FLAMAN ressam (Anthony van Dyck), 1599 yılında Anvers'de doğdu. Anvers'li bir tacirin oğluydu. Meslek hayatı kısa fakat göz kamaştırıcıdır. Prenslerin ve kralların gözdesiydi. İngiliz portre okulunu kurdu ve bir renge adını verdi: "Van Dijck kahverengisi".
1609-12 yılları arası Van Balen'in yanında çıraklık yaptı. "İhtiyar" adlı bir resmi 1613 tarihini taşır. Jordaens ve Rubens ile çalıştı, 1618' de usta oldu. 1620' de koleksiyoncu Howard tarafından İngiliz sarayına sokuldu ve Howard'ın sayesinde Venedik resmini tanıdı.
1622-27 arası İtalya'da oturdu. Roma'da kardinal Bentivoglio'nun misafiri oldu, sonra Cenova'ya yerleşti ve özellikle portreler çizdi. 1627-30 arası Anvers'de kiliseler için çalıştı ve portreler yaptı. 1630' da Paris'e gitti, meşhur kemerlerin gravürlerini yaptı (Van Dijck'in ikonografyası).
1632' de 1. Charles ona "şövalye" ünvanını verdi, lutuflara ve paraya boğdu. Van Dijck, o tarihten sonra İngiliz soylularının resimlerini çizdi ve kır evinde lüks bir hayat geçirdi.
Sanatçı, önceleri Caravaggio ile Jordaens'in etkisi arasında kararsız kaldıktan sonra, yaygın fırça vuruşunu ve parlak renklerini benimsediği Rubens'in üslûbuna kendini kaptırdı fakat bu üslûbu kendi mizacına uydurdu. Rubens gibi, edebî ve mitolojik konuları işledi.
Van Dijck aynı zamanda büyük bir katolik ressamdır. Brabant ve Flandre kiliseleri için hazırladığı geniş tuvallerde, ölçülü ve yumuşak, yepyeni bir barok anlayışı görülür. Dindarlığı sonsuz, bitkin bir üzüntüyü yansıtan ince ayrıntılarla doludur. Bu özelliği resimlerinin beğenilmesinde mühim rol oynamıştır. Asıl başarısı eşsiz portreciliğinde oldu.
Cenova'da, Rubens'in gösterişli portrelerini örnek alarak büyük aileleri olanca haşmetiyle resimledi. Şahlanan atlarını zaptetmeye çalışan binicilerin, ağır kumaştan elbiseler içinde dimdik duran mağrur kadınların boy resimlerinde anıtsal bir görünüm elde etmek için bulduğu yol; ufuk çizgisini aşağı almak, yüzleri aşağıdan yukarı bakıyormuş gibi göstermekti.
Brüksel'de ise, müşterilerinin çoğu burjuva, dost veya sanatçı olduğu için flaman üslûbuna has yarı boy portrelerine döndü. Sadeliğe, uçuk renklere, yuvarlak biçimlere daha fazla önem verdi, şahsî ayrıntılar üzerinde titizlikle durdu.
İngiltere'de yaptığı 400 portrede; bir siluetin, bir yüzün sadece en ayırt edici çizgilerini yakalamakla yetinmedi, her kişinin yüzünde o kişinin peşinden koştuğu ideali de yansıtmaya çalıştı. Bu resimlerde boyanın çok ince tabakalarla sürülmesi, en ince detayların bile görülmesine imkân verir.
Sıcak renklerle işlenen gölgeler, yaldızlı veya gümüş rengi ışığın etkisini daha da artırır. Kadife, ipekli ve saten gibi kumaşların şaşırtıcı gerçekliği, hepsi de seçme tonlarıyla ele alınan mavi, mor, beyaz gibi renklerin değerlendirilmesine imkân verir.
Van Dijck'in en güzel portreleri özellikle İngiltere kraliçesinin koleksiyonlarındadır. Dinî tabloları da bazı kiliselere dağılmıştır. Anvers, Brüksel, Gand, Louvre, Londra, Madrid, Münih, Göteborg, Torino, Cenova, Viyana, Vaduz, Leningrad, Baltimor, Washington şehir müzelerine dağılmış çok sayıda eseri mevcuttur. Antoon van Dijck, 1641' de (yaş 42) Londra'da öldü.
Antoon van Dijck - Markiz Balbi |
Antoon van Dijck - Samson ile Dalila |
Antoon van Dijck - Sarhoş Silena |
Antoon van Dijck - Buckingham dükü ve ağabeyi |
Antoon van Dijck - G. de Grayer |
Antoon van Dijck - Marki Cattaneo |
Antoon van Dijck - İsa Çarmıhta |
Antoon van Dijck - Kendi portresi |
Antoon van Dijck - Marie-Louise de Taxis |