20 Nisan 2015 Pazartesi

OSMAN HAMDİ, ESER, BİYOGRAFİ

TÜRK ressam, bilim adamı ve müzeci, 1842 yılında İstanbul'da doğdu. Hukuk tahsil etmek için Paris'e gitti (1857). 12 yıl Paris'te kalarak hukuk derslerine devam etti. Bu arada, Gérôme ve Boulanger gibi ünlü ressamların yanında resim çalıştı.

1867' de Paris'te açılan milletlerarası sergide Osmanlı Devleti Komiseri oldu. 1869' da Türkiye'ye çağrılarak 27 yaşında Bağdat vilâyeti Umuru Ecnebiye müdürlüğüne tayin edildi; 1871' de İstanbul'a döndü ve sarayda "Teşrifatı Hariciye" müdür muavini oldu. Bu sırada, Viyana'da açılan milletlerarası sergide komiserlik yaptı.

1875' de Hariciye Umuru Ecnebiye kâtipliğine getirildi. 1876' da taht değişikliğinde, bu vazifeden alınarak Matbuatı Ecnebiye müdürlüğüne verildi. Türk-Rus savaşı sırasında Osman Hamdi bey, bir gönüllü birliği kurulması için çalıştı. 1877' de Beyoğlu Altıncı Daire Belediye müdürü oldu. Daha sonra memuriyetten çekilerek resimle ilgilenmeye başladı.

İstanbul'da Aya İrini kilisesinde kurulan Arkeoloji müzesinin başına getirildi (1881). Bu vazifesine ek olarak Sanayii Nefise Mektebi'nin ilk müdürlüğü de kendisine verildi. Bir yandan müzenin tanzimi ve katalogların yapımıyla uğraştı, diğer yandan yabancı arkeologlarla kazılar yapmaya başladı. Küçük bir taşra müzesi gibi görünen İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni zenginleştirmek için 1883-1895 yılları arası çeşitli yerlerde (Truva, Nemrut dağı, Bergama)  kazılar yaptı.

Büyük bir kısmı İstanbul'a getirilen bu eserler, müzenin zenginleşmesini, Avrupa ve Amerika arkeoloji çevrelerinde adının duyulmasını sağladı. 1887 yılında Sayda civarında Aya'da Fenike krallarına ait bir yeraltı nekropolünde, İstanbul Arkeoloji müzesinin ününü sağlayan lahitleri buldu.

Müze arkadaşlarından Dimosten Baltacı Bey ile Sayda'ya giderek nekropolün açılmasında, lahitlerin hasarsız çıkarılmasında ve vapurla İstanbul'a naklinde büyük başarı sağladı. Böylece, İstanbul Arkeoloji müzesi, dünyanın en zengin lahit koleksiyonuna sahip oldu. Osman Hamdi Bey ise, Türk arkeoloğu olarak dünyaca ün kazandı.

Bu keşiften sonra devrin ünlü arkeologlarından Th. Reinach ile beraber yazdığı ve 1892' de yayınladığı "Une Nécropole Royale de Sidon" adlı kitabı, ününü daha da yaydı.

Lahitlerin saklanması için Çinili Köşk yeterli olmadığı için, 1892' de açılışı yapılan binanın (Lahitler Müzesi) yapımına başladı. Yeni müze kısa sürede dolunca, yan tarafa ikinci bir bina daha yaptırdı. Müzenin üst katına bir kütüphane ilâve ettirerek buranın bir araştırma merkezi olmasını temin etti.

Gerek kendinin ve arkadaşlarının ve gerekse yabancı devletlerin hediye ettiği kitaplarla müze kitaplığı kısa sürede zenginleşti. 1894' den beri müzeciliğin yanında "Düyunu Umumiye" nin Osmanlı dayinler vekili, başta Tütün rejisi olmak üzere birtakım kurumlar ve bankalarda meclis idare reisliği ve üyelikleri yaptı.

Osman Hamdi'ye, meydana getirdiği bu eserlerden dolayı kendisine Avrupa'nın birçok üniversitesinden "Fahri doktor" ünvanı verildi. 1909' da çıktığı son Avrupa gezisinde, Oxford üniversitesinin fahri doktorluk ünvanını da aldı.

Portre ressamı olarak tanınan Osman Hamdi'nin resimlerinde Doğu'ya ait eşya ve insan figürleri, usta bir işçilikle verilir. Eşyaya ait özellikler, dikkatle canlandırılır; fakat tablo içindeki elemanlar birbirine bağlanmaz. Fotoğraflardan yararlanarak renkli optik görüntüler saptamıştır. Bir janr ressamı olarak değerlendirilebilir. Osman Hamdi, 1910 yılında İstanbul'da öldü.

Osman Hamdi - Enteryör  58 x 42 cm
Osman Hamdi - Gebze'den manzara
Osman Hamdi bir eserinin önünde
Osman Hamdi - Acem Bezirgân
Osman Hamdi - Sultanahmed Camii önünde kadınlar