TÜRK halk hikâyesi, padişahın kızı Zühre ile vezir oğlu Tahir'in birbirlerini sevdikleri halde kavuşamayışlarını, başlarından geçen çeşitli olaylardan sonra beraber intihar edişlerini anlatır.
Hikâyenin birbirinden farklı şekilleri Türk boylarının yayıldığı alanlarda (Tobol, Tarançı vd.) yaşar. Doğu Anadolu'da "Tahir Mirza" adıyla anlatılır.
Karagöz ve ortaoyununda güldürücü unsurlar ilâve edilerek mutlu sona bağlanır. "Mâni katarı" denilen manzum bölümlerin geniş ölçüde yer aldığı hikâye, şairlerimiz tarafından da işlendi: Afşar Timuçin (1968), Ceyhun Atuf Kansu ('Sevgi elması' adıyla, 1972), Tarık Dursun Kakınç, konuyu gerçekçi bir hikâye olarak ele aldı (1971).
Tahir ile Zühre'nin sonu acıklı biten aşklarını, mezarlarında biten iki gül fidanı ve iki fidan arasında çıkan karaçalı simgeler.