şeklindeki deri çatlakları, daha sonra beyazımsı bir renk alır. Daha çok baldırlarda ve kasıklarda, hamilelikte ise bel ve karında görülürler.

18 Ocak 2019 Cuma

TİGRAN VARTANOVİÇ PETROSYAN (satranç oyuncusu)

SOVYET satranç oyuncusu, 1929 yılında Tiflis'te doğdu. Erivan Pedagoji enstitüsünde felsefe okudu. İki defa SSCB satranç şampiyonu oldu, milletlerarası birçok turnuvayı kazandı (1959-61).

1963 ve 1966 yıllarında kendi vatandaşı olan Mihail Botvinnik'i yenerek dünya şampiyonu oldu. Usta satrançcı 1984'de Moskova'da öldü.

DERİ TEPKİSİNİN İNCELENMESİ

VÜCUDUN çeşitli maddelere karşı (çiçek tozları, diğer tozlar, bakteri ürünleri, ilâçlar) aşırı duyarlılığını belirlemek maksadıyla deri üzerinde incelemeler yapılır. İncelenmek istenen madde deri yüzeyine temas ettirilir ve burada  24 ilâ 72  saat boyunca tutulur.

İlgili deri bölgesinde, duyarlı olan kişilerde kırmızı ve kaşıntılı bir şişlik ortaya çıkar, buna "pamfus" adı verilir. Deri reaksiyonu, özellikle alerjik hastalıkların araştırılmasında kullanılır.

17 Ocak 2019 Perşembe

JEAN PETİTOT (ressam)

İSVİÇRE'Lİ mine ressamı, 1607 yılında Cenevre'de doğdu. Mimar ve heykeltraş olan babasından ve kuyumcu Pierre Bordier'den ders aldı. Bordier ile beraber mineli portreler yaptı. İtalya ve Fransa'ya gitti. 1. Charles tarafından İngiltere sarayına alındı.

1649' da Louvre sarayına yerleşti ve orada Le Brun, Mignard ve Philippe de Champaigne'in tablolarının mineli kopyalarını yaptı. Nantes fermanı yürürlükten kaldırılınca, bir müddet hapiste yattı, sonra İsviçre'ye dönen Jean Petitot, 1691' de Vevey'de öldü.

Jean Petitot  -  Mine üzerine
Philippe I d'Orleans minyatürü

DERMATİT ( deri iltihabı)

DERİNİN akut veya kronik iltihabî süreçlerine bağlı deri hastalığına "dermatit" denilir. Yaygınlığına, hücre tipine, bulunduğu yere göre farklı özellikleri olabilir. Üstderi (epidermis) bu sürece ikincil olarak katılabilir ve hiperkeratoz, hiperplazi, ödem, küçük veya büyük boyutlu içi sıvı dolu keseciklerin oluşumu, kabukların varlığı gibi çeşitli tipte bozukluklar gösterebilir.

Dermatitin fizikî, kimyevî, bakteriyel etkenler, alerjik vakalar, ilâçlara aşırı duyarlık gibi pek çok sebebi olabilir. Çoğunlukla sebep anlaşılamaz. Dermatitler oldukça farklı klinik belirtiler gösterir, yaygın ya da genel hastalıklarla beraber görülebilir ve belirtilerin klinik tablosuyla bütünleşebilirler.

16 Ocak 2019 Çarşamba

BALDASSARE PERUZZİ (mimar)

İTALYAN ressam, mimar ve mühendis, 1481 yılında Siena'da doğdu. Önce Siena katedralinde çalıştı, sonra 1504' de Roma'ya gitti. Bramante ve Raffaello ile tanıştı. Şaheseri olan Farnesina villası (1508-11) o çağda kullanılan süsleme sanatının tam bir özeti ve Roma inceliğinin son örneğidir.

Roma, 1527' de yağmalanarak halkı kılıçtan geçirilirken, varını yoğunu kaybetti ve Siena'ya sığındı. Orada 1532' ye kadar belediye binası inşaatını yönetti, villa planları çizdi ve Belcaro şatosunu yaptı. Sonra Roma'ya döndü, Massimo sarayını yaptı. Sagra ile Carpi katedrali de onun eseridir. 1536' da Roma'da San-Pietro kilisesinin ikinci mimarlığına getirilen Peruzzi, Aynı yıl Roma'da öldü.

Baldassare Peruzzi  -  Farnesina villası  (1508-11)

DERİ ÇİZİĞİNE TEPKİ

DERİ üzerine sert bir uçla çizik atıldığında, normal kişilerde hızla kaybolan beyaz bir çizgi gözlenir. Bazı vakalarda ise, kırmızı bir renk görülebilir veya beyaz-pembe bir kabartı kalır. Bunlar kan damarlarının genişleme ve daralmasına bağlıdır.

Bazı vakalarda ise ağrılı bir kızarıklık oluşur. Deri çiziği, otonom sinir sisteminin tepki verme özelliğini gösterir. Tanımlanan belirtiler, kesin bir anlam taşımaz, fakat alerjik hastalıklarda, zehirlenmelerde ve nöropatik kişilerde sık gözlenir.

14 Ocak 2019 Pazartesi

PERUKA ESKİ ÂDET

Mısırlılarda peruka
ESKİ Mısırlılar saçlarını dibinden tıraş eder, fakat törenlerde ve açık havaya çıktıklarında güneşten korunmak için, bitki veya at kılından örülmüş perukalar takarlardı. Medyalılar, Kaldeliler ve Asurlular da peruka kullanırlardı.

Roma'da erkekler saçsız kafalarını gizlemek, kadınlar ise gösterişli görünmek maksadıyla peruka takarlardı. Avrupa'da 16. yy.' dan itibaren bütün başı kaplayan perukalar yapılmaya başlandı. O devirde en çok sarı renkli peruka takılırdı. Perukalar ince bir kumaş üzerine iğneyle saç geçirilerek yapılırdı.

ALERJİYE KARŞI DUYARSIZLAŞMA

KİŞİNİN belirli maddelerle karşılaştığında gösterdiği aşırı duyarlılık durumunun azaltılmasına "duyarsızlaştırma" denilir. Duyarsızlaştırma işlemi özellikle alerjik hastalıklarda ve bunlar arasında da deri ve solunum alerjisi bulunan kişilerde uygulanır.

Burada, sorumlu alerjen giderek artan dozlarda uygulanarak, hastanın alerjene karşı olan duyarlılığı aşamalı olarak azaltılmaya çalışılır. Alerjen özlerinin seçimi, daha evvel yapılan teşhis testlerine bağlı olarak yapılır (deri reaksiyonu, deri içi reaksiyonu). Alerjen deri altına verilir.

Mevsimsel olarak görülen alerji tiplerinde, birbirini takip eden  2 - 3  yıl boyunca çok sayıda duyarsızlaştırma tedavisi art arda uygulanmalıdır. 

Alerji yapan etken belirlenememişse, genel bir duyarsızlaştırma tatbikine gidilir. Burada kalsiyum, sodyum veya mağnezyum hiposülfit kullanılır.

13 Ocak 2019 Pazar

PİETRO Dİ CRİSTOFORO VANNUCCİ İL PERUGİNO (ressam)

İTALYAN ressam, 1445 yılında Citta della Pieve, Perugia'da doğdu. Floransa'da Verrocchio'nun öğrencisiydi. Pierro Della Francesca'dan etkilenerek rahat ve ahenkli bir üslûp edindi. Fresklerinde büyük bir incelik ve çekicilik vardır.

Perugino, 1496-1500 yılları arasında Perugia'daki Collegio del Cambio'da büyük bir tarihî dizi meydana getirdi. 1505' de İsabella d'Este'nin hizmetine girdi ve onun Mantova'daki Studiolo'su için "Aşkla iffetin savaşı" eserini yaptı. Perugino tiplerde ve yüzlerde yumuşaklığı, manzaralarda hafifliği ve ahengi arar. Sanatçı, 1523' de Fontignano, Perugia'da öldü.

Perugino  -  Bakire'nin evlenmesi  (bütün)

DESMOİT TÜMÖR

KAS veya derialtı dokularda görülen iyi huylu bir tümör tipidir. 20 - 40 yaşları arasında hamilelik geçirmiş kadınlarda daha sık görülür. Daha çok karın duvarının düz kaslarını etkileyen nadir bir tümördür. Oldukça iyi farklılaşmış bağdokudan oluşur.

Tümör tekrarlamaya meyillidir. Karın dışındaki bölgelerde gelişen desmoit tümörler uzak metastaz yapmasalar da devamlı tekrarlama ve daha derin dokulara yayılma eğilimindedir.

12 Ocak 2019 Cumartesi

JEAN-BAPTİSTE PERRONNEAU (ressam)

FRANSIZ ressam, 1715 yılında Paris'te doğdu. Ressam Natoire'ın atölyesine girdi, sonra Drouais'nin öğrencisi oldu. Fakat ustalarından çok Chardin'in tesirinde kaldı. Portre alanında uzmanlaştı ve daha çok pastel çalıştı. Sanatçı 1783'de Amsterdam'da öldü.

Jean-B. Perronneau  -  Mme de Sorquainville

ZEHİRİN VÜCUTTAN UZAKLAŞTIRILMASI

DIŞARIDAN vücuda giren veya metabolizmanın çeşitli aşamalarında vücut içinde oluşan zehirli maddeler etkisiz hale getirilerek vücuttan uzaklaştırılır. Bu süreç, mide-bağırsak kanalında başlar. Hidroklorik asidin (HCl) sterilize eden etkisi ve vücut için faydalı olan asıl gıda  maddelerinin incebağırsaktan hızla emilmesi, gıda artıklarının bakterilerce parçalanması neticesi açığa çıkan zehirli maddelerin oluşumunu engeller.

Daha sonra, emilen gıda maddelerini taşıyan toplardamar kanı, karaciğerde süzülerek, bir önceki aşamada uzaklaştırılamamış zehirli bileşikler etkisizleştirilir veya daha kolay atılabilir hale getirilir. Kandaki faydalı-faydasız metabolizma artıkları ve karaciğerdeki filtreleme ürünleri böbrekler yoluyla atılır.

Vücuttaki başlıca zehirli ürünlerden olan karbondioksitin uzaklaştırılması ise akciğerler vasıtasıyla sağlanır.

11 Ocak 2019 Cuma

JEAN JOSEPH PERRAUD (heykeltraş)

FRANSIZ heykeltraş, 1819 yılında Monay, Jura'da doğdu. 1847'de Roma ödülünü kazandı. Paris'te Observatoire caddesindeki "Gün" (1874) adlı büyük heykel grubunu, ayrıca çeşitli büstler (Pierre Larousse, Pasteur ve Chaudet, Adieux) yapan Perraud, 1876'da Paris'te öldü.

Jean Joseph Perraud  -  Pierre Larousse

DIŞKIDA GİZLİ KAN

MİKROSKOBİK incelemede, az miktarda dahi olsa dışkı numunesinde kan bulunması önemlidir. Kanamanın kaynağını bulmak için mutlaka test ve incelemeler yapılması lâzımdır. Bağırsak tümörlerinin erken teşhisinde değerli bir tarama yöntemidir.

10 Ocak 2019 Perşembe

CAMİLLE PERNON (desinatör)

LYON'LU imalâtçı, 18. yy.'ın ikinci yarısında yaşadı. Philippe de La Salle ile beraber ipekli kumaş süslemelerinde yenilik yaptı. Atölyelerinde, gerek Marie-Antoinette, gerek Rusya çariçesi Katerina için çok gösterişli duvar kaplama kumaşları dokudu. Katerina, ona madalyon şeklinde portrelerle süslü duvar kaplamaları ısmarladı.

Camille Pernon  -  Katerina için kumaş

DİKKAT BOZUKLUĞU

DİKKATİN tamamen azalması veya dikkat kaymalarındaki artışa "dikkat bozukluğu" denilir. Aynı zamanda zihnî faaliyeti istemli olarak düzenleme yeteneğindeki kaybı anlatmak için de kullanılır.

Bu durum, beyin kabuğundaki lezyonlara veya şiddetli ruhî bozukluklara bağlı olarak görülebilir. Ruhî çöküntü (depresyon), dikkat azalmasının görüldüğü bozukluklardan biridir. Bunama vakalarının çoğunda ilk klinik bulgu dikkat bozukluğudur.

9 Ocak 2019 Çarşamba

BALTHASAR PERMOSER (heykeltraş)

ALMAN heykeltraş, 1651 yılında Kammer bei Traunstein'da doğdu. Viyana ve İtalya'da okudu, 14 yıl İtalya'da kaldı. 1689' da saray heykeltraşı olarak Dresden'e çağrıldı. Büyük ölçüde Bernini'nin tesirinde kaldı. Zwinger'de Pöppelman ile çalıştı. Mitolojik, alegorik ve tarihî eserler yaptı. En çok tanınan anıtlarından biri "Prens Eugen'in Tanrılaştırılması"dır. Balthasar Permoser, 1732' de Dresden'de öldü.

Balthasar Permoser 
"Prens Eugen'in Tanrılaştırılması"

İKİ ATIMLI NABIZ (dikrotizm)

BAZI hastalıklarda ortaya çıkan ve bir çevrel atardamarın elle muayenesinde her bir atımın birbirini takip eden iki atımdan oluşmasına "dikrotizm"denir. Burada ikinci atım, birincisinden daha güçsüzdür. Normal olarak nabız dalgasının inen evresinde bulunan dikrotik dalganın abartılı olarak belirgin hale gelmesine bağlıdır. Bu da aorttaki yarımay kapaklarının kapanmasına bağlı olarak, kan sütûnunun damarlara çarpmasına bağlıdır. Akut enfeksiyon hastalıklarında, damar duvarı gerginliği azalır.

8 Ocak 2019 Salı

CONSTANT PERMEKE (ressam)

BELÇİKA'LI ressam ve heykeltraş, 1886 yılında Anvers'de doğdu. Laetheem - Sint-Martin 2. Topluluğundandır. 1902-12 yılları arasında Laetheem - Sint-Martin'de yaşadı. 1914' de yaralandı, İngiltere'ye götürüldü; orada özellikle "Yabancı"yı yaptı (1916). Flaman anlatımcılığının en büyük sanatçılarından biri olan Permeke'nin bu eseri daha sonra bu akımın öncüsü kabul edildi.

Belçika'ya döndü, daha çok Ostende'de yaşadı. 1929' da Brugges yakınında Jabbeke'ye yerleşti. Desen alanında olduğu kadar resim alanında da usta olan sanatçı, anıtsal kompozisyonlar (balıkçılar, köylüler, doğumevleri), deniz manzaraları, peyzajlar yaptı. Bu eserlerdeki yoğun ve karamsar lirizm, Flaman topraklarını aşarak evrensel bir anlatım kazanır.

1935' den itibaren çalışmalarını heykel üzerine teksif eden Constant Permeke, 1952' de Ostende'de öldü.

Constant Permeke  -  Ahır  (1933)

YUTMA ZORLUĞU (disfaji)

KATI, sıvı gıdalar ya da tükürük zor yutulur. Yutma esnasında genellikle ağrı, bazen de yanma, kramp gibi başka özel duyular ortaya çıkar. Ağız boşluğu, yutak veya yemek borusundaki çeşitli hastalık süreçlerine (oluşum bozukluğu, iltihap, tümör, nedbe, dıştan baskı) veya çalışma bozukluklarına (felç, hareket güçlüğü) bağlı olabilir.

Yutma zorluğunun sebebi klinik incelemeyle kolaylıkla belirlenebilir. Yutma zorluğu beslenmeyi etkilemeye başlamışsa uygun tıbbî veya cerrahi müdahalelerin yapılması lâzımdır.

7 Ocak 2019 Pazartesi

PERİ BACALARI VOLKANİK KÜL

"PERİ bacaları", üzeri lâvla örtülü tüf (sertleşmiş volkanik kül) yığınlarının zamanla aşınmasından meydana gelen oluşumlara verilen bir isimdir.

Püskürmeler sırasında geniş çukurlara biriken tüfler, kalın tabakalar halinde yığılır; üzerlerine yer yer kalın lâv örtüleri yayılır. Tüf yığınları iklim şartlarıyla (yağmur, rüzgâr, sel) aşınarak sütûnlar haline gelirken, üst kısımdaki lâv kütleleri daha az aşındığı için geniş tablalar halinde kalırlar.

Yüksekliği 20 - 30 metreye kadar değişen peri bacaları vardır. Anadolu'da Ürgüp'te (Göreme, Uçhisar), Aksaray yakınlarında (Selimiye köyü) peri bacaları bulunmaktadır.

OMUR DİSKİ HASTALIĞI (diskopati)

OMURLAR arası disklerin hastalığı olan "diskopati" doku yıkımıyla veya kireçlenmeyle ortaya çıkar. Bağdoku halkasında oluşan küçük dejenerasyon odakları düşük dirençli noktaların oluşmasına sebep olur. Yumuşak çekirdek, bu delikler arasından dışarı çıkar. Bu süreç sonunda disk yassılaşır ve omurlar birbirine yaklaşır.

Yavaş ilerleyen diskopatide tam ve gerçek disk fıtığı oluşmazsa da sürekli tahriş olmaktan dolayı, kemiklerin çevresinde yeni kemik dokusu ve kemik çıkıntıları oluşur. Ayrıca diskin yassılaşması, diskin çevresindeki omur bölümünün kenarlarının sertleşmesine yol açar ve disk kireçlenmesi oluşur.

Dejeneratif diskopati, diskin arkaya doğru fıtıklaştığı durumlar dışında şiddetli ağrıya sebep olmaz. Yumuşak çekirdeğin kireçlenmesine bağlı olarak gelişen diskopatiler ise ergenlikte ve yetişkinlerde görülebilir. Kireçlenen çekirdek röntgen filminde görülebilir. Ergenlikte, boyun omurları ağrılarının en sık sebebidir.

6 Ocak 2019 Pazar

PERGE ANTİK ŞEHRİ

PERGE Antalya'nın doğusunda, Aksu kasabasının kuzeyinde, Pamfilya bölgesinde antik bir şehir. Mö 12. yy.'dan sonra Akhalar'ın yanı sıra Yunanistan ve Anadolu'nun batısından gelen halklar buraya yerleşmiştir. Mö 4. yy.'da Kestros çayıyla Akdeniz'e açılan Perge, Mö 4. yy.'da Büyük İskender'e, daha sonra Selefkîler'e ve Pergamon krallığına boyun eğdi.

Hristiyanlığın ilk dönemlerinde Pavlus'un dini yaymak için merkez seçtiği yerlerden biriydi. Ms 1. yy.' da Roma egemenliğine girdikten sonra büyük gelişme gösterdi. Günümüze kalıntıları ulaşan yapıların çoğu bu dönemde yapıldı. Bizans egemenliği sırasında Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri oldu. Ancak bir liman şehri olan Attaleia'nın gelişmesiyle önemini kaybetti.

Perge'de günümüze kalıntıları ulaşan en mühim yapılardan biri Perge tiyatrosudur. Ms 2. yy.'da inşa edilmiş olan sahne binasındaki çeşitli tasvirlerle önemli olan tiyatroda 15 bin kişinin oturabildiği seyirci yeri vardır. Tiyatronun yakınındaki stadyum ise 12 bin kişilikti. Bugüne ulaşan diğer yapılar arasında sur kapıları, kule, hamam, çeşme, bazilika kalıntıları önemlidir.

EL-AYAK TERLEMESİ

ÖZELLİKLE el ve ayaklarda anormal terlemeyle ortaya çıkan deri hastalığına "dishidroz" adı verilir. Hastalık, el ayalarında ve ayak tabanlarında küçük sert kabarcıklarla seyreder. Bu lezyonlar nadir olarak kendiliğinden açılır; genellikle kurur ve soyulma eğilimi gösterirler.

İlk belirtiler kaşınmayla başlar ve ilkbaharın başlangıcında ortaya çıkar, sıcak mevsim boyunca tekrarlanır ve kış gelince ortadan kalkarlar. Hasta, bu çevrimin her sene tekrarlandığını farkeder. Bu hastalık özellikle ergenlik döneminde ve yetişkin erkeklerde görülür.

5 Ocak 2019 Cumartesi

OKUMADA ZORLUK (disleksi)

OKUMA kabiliyetindeki bozukluğa "disleksi" adı verilir. Böyle sorunu olan kişi, birkaç sözcüğü doğru okuduktan sonra mânâsını kavrayamadığı için durur, daha sonra tekrar okumaya başlar. Beyin kabuğunda bu işlevle ilgili bölgenin lezyonuna bağlıdır. Özellikle yaşlılıkta ortaya çıkan bunamada görülür. Ayrıca, çocukluk çağındaki bazı nevrozlarda da disleksi oluşabilir.

4 Ocak 2019 Cuma

ANTONİO DE PEREDA (ressam)

İSPANYOL ressam, 1608 yılına doğru Valladolid'de doğdu. Özellikle Madrid'de dinî ve ahlâkî konulu tablolar yaptı. ("Aziz Matta'nın İlhamı", "Hayat Rüyası", "Aziz İldefonso Kisveyi Alırken"). Antonio De Pereda, 1678' de Madrid'de öldü.

Antonio De Pereda  -  Hayat Rüyası

PARMAK-BURUN TESTİ

HAREKETLERİN maksada veya düşünceye uygun olmayan bir şekilde gerçekleşmesiyle ilgili hareket eşgüdüm (senkronizasyon) kusuruna "dismetri" denir. Bu bozukluk parmak-burun testiyle ortaya konabilir. Hasta çok sayıda deneme yapmasına rağmen, burnuna parmak ucuyla dokunamaz. Bu belirti, beyinciğe ait bir lezyonu gösterir.

3 Ocak 2019 Perşembe

CHARLES PERCİER (mimar)

FRANSIZ mimar, 1764 yılında Paris'te doğdu. 1786'da Roma ödülünü aldı. İtalya'da Payre'nin atölyesinden arkadaşı Fontaine ile buluştu. 1790' da Paris'te sergilenen "Trajanus sütûnu"nun tamiri ile işe başladı. Fontaine ile beraber, çoğunu Jacop'un imâl ettiği yeni-antik tarzda mobilyalar çizdi.

Konvansiyonun toplantı salonunun mobilya modellerini ve Opéra için dekor maketleri hazırladı. Mimar olarak giriştikleri ilk önemli iş, Malmaison'u 1. Konsülün ikâmetine ayırmak oldu; sonra Carrousel'deki zafer takını kurdular. Louvre ve Tuileries saraylarında büyük işler aldılar.

Napolyon devrindeki bütün millî bayramlar Percier ile Fontaine tarafından düzenlendi. Ampir üslûbun ustaları olarak sayılan bu iki mimarın beraber yayınladıkları mimarî eserler: Roma'da çizilen saray, ev ve diğer modern yapılar (1798), İç dekorasyonlar (1812), Fransa, Almanya ve Rusya hükümdarlarının ikâmetgâhları (1833). Horace ve La Fontaine'in birer eserini de resimleyen Charles Percier, 1838' de  Paris'te öldü.

Charles Percier  -  Bir sanat anıtı projesi

ANORMAL KEMİK OLUŞUMU (disostoz)

KIKIRDAĞIN kemiğe dönüşme sürecinin normalden sapmasıyla ortaya çıkan şekil bozukluğuna "disostoz" denilir. Çeşitli biçimleri vardır.

Köprücük kemiği-kafatası disostozu: Kafatası kemiklerinin sertleşmesinde gecikme ve kalınlığında artmayı, köprücük kemiğinin tamamen veya kısmen bulunmamasını ve diş gelişiminde bozuklukları ihtiva eder.

Kafatası-yüz disostozu: Kafatası kemiklerinin erken kaynaşmasından kaynaklanan biçim bozukluğudur. Ayrıca üstçene kemiğinin kötü gelişmesi neticesinde yüzde şekil bozukluğu ve gözle ilgili bozukluklar olur.

Altçene-yüz disostozu: Yüzde karmaşık bir şekil bozukluğu görülür. Buna "balık yüzü", "kuş yüzü",  gibi isimler verilir. Bu duruma işitme kusuru da eşlik eder.

Metafizer disostoz: Gövde ile kol ve bacaklar arasında bir gelişim dengesizliği görülür. Kol ve bacakların kısa kalması, metafiz kıkırdağının kemik gelişimine yeterli katkıyı yapamamasından kaynaklanır.

Bütün disostozlar nadir görülür, fakat bu bozuklukların etkili bir tedavisi yoktur.

2 Ocak 2019 Çarşamba

PENTAGON ASKERÎ AMAÇLIDIR

AMERİKA Birleşik Devletlerinin, Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı'nın genel adı "Pentagon" dur. Washington'da, Savunma Bakanlığı servislerinin 1942 yılından beri bulunduğu geniş tabanlı binanın adı, şeklinin "beşgen" olmasından gelir. Yunanca'da "pente" beş (5) demektir.

YER BULAMAYAN DİŞ

ÇIKACAK yeterince yer bulunmaması sebebiyle dişin güçlükle çıkmaya çalışmasına "disodontiyaz" adı verilir. Yer bulamayınca diş, normalin dışındaki yönlere doğru büyümeye çalışır. Şişme ve bölgesel ağrı olur. Daha ağır vakalarda ise cerahat toplanması, ateş ve çenede kasılmaya yol açar.

1 Ocak 2019 Salı

PEMBE KADIN (Yıldız Kenter)

HİDÂYET Sayın'ın iki bölümlük tiyatro oyunu (1965). Vaka, yoksul bir Batı Anadolu köyünde geçer. 30 yıldır kendisini terk eden kocasını bekleyen ve yuvasını ayakta tutabilmek için direnen bir köylü kadının hikâyesidir.

Kocasının davranışı yüzünden bütün erkeklere düşman olan Pembe Kadın, kızının evlenmesine karşı çıkar; Murat Çavuş ile kaçmak isteyen kızını öldürür.

Atıf Yılmaz Batıbeki'nin yönetiminde çevrilen filmin (1966) konusu da bu oyundan alınmıştır. Filmde, tiyatrodaki sanatçılardan Yıldız Kenter, Şükran Güngör, Sema Özcan rol aldı.

MİDE HAZIMSIZLIĞI

MİDENİN hareket ve salgı faaliyetindeki bozukluğa "hazımsızlık (dispepsi)" adı verilir. Kesin bir mide hastalığına bağlı olmadan, çoğunlukla yemeklerden sonra ve ağrılı belirtilerle ortaya çıkar. Hastadan hastaya çok değişiklik gösteren bir bozukluktur. En sık rastlanan belirtileri; bulantı, kusma, midede ağırlık hissi, ekşime, geğirme, sızlama veya gerçek bir ağrıdır.

Hemen her zaman yemeklerden sonra ortaya çıkan bu belirtilere genel bir fenalık hissi, terleme, baş ağrısı, çarpıntı ve sinirlilik eşlik eder; bunlar midedeki hazımsızlıktan daha çok rahatsızlık verebilir.

Hazımsızlık, mide dışındaki yakın organların iltihaplarından da kaynaklanabilir. Bazı vakalarda ise kesin bir sebebe bağlanamaz. Bu durum daha çok sinir bozukluğuna yatkın olan kişilerde görülebilir.