9 Ocak 2015 Cuma

AKUPUNKTUR FELSEFESİ VE TEDAVİDEKİ YERİ


Eski Çin tıbbından kaynaklanan ve giderek Batı dünyasında da ilgi
uyandıran tedavi yöntemi. Akupunkturun teori ve uygulamaları, Batılılar’ın “anlamakta zorluk çektiği” bir bilimsel felsefeye dayanır. Bu teoriye göre; her şey “yang” ve “yin” denen birbirini tamamlayıcı iki karşıt “ilke” ya da “güç” ten oluşur.

“YANG” ERKEK, “YİN” DİŞİ

Sıcağı, gökyüzünü ve hayatı simgeleyen yang; etkin, delici, aydınlık ve erkektir.

Soğuğu, yeryüzünü ve ölümü simgeleyen yin ise; edilgen, emici, karanlık ve dişidir.

FARKLI NABIZLAR

Vücutta iç ve dış organlar vardır. “İç organlar yang, dış organlar yin” dir. Vücut yüzeyinin her iki yanında, organlara karşılık gelen ve yine yang ve yin yapısında olan “meridyen” adlı 12 şer çizgi bulunur. Organlarla dış dünya arasındaki bir başka bağlantı da “nabız”dır.

Nabız, hem sağda hem de solda farklı nokta ve düzeylerde alınır. Her yanda üç nokta, iki düzey (yüzeysel ve derin)  bulunur. Ritmi süresi ve dolgunluğu açısından ayırt edilebilen farklı özellikte 12 nabız vardır. “Her nabız, karşılık geldiği organın durumunu belli eder”.

Meridyenlerden alınan benzer işaretler de aynı işlevi görür. Meridyenler, üzerinde hayat enerjisinin dolaştığı ve değişik özellikte birçok noktayı birleştiren çizgilerdir. Bu noktalar organın hastalığını gösterir ve akupunktur vasıtasıyla, hasta organa etkide bulunmayı sağlar.

DÜŞÜK ENERJİ, HASTALIĞA  DAVETİYE

Uyarı noktası denen duyarlı noktalara dokunulduğunda “ağrı” uyarılması, bu noktaya karşı gelen organlarda “hastalık” olduğuna işaret eder. Eski Çin tıbbında, hastalık “enerji fazlalığı ya da eksikliğine” bağlanır.

Enerji, organların ürettiği ve bütün organizmaya dağılan, gerçek “yaşamsal güç” olarak kabul edilir. Bu da yang ve yin ilkelerine göre ikiye ayrılır. “Zihinsel ve moral enerji”. Zihinsel enerji bilinç ile, moral enerji ise kan ve maddeyle ilişkilidir. Vücudun ve her organın sağlığı, bu iki enerjinin “dengesine” bağlıdır.

MARİFETLİ İĞNELER

Her dengesizlik, organlarda bir gerginlik artışına veya azalışına sebep olur. Bu durumu düzeltmek için, istenen etkiye göre farklı “iğneler” kullanarak akupunktur tatbik edilir.

Kırmızı veya sarı renkteki yang metalleriyle yapılmış iğnelerin “uyarıcı”, gümüş ve çinko gibi yin metalleriyle yapılmış iğnelerin “sakinleştirici” tesiri vardır.

İğneler, dokulara birkaç milimetre, en çok 15 mm girmelidir. İğnelerin kalma müddeti değişir ve genellikle, delinen dokuların kasılması durduğunda iğne geri çekilir.

NEZLE VE GRİBE ETKİSİZ

 Akupunktur, psikosomatik hastalıklarda, ağrılı durumlarda ve organların işlev bozukluklarında “muhtemelen” etkili olabilir. Mikrobik hastalıklarda ve organik lezyonlarda kullanılmaz.

Akupunkturu daha dar kapsamlı bir “fizik tedavi” yöntemi olarak değerlendiren bir yaklaşım da vardır. Buna göre, akupunkturun “felç sonrası bozuklukları, kasılmaları, kolik ve nevraljilere bağlı ağrıları” gidermesi beklenebilir...


Kaynak : Medicana, ana yayıncılık 1993 c.12 s.20