17 Haziran 2016 Cuma

UYUM VE UYUMSUZLUK

UYUM, kişilerin birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini dengeleyen dinamik süreçtir. Temel öğesi, kişinin ya da kişiler topluluğunun çevreden gelen çeşitli uyarılara, uygun bir şekilde davranışsal veya duygusal tepki göstermesidir.

Uyumun ortaya çıkması bazı temel şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Her şeyden evvel kişiler arasında ortak bir dilin bulunması gerekir. Çünkü, bireyler ve bireylerle çevre arasında doğru bilgi alışveriş imkânı olmalıdır. İletişimsizlik, çevreden soyutlanma ve bağımlılıkla neticelenir.

İkincisi, şahsi ve toplumsal davranışları düzenleyen bir etken bulunmalıdır. Çünkü,
toplum değerlerini veya ihtiyaçlarını kapsayan bir ölçütler sisteminin varlığı, gösterilen davranışların değerlendirilmesini ve onaylanmasını sağlar.

Üçüncüsü, örnek davranış biçimlerini düzenleyen ve sistemli hale getiren bir yapı bulunmalıdır. Belirli bir bağlamda benimsenecek davranışın mukayesesi, ondan ne ölçüde farklı olabileceğinin önceden kestirilebileceği örnek davranış biçimlerinin bilinmesi, uyumlu davranışlara yönelme imkânı sağlar.

Son olarak da uyum, ortak bir geçmişin bulunmasını gerektirir. Bireyin içinde yer aldığı karşılıklı etkileşim sistemlerinin hafızası işlevini gören bir geçmişin yokluğunda, uyumun gerektirdiği diğer şartlar gerçekleşemez.

UYUMSUZLUK

Kişinin gerek kendisi, gerek çevresiyle uyum sağlayamadığını gösteren ve farklı seviyelerde ortaya çıkabilen bir davranış bozukluğudur. Somut nedenlere bağlı sosyal ve çevresel problemlerin yanı sıra, uyumsuzluğun kaynağını şahsın iç dünyasında aramak gerekir. Uyum bozukluğu, bir nevrotik yapının veya ruh hastalığının belirtisi olabilir.

Genellikle pek çok insana yakıştırılan ve birçok kavramı kapsayan "uyumsuz" teriminin muhtevasının çok daha detaylı ve doğru olarak belirlenmesi büyük önem taşır.