25 Haziran 2017 Pazar

GUREBA HASTANESİ

II. MAHMUD'UN hanımı ve Sultan Abdülmecid'in annesi Bezmiâlem Sultan tarafından, 1843 yılında yaptırılan hastane, İstanbul, Şehremini, Yenibahçe mevkîinde kuruldu. İki sene sonra düzenlenen bir vakıfnâmeyle "Gurebayı Müslimin"in hizmetine tahsis edildi; "Bezmiâlem Gurebayı Müslimin Hastanesi" adını aldı.

Hastane, zamanla halk arasında "Bezmiâlem hastanesi", "Validesultan hastanesi", "Gurebayı müslimin hastanesi" gibi çeşitli adlarla anıldı. İstanbul'da bulunan sağlık kurumlarına "dârüşşifa", "şifahane", "bimarhane" denilirdi. İlk olarak "hastahane" adı burada kullanıldı.

"Gureba" kelimesi ilk defa, Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan cami avlusunda açılan (1836) ve sekiz yıl sonra kapatılan sağlık ocağı için kullanılmıştı. Bu bakımdan Bezmiâlem hastanesi, ikinci Gureba hastanesidir.

İstanbul Gureba Hastanesi hizmete açıldığı zaman Süleymaniye'deki Dârüşşifa'da yalnız akıl hastalarının tedavisi kararlaştırılmıştı; ayrıca Fatih'teki şifahanede, Haseki Hürremsultan bimarhanesinde ve Üsküdar'da Nurubânusultan bimarhanesinde birçok hasta tedavi ediliyordu.

Gureba Hastanesi'nin ilk kuruluşunda yatak sayısı 201 idi. 1854 yılına kadar iki hekimle yönetilen hastanede yeni bir hekim görevlendirildi; bir müddet sonra göz hastalıkları uzmanı ve bir operatör hekim tayin edilerek göz ve cerrahi şubeleri ayrıldı (1892).

Hastane, 1894' zelzelesinden sonra tamir gördü. Aynı yıl, cilt hastalıkları için bir hekim tayin edildi. Sonra hastaneye yeni bölümler eklendi; 1905' de "Kulak-burun-boğaz", 1909' da "Laboratuar" ve "Deri ve frengi", 1913' de "Çocuk hastalıkları", aynı yıl küçük bir röntgen makinası alındı. 1915' de "Ortopedi ve patolojik anatomi" bölümü kuruldu. 1918' de üroloji bölümüne bir uzman hekim getirildi.

1924 yılında hastane, Vakıflar bütçesi içinde olmakla beraber, sıhhî ve idarî işlemler bakımından "Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti"ne devredildi. Böylece Gureba hastanesi de, bu vekâletin diğer kuruluşları gibi umumî talimatname ve prensiplerle yürütülmeye başlandı.

1924-25 ders yılının başında, Tıp Fakültesi müderrisler meclisi (profesörler kurulu) tıp öğretiminin, son iki sınıfının Haydarpaşa'dan İstanbul'a geçirilmesini ve İstanbul tarafındaki Gureba, Haseki ve Cerrahpaşa hastanelerinden istifade edilmesini kararlaştırdı.

Bunun üzerine Gureba hastanesine de yarısı 4 üncü, yarısı 5 inci sınıftan 50 kadar öğrenci verildi. Tıp öğreniminin bu hastanelerde başlaması üzerine, her üç hastane başhekimliğine birer müderris tayini kararlaştırıldı. Fakat bir sömestr sonra fakülte yine Haydarpaşa'ya taşındı.

1934' de Tıp Fakültesi kliniklerinin İstanbul hastanelerine nakli dolayısıyla 2. Dahiliye, Kulak-Burun-Boğaz, Deri ve Frengi klinikleri için İstanbul Üniversitesi tarafından binada tamirat ve değişiklikler yaptırıldı ve bu klinikler Gureba Hastanesine yerleşti.

Gureba hastanesi, 1956' da Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'ndan ayrılarak yeniden Vakıflar Umum Müdürlüğü idaresine verildi, ismi de "Bezmiâlem Valide Sultan-Vakıf Gureba Hastanesi" oldu (halk arasında "Aşağı Gureba" denir); halk arasında "Yukarı Gureba" denilen kısım da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi klinikleri (Çapa) adıyla bağımsız bir hastane oldu.

Gureba Hastanesinde 1967' de "Kadın Doğum", 1969' da"Asabiye" bölümleri açıldı. Hastaneye bağlı bir kütüphane vardır.

GUREBA NE DEMEK?

Gurbet: Memleketinden uzakta yaşamak
Garib: Kimsesiz, yoksul
Gureba: Garip kelimesinin çoğulu

"Gureba" kelimesi: Yabancılar, memleketinden uzak yaşayanlar, yoksullar, kimsesizler, garipler şeklinde bir mânâ ifade etmektedir.