Resim sanatımızın güvenilir bir kesitini veren Devlet Resim ve Heykel Sergileri ile, diğer özel sergilerde yer alan çalışmaların son durumu incelendiğinde, şu stil anlayışları görülür :
Grup I : İbrahim Çallı kuşağının “akademik izlenimciliği” ile “Boğaziçi manzaraları” geleneğini sürdürenler.
Grup II : “Lhote kübizmasını yerlileştirerek” hayali doğa resmi ya da figürlü kompozisyonlar yapanlar.
Grup III : “Yöresel manzara, motif ve folklor” ile ilgili konulara bağlanıp, bunları üsluplaştıranlar.
Grup IV : “Lirik soyutlama” ile “geometrik soyutlamanın pürizmine” önem verenler.
Grup V : Genç “pop- art” çılar.
Grup I de yer alanlar
Hikmet Onat, Şefik Bursalı ve Güzel Sanatlar Birliği ile “Boğaziçi manzaraları” anlatım geleneğine ilgi duyan kimi “emekli subay ressamlar”. Bu bölümde yer alanların, Çallı-Feyhaman zevki karışımı olarak belirlenebilecek renklere bağımlı bir portre çalışma tarzı da vardır denilebilir.
Grup II de yer alanlar
Avrupa’ya giden “1926 lar kuşağı”, 1960 larda bir hayli durulmuşlar ve temiz bir teknik ile yer yer akademik, fakat yine de kendilerine göre bir anlatıma yönelmişlerdir. Bunlardan Cemal Tollu, “kübist modleli, hacimli, yöresel konulu”, yeşil gri ve kahverengilerinin pastel renkleriyle yapılmış resimlerden, “düz yüzeylerin şematizmine” önem veren bir anlayışa yönelmişti.
Aynı zamanda bir sanat yazarı olan Nurullah Berk ise; “büyük parçalı bir modleye” dayanan resimlerden, giderek doğanın tanınabilirliğini “yitirmeden”, “soyut denebilecek dekoratif bir peyzaj” anlayışına ulaştı. Modeli “üç boyutlu bir şematizmle” üsluplaştırarak karakterleri yakalayan inşacı desene sahip Refik Epikman, gençlik yıllarındaki Çallı anlayışından, Cézanne vari “modleli figüratif bir peyzaj” anlayışına, oradan da 1960 larda, aynı modle anlayışını terketmeden, “soyut derinliklerin hacim resmine” yaklaşmıştı.
Sabri Berkel ise; “geometrik kuruluşlu, çizgisel kompozisyonlu ”Simitçiler” e, eski yazımızdan esinlenilmiş “kaligrafik denemelere”, sonunda da, kitre ile elde edilebilen büyük düz yüzeyli yuvarlak lekelere benzeyen biçimlerin hacim resmine gitti. Aynı kuşaktan Cézanne vari modlelerin ustası Ali Çelebi ise, “büyük plânlı figüratif” kompozisyonların biçimlenmesini, kimi yerli konulara da uyguladı ve inandığı anlayış çizgisinin ötesinde “yenilik aramadı”
Halil Dikmen ise; 1935 lerdeki Giotto vari kadınlarının yer aldığı Kurtuluş Savaşı resimlerinden, 1960 larda birden ayrılıp, “soyut geometrizmanın yeniciliğine kapıldı”. 1960 lara değin “kübist figüratif” bir anlayışı sürdüren Hamit Görele, 1960 sonrası “soyut bir geometrizmi” benimsemiştir. Doğa izlenimlerini not ederken, kâh “kubizme”, kâh “Dufy şiirine”, kâh “Picasso neo-klâsisizmine” yaklaşan Bursa kahveleri ve hanlarından, “soyut lekeciliğe”, hatta “strüktüralizma” değin çeşitli denemeleri yapan, Bedri Rahmi Eyüboğlu, yalnız “kendi portrelerinde kararlı bir kişilik” göstermiştir. Bedri Rahmi’nin genel eserlerinde “homojen bir gelişim” söz konusu değildir. O soyut bir çalışmanın arkasından, Âşık Veysel’in portresini yapabiliyordu. Eyüboğlu da soyut resme, yaşıtları gibi 1958-1960 arasında yöneldi. Dikkat edilirse bu grupte yer alanlar için 1960 lar, genel olarak “soyut araştırmaların” başlangıç tarihi olarak belirlenebilir.
Grup III de yer alanlar
Bu grupta yer alanlar, giderek çoğalmışlardır. Bunlardan sevdiği Anadolu konularının peyzaj ve insanını, hiçbir anlayışı dikkate almadan resmeden Turgut Zaim, yöresel “örf ve âdetlerin” yansıdığı çalışmalarını, “ölümüne dek değiştirmeden” sürdürdü. Bizde kişisel iç dünyasını, kendine özgü mor, mavi, sarı ve turuncular içinde, kâh sürüp, kâh kazıyarak biçimlendiren İhsan Cemal Karaburçak, 1950 lerden bu yan “pek az değişen” bir ressamımız olarak kaldı.
“İzlenimci bir fırça” etkisinde olmakla birlikte, daha çok zengin “hayâl dünyasından eklediği” notlarla yapıtlarını tamamlayan Eşref Üren; yaşamını alan resimsel şiirini, Ankara havası içinde biçimlendirmiştir. Eski Ankara’nın baharla çiçeklenen ağaçlı bahçelerini, çamaşırlar asılı avlularını resmeden Üren, uzun yıllar sokaklarından ayrılamadığı Cebeci-Kurtuluş semtinin bir Utrillo’su olmuştur.
Köy hayatının saf tiplerini, yöresel elbiseler içindeki “gösterişsiz içli kızları” kendine konu edinen Malik Aksel’e “Batı’nın çağdaş entelektüel görüşleri çekici gelmemiştir”. Vuillard benzeri notlardan, sıvası dökük duvarlı, çarpık evli kasabaların, doğadan alınan canlı notlarla yakalanmış resimlerine varan İsmail Altınok, 1970 sonrası birden tamamen “entelektüel bir op-art geometrizmasına” gidivermiştir.
Kıraç topraklı Anadolu köylerinin kabak kafalı çocuklarını, fakir bozkır toprağının çullar içindeki insanlarını “dramatize ederek” biçimlendiren Neşet Günal; neşeli lunaparkları ya da kent görüntülerini çizgi ile belirtip, griler içinde bir panoramaya indirgeyerek yine dramatize eden Nedim Günsür; prusya mavilerinin acılığı içinde, “folklorik konuları” ele alan Dadaloğlu ressamı Haşmet Akal; dışavurumcu boyama ile naif bir anlatım gösteren Cihat Burak.
Altmış yılı sonrası “lirik soyutlamaya yakın” çalışmalarıyla vardığı bir boyama ile, Ankara gecekonduları yanında, Bodrum sahilleri motiflerine ilgi duyan Turan Erol; boya yığınlarının materyal görüntüsüne bağlanarak “at başı” resimleri yapan Orhan Peker ve yer yer “folklorik konuları” naif bir anlatım tarzıyla resimleyen Nevzat Akoral ve “romantik- naif” anlatımı ile Aslan Gündaş.
Grup IV de yer alanlar
Bu grup da kendi içinde “üç bölüme” ayrılabilir.
Geometrik nonfigüratifler : Cemal Bingöl, 1970 sonrası resimleriyle Adnan Çoker, 1960 sonrası resimleriyle Hamit Görele ve İsmail Altınok, Altan Gürman ve Halil Akdeniz.
Lirik non-figüratifler : Tuval yüzeyinde yapılan bir boya savaşıyla elde edilen türde resim yapanlar ise; 1953-1959 arasında Avrupa’da öğrenimlerini yapan kuşaktır. Adnan Çoker, Adnan Turani, Hasan Kavruk, Nuri İyem bu grupta sayılır.
Soyutlamacılar : Lirik non- figüratif denemelerinin geniş imkânlarını, yöresel motif ya da kaligrafik espride kullandılar. Bu anlayışta Sabri Berkel, Zeki Faik İzer, Abidin Elderoğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ercüment Kalmık, Adnan Turani, Ömer Uluç, Hasan Kaptan, Arif Kaptan, Mustafa Ayaz ve 1960 sonrası resimleriyle Turan Erol, Ferruh Başağa...
Adnan Turani, Batı anlayışına dönük Türk resim sanatı, T.İşbankası kültür yay,1977, s.xıı-xııı