Suriye’de, Şam’ın Hamidiye Çarşısı’nda dolaşan üç Türk subayı. Bu subaylar, Mustafa
Kemal, sevdiği arkadaşı kurmay yüzbaşı Müfid
Özdeş ve alay kuvvet komutanı Bay
Lütfi.
Çarşıda yürürlerken, bir
köşede içine ancak iki üç adam sığabilecek bir dükkânın önüne geliyorlar.
Burası Tüccar Mustafa’nın (Dr.Cantekin)
ticarethanesidir. Dükkânın önünde duruyorlar.
Ayağında ayakkabı yerine
nalın bulunan bir adam, takır takır yürüyerek kendilerine doğru geliyor ve
dükkânda oturacak yer olmadığı için, dükkânın önüne birkaç sandalye konuluyor. Mustafa Kemal meraklıdır; dükkânın
içini görmek istiyor, giriyor raflarda birtakım hafif eşya var. Ortada uzun bir
masa ve üzerinde felsefeye, devrime, sosyalizme, doktorluğa vs ait fransızca
kitaplar...
“Siz, tüccar mı, filozof mu, yoksa doktor musunuz,
nesiniz ?”
Mustafa Cantekin şu cevabı veriyor:
“Tüccarım,
bu kitaplar eskiden kalmadır. Unutmamak için ara sıra okurum.”
MACERA BAŞLIYOR
Aradan günler geçiyor. Bir
gece Mustafa Kemal, arkadaşı Müfid, Bay Lütfi ve Dr
Mahmut, Tüccar Mustafa’nın evine
gidiyorlar. Şam’ın çıkmaz karanlık
bir sokağında, bir evin kapısını çalıyorlar. Tüccar Mustafa, elinde bir lâmba ile kapıyı açıyor, “Buyurunuz”
diyor.
Bir odada toplanmış
konuşurlarken Tüccar Mustafa,
heyecanla :
“İhtilâl yapmalı, inkîlâp yapmalı !” diyor, devamla “Ben tıbbiyenin son sınıfındayken, böyle söylediğim için sürüldüm.
Değerli başka arkadaşlarımız da vardır, inkîlâbı yapmalıyız”
Müfid Özdeş de ayağa kalkarak bağırıyor :
“Ne
olursa olsun yapmalıyız.”
Bu kadar kesinlik ve
ciddiyet karşısında Bay Lütfi :
“Ben çoluk, çocuk sahibiyim, beni bu işlere
karıştırmayın” diyor ve evden
ayrılıyor...
O gece orada, bu idealler
yolunda çalışmak üzere “Vatan ve Hürriyet”
adlı bir dernek kurulmasına karar veriyorlar.
İlginç olan şudur ki; 1908
inkîlâbının ilk tohumunun, sürgün yemiş Tüccar
Mustafa (Dr Cantekin) in evinde atıldığıdır...
Prof. Dr. Afet İnan (*)
(*) (1907-1985) Atatürk’ün
manevi evladı, Tarih profesörü
Kaynak : kemal arıburnu,
atatürk’ten anılar, işbank kült.yay.1976 s.273,274