31 Mayıs 2017 Çarşamba

CARY GRANT (Archibald Alexander Leach)

AMERİKA'LI sinema oyuncusu, 1904 yılında İngiltere, Bristol'de doğdu. İlk olarak 1924' de Broadway'de bir operette sahneye çıktı. Mae West'in yardımıyla sinemaya geçerek 1932' de "Leach" adıyla ilk filmi olan "This is the night" ı çevirdi.

Bu tarihten sonra da sadece filmlerde oynamaya başladı ve pek çoğu hafif komediler olan birçok film çevirdi. Yakışıklı, pervasız, beyefendi tipiyle Amerika'nın en sevilen aktörleri arasına girdi. Filmlerinde, kamera önünde değilmiş gibi rahat hareket etmesiyle dikkat çeker. Cary Grant, 1986' da Davenport'da öldü.

PETROZİT (şakak kemiğinde iltihap)

ŞAKAK kemiğinin kayamsı parçasının iltihabına "petrozit" denir. Genellikle ortakulaktaki akut ya da yeniden alevlenmiş kronik iltihaplara bağlıdır. İlk belirtileri; ateş, genel durum bozulması, kulak akıntısı, ağrı ve felçtir. İltihap, buradan orta veya artkafa çukuruna, içkulağa ya da şahdamarı kanalına yayılarak ağır komplikasyonlara sebep olur.

30 Mayıs 2017 Salı

FRANÇOİS GRANET, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, 1775 yılında Aix-en-Provence'da doğdu. Louis David'in öğrencisiydi. "Feuillants'lar manastırı sahnı" adlı tablosuyla tanındı, sonra Fobin kontuyla beraber İtalya'ya gitti (1802). "Barberini meydanında kapusenler korosu" adındaki tablosu Avrupa'da yankılar uyandırdı.

1824' de Kraliyet müzelerinin müdür yardımcılığına getirildikten sonra, 1830' da Fransa enstitüsü üyesi ve Versailles sarayı eski eserler galerisi yöneticisi oldu. 1848' den sonra Aix-en-Provence'a çekildi ve tablolarıyla desenlerini, şehrin bugün kendi adını taşıyan müzesine bağışladı.

En sevdiği konular, kilise içleri, tapınaklar ve terkedilmiş manastırlardır. Deseni ve resimlerinin ışık etkileri özellikle dikkat çekicidir. Arkadaşı olan İngres, bir portresini yaptı. Suluboya resimleriyle izlenimciliğin öncüsü sayılır. François Granet, 1849' da (yaş 74) doğduğu şehirde öldü.

François Granet - Yeraltı kilisesinde yemek

PİLOR SPAZMI

MİDEYİ onikiparmak bağırsağına birleştiren pilor (mide kapısı) çıkışındaki kasların anormal kasılmasına (spazmına) "pilor spazmı" denilir. Pilor daralmasına has belirtilerle ortaya çıkar. Karnın üst bölgesinde ve göbek çevresinde ağrı, mide bulantısı, sindirilmemiş gıda artıklarının kusulması ve devamlı kusmayı takip eden sıvı kaybı görülebilir. Spazm çözücü ilâçlarla tedaviden netice alınabilir.

29 Mayıs 2017 Pazartesi

PİROZİS (boğazda yanma hissi)

MİDEDEN boğaza doğru yükselen ve genellikle yemeklerden birkaç saat sonra ortaya çıkan hafif yanma duygusudur. Midenin asit muhtevasının, yemek borusu içine akmasıyla gelişir. Gastrit, mide ülseri gibi bazı mide hastalıklarının en sık görülen belirtisidir. Sindirim sisteminde herhangi bir problem bulunmayan kişilerde de ortaya çıkabilir.

GRANDVİLLE, eser-biyografi

FRANSIZ ressam ve karikatürist (Jean İgnace İsidore Gérard), 1803 yılında Nancy'de doğdu. Çağdaşlarını hayvan şeklinde çizmekten ve günlük hayatta kulanılan çeşitli eşyalara insan görünümü vermekten hoşlanırdı. Gerçeküstücüler, kendisini öncüleri arasında sayarlar. 1847' de Vanves'de öldü. Eserlerinin çoğu Nancy'deki Lorraine müzesindedir.

Grandville - Cırcırböceği ile karınca

28 Mayıs 2017 Pazar

PİYARTROZ (eklemde irinli iltihap)

EKLEM boşluğunda cerahat (irin) toplanmasıyla beliren eklem iltihabına "piyartroz" denir. Piyartroz bulunan eklemde şişme, ağrı, kızartı ve sıcaklık vardır. Hastada halsizlik, ateş ve genel enfeksiyon belirtileri olabilir. Piyartroz uygun antibiyotiklerle tedavi edilmezse eklem hasarına sebep olur.

GRANDMA MOSES, eser-biyografi

AMERİKA'LI kadın ressam (Anna Mary Robertson), 1860 yılında Greenwich, New York'ta doğdu. 1872' de bir çiftlikte çalışıyordu; sonra Thomas Salmon Moses ile evlendi ve on çocuğu oldu. Kocasıyla beraber önce Virginia'da, sonra da Eagle Bridge'de (New York) çiftlik işletti.

1927' de dul kalınca, boş zamanlarında resim yapmaya başladı ve resimlerini Hoosick Falls'ta bir eczanenin vitrininde sergiledi. 1938' de New York modern sanat müzesindeki resimleriyle tanındı. 1950' den itibaren de birçok sergiyle ünü Avrupa'ya yayıldı. Grandma Moses, 1961' de Hoosick Falls'da  (New York) öldü. Resimleri çekici ve sevimlidir. Birçok Amerikan müzelerinde resimleri vardır.

Grandma Moses - Şekerli akçaağaç bahçesi

27 Mayıs 2017 Cumartesi

İHAP HULÛSİ GÖREY, eser-biyografi

TÜRK afiş ressamı, 1898' de İstanbul'da doğdu. 1912' de Kahire'de Saint Mary'de, Saidiye lisesi orta kısmında (1915), Münih'te Künstgewerbe Schule'de (1923-25) öğrenim gördü. Almanya'da Hairman Schule'de çalıştı. Sonra Türkiye'ye dönerek serbest resim çalışmalarına başladı.

1927' de Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından hariciye vekâletinde (dışişleri bakanlığı) bir memuriyete tayin edildi. 1929' dan sonra, kendi atölyesinde meslekî çalışmalarını sürdürdü. Cem, Akbaba gibi dergilerde çizdi. Daha çok Milli piyango biletleri ve Tekel ürünleri için çizdiği etiketlerle ünlendi. Türk afiş sanatının ilk önemli temsilcilerinden biri oldu. İhap Hulûsi Görey, 1986' da İstanbul'da öldü.

İhap Hulûsi Görey - Ziraat Bankası afişi

İhap Hulûsi Görey - Hormobin afişi

26 Mayıs 2017 Cuma

PİYEMİ (kanda irin yapıcı mikrop)

KANDA, irin (cerahat) oluşturan mikropların bulunması neticesi ortaya çıkan yaygın enfeksiyon tablosuna "piyemi" denilir. Bu mikroplar, yüzeysel iltihap odaklarından yayılarak lenf düğümü iltihabı (lenfadenit), lenf damarı iltihabı (lenfonjit) ya da toplardamar iltihabı (tromboflebit) gibi hastalık süreçlerine sebep olabilirler.

Ayrıca kan dolaşımına karışan bu mikroplar, derin doku veya organlara giderek, buralarda ikincil iltihap odakları oluşturabilirler (metastatik apseler). Bu ikincil yerleşimler, karaciğerde, akciğerlerde, eklemlerde, kemiklerde, dalakta, böbrekte ve kalp iç zarında görülebilir.

Her odak, enfekte tıkaçların dolaşıma geçerek başka bölgelere yayılması için bir kaynak olur. En sık rastlanan mikrop tipi "stafilokok aureus" tur. Klinik tabloda, genel durum bozukluğu ve yüksek ateş ön plândadır. Eklem ağrıları ve ciltte küçük kanama odakları, döküntüler bu tabloya eşlik edebilir.

YAVUZ GÖREY, eser-biyografi

TÜRK heykeltraş, 1912 yılında Cenevre'de doğdu. İlk ve ortaokulu Galatasaray'da bitirdikten (1929) sonra bir müddet Liege'de matematik okudu. Belçika Güzel sanatlar akademisinde resim dersleri aldı. Yüksek öğrenimini İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde tamamladı (1940). İstanbul Teknik Üniversitesi mimarlık fakültesinde hoca oldu. Soyut anlayışta çalışan Yavuz Görey, figüratif büst ve heykelleriyle tanındı. Afiş sanatçısı İhap Hulûsi Görey'in kardeşi olan Yavuz Görey, 1995' de İstanbul'da öldü.

Başlıca eserleri: Mısır müzesi için "Kavalalı Mehmet Ali Paşa heykeli (1944)", "İran Prensi Eşref'in büstü", "Samsun Merkez bankası röliyefleri (1949)", "İstanbul üniversitesi Atatürk ve Gençlik anıtı (1953)", "Irak'ta Kral Faysal II büstü", ayrıca; Erfelek, Çınarcık ve Rize'deki Atatürk anıtları.

Yavuz Görey - Atatürk ve Gençlik

25 Mayıs 2017 Perşembe

PİYODERMİT ( cilt enfeksiyonu)

PİYOJEN mikropların yol açtığı deri enfeksiyonuna "piyodermit" denilir. Farklı klinik tablolarda, çeşitli etkenlere bağlı olarak gelişebilir. Bu etkenler arasında, mikrobun deriye girme yolu, mikrobun enfeksiyon yapma gücü, vücudun gösterdiği direnç sayılabilir.

Piyodermitin en iyi bilinen türleri, impetigo, dudak birleşim yeri dermatozu, irinli intertrijin, çıban ve derin kıl kökü iltihaplarıdır.

PİYOJENLER

Dokulara girerek cerahatli iltihaplara sebep olan mikroplara "piyojenler" denir. Bu mikropların en çok bilinenleri, stafilokoklar, piyojen streptokoklar, piyosiyanik basil, tetrajen mikrokoktur.

Diğer mikroplar yalnızca belirli bölgelerde cerahat oluşumuna sebep olur. Bunlar; meningokok, gonokok, pnömoni etkeni olan diplokoklar ve tifo basili gibi mikroplardır.

NAİL GÖNENLİ, biyografi

TÜRK binicisi, 1924 yılında Balıkesir, Gönen'de doğdu. Öğrenimini Harp okulunda yaptı, 1945' de süvari subayı oldu. 1950' de Milli binicilik ekibine girdi. Milletlerarası yarışmalarda sekiz şampiyonluk kazandı.

1956 Stockholm Atlı Olimpiyat oyunlarında, arazi yarışması sırasında geçirdiği kazaya rağmen kırık bacağı ile tekrar atına binip parkuru tamamlamasıyla atlı olimpiyadın kahramanı oldu. Yarbay rütbesine kadar faal biniciliğe devam etti. Sonra antrenörlüğe başladı.

Kızını da mükemmel bir binici olarak yetiştirdi. Vefatından (Sofya, 1969 - yaş 45) bir yıl sonra kızı Hayâl Gönenli, Balkan binicilik şampiyonluğunu kazandı.

Şampiyonlukları: 1955 Belgrad; 1956, 1957 Viyana; 1959 Nice; 1960 Hamburg; 1960 Rotterdam; 1958' de Nice'de Dünya Ordulararası Binicilik şampiyonasını kazandı.

24 Mayıs 2017 Çarşamba

GÖMMECİLİK SANATI

FARKLI desenler meydana getiren ve ince yaprak veya kaplamalarla bir marangoz işinin üzerine uygulanmış çeşitli renkteki metal veya diğer malzemelerin katma olarak kullanıldığı tahta işleme sanatına "gömmecilik" denir.

Kakmacılıktan farklı olan gerçek mânâdaki gömmecilik ancak Ortaçağda görüldü. Başlangıçta, siyah-beyazın sırayla kullanıldığı bu sanat dalında, İtalya uzun müddet tek olarak kaldı. Başlıca merkez ise Venedik idi. 15. yy' da İtalyan Giovanni da Verona, ahşap malzemeyi asit ve yağla işleyerek ilk defa açık renkler elde etti.

16. - 17. yy' larda Almanlar ve Flamanlar, İtalyanlarla aynı değerde sanat eserleri yaptılar. 13. Louis üslûbu mobilyalar oldukça değerli gömmelerle süslüdür. Balık pulu şeklindeki süslemelerle, bakır ve kalayı bağdaştıran Boulle ile gömmecilik yerini vernik ve lakeye bıraktı. 19 ve 20. yy' larda, bazı yeniden canlandırma eğilimlerine rağmen, bu meslek artık hiçbir uygulama alanı bulamamaktadır.

23 Mayıs 2017 Salı

PİYONEFROZ (böbrekte irinli iltihap)

HİDRONEFROZ olan bir böbrekte, ikincil komplikasyon olarak ortaya çıkan irinli iltihabî sürece "piyonefroz" denilir. Bu tabloda, idrar akışını engelleyen çeşitli sorunlar, böbrek havuzunun giderek genişlemesine ve böbrek dokusunun gerilemesine yol açar.

Piyonefroz, böbreğe kan yoluyla ulaşan cerahat yapıcı mikroplardan veya siyek boyunca yukarı doğru yayılarak ortaya çıkar. İltihaplanma neticesinde böbrek, doku içine dağılmış apselerle beraber, irin dolu bir keseye dönüşebilir.

Başlıca belirtileri; ateşle birlikte gelişen kan zehirlenmesi (sepsis), bel bölgesinde şiddetli ağrı, idrar yolları tam olarak tıkanmamışsa, idrara iltihap karışmasıyla birlikte genel durumun bozulmasıdır.

GÖLLÜDAĞ ŞEHİR KALINTILARI

NİĞDE'de, Gölcük nahiyesinin, Kömürcü köyü yakınında Geç Hitit çağından kalma şehir kalıntılarının bulunduğu bölgenin adı Göllüdağ'dır. 1933 yılında, burada bir arslan heykelinin bulunması üzerine, 1934' de Remzi Oğuz Arık tarafından, araştırma kazıları yapıldı. Aynı kazılara Burhan Tezcan başkanlığında bir heyet devam etti.

Şehrin etrafını çeviren sur içinde küçük bir krater gölü bulunduğu için bu yöreye Göllüdağ ismi verildi. Kalıntıları bir tepe üzerinde 3 kilometrekarelik bir alanı kaplayan şehrin etrafı üç kapılı bir surla çevrilidir. Sur içinde, birbirinden cadde ve sokaklarla ayrılan, dikdörtgen plânlı yapılar vardır. Bu yapıların bazıları tek, bazıları da kompleksler halindedir.

Şehrin en yüksek ve tam orta kısmına rastlayan alanda ebatı  260 x 110 metre olan bir yapı kompleksi bulundu. Saray veya tapınak olabileceği düşünülen bu yapıda girişin iki yanı, diğer Hitit kapılarında olduğu gibi (meselâ, Malatya, Boğazköy gibi) koruyucu arslanlarla donatılmıştır. Ayrıca girişin ortasındaki direği destekleyen ve iki tarafında dört arslan bulunan sütûn kaidesi ortaya çıkarıldı.

İç kapıda, iki taraflı işlenmiş sfenks kabartmaları ele geçti. Dış ve iç kapı arasında kalan ve doğu yönüne bakan odanın kapısı önünde, yine iki taraflı ve baş kısmı heykel olarak işlenmiş bir arslan kabartması vardır. İç kapıdan, revaklı büyük bir avluya girilir. Bu avlunun kuzeyinde, ön kısmı revaklı başka bir yapı yer alır.

Kazıda, küçük buluntu olarak hayvan figürleri ve geometrik bezemelerle süslü Frig kaplarını andıran tek renkli seramikler bulundu. Elde edilen bilgilere göre; Göllüdağ'daki Geç Hitit çağından kalma şehrin MÖ. 8. yy' da büyük bir yangın neticesi yıkıldığı, bundan sonra bir daha onarılmadığı anlaşıldı.

22 Mayıs 2017 Pazartesi

MEHMET FATİN GÖKMEN, biyografi

TÜRK astronom ve meteoroloji uzmanı, 1877 yılında Akseki'de doğdu. İlk öğrenimini Akseki ve Alanya'da, medrese tahsilini ise İstanbul'da tamamladı. Astronomi sahasında bilgilerini artırmak için, Sultan Selim muvakkithanesinde, müneccimbaşı Hüseyin Hilmi Efendi'den eski astronomi ve takvim hazırlama metodunu öğrendi.

Gökmen, 1904' de Fen fakültesini bitirdi. Fen Fakültesi astronomi ve hesabı-ihtimâli müderrisliğine getirildi. Bir müddet siyasetle de uğraştı. İttihat ve terakki cemiyeti'ne girdi. Meşrutiyetin ilânından kısa bir süre sonra cemiyetten istifa etti.

1910' da ilk Türk rasathanesinin temellerini attı. Sismoloji istasyonu kurmak için teşebbüslerde bulundu. İstanbul rasathanesinin müdürlüğünü yaptı (1910-43). Bu arada Fen fakültesi dekanlığında da bulundu. 1950 yılına kadar iki dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Konya milletvekilliği yapan Mehmet Fatin Gökmen 1955' de (yaş 78) İstanbul'da öldü.

Bazı eserleri: "Eski Hitay takvimi (1936)", "19 haziran 1936 Küsûf-u Küllîsi", "Türk takvimi (1936)", "Rubu Tahtası Nazariyesi ve Tatbikatı (1936)", "Eski Türklerde Heyet ve Takvim (1937)".

20 Mayıs 2017 Cumartesi

CÜNEYT GÖKÇER, biyografi

TÜRK tiyatro sanatkârı ve yönetmeni, 1920 yılında Malatya'da doğdu. 1942' de Devlet konservatuarı yüksek bölümünü bitirdi. Bu arada "Otelci kadın" oyununda ilk kez sahneye çıktı. Sonra, Prof. Carl Ebert'in tavsiyesiyle sahne hocalığına getirildi. Devlet tiyatrosunda kuruluşundan beri, klâsik ve modern repertuarın başrollerini oynadı. Birçok eser sahneye koydu. 1958' de kurumun yöneticiliğine getirildi.

Dünya repertuarından önemli rollerle (Peer Gynt, Hamlet, Fareler ve insanlar, Bağdat Hatun, Tarla kuşuydu Jüliet, Cyrano de Bergerac, Kral Lear, Kral Oidipus, Antigone, Köşebaşı, On ikinci gece'deki Malvolio, Pirandello'dan 4. Henri, Kiss me Kate, My Fair Lady ve Damdaki kemancı müzikallerinin başrolleri) yurt içinde ve dışında (Paris Milletler tiyatrosunda, Atina'da, Milletlerarası Venedik festivalinde ve Belgrad'da) başarılı oyunlar verdi.

"On ikinci gece" ve "Damdaki kemancı" adlı eserlerin başrolleri ve "Küskünler kahvesi" adlı eserin rejisiyle, Ankara sanatseverler derneğinin "En iyi aktör" (1964 ve 1970) ve "En iyi rejisör" (1967) ödüllerini kazandı. 1980' de "4. Murat"ı oynadı. Operaları ise; Gilgameş, Nasreddin hoca, Midas'ın kulakları.

Uzun yıllar Devlet tiyatroları genel müdürlüğü ve daha sonra Bilkent Üniversitesi tiyatro bölümü başkanlığı yapan Cüneyt Gökçer, 2009' da (yaş 89) Ankara'da öldü.

19 Mayıs 2017 Cuma

PİYÜRİ (idrarda irin)

İDRARDA irin (cerahat) bulunmasına "piyüri" denilir. İdrar yollarındaki bir iltihap odağından idrara karışan cerahat, gözle fark edilebilen bir bulanıklığa yol açar. İdrarın mikroskopla incelenmesinde, bol miktarda akyuvar görülür.

Bu bulanık görünüme; idrar yollarının herhangi bir yerinde gelişmekte olan piyelonefrit, idrar kesesi (mesane) iltihabı, idrar borusu iltihabı gibi bir süreç sebep olabilir.

BENOZZO GOZZOLİ, eser-biyografi

İTALYAN ressam, 1420 yılında Floransa'da doğdu. Ghiberti'nin atölyesinde kuyumcu çırağıydı. Ustasıyla, Floransa vaftizhanesinin kapılarını işledi. Daha sonra Fra Angelico'nun yanına girdi. Onunla beraber Roma (Vatikan'da Vinci Niccolina kilisesi, 1447) ve Orvieto'da çalıştı.

Montefalco'daki San Fortunato manastırında yaptığı 12 parçalı freskle "Aziz Francesco'nun hayatı"nı canlandırdı (1450-52). İlk olarak bu eserde ortaya çıkan üslûbu, aydınlığa önem veren başarılı bir ustanın üslûbudur. Kompozisyonlarında anlatım unsuru genellikle tarihî  bir belge değeri alır.

1453' de Viterbo'da, aynı anlayış içinde, bugün kaybolmuş bulunan "Azize Rosa'nın hayatı" adlı eserini yaptı. 1459' dan sonra Floransa'daki Medici (Riccardi) sarayına, bütün marifetini göstermeye çağrıldı. Sarayın kilisesinde, en ünlü eseri olan "Büyücü kralların geçit alayı"nı yaptı. Eserde Medici'lerden Pietro'nun ve Lorenzo'nun portreleri seçilir.

1463-65 yılları arası, yardımcılarıyla, San Gimignano'da Sant'Agostino kilisesinin korosunu 17 freskle süsledi (Aziz Augustinus'un hayatı). Pisa'nın Campo Santo'sunda, konusunu Eski Ahit'ten alan 23 kompozisyonu ile Floransa sanatının en büyük resim grubunu oluşturdu (1468-84). İkinci Dünya savaşında, önceleri yıpranmış olan bu resimler yok oldu.

İmzasını taşıyan birçok şövalye resminin pek azı onun elinden çıkmıştır. Benozzo Gozzoli, 1497' de Pistola'da öldü.

Benozzo Gozzoli - Büyücü kralların geçit alayı

18 Mayıs 2017 Perşembe

KAN PLAZMASI BİLEŞİMİ

KANIN, şekilli hücreleri dışında kalan bölümüne "plazma" denilir. Tüm kanın yüzde 55' ini oluşturur.

PLAZMANIN BİLEŞİMİ

a) Proteinler: Plazmanın yüzde 7 - 8 kadarı proteinlerdir. Plazma proteinlerinin yüzde 60 - 80' ini albüminler, yüzde 4 - 20' sini globülinler ve yüzde 4' ünü fibrinojen oluşturur. Plazmanın fibrinojensiz bölümüne "serum" adı verilir. Plazmadaki proteinler, suyun bağlanması, taşıma ve tamponlama işini üstlenir.

b) Su

c) İnorganik maddeler: Sodyum, kalsiyum, potasyum, klor, magnezyum, demir, brom, iyot ile karbonik, fosforik ve sülfrik asitlerdir.

d) Diğer maddeler: Taşıyıcı moleküller, protein, karbonhidrat, yağ gibi gıda molekülleri, antikorlar, hormonlar ve enzimlerdir.

FRANCİSCO DE GOYA, eser-biyografi

İSPANYOL ressam, (Francisco de Goya y Lucientes), 1746 yılında Zaragoza-Fuendetodos'da doğdu. Zaragoza'lı bir yaldızcı ustasının oğluydu. Aynı şehirdeki Escolapios tarikatı okuluna gittiği ve bu sırada Martin Zapater ile tanıştığı sanılmaktadır. Hayatı boyunca, en iyi arkadaşı olarak kalan Zapater'e yazdığı mektuplar, sanatçının şahsiyeti ve hayatı bakımından çok önemli birer belge niteliğindedir.

Goya, bir ara eniştesi Francisco Bayeu'nün devam ettiği José Luzan'ın atölyesine girdi. 17 yaşındayken (1763) Madrid'e gitti. San Fernando akademisi için açılan bir burs yarışmasına katıldı ise de imtihanı kazanamadı. 1766' da ikinci kez başarısızlığa uğradı. Daha sonra İtalya'da bir geziye çıktı. 1770 yılında Parma akademisinde, konusu "Alpleri aşan" olan bir resim yarışmasında ikincilik ödülü kazandı.

1771 sonbaharında İspanya'ya dönen Goya, önce Zaragoza katedralinin koro yerinin süslemelerini, sonra aynı şehrin yakınlarındaki Aula Dei şartrözleri manastırı için resimler ve çeşitli tablolar yaptı (Remolinos kilisesi ve Sobradiel şatosu). 1775 eylülünde Josefa Bayeu ile evlendi ve Madrid'e yerleşti.

15 Mayıs 2017 Pazartesi

PLAZMOSİTOZ (aşırı hücre artışı)

BİR dokuda bulunan plazma hücrelerinin sayısının normalden fazla artmasıyla nitelenen hastalık haline "plazmositoz" adı verilir. Özellikle kemik iliğini tutar. Başta kronik mikrobik hastalıklar, kollajen sistem hastalıkları, akut eklem romatizması, tümör metastazları olmak üzere birçok hastalığın seyrinde gözlenir.

Normalde; genel hücre sayısının yüzde 2 - 5' ini aşmamasına rağmen, bu sayı yüzde 10 ve daha üzerine çıkabilir. Nadir olarak kanda da, özellikle kızamık, su çiçeği, enfeksiyon mononükleoz gibi virus hastalıklarında veya bazı lösemilerde de plazmositoz gelişebilir.

JEAN GOUJON, eser-biyografi

FRANSIZ heykeltraş, 1510 yılına doğru doğdu (doğum yeri bilinmiyor). İtalya'yı dolaştıktan sonra ilk eseri olan Saint-Maclou (Rouen) kilisesindeki org yerinin sütûnlarını yaptı (1540). Başarılı eserleriyle kendini tanıttıktan sonra, Ecouen şatosunun süsleme işlerini üzerine aldı. Bu arada şeref holündeki "Renommée (Şöhret)" desenini çizdi.

1547' de 2. Henri'nin mimarlığına getirildi; aynı yıl, Romalı mimar Vitruvius'dan yapılan bir tercümeyi resimledi. Daha sonra mimar Pierre Lescot'nun çağrısı üzerine Louvre'da çalıştı, cephenin alegorik süslemelerini ve koro mahfilindeki kadın figürlü sütûnları yaptı. 1549' da Paris'te "Masumlar çeşmesi"ni yapmakla görevlendirildi. Bir sokağın köşesine oturtulan bu iki yüzlü yapıyı kabarmalarla süsledi.

Paris'teki son yıllarına dair geniş bilgi olmamakla beraber, 1562' de protestanlara karşı girişilen katliamdan kurtulmak için İtalya'ya kaçtığı anlaşılıyor. Başlangıçta, Eski Yunan, Roma ve İtalyanlar'ın etkisinde kaldıysa da, daha sonra zariflik ve sadeliğiyle dikkat çeken eserleriyle fransız kabartma heykelciliğinin en büyük ustası olarak tanınmaya hak kazanan Jean Goujon 1564-69 yılları arası Bologna'da öldü.

Jean Goujon - Masumlar çeşmesi kabartmaları (detay)

14 Mayıs 2017 Pazar

GOT'LAR SÜTÛNU (İstanbul)

İSTANBUL Gülhane parkında dikili bir sütûndur. Sütûnun kim için dikildiği belli değildir. Kaidesindeki yazılardan Gotlara karşı kazanılan bir zaferi temsil ettiği anlaşılıyor. Geç devir yazarlarından Nikepheros Gregoras, sütûn üzerinde, şehrin efsanevi kurucusu Byzas'ın heykeli olduğunu bildirir. Fakat sütûnun kaidesinde Byzas ile ilgili bir kayıt yoktur.

Gotlar Sütûnunu eskiden, Roma imparatoru 2. Claudius'un Gotlara karşı kazandığı zaferden sonra diktirdiği ileri sürülmüştür. Fakat Claudius'un İstanbul ile ilişkisi olmaması ve İstanbul'a gelmemiş olduğu dikkate alınarak bu görüş kabul edilmedi.

Yeni araştırmalar sonunda sütûnun Got'lara karşı kazandığı zaferler neticesi 1. Theodosius veya kaide üzerindeki yazıların şekillerinden 1. Constantinus için diktirildiği ileri sürüldü.

Mavi damarlı mermerden yapılmış olan sütûn, üç basamaklı bir kaideyle, yekpare bir gövde ve bir de başlıktan meydana gelir. Yüksekliği yaklaşık olarak  15 metre kadardır. Kaidenin üzerinde kabartmalar olduğu ve bunların sonradan kazındığı anlaşılmıştır.

Başlık kısmı çok süslüdür. Korinthos tarzındaki bu başlık, zamanımıza kadar iyi korunmuştur. Başlığın Üsküdar'a bakan tarafında bir kartal kabartması vardır. Gotlar sütûnunun yanında, 1913 yılında, Bizans devrine ait bazı kalıntılar bulundu. Geç Roma devri sarayına ait olması muhtemel olan bu harabeler, Bizans devrinde bir müddet dükkân olarak kullanılmıştır.

12 Mayıs 2017 Cuma

PLEKSİT (sinir ağı iltihabı)

Bir sinir ağında ortaya çıkan iltihaba "pleksit" denilir. İlk belirtiler, bu ağı oluşturan sinirler boyunca yayılan ağrı ve bu sinirlerin etkilediği bölgelerde hareket ve-veya duyu işlevlerinde yetersizliktir. Pleksit, çeşitli enfeksiyon hastalıklarında veya nadir olarak tek başına da ortaya çıkabilir.

PLEKSALJİ (sinir ağı ağrısı)

Bir sinir ağını hırpalayan lezyona bağlı ağrılı sendroma "pleksalji" denir. Ağrı, bu ağı oluşturan sinirler boyunca yayılır; meselâ kol sinir ağını tutan vakalarda ağrı, köprücük kemiğinin üstündeki bölgeye ve tüm kola yayılır.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

PLÖREZİ (akciğer zarı iltihabı)

PLEVRANIN (akciğer zarının) iltihabına "plörezi" denir. Plörezilerin en sık rastlanan sebebi bakteri enfeksiyonlarıdır. Bunlar arasında en önemli olanı veremdir (tüberküloz). Verem dışında olan plörezi, çoğunlukla zatürree (pnömani) veya akciğerle ilgili başka bir iltihaplanma sırasında ortaya çıkar.

Akciğer zarı iltihabı iki şekilde olabilir: Akciğer zarı yüzeyinde fibrinli madde birikirse "kuru plörezi", akciğer zarı boşluğunda sıvı eksüda toplanırsa "eksüdalı plörezi".

Kuru plörezi belirtileri, kuru öksürükle beraber olan ve solunum hareketleriyle şiddetlenen, zaman zaman batan akut bir ağrıdır. 

Eksüdalı plörezinin uzun süreli bir seyri vardır. Yavaş yavaş eksüda yeniden emilir ve akciğer yeniden genişler, fakat çoğunlukla plevra kalınlaşmaları, dış plevra ile iç plevra arası yapışıklıklar, göğüs duvarı çekilmeleri, akciğerin hayatî gücünde azalma ve yaygın lifsi kalınlaşmalar kalır.

PNÖMORAJİ (akciğerde kanama)

AKCİĞER dokusu içinde kanama olmasına "pnömoraji" denir. Genellikle bu organ içindeki atardamarların lezyonlarına bağlıdır. Çok ağır bir durumdur; kanla dolan akciğer hava kesecikleri (alveoller), hava alış verişine katılamaz. Bu da akut solunum yetersizliğine yol açar.

9 Mayıs 2017 Salı

PNÖMOTORAKS (plevrada gaz olması)

AKCİĞER zarı (plevra) boşluğunda gaz bulunmasına "pnömotoraks" denilir. Göğüs duvarının delici yaraları neticesinde ortaya çıkabilir veya özellikle bir zorlanma sonrasında alveollerin yırtılmasına sebep olan çeşitli akciğer hastalıklarının komplikasyonu olarak kendiliğinden oluşabilir.

Her vakada akciğer, esnekliği sebebiyle kendi üzerine çekilir ve bazen yırtık kapanarak iyileşir. Bu sırada hava akciğerin yeniden genişlemesini sağlayarak, aşamalı olarak tekrar emilir. Bazı vakalarda yırtık kalıcı olur, böylece hava, atmosfer basıncına eşit bir akciğer zarı içi basıncı koruyarak boşluğa girer ve çıkar.

Bazen boşluğa giren hava dışarı çıkamaz. Bu durumda akciğer zarı içi basınç, dolaşım ve soluma sistemiyle ilgili ağır bozukluklarla beraber, sağlıklı dokulara doğru mediyastin içi yapıların yerini değiştirerek ve akciğerin tam kollapsına sebep olarak sürekli artar.

Pnömotoraks aniden, akut bir ağrıyla, göğsün yarısına saplanır biçimde, kuru öksürük, morarma, az ya da çok belirgin bir nefes alma zorluğuyla ortaya çıkabilir.

8 Mayıs 2017 Pazartesi

GORDİON TARİHî ŞEHRİ

FRİG devletinin başşehri; bugünkü "Yassıhöyük", Sakarya'nın kenarında (Polatlı yakınında) ebatı 500 x 350 metre olan alçak ve yassı bir tepenin üzerindedir. Kuzeydoğu Ege ve Marmara kıyılarından gelen Pers İmparatorluğu çağına (MÖ 6. - 5. yy) ait olan "Kral yolu" buradan geçerdi.

Büyük İskender de Pers imparatorluğunu ortadan kaldırmak için giriştiği harekette bu yolu takip etmiştir. "Gordion" isminin Frig kralı Gordios'tan geldiği sanılıyor, fakat bu çağa ait Doğu kaynaklarında bu ad geçmiyor. Kralın isminin şehrin isminden türediği de düşünülebilir.

Şehrin tarihi MÖ 3. bin yılın ikinci yarısında (Eski Bronz çağında) başlar. Orta ve Geç Bronz çağlarında da şehrin varlığını sürdürdüğü görülür. Kazılarda Bronz çağına ait zengin buluntular ele geçirildi.

MÖ 2000 - 1200 yılları arasındaki devreyi, Asur kolonistler çağı, Eski Hitit krallığı ve Hitit imparatorluk çağı temsil eder. Frigler yaklaşık olarak MÖ 9. yy' da Gordion'u merkez yaparak buraya yerleştiler, krallıklarını kurdular. Bu devirde Gordion en parlak devrini yaşadı. Fakat bir müddet sonra (MÖ 690), kuzeydoğu yönünden gelen Kimmer akınları Frig krallığını ortadan kaldırdı, başşehir Gordion yakılıp yıkıldı.

5 Mayıs 2017 Cuma

JULİO GONZALEZ, eser-biyografi

İSPANYOL heykeltraş, 1876 yılında Barcelona'da doğdu. Madenleri işlemeyi babasının kuyumcu atölyesinde öğrendi. 1900 yılında Paris'e yerleşti. Degas ile Puvis de Chavannes'ın etkisinde desen ve pasteller yaptı. Önce dövme demir, 1925' den itibaren de dökme demir üzerinde çalışmaya başladı. Melek (1933), Saçını tarayan kadın (1929-30), Montserrat'nın başı (1942) adlı eserleri bulunan Julio Gonzalez 1942' de Arcueil'de öldü.

Julio Gonzalez - Kaktüs adam

POLİDAKTİLİ (fazladan parmak)

EL veya ayakta normalden çok sayıda parmak bulunmasıyla ortaya çıkan doğumsal oluşum bozukluğu. Yalnızca tek bir el ya da ayakta olabileceği gibi, bütün el ve ayaklarda da görülebilir.

Aynı soy ağacının farklı nesillerinde ortaya çıkabilen, yani genetik (kalıtsal) geçişli bir oluşum bozukluğudur. Rastlanılması da pek nadir değildir.

4 Mayıs 2017 Perşembe

EVA GONZALES, eser-biyografi

FRANSIZ kadın ressam, 1840 yılında Paris'te doğdu. Emmanuel Gonzales'in kızıdır. Önce Chaplin'in atölyesinde çalıştı, sonra 1870' de kendisinin bir portresini yapan Manet'nin tek öğrencisi oldu. 1870 Salonu'nda resimlerini sergiledi. 1879' da gravürcü Henry Guérard ile evlenen Eva Gonzales 1883' de doğduğu şehirde öldü.

Eva Gonzales - İtalyanlar tiyatrosunda bir loca

POLİDİPSİ (aşırı susama)

SUSUZLUK duygusunun olağanüstü güçlü olması ve bu sebeple kişinin normalden daha fazla su içmek zorunda kalması durumuna "polidipsi" denilir. Normalde alınan günlük su miktarı 2-3 litre kadardır.

Kanamalar, tekrarlayan ishâl ve kusmalar, aşırı terleme gibi aşırı sıvı kayıplarında, bazı zehirlenmelerde, ateşli hastalıklarda, şeker hastalığında, şekersiz diyabette, bazı iç salgı sistemi hastalıklarında, kronik böbrek hastalıklarında ve hattâ hipotalamustaki susuzluk merkezlerinin aşırı uyarılmasında (beyin iltihabı, beynin taban bölgesindeki zarların iltihabı, tümörler sebebiyle) görülür.

Günlük alınan su miktarı bazı vakalarda (şekersiz diyabette) 30 litreye kadar çıkabilir. Bazı psikiyatrik hastalıklarda da susuzluk hissinde anormal bir artış görülür. Bu duruma "dipsomani" veya "potomani" adı verilir.

3 Mayıs 2017 Çarşamba

NATALYA SERGEYEVNA GONÇAROVA, eser-biyografi

RUS kadın ressam, 1883 yılında Moskova'da doğdu. "Işıncılık" hareketinin kurucusu Mikail Larionov'un karısı. 1914 yılında Paris'e yerleşti ve Diaghilev baleleri için yaptığı dekor ve kostüm çalışmalarıyla ün kazandı. Eserlerinde folklordan ilham aldığı ve kübizmin etkisinde kaldığı görülür. Natalya Sergeyevna Gonçarova 1962' de Paris'te öldü.

Natalya Sergeyevna Gonçarova
"Yelpazeli İspanyol kadını"

POLİMENORE (kısa aralıklı âdet)

ÂDET  kanamalarının 24 günden daha kısa aralıklarla ortaya çıkmasına "polimenore" denilir. Bazen, âdet kanama miktarında ve müddetinde artışla beraber görülür. Patolojik bir bozukluğun olmadığı yapısal biçimleri vardır.

Polimenore, iç salgı dengesizliklerine, yumurtlama olmadan gerçekleşen âdet çevrimlerine veya dölyatağı iç zarının normal hormonal uyarılara verdiği cevaptaki bozukluğa bağlı olarak gelişebilir.

Teşhis, sebeplerin kesin olarak belirlenmesiyle konulur. Bu da hormonal verilere ve dölyatağı iç zarının (endometriyum) biyopsi incelemelerine bağlıdır.

2 Mayıs 2017 Salı

NUNO GONÇALVES, eser-biyografi

PORTEKİZ'Lİ ressam, 15. yy' da yaşadı. Kral 5. Alfonso'nun saray ressamı olarak çalıştı (1450). 1480 yılına kadar burada çalıştığı sanılır. Şaheseri olan "Sao vicente poliptiği", 1460 yılına doğru Lizbon katedralinin Sao Vicente şapelinde mihrap arkalığı olarak kullanılmak üzere ısmarlandı. Canlı renklerle çalışılmış bu eserde, kişilerin üzerindeki elbiseler ve süsler, gerçekçilikleriyle Flaman etkilerini yansıtır.

Bu poliptikten arta kalan iki büyük pano ile dört kanat, ayrıca Gonçalves'in atölyesinde hazırlanmış birkaç tablo Lizbon müzesindedir.

Nuno Gonçalves
"Sao Vicente Poliptiği"

1 Mayıs 2017 Pazartesi

POLİNEVRİT (hareket-duyu bozukluları)

HAREKET, duyu ve kas gücü bozuklukları görülen bir hastalık. Çeşitli çevrel sinirlerin çoğu kez iki taraflı ve simetrik olarak zayıflamasıyla gelişir. Gerçek felçler, özellikle kol ve bacakların uç bölümlerinde kas kütlelerinin azalması, derin reflekslerin zayıflaması ve uyuşma, ağrılar, parestezi gibi duyu bozuklukları olur.

Polinevrit etkenleri arasında, zehirli maddeler (alkol, kurşun, karbonsülfür vb.) ve bazı ilâçlar (izoniyazit ve sülfamit) sayılabilir.

Ayrıca şeker hastalığına bağlı olan, tifo, sıtma, tüberküloz gibi çeşitli enfeksiyon hastalıklarının seyrinde ortaya çıkan ve kötü beslenmeye ya da vitamin eksikliğine (özellikle B1 vitamini) bağlı olarak gelişen çeşitli polinevritler vardır.