André Breton, Paul Eluard, Louis Aragon, Benjamin Péret, Antonin Artaud, Philippe Soupault, Robert Desnos, Réne Crevel, Michel Leiris, Jacques Prévert, Raymond Queneau, René Char, Georges Limbour, Pierre Naville gibi şair ve yazarlar
Max Ernst, André Masson, Pablo Picasso, Hans Arp, Salvador Dali, Joan Miro, Yves Tanguy, Alberto Giacometti, René Margritte, Victor Brauner gibi ressamlar; Man Ray gibi fotoğrafçılar; Luis Bunuel gibi rejisörler, geçici veya sürekli olarak gerçeküstücülük akımı içinde yer aldılar.
Gerçeküstücülük, rüyanın, içgüdünün, arzunun ve başkaldırmanın üstün bir güç olduğunu öne sürer; mantıkî, ahlâki ve sosyal her çeşit kalıplaşma ve düzene karşı çıkar.
Fransa'da doğan bu akım, dünyanın birçok ülkesine yayıldı. Modern şiiri, edebiyatı, resmi, heykeltraşlığı, sinemayı, hattâ sergileme sanatını ve reklâmcılığı derinden derine etkiledi. Sadece müzik ve dansın gerçeküstücülüğün etkisi dışında kaldığı söylenebilir.
Geniş mânâsıyla, "gerçeküstücü" terimi, devrimci görüşleri değerlendirerek veya bilinçdışı otomatizme dayanan teknikleri benimseyerek, yerleşik değerlerle bağını koparan, bu değerleri yıkmaya veya aşmaya yönelen her çeşit faaliyeti, genellikle de sanat faaliyetini ifade eder.
Gerçeküstücülük "Dada" hareketinden çıkmıştır. Hayatı ve bütün değerleri kökünden değiştirmek isteyen bu akım, 1916 yılında Zürich'te, Tristan Tzara ve Richard Hülsenbeck, Amerika'da Marcel Duchamp ve Francis Picabia tarafından kuruldu. 1919 yılından sonra Almanya'da ve Fransa'da yayıldı. Almanya'da Max Ernst, Hugo Ball ve Fransa'da André Breton, Paul Eluard, Louis Aragon, Philippe Soupault önce dadacılığı benimsediler.
Gerçeküstücülük, felsefe bakımından Freud ve Hegel'e, şiir bakımından ise özellikle Fransız edebiyatına dayanıyordu. Bazı Alman romantiklerini ve Baudelaire, Lautréamont, Rimbaud, Alfred Jarry gibi Fransız "küçük romantikleri"ni hareketin kışkırtıcıları olarak kabul etti.
L'Esprit Nouveau (Yeni Ruh) adlı manifestosuyla Apollinaire, Sic dergisi sahibi Albert-Birot, Nord-Sud yayın müdürü şair Pierre Reverdy, Max Jacob ve kübistler, İtalyan fütüristleri ve Marinetti, gerçeküstücülüğe elverişli bir ortam hazırlamışlardı. Akımın kurucusu André Breton, hakkında pek fazla şey bilinmeyen boksör, şair ve hicivci Arthur Cravan ile sanatı bir "ahmaklık" sayan Jacques Vaché'ye de büyük bir yer veriyordu.
Breton, Eluard, Aragon ve Soupault, 1922' de Tristan Tzara ile bozuştular ve dada hareketinden ayrıldılar, Littérature dergisinin başına geçtiler ve "uyku hali"nde sanat denemeleri yaptılar. Crevel, Desnos ve Péret, hipnoz ile uykuda konuşuyor, yazı yazıyor ve resim çiziyorlardı.
Breton, 1924' de "Manifeste du Surréalisme"i (Gerçeküstücülüğün manifestosu) yayınladı ve bu yeni görüşü şöyle tanımladı: "Gerçeküstücülük; sözle, yazıyla veya başka herhangi bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini dile getirmek için kullanılan ruhsal otomatizm. Aklın herhangi bir denetimi olmaksızın ve her çeşit estetik veya ahlâkî kaygı dışında, düşüncenin kendini dile getirmesi"
1 Aralık 1924' de, intihar konusunda bir soruşturma açan La Révolution Surréaliste'in (Gerçeküstücü devrim) ilk sayısı çıktı. Derginin yönetmenleri Pierre Naville ile Benjamin Péret idi. Anatole France'ın ölümü, gerçeküstücülere skandal niteliği olan bir gösteri yapma imkânını verdi "Bir kadavra" adlı hiciv yazısının yayınlanması...
1925 ve 1926' da başka gösterilere girişildi: Polti ziyafeti, Saint Paul Roux için çıkarılan kavga, Paul Claudel'e açık mektup, Rif savaşına karşı bildiri. Bu son davranış, gerçeküstücüleri komünistlere yakınlaştırdı, Marx, Lenin ve Troçki'yi tanımalarına yol açtı.
1925-30 yılları arasında André Breton, bir taraftan gerçeküstücülüğü siyasî bir hareket haline getirmek isteyen dostlarına (Pierre Naville), bir taraftan da gerçeküstücülüğün sadece sanat alanında gelişebileceğini ileri sürenlere karşı, çift taraflı bir savaş vermek mecburiyetinde kaldı.
Hareketi siyasete çekmek isteyenlere karşı, Légitime Défense (Meşru Müdafaa) ve Au Grand Jour'u yazdı; Surréalisme et la Peinture (Gerçeküstücülük ve resim) ise, gerçeküstücülüğün elde ettiği "kazanc"ı ortaya koydu.
1929' da yayınladığı ve "ilkelere dönüş" çağrısı olarak gördüğü "İkinci manifesto"da Joseph Delteil, Antonin Artaud, Philippe Soupault, Robert Desnos, Francis Gérard, Georges Limbour, André Masson, Roger Vitrac, Georges Ribemont, Dessaignes ve Francis Picabia'dan ayrıldığını bildirdi. Bu gruptan bazıları (bunlara Michel Leiris, Raymond Queneau, Jacques Préverst ve Georges Bataille da katılmıştı) yeni bir "Kadavra" yazarak Breton'a şiddetle cevap verdiler.
Akımın yeni organı olan Surréalisme au Service de la Révolution (Devrim hizmetinde gerçeküstücülük) yayınlandığı zaman, Breton, Aragon, Eluard ve Péret, fikirce tamamen uyuşmadıkları halde Fransız komünist partisine katılmışlardı.
Gerçeküstücülüğün bağımsızlığı, yeni üyelerin (Salvador Dali, Luis Bunuel, Georges Hugnet, Rene Char, Georges Sadoul) katılmasından ve gerçeküstücülükle sanat ve felsefe konularında komünist partisinin direktiflerine boyun eğmenin bağdaşamayacağını düşünen Aragon'un gruptan ayrılmasından sonra 1930 yılında gerçekleşti.
Gerçeküstücü grup, çeşitli siyasî gösterilere katıldı. Sömürgeciliğe, faşizme, savaş hazırlıklarına karşı ve bu arada, şiir, edebiyat, resim alanında birçok eser verdi. Paris'te 1938 yılında açılan bir milletlerarası sergi, bütün dünyadaki gerçeküstücü yazar ve sanatçıları biraraya getirdi.
2. Dünya Savaşı, gerçeküstücülük faaliyetlerini geçici olarak durdurdu. Faaliyetler daha çok Amerika'da yapılmaya başlandı. Paul Eluard, 1938' de gruptan çıkarılmıştı. Böylece 2. Dünya savaşından sonra, grupta, kurucularından sadece André Breton ve Benjamin Péret kalmıştı.
Amerika'dan döndükten sonra, Breton ve Péret, ihraçlar, buhranlar arasında, taze kuvvetleri kendi saflarına çekmeye çalıştılar. Çevrelerinde pek kimse kalmadı, fakat gerçeküstücü değerlerin sanat ve düşünce alanlarında artık iyice yerleştiğini gördüler.
Amerika'da geçirdikleri "sürgün" hayatı, ressam Wolfgang Paalen'in Meksika'da derinleşmesine, Wilfredo Lam'ın önce Küba'da, ardından Haiti'de, Alberto Matta'nın da New York'ta yoğun bir gelişim dönemine girmelerine yol açtı.
Gerçeküstücülerin resim alanında, başta Arshile Gorky olmak üzere, kendilerine en çok taraftar topladıkları memleket, Breton, Duchamp, Ernst, Masson ve Tanguy'nin bir müddet yaşadıkları Amerika oldu. Jackson Pollock'un ritmik otomatizmi de, yine bu etkinin bir neticesi sayılabilir.
1946 yılında Paris'te André Breton'un çevresinde bir topluluk oluştu. Bunu 1947' de gerçeküstücülük hareketinin milletlerarası bir sergisi izledi. Bu dönemde, düşler dünyasını yaşatmak isteyen Çekoslavakyalı Toyen gibi yetenekli gerçeküstücüler ortaya çıktı.
Bazı kimselerin topluluktan ihracına karşılık (1954' de, Venedik biennali büyük ödülünü kabul etmiş olduğu için Max Ernst), gerçeküstücüler, resimlerinde, kolajlarında ve periler dünyasını dile getiren incili işlemelerinde kadını yücelten İsveçli Max Walter Svanberg'i keşfettiler.
Bu arada, Jean-Claude Silbermann gibi, gençlerden de topluluğa katılanlar oldu. Jest otomatizmi yolunu seçmiş olan bazı "lirik" soyut sanatçılar ise, estetiği ve benliklerini ön plana çıkardıkları için pek tutunamadılar.
1959' da Paris'te 8. Gerçeküstücülük Milletlerarası sergisi açıldı. Sergide konu, gerçeküstücülük akımının kısıtlayıcı ya da yozlaştırıcı yorumlar karşısında, akımın kendine has yanını göstermek maksadıyla ele alınan "Eros" temasıydı.
Aralarında özellikle Alman ressam Hans Bellmer'in "Bebek"i de bulunan eserler, oyun sahneye koyar gibi sergilenmişti. Bu tarz, Meret Oppenheim'in "Şölen"inde (yüzü yaldızlı bir kadının çıplak vücuduna serpiştirilmiş yiyecekler) ve Jean Benoît'nın "Marquis de Sade'ın vasiyetnamesinin yerine getirilmesi"nde de uygulandı.
Sergiye Jaspen Johns ve Robet Rauschenberg gibi New York'lu "yeni dadacı" sanatçılar katılmıştı. Daha sonraki yıllarda gerçeküstücülük akımına, İtalyan Enrico Baj, Meksikalı Alberto Gironella, Alman Konrad Klapheck, Haiti'li Hervé Télémaque gibi sanatçılar, yapıştırma, biraraya getirme, "soğuk" tasvirî resim akımlarının yeniden canlanmasına da yine aynı anlayışa yakın bir tarzda katıldılar. Böylece gerçeküstücülük, temeldeki bazı uyuşmazlıklara rağmen, "yeni gerçekçilik" ve "pop-art"la bazı temas noktaları bulmuş oluyordu.
1960 ve 1961' de, birincisi New York, diğeri de Milano'da 9. ve 10. Gerçeküstücülük Milletlerarası sergileri yapıldı. 1964 ve 1965' de ise Paris'te iki sergi açıldı. Bu iki serginin, "Gerçeküstücülük, kaynakları, tarihi, yakınlıkları" ismini taşıyanı, André Breton tarafından, tarihî nitelikte olduğu gerekçesiyle benimsenmedi ve Breton, José Pierre ile birlikte "L'Ecart Absolu" (Mutlak sapma) sergisini düzenledi.
Gerçeküstücülük akımının adını Charles Fourier'den alan bu 11. Milletlerarası sergisi, bir yandan da, önceki sergiler gibi, hareketin tarihinde yeri olan kimseleri (Füssli, Gustave Moreau, Munch, Wölfli, De Chirico, Picabia, Kandinski, Picasso) de anmakla birlikte özellikle günlük araştırmalar üstünde duruyor ve akıma yeni katılan Belçikalı ressam Pierre Aelchinsky, Kübalı Jorge Camacho gibi kişilere yer veriyordu.
Asıl amacı, bir saldırı sergisi olmak ve somut ideolojik seçmelere dayanarak günümüz medeniyetinin gerçeküstücüler tarafından kesinlikle reddedilen yanlarını belirtmekti. Sergilenen eserler, medeniyetin komik yanlarını ortaya koyma maksadını güden elektronik makine karikatürleri gibi eserler ve teknokrasiyi, gezegenler arası yolculuk macerasını, reklamcılığı, çalışma ve eğlenme tarzlarının gülünç yanlarını, kadının durumunu, savaşı kınayan gerçeküstü sanat ürünleriydi. Bu arada, gerçeküstücü akımın diğer tarafları da unutulmamış ve lirik ifade tarzının birçok örneği verilmişti.
GERÇEKÜSTÜCÜLÜK AKIMI ÖRNEKLERİ
Salvador Dali - Sivil savaş (1936) |
Max Ernst - Sallanan kadın |
Max Ernst - Meryem çocuk İsa'yı dövüyor |
André Breton - Kilisenin yumurtası |
André Masson - Takımyıldızlar (1924) |
Giorgio De Chirico -Kadın ve erkeğin metafiziği-916 |
Francis Picabia - Domuz kasabı |
Marc Chagall - Ben ve köy |
Jean Arp - Bıyık kafa (1926) |
André Breton - Gerçeküstücülük ve resim (1945) |
Hans Bellmer |
Max Walter - On dönemde ikizler burcunun bir günü |
Valentine Hugo - Gerçeküstücülük (1932) |
Hans Arp - Enak'ın gözyaşı (1917) |