26 Ekim 2015 Pazartesi

EŞEK ARISI UÇAK DÜŞÜRÜR MÜ

ÖZEL bir Türk havayolu şirketine ait uçak, Dominik Denizi'ne düşer. Uçak, içindeki 150 kişiyle birlikte denizin üç kilometre dibine parçalanarak iner. (6 Şubat 1996)

Yapılan incelemelerde uçağın düşme sebebi olarak; uçağın dış kısmında bulunan, pilota uçağın hızı konusunda bilgi ileten pitot tüpünün tıkanmış olması gösterilir. Pitot tüpü, içinde hız algılama sensörü bulunan ince bir borudan ibaret, uçağın dış kısmına monte edilmiş bir cihaz. Uçak giderken borunun içinden geçen sert rüzgâr, uçağın hızı konusunda pilota anında bilgi ve/veya alarm vermektedir. Pilot da uçağı duruma göre yavaşlatmakta veya hızlandırmaktadır.

Son uçuştan önce, yirmi beş gün kadar havaalanında
bekleyen uçağın pitot tüpünün içine eşek arıları yuva yaparak hız tüpünün tıkanmasına sebep olurlar.

Eşek arısı
Hız tüpü tıkalı olunca ard arda gelen alarmlar kaptan pilotu serseme çevirir. Uçağın hızı konusunda net karar veremez. Yüksek sandığı hızı düşürünce; aşırı hız düşüklüğünden uçak sarsılıp titremeye başlar. Panik iyice artar, bu arada uçağın motorlarından biri susar ve uçak yalpalayarak denize düşer.

Uçak düşmeden önce; yardımcı pilot, belki de daha doğru kararlar almış olmasına rağmen kumandayı kendinden daha yaşlı ve tecrübeli pilot'un elinden alamamış, sadece sözle ikazlarda bulunabilmiş. Türk örf-adet ve kültüründe bulunan yaşlı ve tecrübeli kişiye saygı gösterme geleneği, yardımcı pilotun haddini aşmayarak, ikaz konusunda fazla ileri gitmemesine neden oldu.

Yaşanan bu vaka üzerine, düşen uçağın imâlatçı firması, hız-gösterge-alarm sistemlerinde köklü bir değişikliğe gider. Elindeki tüm modellere de bu değişikliği tatbik eder. Artık içindekilerle beraber bir uçağın kaderi eşek arılarına teslim edilmeyecektir.