İmparatorluk lisesinde okurken bir yandan da desen ve resimler yaptı. 18 yaşında Devlet Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Guerin atölyesine girdi, orada Géricault ve kendisine suluboya yapmasını öğreten Raymond Soulier ile arkadaş oldu. Üzerinde büyük tesir bırakan Shakespeare, Byron, Walter Scott gibi yazarların eserlerini ingilizcesinden okudu.
Kız kardeşi Madame de Verninac'ın evinde kalıyor, karikatürler çiziyordu. 1819 yılında Orcemont kilisesi için bir "Meryem" tablosu siparişi aldı. Ertesi yıl hayat boyu çekeceği sıtmaya yakalandı. Géricault, Goya ve Rubens'in eserlerini kopya etti. Kendini romantik gösteren portresini yaptı. İlk önemli eseri olan "Dante ile Vergilius cehennemde" tablosunu devlet satın aldı (1822).
İngres'e karşı çıktı, 1824 sergisine gönderdiği "Sakız adası katliamından sahneler" adlı tablosuyla klâsikçilerin düşmanlığını kazandı. Bu tablosunu da devlet satın aldı. 1825 yılında Londra'ya gitti. Orada Bonington ile dostluğu arttı, suluboyaya merak saldı, duygusal hayatında önemli etkiler yapacak olan Bayan Dalton ile tanıştı. Çok genç olmasına rağmen, resim dalında romantik hareketin başına geçti, at figürlerini, venedik, flaman, italyan ressamlarını, iran minyatürlerini, ortaçağ tezhiplerini inceledi.
1828' de yazar Victor Hugo'nun Amy Robsart için kendisinden istediği kıyafetleri çizdi. Goethe'nin Faust'undan esinlenerek 17 taşbaskı dizisi yaptı. 1828 sergisine, ağır saldırılara uğrayan "Sardanapal'in ölümü" tablosunu gönderdi. 1831 sergisine "Barikat" adıyla da bilinen en meşhur eseri "Halka öncülük eden hürriyet" kompozisyonunu gönderdi.
1832' de Fas sultanının yanına bir görevle giden Mornay Kontu'na refakat etti; Meknes'e gitti, orada bornozlu Arapları görünce, eskiçağ sanatının güzelliğini bulmuş gibi oldu. İki kez Tanca'ya gitti. Bu gezilerinden birinde İspanya'ya uğradı, Cezayir'de konakladıktan sonra Fransa'ya döndü. Sonraki eserlerinde bu yolculuklarının hatıralarını işledi. 1834 sergisine "Cezayirli kadınlar"ı sundu.
1835 sergisinde "Chillon mahpusu" sergilendi. Hamlet için on altı taşbaskı yaptı. Hizmetine giren Jenny le Guillou 28 yıl ustaya fedakârca baktı; bu bağlılık arkadaşlarından bazılarının kendisinden uzaklaşmasına yol açtı. 1837' de "Medea" adlı tablosunu yaptı, ilk başarısızlığını yaşadı. Ertesi yıl Hollanda ve Belçika'ya geziye gitti. Devletten önemli siparişler almasına rağmen eserleri hâlâ tartışmalara sebep oluyordu. 1839 sergisine gönderdiği üç tuval geri çevrildi. Güzel Sanatlar Akademisi, kendisini ancak 1857' de kabul etti.
1840 sergisinde "Trajanus'un adaleti" , ertesi yıl "Haçlıların İstanbul'a girişi" kompozisyonlarını sergiledi. Sağlığı sık sık bozulduğu için zamanını Champrosay ile Paris'teki atölyesinde geçiriyordu. 1845 sergisine "Meknes sarayından çıkan sultan" ve "Marcus Aurelius'un ölümü", 1848' dekine ise "Arap oyuncu" ve "Soytarılar" tablolarını verdi. Ertesi yıl "Otello ile Desdemona", 1854' de "Aslan avı" sergilendi.
Ayrıca, çiçek resimleri, birkaç natürmort, peyzajlar, özellikle Dieppe'den deniz manzaraları, kendi portresini, Chopin'in, George Sand'ın vb. portrelerini yaptı. Sonunda güçlü ressamlığını kabul ettirdi, 1855 Milletlerarası sergisinde büyük başarı kazandı. Paris Belediye meclis üyesi oldu, birçok sipariş aldı. Delacroix, Michelangelo ile Velasquez'i birleştirmek istediğini ileri sürüyordu, çoğu zaman Rubens ve büyük İtalyan ressamlarıyla boy ölçüştü.
Bu büyük ressamda, tenkit düşüncesi, aydınlatma yeteneği, anlatım doğruluğu ve nazariyeci (teorisyen) kişilik vardı. Eugene Delacroix, 1863 yılında (yaş 65) Paris'te öldü.
Eugene Delacroix - Kendi portresi |
Eugene Delacroix - Halka yol gösteren özgürlük (1831) |
Eugene Delacroix - Cezayir'li kadınlar |
Eugene Delacroix - Fas'da bir Yahudi düğünü |
Eugene Delacroix - At gezintisi (Faust ve Mefisto) |