YUNANLI filozof, milâttan önce 413 yılında Sinop'ta (Türkiye) doğdu. Bir söylentiye göre; babası sahte para bastığı için sürgüne gönderilen bir sarrafın oğluydu. Babasıyla övünürdü. Kinik felsefe okulunun kurucusu Antisthenes'in en ünlü öğrencisiydi.
Diogenes'e göre; üstün olan "iyi", erdemdir, fazilettir. Bilim, şan, şeref, servet hor görülmesi gereken "uydurma iyiler"dir. Felsefenin özü, her yerde özentiyi kötülemek ve onun karşısına tabiatı koymaktır. Bilge kişi, kendini istek ve duygulardan uzak tutmalı, ihtiyaçlarını "en aza" indirmelidir.
Eflatun'un "çılgın Sokrates" dediği Diogenes, her mevsimde yalınayak dolaşır, harmanisine sarınıp tapınak kapılarında yatar ve bir fıçıda otururdu. Büyük İskender, Korinthos'da kendisine "Bir isteğin var mı?" diye sorunca "Var, gölge etme başka ihsan istemem" demişti.
Bir gün çeşmeden avucuyla su içen bir çocuk görünce "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye haykırıp su çanağını kırdı. "Hareket"i inkâr eden Elea'lı Zenon'un bir dersinde ona cevap olarak ayağa kalkıp yürümüştü.
Diogenes bir gün öğle vakti, elinde fener, "Bir adam arıyorum" diye söylenerek Atina sokaklarında dolaşmaya çıkmıştı. Atinalılar onunla alay ederlerdi, ama çekinilen ve sayılan bir adam olduğu da muhakkaktı. Korinthos'lular onun adına bir sütûn, Sinop'lular ise bir heykel diktiler.
Uzun zaman sonra bilge Epiktetos'da onu bilgelik örneği olarak gördü. Eserleri günümüze ulaşmamış olan Diyogenes, milâttan önce 327' de öldü. Bazı antik büstleri ve bir alçak kabartma heykeli vardır. Sözleri, bazı ressamlara konu olmuştur. Ressam Bloemart'ın, Diogenes'i, öğrencilerine yolunmuş bir horoz göstererek "İşte Eflâtun'un insanı" derken temsil eden bir tablosu vardır.