28 Şubat 2019 Perşembe

POLİNEZYA SANATI

Polinezya  -  Tören baltası

BRUSELLOZ HASTALIĞI

BRUSELLA adlı bakteri tarafından yapılan hastalık. İnek, koyun, domuz gibi hayvanlarda ve insanda hastalık yapar. İnsanda akut, subakut veya kronik gidiş gösterir. Enfeksiyon genellikle deri yoluyla hayvandan hayvana, hayvandan insana, daha nadir olarak da insandan insana bulaşır. Beslenme yoluyla da bulaşma olabilir.

Pişmemiş süt ve süt mamullerinin, pişirilmeden saklanan etlerin, mikrobu taşıyan hayvanın idrar veya dışkısıyla kirlenmiş yeşilliklerin çiğ olarak yenmesiyle bulaşır. Mikroplar, kan dolaşımıyla bütün vücuda yayılarak; dalak, karaciğer ve kemik iliğine yerleşirler. Buralarda nekroz alanları ve küçük granülomların oluşumuyla iltihabî odaklar gözlenir.

Yaklaşık 2 haftalık bir kuluçka döneminden sonra, hastalık bazen yüksek ateş, ürperme, baş ağrısı, eklem ve kas ağrılarıyla akut bir şekilde başlar. Daha sık olarak kırıklık, halsizlik, iştahsızlık, öğle sonraları ve geceleyin yükselen hafif ateş gibi belirtilerle ortaya çıkar. Ateş dalgalı bir seyir gösterir. 1  -  4  hafta süren yüksek ateş dönemlerini ateşsiz dönemler takip eder.

Ateşle beraber yaygın terleme, güçsüzlük, genel kırıklık, zayıflama, baş ağrısı, eklem, kemik, kas veya sinir ağrıları yapar. Karaciğer ve dalakta büyüme, kandaki lenfositlerde artış, akyuvarlarda ise azalma olur.

27 Şubat 2019 Çarşamba

SERGEY POLİAKOFF (ressam)

RUS asıllı ressam, 1906 yılında Moskova'da doğdu. 1923' de Paris'e yerleşti. Özel akademilere devam ettikten sonra, Londra'da Slade scholl'a öğrenci oldu (1936-37). İtalyan primitifleriyle ilgilendi ve British museum'da Mısır resmini inceledi.

Paris'e dönüşünde tanıştığı Kandinski, Otto Freundlich ve Robert Delaunay'ın etkisiyle soyut resme yöneldi. Eserlerini 1938-45 yılları arası "Bağımsızlar Salonu"nda, sonra "Mayıs Salonu" ve "Yeni Gerçekler Salonu"nda sergiledi.

1947' de Kandinski ödülünü kazanınca, ikinci mesleği olan müzisyenliği bıraktı. Kopenhag'da, Brüksel'de New York'ta, Brüksel Güzel Sanatlar sarayında sergiler açtı (1953) ve milletler arası büyük sanat gösterilerine katıldı.

1956' da Lissone, 1965' de Tokyo Biennal'inin büyük birinci ödülünü, 1966' da Menton Biennal'inin büyük ödülünü kazandı. Sergey Poliakoff, 1969' da Paris'te öldü.

Sergey Poliakoff  -  Mavi Soyut Kompozisyon  (1964)

HIYARCIK (lenf bezi şişmesi)

KASIK lenf bezlerinin şişmesiyle beliren akut adenite halk arasında "hıyarcık" adı verilir. Veba hastalığına has bir belirtidir. Bunun dışında; zührevi yaralar, frengi ve kasık lenfogranülomu gibi durumlarda da görülür.

26 Şubat 2019 Salı

HANS POELZİG (mimar)

ALMAN mimar, 1869 yılında Berlin'de doğdu. Önceleri Behrens'in etkisi altında kaldı (Luban'da fabrikalar). 1919' da anlatımcılığı benimsedi (Berlin Schauspielhaus'u, Salzburg'da Festival tiyatrosu, 1921). En önemli eseri, Frankfurt-am-Main'deki İ. G. Farben'in genel merkez binasıdır (1930). Sanatçı, bu eserinde ilk üslûbuna dönmüştür. Hans Poelzig, 1936' da Berlin'de öldü.

Hans Poelzig  -  Berlin'de Büyük Tiyatro'nun salonu

MİDEM BULANIYOR

MİDE bölgesinde oluşan rahatsız edici bu duygu, genellikle gıdalara karşı tiksinti duyulmasına yol açar ve kusma beklentisi yaratır. Bulantıyla beraber soğuk terleme, tükürük salgısında artış, deride solukluk, kalp atışında azalma gibi başka belirtiler de görülür.

Bunların hepsi, otonom sinir sistemi dengesizliğine işaret eder. Bulantı, çeşitli uyarıların soğanîlikteki kusma merkezini etkilemesinden kaynaklanır. Uyarılar, sindirim kanalı boyunca yer alan sinir uçlarından gelebilir. Bu sebeple bulantı; akut apandisit, akut kolesistit, bağırsak tıkanması, hazımsızlık sendromları, bağırsakta bakteri, virüs veya asalak enfeksiyonları gibi farklı mide-bağırsak hastalıklarının ortak belirtisidir.

İçkulaktan gelen uyarılar da bulantıya yol açabilir. İçkulak alıcılarının hızlanmış hareketlerden etkilendiği araba tutması, deniz tutması gibi durumlar buna örnektir.

Yorgunluk, aşırı heyecanlar, bazı kokuların, belirli madde ve ilâçların alınması da kusma merkezini doğrudan uyararak bulantıya yol açabilir. Bu vakalarda çoğu kez özel koku, görüntü veya tadlara gösterilen tepkinin ruhî bir yanı da vardır.

Bulantı tamamen ruhî uyarılardan da kaynaklanabilir. Bazı nevroz ve psikozlarda görüldüğü gibi istenmeyen durumları, olayları ve zorlamaları reddetmenin bir ifadesi olabilir. Bulantının özel bir tipi de hamilelikte görülür.

25 Şubat 2019 Pazartesi

POLİDORO (CALDARA) DA CARAVAGGİO (ressam)

İTALYAN ressam, 1495 yılına doğru Caravaggio'da doğdu. Raffaello'nun öğrencisi ve Maturino Piorentino'nun ortağıydı. Roma'da tek renkli kabartma taklidi dekorlarda uzmanlaştı. Birçok sarayın cephesini mitolojik veya tarihî sahneler, alegorileri vb. gösteren freskleriyle (Niobe'nin hikâyesi) süsledi.

1525' de Maturino Fiorentino ile beraber Quirinale San Silvestro'sunda ilk dekoratif  klâsik manzara örneklerini verdi. 1527' de Roma'dan ayrılarak Napoli ve Sicilya'ya gitti. Oradaki eserleri Roma'da yaptıkları kadar kıymetli değildir. Polidoro da Caravaggio, 1546' da Messina'da öldü.

Polidoro da Caravaggio  -  Konser  (detay)

BEBEKTE GÖZ TANSİYONU

BEBEKLİKTE ortaya çıkan özel bir göz tansiyonu biçimine "buftalmi" denilir. Saydam tabakanın arka yüzüyle iris ve göz merceği arasında bulunan saydam sıvının, iris ve saydam tabaka arasındaki açıklıktan geri emilememesi neticesi oluşur.

Doğuştan olan bozukluk sebebiyle, saydam sıvının geri emiliminin engellenmesi, sıvının burada birikerek basıncının artmasına yol açar. Bunun neticesinde, çocuklarda henüz yetişkindeki kadar sert olmayan gözakı gittikçe şişer ve gözün hacmi artar.

Tedavisi; göz ameliyatıyla saydam sıvı dışarı akıtılır.

24 Şubat 2019 Pazar

MATHİEU DE PLATTE-MONTAGNE (ressam)

FLAMAN ressam (Van Plattenberg), 1606 yılında Anvers'de doğdu. Paris'e yerleşti. Elbise patronları, işleme desenleri, daha sonra da "Montagne" imzasıyla portre ve gravürler yaptı. Ressam, 1660' da Paris'te öldü.

Oğlu, Nicolas de Platte-Montagne, 1631 yılında Paris'te doğdu. Philippe de Champaigne'in atölyesinde yetişti. Tarihî tablolar ve portreler yapan Nicolas, 1706' da Paris'te öldü.

Nicolas de Platte-Montagne  -  J. B. de Champaigne ve kendi portresi

HASTALIK BULAŞTIRMA

BULAŞICI bir hastalığın, hasta bir kişiden sağlıklı bir kişiye geçmesidir. Bulaşmanın kaynağı hasta veya taşıyıcı olabilir. Taşıyıcı, bulaşıcı hastalığı geçirip tamamen iyileşmesine rağmen, iyileşme dönemi ve hattâ daha uzun bir dönem boyunca hastalık mikrobunu, meselâ dışkı yoluyla vücuttan çıkarabilir. Bazı hayvanlara özgü hastalıklar da çeşitli yollardan insanlara bulaşabilir.

Doğrudan bulaşma: Hasta kişiyle sağlıklı kişinin temasıyla gerçekleşir. Frengi veya belsoğukluğu gibi cinsî ilişkiyle bulaşan zührevi hastalıklar buna örnektir.

Dolaylı veya aracılı bulaşma: Mikrop hastadan sağlıklı kişiye farklı araçlarla taşınır. Bunlar; çarşaf, havlu, elbise, çatal, bıçak, iş aletleri olabilir. Sinek, sivrisinek, bit, tahtakurusu, kene gibi böcek de enfeksiyonu taşıyabilir.

23 Şubat 2019 Cumartesi

PLATERESCO SANAT ÜSLÛBU

PLATERESCO üslûbu, 16. yy'da İspanya ve Güney Amerika'da Rönesansın etkisiyle süsleme üslûbunda meydana gelen değişimi ifade eder. Özelliği, rönesans süsleme motiflerinin büyük zenginlik ve ihtişam içinde ele alınmasıdır. Gotik çağın sonunda ortaya çıkmış ve bütün sanat dallarına yayılmıştır.

Plateresco mimarî üslûbu denilince, 15. yy'da başlayarak gelişen rönesans etkisindeki mimarî anlaşılır. Bu üslûbun başlıca örnekleri: Toledo'daki Santa Cruz hastanesi (bugün müze), Sevilla vilâyet binası ve Salamanca ile Alcala de Henarez üniversitelerinin ön cepheleridir.

Plateresco üslûbu  -  Salamanca üniversitesi cephe detayı

BULBER SENDROM nedir?

OMURİLİK soğanıyla ilgili damarsal kaynaklı hastalıklar (kanamalar, trombozlar, emboliler) neticesi ortaya çıkan sinirsel tabloların genel adı "bulber sendrom"dur. Bu bölgenin kendine has anatomisi sebebiyle omurilik soğanının yarısını tutan bir lezyon, bir tarafın kol ve bacağında felcin ve karşı tarafın bir veya daha fazla kafa sinirinde felçlerin ortaya çıkmasına yol açar.

Bu duruma sebep olan lezyonun tipinden bağımsız olarak bulber sendrom, kısa süren baş ağrısı, baş dönmesi, yutma ve konuşma zorluğuyla seyreden bir dönemle başlar; daha sonra karakteristik felç ortaya çıkar. En ağır şekilleri kanamalara bağlı olarak görülür ve çoğunlukla ölümcüldür.

22 Şubat 2019 Cuma

PLANTAGENÊT ÜSLÛBU

GOTİK mimârisinde, ağır basan bir üslûba bazen "plantagenêt üslûbu" adı verildi. İngiliz mimârisi bu üslûpla başlar. Plantagenêt, 1154-1485 yılları arası İngiltere'de hüküm süren bir hanedan ismidir. Bu üslûptaki kiliselerde bir ve eşit yükseklikte üç sahın, kabarık kubbeler, az sayıda pencere bulunur.

Plantagenêt üslûbu  -  Saint-Martin de Candes

BURUN ENDEKSİ

BURUN genişliğinin burun uzunluğuna oranına "burun endeksi" denilir. Yüzde olarak ifade edilir. Endeks yüzde 70' in altında ise dar burun, Yüzde 70 ile 85 arasında ise orta genişlikte burun, yüzde 85' in üstünde ise geniş burun olarak sınıflandırılır. Burun endeksi insan ırklarının sınıflandırılmasında kullanılan bir ölçüdür.

Meselâ burun genişliği  4 santim, uzunluğu ise  6 santim olan bir kişinin burun endeksi:  4 / 6  =  0,66  (yüzde 66).  Bu kişinin endeksi  70' in altında olduğu için dar burun sınıfına girer.

19 Şubat 2019 Salı

ANDRÉ PLANSON (ressam)

FRANSIZ ressam, 1898 yılında La Ferté-Sous-Jouarre'da doğdu. Ranson akademisinde Maurice Denis'den ders gördü. Işıklı manzara resimleri ve zarif kadın figürleri yaptı. Chaillot tiyatrosunun dekorasyonunda çalıştı. İle-de-France pavyonu için yaptığı duvar resimleri, Paris Art Moderne müzesine nakledildi.

Opéra-Comique'te "Madame Bovary"nin dekorlarını ve kostümlerini hazırladı. Bazı okulların duvar resimlerini yaptı. André Planson, 1981' de Neuilly-sur-Seine'de öldü.

André Planson  -  Hollandalı Kadın  (1957)

BURUN KANAMASI (rinoraji)

BURUNDAN kan gelmesi, çok sık görülen bir durumdur. Genellikle bir ikaz işareti ve birçok hastalığın belirtisi olarak değerlendirilir. Damar lezyonu, burun boşluklarının ön bölümünde olabilir. Bu durumda kan burun deliklerinden çıkar.

Burun boşluklarının arkasında olan kanamalarda kan yutağa akar ve buradan ağız yoluyla çıkabilir veya yutulabilir. Kaybedilen kan miktarı, kanama sıklığına, kanamanın sebebine ve damardaki lezyona göre değişir. Bazı kişilerde burun kanamasının sık olması, burun damarlarının kırılganlığına bağlıdır.

Kanamanın sebepleri çok farklı olabilir. Akut veya kronik iltihaplar, travmalar, burun mukozasıyla ilgili vazomotor (sinirsel damar hareketleri) refleksleri oluşturan hava ve iklim değişiklikleri, tümörler ve genel hastalıklar sayılabilir.

18 Şubat 2019 Pazartesi

GİAMBATTİSTA PİTTONİ (ressam)

VENEDİKLİ ressam, 1687 yılında Venedik'te doğdu. Bologna ve Venedik akademileri üyesi ve 17. yy. barok sanatının belli başlı temsilcisiydi. Açık-koyuya dayanan dramatik bir anlatımdan, açık renk yelpazesine yöneldi. Eserleri Avrupa müzelerinde ve özellikle Venedik akademisindedir. Pittoni, 1767' de doğduğu şehirde öldü.

Giambattista Pittoni  -  Diana ve Atteone

BÜYÜME ATEŞİ

ÇOCUKTA vücut gelişiminin özellikle çok yoğun olduğu dönemlerde ortaya çıkan ateş yükselmesine "büyüme ateşi" denilir. Genellikle  2 veya 3  gün sürer ve güçlü eklem ağrıları bu ateşle beraber olur. Ateşin aşırı yükseldiği durumlarda, havaleyi önlemek maksadıyla ateş düşürücü ilâç verilmelidir.

17 Şubat 2019 Pazar

HALİDE PİŞKİN (tiyatrocu)

TÜRK tiyatro oyuncusu, 1906 yılında İşkodra'da doğdu. Millî Sahne'nin İzmir turnesinde "Sevda Hanım Zevcem" adlı oyunda sahneye çıktı (1923). Bu topluluk dağılınca Dârülbedayi'e girdi (1925). Sonra, Raşit Rıza (1928), Sadi Tek topluluklarında çalıştı, kendi adıyla da bir trup kurdu (1930-31).

Nâşid Özcan ve Hüseyin Kemal ile birlikte çalıştı, gazinolardaki revülerde rol aldı (1931-44). "Karım beni aldatırsa" filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. "Sürtük", "Lüküs Hayat" gibi filmlerde rol aldı. 1944' de Ses tiyatrosuna geçti; daha sonra Şehir tiyatrosuna döndü ve vefatına kadar burada kaldı. Radyoda "Pişkin teyze" adlı programıyla ün kazandı. Halide Pişkin, 1959' da İstanbul'da öldü.

Rol aldığı bazı oyunlar: Hamlet; Bir Kavuk Devrildi; Mum Söndü; Kafatası; Aynaroz Kadısı; Anna Karenin.

BAŞARILI AMELİYAT

BİR ameliyatın başarısı, sadece ameliyat esnasında yapılan işlemin maksadına ulaşmasıyla sınırlı değildir. Ameliyat öncesi ve sonrası bakım, komplikasyonların ortaya çıkmadan önlenmesi veya karşılaşılan komplikasyonların tedavisiyle de ölçülür.

Ameliyat, kesinlikle mikroplardan ve diğer bulaşıcı hastalık etkenlerinden tamamen arındırılmış bir ortamda uygulanmalıdır.

16 Şubat 2019 Cumartesi

AMELİYAT KOMPLİKASYONU

AMELİYAT edilen bir hastanın fizyolojik dengesini bozabilecek tüm durumlara "komplikasyon" denir. Ameliyattan sonra hasta, gelişebilecek komplikasyon tehlikesine karşı dikkatli bir bakıma alınmalıdır. Aslında ameliyat, insanın fizyolojik bütünlüğünü bozan bir travma gibi ele alınabilir.

Buna, anestezide kullanılan ilâçların zehirli etkileri ve hastanın ameliyat sırasında kâfi oksijen alamaması da eklendiğinde ameliyatın hasta için oldukça ağır bir yük olduğu anlaşılır. Bütün bu etkenler ameliyat sonrasında görülebilecek hastalıklara zemin hazırlayabilir.

Ateş, idrar zorluğu veya böbreklerin yeterince idrar üretememesi, beyindeki solunum merkezlerinin durması, kalp atışının hızlanması, tansiyon düşmesi, kanda pıhtılaşma bozukluklarına bağlı emboli ve tromboz, bronş salgısının aşırı ölçüde artarak bronş-akciğer iltihabına yol açması gibi durumlar ameliyat sonrasında görülebilir.

Hastanın ameliyattan sonra dikkatle izlenerek klinik ve laboratuar bulgularının hemen değerlendirilmesi, muhtemel enfeksiyonlara karşı koruyucu antibiyotik tedavisi, ameliyat yarasının sürekli kontrol edilmesi ve hastanın erken aşamada yürütülmesiyle ameliyat komplikasyon tehlikesi en aza indirilebilir.

15 Şubat 2019 Cuma

PİŞEKÂR (tiyatrocu)

Naşit ve pişekâr Âsım Efendi (sağda)
ORTAOYUNUNDA,  sahneye, diğer oyunculardan evvel çıkarak oyunu başlatan kişiye "pişekâr" denilir. Oyun sonuna kadar sahneden ayrılmaz, kavukluya sürekli "açmaz" (açmaz: karşı oyuncunun espri yapmasına ortam sağlama) verirdi. Herkesin akıl danıştığı, ağırbaşlı, eğitim görmüş, Farsça ve Arapça bilen bir karakteri canlandırır, elinde "pastav" denilen bir şakşak taşırdı.

Pişekâr, Karagöz oyunundaki "Hacivat" tipinin benzeridir. 4 renkli (kırmızı, mavi, sarı, siyah) ve 4 dilimli bir külâh, kenarında dıştan kaplanan dört parmak eninde kürk bulunan bir cüppe, aynı renkte çakşır, entari veya mintan ve çedik papuç giyerdi.

Oyundaki görevi, kavuklunun güldürücü söz ve hareketlerine imkân hazırlamaktı. Elindeki şakşakla sık sık eline, koluna, bazen de karşısındakinin kafasına vurur; oyunun gereğine göre sık sık ortaya gelir, kendine çatanlara cevap verir; böylelikle oyunu baştan sona kadar yönetirdi.

Kavuklu ile Pişekâr

Tanınmış pişekârlar şunlardı: Terlikçi Ahmed Efendi, Hamamcı Süleyman Efendi, Uzun Halil Efendi, Abdi Efendi, Tosun Efendi, Kambur İzzet Efendi, Kadı Ağa, Mehmed Çavuş, Mutaf Mustafa Efendi, Frenk Mustafa Efendi, Âsım Efendi, Küçük İsmail Efendi.

Son yıllarda, Eyüp Sabri ve İsmail Dümbüllü karşısında Tevfik İnce pişekâr rollerinde göründü.

14 Şubat 2019 Perşembe

LUCİEN PİSSARRO (ressam)

RESSAM  Camille Pissarro'nun oğlu, 1863 yılında Paris'te doğdu. İngiltere'ye yerleşti; 1916' da İngiliz vatandaşı oldu. İzlenimci manzara resimleri, günlük hayattan sahneler ve kitap resimlemeleri yaptı. Babasının kendine yazdığı  500' den fazla mektubu kitap halinde yayınladı (1950). Bunların belgesel değeri önemlidir. Eserleri Paris'tedir. Lucien Pissarro, 1941' de İngiltere, Somerset'de öldü.

Lucien Pissarro  -  Gisors katedrali

COCCİDİOİDES İMMİTİS ENFEKSİYONU

İNSANDA ve bazı memelilerde "koksidiyoidomikoz" hastalığına yol açan mikroskobik mantar. Enfeksiyon, havada yaygın olan mantar sporlarının solunmasıyla meydana gelir. Hastalık, klinik açıdan belirsiz bir enfeksiyondan, ilerleyici ve ölümcül seyreden ağır biçimlere kadar farklı özellikler gösterir.

En çok etkilenen organlar akciğerlerdir. Vakaların büyük bölümünde akciğere ilişkin belirtilerle beraber ortaya çıkan ateşli tablo ile kendiliğinden iyileşir.

13 Şubat 2019 Çarşamba

CAMİLLE PİSSARRO (ressam)

FRANSIZ ressam, 1830 yılında Saint-Thomas, Antil adaları'nda doğdu. Okumak için Paris'e gitti (1841) ve resim yapmaya başladı. Saint-Thomas'ya dönünce, Fransız Yahudisi olan babasının ticaret işleriyle uğraştı. Danimarkalı ressam Fritz Melbye ile tanıştı. Kendisini resme teşvik eden bu ressamla Venezuela'ya gitti.

1854' de Saint-Thomas'ya döndü. Ertesi yıl Paris'e gitti. Kendini Decamps'ınkine benzer bir şarkiyatçılığa verdi. Corot ile tanıştıktan sonra manzara resmine başladı. Fritz'in kardeşi Anton Melbye'nin atölyesinde ve İsviçre akademisinde çalıştı. Claude Monet ve Paul Cézanne ile dostluk kurdu.

Paris çevresinin manzaralarını yapmaktan hoşlandığı için Montmorency'ye yerleşti ve geleneksel konularda resimler yaptı (Tarlalar). Salon'daki sergilere katılıyordu. 1863' de gönderdiği resimler jüri tarafından kabul edilmeyince, eserlerini Manet'ninkilerin yanısıra "Reddedilenler Salonu"nda sergiledi. Guerbois kahvesinde yavaş yavaş izlenimci bir grup meydana geldi. Yaşça en büyükleri olan Pissarro'nun diğerleri üzerinde etkisi görüldü.

Paris banliyösünün birçok semtinde oturdu. 1870 Prusya savaşında Londra'ya sığındı, birçok manzara resmi yaptı ve Durand-Ruel ile tanıştı. 1871' de tekrar Louveciennes'deki atölyesine dönünce, evini işgâl eden Almanlar'ın, tablolarının bir kısmını yırtıp parçaladıklarını gördü. Daha sonra Pontoise'a yerleşti, 1884' e kadar orada kaldı; nasihatlarına büyük önem veren Cézanne ile sık sık görüştü.

Nadar'ın atölyesinde izlenimcilerin ilk sergisini düzenledi. Mizacı onu izlenimcilerden daha sağlam bir sanata yöneltti. Toplumsal faaliyetleri onlarınkinden ayrıydı. Tablolarında işçileri, köylüleri canlandırmayı seviyordu. Geçinmek için, pasteller, yelpazeler, gravürler yapmak mecburiyetinde kaldı.

1883' de gittiği Rouen'da, Gauguin ile tanıştı ve daha sentetik bir sanata yöneldi. Sonra, Yeni-izlenimcilik akımına katılarak "Bağımsızlar Salonu"nda Seurat ve Signac ile beraber sergi açtı. Ömrünün son yıllarını Eragny ile Paris arasında geçirdi. Birçok kuşbakışı manzara yaptı. Son eserlerinden biri "Kendi portresi"dir (1903)

7 çocuğundan 5' i de ressam olan (Lucien, Georges Manzana, Felix, Ludovic Rodolphe, Paul Emile) Camille Pissarro, 1903' de Paris'te öldü.

Camille Pissarro  -  Sütlü kahve

DERİDE COUPEROSE LEZYONLARI

YETİŞKİN kadınlarda yanak, burun ve alında görülen bir deri hastalığı. Başlangıçta ortaya çıkan kırmızı renkli lekeler zamanla büyür, renkleri koyulaşır ve sonunda da bölgede gittikçe belirgin bir şekilde ufak damarlardan oluşan bir ağ görüntüsü ortaya çıkar. Bu lezyonlara ek olarak ufak kızarık yumrular ortaya çıkar ve bunların zamanla kaybolmasıyla, yerlerinde yeni yumru ve püstüller görülür.

Bu vaka, burun derisinde ortaya çıktığında, burada bulunan yumuşak dokularda kronik bir emilim süreciyle beraber deri üstünde yoğun bir kızarıklığa ek olarak kalınlık artışı ve düzensizlik ortaya çıkar. Burun böylece büyümüş, şekli bozulmuş ve kırmızı-mor renge bürünmüş hal alır.

Couperose lezyonları özellikle aşırı yemek, alkol alma veya soğukta kalma gibi durumlarda daha da belirginleşirler. Vakanın temelinde ise; hormonal bozukluklar, sindirim rahatsızlıkları, aşırı alkol alımı ve otonom sinir sisteminin dengesizliğine bağlı olarak küçük kan damarlarının hareketlerinin düzenlenmesinde ortaya çıkan bozukluklar yatar.

12 Şubat 2019 Salı

FİLİPPO DE PİSİS (ressam)

İTALYAN ressam, 1896 yılında Ferrara'da doğdu. "Modern resim" üzerine bir eseri (1918) ve "Yüz harikalar şehri" adlı şiirleri (1921) yayınlandı. Manet'in ve Fransız izlenimcilerinin hayranıydı. 1925-39 yılları arası Paris'te yaşadı.

İnce, aydınlık bir renkçi ve izlenimci olan Filippo de Pisis, çoğu zaman bir deniz manzarasının ön planına konulmuş küçük motifler ve deniz kabuklarından meydana gelen gösterişli natürmortlar  yaptı. Figürleriyle peyzajlarında da aynı ince ve yapmacık hava sezilir. Filippo de Pisis, 1956' da Milano'da öldü.

Filippo de Pisis  -  Venedik'te "La Salute"

EZİLME SENDROMU

AĞIR travma sebebiyle (meselâ, çöken bina enkazı altında kalma) kasları ezilen kişilerde ortaya çıkan klinik tablo. Meselâ, bacaklar gibi ezilen vücut bölümlerinde doku kanlanması önemli ölçüde azalır ve bunun neticesinde doku enfarktüsü gelişir. Üzerindeki baskının kalkmasıyla bu bölgeye kandan büyük oranda sıvı geçişi olur ve büyük bir şişlik meydana gelir.

Kandan önemli oranda sıvı çekilmesi, hem tansiyonun düşmesine, hem de kanın yoğunlaşmasına sebep olur. Dolaşımdaki kan hacminin azalması kalbe aşırı yük getirir. Böylece kalp-damar sistemi çöker.

Bunlara ilâve olarak, böbreğe giden kan akımının azalması ve hasara uğramış dokulardan çıkan büyük yapılı organik maddelerin böbreklerden geçmesi, böbrek işlevlerinin azalmasına yol açar. Önce böbrek yetmezliği sonra da idrar oluşmaması ve ölüm gelir.

11 Şubat 2019 Pazartesi

ANTONİO PİSANO İL PİSANELLO (ressam)

İTALYAN ressam ve madalyacı (D. 1395 - Ö. 1455). Verona'da, Stefano da Zevio ve Gentile da Fabriano'un yanında yetişti. Hocalarının yapmacıklı üslûbunu daha da ileri götürerek, şekilleri en ufak detaylarına kadar işlemeyi, zarif silûetleri keskinlikle çevrelemeye, her nesnenin gerçek görünüşünü merakla incelemeye başladı. Şaheserlerini Verona'da yaptı.

1425 yılında Gentile da Fabriano ile Venedik'e gitti. Oradan Gentile'nin San-Giovanni in Laterano'da başladığı freskleri (17. yy.' da tahrip edildi) tamamlamak üzere Roma'ya geçti (1431-33).

Pisanello'nun ilk madalyası, 1438' de Ferrara şehrinde yaptığı İoannes 7. Palaiologos'un baş resmidir. Daha sonra İtalya'nın bütün saraylarına, Mantova'ya, Milano'ya ve Rimini'ye çağrıldı, oralarda prenslerin büyük madalyalarını yaptı.

Alegorik buluşları, kompozisyonlarındaki denge ve işçiliğindeki ustalıkla madalyacılık sanatını üstün bir düzeye çıkardı. Pisanello, aynı zamanda sanat gücünü ve çeşitli konularda hâkimiyetini kabul ettirmiş başarılı bir desinatördü.

Pisanello  -  Meryem ve İsa'dan bir bölüm

KRİPTOKOKOZ ENFEKSİYONU

"CRYPTOCOCCUS neoformans" adı verilen mikroskobik bir mantar türünün sebep olduğu hastalıktır. Tüm dünyada görülebilen bu hastalığa özellikle  40 - 50  yaş arası yetişkin erkeklerde rastlanır. Mantarın yoğun olarak bulunduğu güvercin veya tavuk dışkısıyla temas halinde bulunan kişilerde sık görülür.

Enfeksiyon, çoğunlukla merkezî sinir sistemini etkilemekte, akciğerler, kemikler ve deride de lezyonlara yol açabilmektedir. Merkezî sinir sisteminin tutulduğu durumlarda, beyin zarı iltihabına ait belirtiler; meselâ baş ağrısı, görme bozuklukları, baş dönmesi, kusma ve havale görülebilir.

Enfeksiyonun tüm vücuda yayıldığı durumlarda ise, hastanın genel durumunda ağır bozukluklar görülür. Teşhisi, çeşitli sıvı ve doku numunelerinde mantarın belirlenmesiyle koyulur.

10 Şubat 2019 Pazar

PİRÎ REİS (denizci)

OSMANLI denizcisi, 1465 yılında Gelibolu'da doğdu. Akrabası olan Kemal Reis'in yanında denizciliğe başladı. Kemal Reis ile beraber Endülüs Müslümanlarının İspanyollar'dan kurtarılmasına katıldı (1486). Ayrıca; Sicilya, Korsika, Sardunya ve Fransa kıyılarına yapılan akınlara katıldı (1490-91). Osmanlı devlet hizmetine girdi. Osmanlı-Venedik savaşında gemi komutanlığı yaptı (1499-1502). Kemal Reis'in vefatından sonra Oruç Reis'in hizmetine geçti (1511).

Oruç Reis'in, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'e gönderdiği hediyeleri vermek üzere İstanbul'a geldi. Daha sonra tekrar Osmanlı devleti hizmetine girdi. Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine katıldı. Padişah Kanunî Sultan Süleyman zamanında Hint Kaptanıderyalığı'na getirildi (1547). Bu görevdeyken Aden'i ele geçirdi (1551). Daha sonra 30 gemiyle hareket ederek Maskat kalesini aldı ve Hürmüz kalesini kuşattı.

Portekizliler'den aldığı hediye ve haraç karşılığında kuşatmayı kaldırarak Basra'ya döndü. Burada Portekiz donanmasının Basra körfezine gireceği haberini aldı ve 3 gemiyle Mısır'a döndü. Basra'da donanmayı bırakmakla suçlandırıldı ve Kanunî Sultan Süleyman'ın emriyle, İstanbul'dan gönderilen bir fermanla 1554' de Kahire'de idam edildi.

Eserleri: Kitab-ı Bahriye (Akdeniz kıyılarını ve adalarını detaylarıyla ele alan ünlü bir eser). 1528' de çizdiği  68 x 69 cm ebadındaki dünya haritasında Atlantik Okyanusu'nun kuzeyini ve Orta Amerika'nın o tarihlerde yeni keşfedilmiş kıyılarını, Grönland'ın Florida'ya kadar uzanan kıyılarını gösterdi.

ÇAMUR TEDAVİSİ

MADEN suyu kaynağının çıkış yerinde biriken çamur, organik ve inorganik maddeler ihtiva eder. Kaynaklandığı suyun bileşimi ve sıcaklığına bağlı olarak özellikler kazanır.

Çamur tedavisinin, kronik iltihabî olayların çözülmesinde, ağrıların dindirilmesinde ve bölgesel kan akımının artışında olumlu etkileri vardır. Özellikle kemik, eklem ve kas hastalıklarında, kırıklarda, sinir ağrısı ve sinir iltihabında ve bazı kadın hastalıklarında tatbik alanı bulur.

Zararlı olduğu alanlar: Kalp-damar sistemi hastalıklarında, mide veya onikiparmak bağırsağı ülserlerinde ve cilt hastalıklarında çamura girilmemelidir.

9 Şubat 2019 Cumartesi

GİOVANNİ BATTİSTA PİRANESİ (gravürcü)

İTALYAN gravürcü ve mimar, 1720 yılında Mogliano di Mestre'de doğdu. Mühendis dayısının yanında yetişti, sonra Roma'ya gitti (1740). Giuseppe Vasi'den ofort tekniğini öğrendi. 3 yıl sonra Venedik'e dönünce ofortla çalışmaya başladı ve yaptığı eserlerle bu alanda en büyük ustalar arasında yer aldı. Büyük boy 2000' den fazla eserinin 1000' e yakını imzasını taşır.

1745' de Roma'ya yerleşen sanatçı, 1745-64 yılları arası, "Hapishaneler ve eski Roma manzaraları" adlı ünlü gravür dizilerini yaptı. Mimar olarak, Roma'da barok üslûptaki Santa Maria del Priorato'nun tamirine katıldı. Dekoratif değer taşıyan gravürlerinin, 1768' den itibaren, yeni-klâsik zevkin tüm Avrupa'ya yayılmasında büyük rolü oldu.

Daha sonraları eskiz defterlerinde, Mısır sanatından ilham aldı. Bu eskizler sonradan ampir üslûbun temeli oldu. 1778' de "Paestum manzaraları"nı yaptı. Başlangıçta kullandığı açık renklere zamanla  belirli ve keskin siyah renkler kattı. Çizdiği manzaralardaki şiir havası, hayâl gücü kadar arkeolojiden de ilham alır.

Piranesi, eserlerinin bir kenarda saklanmasını değil, duvarlara asılmasını isterdi. Fransız romantik çağında, Piranesi'nin harabe manzaraları çok beğenilirdi, fakat sonraları sanatçı yavaş yavaş unutuldu. 20. yy. başında yeniden hatırlandı. Eserlerinin kataloğu, 1918' de yayınlandı. Piranesi'nin çalışmalarında kendisine yardım eden 3 çocuğu vardı (Laura, Francesco, Pietro). Giovanni Battista Piranesi 1778' de Roma'da öldü.

G. B. Piranesi  -  Sant'Angelo köprüsü ve kalesi, arkada San Pietro bazilikası (gravür)

GÖZDE ÇAPAK

ÇAPAK, uyku esnasında gözkapağı kenarlarında biriken katı özellikteki salgıya denilir. Gözkapağı salgıbezlerinin ve gözyaşının salgısı neticesi oluşur. Konjunktivit veya blefarit gibi iltihabî göz enfeksiyonlarında daha fazla miktarda meydana gelir. Anormal salgı doğuştan da olabilir.

8 Şubat 2019 Cuma

PİNOKYO (çocuk romanı)

İTALYAN yazar Carlo Lorenzini'nin (Collodi) çocuk romanı (Pinokyo'nun maceraları; Bir kuklanın hikâyesi). Önce 1878 yılında tefrika halinde, sonra 1883' de kitap olarak yayınlandı.

Pinokyo küçük bir çocuğa dönüşen bir kukladır; fakat bu kukla, akıllı uslu bir çocuk olma niyetine rağmen, daha önceki yaramazlık, tembellik, umursamazlık ve muziplik alışkanlıklarını bırakamaz. Bu alışkanlıklar onun başına olmadık işler açar.

Bu eserin dünyadaki başarısı, Walt Disney'in Pinokyo'yu film kahramanı yapmasıyla (1939) daha da arttı.

ÇARPINTI HİSSİ

KALP atışlarının kişi tarafından hissedilmesiyle ortaya çıkan rahatsız edici bir belirtidir. Oldukça sık rastlanan bir şikâyettir ve beraberinde kalp ritminde yavaşlama, hızlanma veya ritim bozukluğu hissedilmesi gibi bir his de bulunabilir.

Sıklıkla kalp ritminde önemsiz sayılabilecek bozukluklara, kalbin düzenli, ancak güçlü kasılmasına bağlıdır veya bedenin aşırı hareketlerde zorlanması, heyecanlanma, alkol alma, kahve veya sigaraya bağlı olarak ortaya çıkar.

Çarpıntı, çoğunlukla kalbin organik hastalıklarından çok, psikolojik sebeplere bağlı olarak ortaya çıkar. Esas olarak kalp nevrozunun temel bulgularından biridir. Otonom sinir sistemindeki dengesizliklerin yol açtığı, fakat tamamen normal sınırlar içinde olan kalp işlevindeki bir gerginlik durumudur.

Sağlıklı insanlar da, kalp ritmi veya kalbin kasılma gücü belirli bir sınırın üzerine çıktığında çarpıntı hissedebilirler. Diğer yandan, gerçek kalp hastalığı bulunan kişiler, kalp ritmi veya kalp kasılmasındaki değişimlere daha az duyarlıdırlar.

7 Şubat 2019 Perşembe

BERNARDİNO Dİ BETTO PİNTURİCCHİO (ressam)

İTALYAN ressam, 1454 yılında Perugia'da doğdu. Sistina şapelinde Perugino ile beraber çalıştı (1481-83). 8. İnnocentius, "Belvedere" sarayının bir kısmını, 6. Alessandro ise Vatikan'daki Borgia dairelerinin 6 salonunu ona süsletti (1493-94). Sant'Angelo şatosunda da çalıştı ve Roma'da Aracoeli Santa Maria kilisesinde, en güzeli "Aziz Bernardinus'un ölümü" olan birçok fresk yaptı.

1502' de kardinal Piccolomini'den, Siena katedralinin kütüphanesini resimleme görevi aldı. Yağlıboya kompozisyonlarındaki çekici renkler, yalın desen, kullandığı mermer harcı ve yaldızların süsleme etkileri ressamın değerini gösterir. Resimlerinde anlatım gücü yüksek olan Pinturicchio, 1513' de Siena'da öldü.

Pinturicchio  -  Meryem'in taçlanması  (detay)

ÇIBAN

ÇIBAN, bir kıl kökünün ve bunun salgı bezinin akut cerahatli iltihabıdır. Ağrılı, fasulyeden ceviz büyüklüğüne kadar gelebilen kızarık bir kitle şeklindedir. Ortasında cerahatli, çevresinde ise şiş bir bölge vardır. Mikrobu çoğunlukla "stafilokok" bakterisidir.

Sıklıkla görüldüğü yerler; kalça, bacakların iç yüzü, ense ve dışkulak yoludur. Çıbandaki mikroplar, bölgedeki lenf bezlerine yayılarak, lenf bezi iltihabına sebep olabilirler. Burun ve üst dudakta çıkan çıbanlardaki enfeksiyon, beyin zarına yayılarak sinüs trombozu, menenjit ve sepsis gibi tehlikeli hastalıklara yol açabilir. Bu sebepten özellikle yüzdeki çıbanlar asla sıkılmamalı, oynanmamalıdır.

6 Şubat 2019 Çarşamba

CARL GUSTAF PİLO (ressam)

İSVEÇ'Lİ ressam, 1711 yılında İsveç'te' doğdu. 1740' dan sonra portre ressamı olarak Kopenhag'da (Danimarka) ün kazandı. 1748' de bu şehrin akademisine profesör tayin edildi. 1772' de İsveç'e döndü. 1777' de Stockholm akademisi müdürü oldu.

Pilo, Fransız etkisinde bir portre ressamıdır. Eserlerinin bazılarında romantik öncesi hava sezilir. Eserlerinin çoğu Stockholm müzesindedir. Carl Gustaf Pilo, 1793' de Stockholm'de öldü.

Carl Gustaf Pilo  -  İsveç kralı 3. Gustaf'ın taç giymesi

ÇİLLER

ÇOĞUNLUKLA yüz, göğüs ve kollarda bulunan, her zaman iyi huylu pigmentasyon gösteren lekelenmelerdir. Genellikle 6. yaştan sonra belirirler ve yaz aylarında daha belirgin hale gelerek hayat boyu ciltte kalırlar.

Çil lekeleri, güneş lekelerinden daha berraktır ve dönemsel değişiklik gösterir. Güneş lekeleri, özellikle sarışınlarda güneşin ultraviyole ışınlarının etkisiyle üstderide bulunan melanositlerin düzensiz bir şekilde pigment oluşturmasına bağlı olarak ortaya çıkar.

5 Şubat 2019 Salı

GERMAİN PİLON (heykeltraş)

FRANSIZ heykeltraş, 1537 yılına doğru Paris'te doğdu. Babası heykeltraştı. 20 yaşındayken sarayda görev aldı. Saint-Denis'de, 1. François'nın mezarını süsledi. 1561' de 2. Henri'nin yüreğini taşıyan "Üç Güzel" adındaki toplu heykeli yaptı. 1565-70 yılları arası Saint-Denis'de ünlü heykeltraş Francesco Primaticcio'nun idaresinde Valois'ların yeni kilisesindeki heykellerin yapımında çalıştı. 1568' den itibaren kralın heykeltraşı oldu.

Pilon, 1572' de darphane genel denetçiliğine tayin edildi. 1575' e doğru çok güzel bir dizi bronz madalyon yaptı. Pek çok dinî esere imzasını atan Germain Pilon, 1590' da Paris'te öldü.

Germain Pilon  -  Izdırap Meryem'i  (detay)

TEK VE ÇİFT YUMURTA İKİZİ

TEK yumurta ikizi; tek bir yumurtanın bir spermatozoon tarafından döllenmesinin ardından bölünmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ikizler aynı cinsiyette olup, birbirleriyle tamamen aynı genetik yapıya sahip olurlar.

Çift yumurta ikizi; iki yumurta, farklı iki spermatozoon tarafından döllenmektedir. Bu durumda ikizlerin cinsiyeti farklı olabilir, genetik özellikleri ise iki kardeş kadar benzer olur.

4 Şubat 2019 Pazartesi

JEAN PİLLEMENT (ressam)

FRANSIZ ressam, 1728 yılında Lyon'da doğdu. Geniş bir hayâl gücü ve fantezi eğilimi olan Pillement; günlük hayat sahneleri, çiçekler, peyzajlar, suluboya resimler ve gravürler yaptı. Özellikle karakalem desenleri ve guvaşlarıyla ün kazandı.

Avrupa ülkelerinin çoğunu dolaştı. Uzun müddet Polonya ve İngiltere'de kaldı. Polonya kralının ve kraliçe Marie-Antoinette'in ressamı ünvanını aldı. Jean Pillement, 1808' de doğduğu şehirde öldü.

Jean Pillement  -  Manzara  (1793)

GÖZYAŞI BEZİ İLTİHABI

İLTİHAP akut veya kronik olabilir. Genellikle virüslere bağlı olarak gelişen hastalıkta, gözkapakları şişer, gözler hareket ettirildiğinde veya göz kürelerine basıldığında ağrı duyulur. Kronik olanı genellikle tüberküloza bağlıdır. Tedavisi, iltihaba yol açan etkene yönelik yapılır.

3 Şubat 2019 Pazar

HENRİ PİLLE (ressam)

FRANSIZ ressam, 1844 yılında Essômes-sur-Marne, Aisne'de doğdu. Tarihî ve günlük hayattan tablolar yaptı (1870 Paris kuşatmasında belediye kantini). Ayrıca bazı yazarların eserlerini resimledi. Henri Pille, 1897' de Paris'te öldü.

Henri Pille  -  Alfred de Musset'nin "Lorenzaccio"
eserini resimleme

DAKRİYOSİSTİT (gözyaşı kesesi iltihabı)

GÖZYAŞI keselerinin iltihaplanmasına "dakriyosistit" adı verilir. Bunun ortaya çıkmasını kolaylaştıran sebep gözyaşı burun kanalının doğuştan dar olmasıdır. Bu darlık, bir iltihapla tamamen tıkanabilir. Böyle bir durumda, gözyaşı burun içine akamaz ve gözyaşı kesesinin içinde birikir.

Gözyaşı kesesi içinde bakteriler çoğalarak cerahatli iltihaba yol açabilir. Bu iltihap çoğunlukla yayılarak "göz zarı iltihabı (konjunktivit)", "gözkapağı iltihabı (blefarit)" veya "kornea iltihabı (keratit)" gibi göz hastalıklarına sebep olur.

2 Şubat 2019 Cumartesi

JEAN-BAPTİSTE PİGALLE (heykeltraş)

FRANSIZ heykeltraş, 1714 yılında Paris'te doğdu. Robert Le Lorrain ve Lemonyne'ın öğrencisiydi. Yaya olarak İtalya'yı dolaştı ve büyük zorluklarla karşılaştı. "Aşık atan kız" adlı eserinin bir kopyasını Fransız elçisine sattı. Paris'e dönünce yaptığı "Mercurius kanatlarını bağlarken" adlı küçük sevimli heykelle (1744) akademiye kabul edildi.

Kral'ın siparişi üzerine, bunun bir devamı olan "Venüs"ü (1748) yaptı. Madame de Pompadour'un himayesi sayesinde birçok sipariş aldı. Pigalle, Madame de Pompadour'u "Dostluk" adlı alegorik heykelinde canlandırdı. Strasbourg'da, Mauritz von Sachsen'ın anıt mezarını, mareşal d'Harcourt'un mezarını yaptı.

Anıt mezarların kompozisyonu ve alegorik figürlerin çokluğu Pigalle'in tiyatro zevkini açığa vuruyorsa da, "Voltaire" heykelinde (1770-76) güçlü bir gerçekçilik göze çarpar. Çocuk heykelciklerinde ise Pigalle, barok sanat anlayışıyla klâsik gelenek arasında tam bir denge kurar. Jean-Baptiste Pigalle, 1785' de Paris'te öldü.

Jean-Baptiste Pigalle  -  Kafesli çocuk  (1750)

DAMAK YARIĞI

DOĞUŞTAN gelen bir oluşum bozukluğudur. Ağız boşluğu, bu yarık yoluyla burun boşluğuna açılır. Damak yarığı bazen genetik geçişli olur. Dudak yarığıyla beraber de görülebilir. Damak yarığı solunum, beslenme ve konuşma bozukluklarına sebep olur. Üst solunum yollarında ve kulakta sık iltihaplanmalara zemin hazırlar.

1 Şubat 2019 Cuma

PİERO Dİ COSİMO (ressam)

İTALYAN ressam (Piero di Lorenzo di Chimenti), 1462 yılına doğru Floransa'da doğdu. Cosimo Rosselli'nin öğrencisiydi. Zaman zaman Leonardo, Verrocchio, Signarelli ve Flaman sanatından etkilendi. Mitolojiyi veya ilkel ve vahşi insanları canlandıran tuhaf konular seçti. Etkili portreler ve mobilya panoları da yapan Piero di Cosimo, 1521' de doğduğu şehirde öldü.

Piero di Cosimo  -  Perseus Andromeda'yı kurtarırken

Piero di Cosimo  -  Prokris'in ölümü

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

DAVRANIŞLARDA ortaya çıkan sapmalardır. Ruh hastalıklarının çoğunda görülen bir durumdur. Yalnızca nevrotik tipte ruhî bozukluklarda davranış kusurları pek öne çıkmaz ve bunların davranışı genelde normal kabul edilebilir.

Obsesif-kompulsif nevrozlarında veya fobilerde, davranış bozuklukları daha belirgindir. Meselâ bir kişinin elinin kirli olduğu saplantısıyla elini yıkamaktan bir türlü kendini alamaması gibi.

Mani hastalığı olanlarda; hareketlerde aşırı canlılık ve denetimsiz tepkiler baskındır ve bu davranışlar yaşanılan anla bağlantısızdır.

Depresyon ise; yoğun bir kötümserliğin davranışlara yansımasına, hareketlerin ve tepkilerin yavaşlamasına, olaylara ve kişilere karşı alâkanın kaybedilmesine yol açar.

Kronik hezeyan ve şizofrenide davranış bozuklukları en ağır şekilde kendini gösterir. Bu davranışlar arasında saldırganlık, sebepsiz hareketler, güvensizlik ve kıskançlık krizleri bulunur.

Kronik alkolizm de kişide davranış bozukluklarına yol açar.