Emboli, damar sisteminin herhangi bir yerinde oluşup, buradan kopma yoluyla dolaşıma geçebileceği gibi, zedelenmiş damar duvarındaki bir açıklıktan da dolaşıma girebilir. Katı, sıvı ve gaz embolisi şeklinde üç farklı yapıda olabilir.
Katı emboliler çoğunlukla pıhtı parçalarıdır. Daha nadir olarak, asalaklar, tümörlerden kopan hücre kümeleri, damar sertliği yapan plâğın parçaları, ölü doku artıkları vb, katı emboli oluşturur.
Sıvı emboli; yağlı bileşikler gibi kanda erimeyen ilâçların damardan verilmesiyle oluşur. Bu durum yağ ihtiva eden bir ilâcın kas içine verilirken, iğnenin kazaen bir toplardamara girmesiyle gerçekleşir. Bir kemik kırığından sonra dolaşıma geçen yağ damlaları da sıvı emboliyi oluşturur. Bu emboliler akciğerlere ulaşarak genellikle bu organda tıkanmalara yol açar. Daha ileri giderek beyne varırlarsa ani ölüme sebep olabilirler.
Gaz embolileri; kan dolaşımına hava girmesiyle oluşur. Meselâ boynun ana toplardamarının yaralandığı durumlarda, dışarıdan damar içine hava girer. Gaz embolisi çoğunlukla dalgıçlarda, yüksek basınçtan hızla normal atmosfer basıncına çıkan kişilerde görülür. Bu vakalarda, kanda çözünen hava ve özellikle de azot, kabarcıklar halinde serbest kalarak çok sayıda gaz embolisi oluşturur.
Emboli, kendi çapından daha küçük çaplı bir atardamar veya toplardamarı tıkar. Bu tıkanmanın klinik belirtileri, tıkanan damarın genişliğiyle belirlenir. Tıkanma yerel olabildiği gibi genel de olabilir. Toplardamar veya atardamar tıkanmaları olarak iki ayrı başlık altında incelenir.