Gönlüme bir ateş düştü, yanar ha yanar yanar,
Ümit gönlümün ekmeği, umar ha umar umar.
Elleri ak, yumuk yumuk, ojeli tırnakları,
Nerelere gizlesin şu avcun nasırları.
* * *
Otomobili tamire geldi, dün bizim tamirhaneye,
Görür görmez vurularak, başladım ben sevmeye.
Ayağında uzun etek, dalga dalga saçları,
Ustam seslendi uzaktan, "Oğlum al takımları".
* * *
Bir romanda okumuştum, buna benzer bir şeyi,
Cildi, parlak kağıt kaplı, pahalı bir kitaptı.
Ne olmuş, nasıl olmuşsa; âşık olmuştu genç kız,
Gine böyle bir durumda, tamirci çırağına.
* * *
Ustama dedim ki: "Bugün giymeyim tulumları",
Arkası kuşlu aynamda, taradım saçlarımı.
Gelecekti bugün geri, arabayı almaya,
O romandaki hayâli, belki gerçek yapmaya.
* * *
Durdu zaman, durdu dünya; girdi içeri kapıdan,
Öylece bakakaldım, gözümü ayırmadan...
Arabanın kapısını açtım; girsin içeri,
Kalktı hilâl kaşları, sordu: "Kim bu serseri?"
* * *
Çekti gitti arabayla, egsozuna boğuldum,
Gözümde tomurcuk yaşlar, ağır ağır doğruldum.
Ustam geldi, sırtıma vurdu; "unut dedi romanları,
İşçisin sen işçi kal; giy dedi tulumları"...
Cem Karaca (1945 - 2004)