18 Eylül 2017 Pazartesi

1789 FRANSIZ İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BEYANNAMESİ

BAŞLANGIÇ :

Millî Meclis halinde toplanan Fransız halkının temsilcileri, halkı mutsuz kılan ve hükümetlerin bozulmasına yol açan sebeplerin, insan haklarını bilmeme, unutma ve hor görme olduğu göz önünde tutularak, insanın tabiî ve vazgeçilmez haklarını resmî bir bildiri ile açıklamaya karar verdiler; tâ ki toplumsal bedenin bütün üyelerine her zaman açık olan bu bildiri, onlara hak ve ödevlerini durmadan hatırlatsın; yasama ve yürütme erkinin eylemleri her an her siyasî kurumun amacıyla karşılaştırılarak, daha da saygı görsün; bundan böyle, yurttaşlar tarafından ileri sürülecek ve bundan sonra tartışma götürmez basit ilkelere dayanacak istek ve şikâyetler her zaman anayasanın korunmasına ve herkesin mutluluğuna yönelsin.

Netice olarak Millî Meclis, Yüce Varlığın önünde ve himayesi altında aşağıdaki İnsan ve Yurttaş haklarını tanır ve ilân eder:

MADDE 1 :  İnsanlar hukuk bakımından hür ve eşit doğar ve öyle kalırlar; toplumsal ayrılıklar, ancak ortak faydaya dayanabilir.

MADDE 2 :  Her siyasî topluluğun amacı; insanın tabiî ve zamanaşımına uğramaz haklarının korunmasıdır. Bunlar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya direnme haklarıdır.

MADDE 3 :  Her türlü egemenlik ilkesi, herşeyden evvel milletin kendisindedir; hiçbir kurul, hiçbir birey açıkça milletten gelmeyen otoriteyi kullanamaz.

MADDE 4 :  Özgürlük, başkasına zarar vermeyen herşeyi yapabilmeye dayanır. Onun için, her insanın tabiî haklarının sınırı, toplumun başka üyelerine aynı hakları sağlayan sınırlardır. Bu sınırlar, ancak kanun ile belirlenebilir.

MADDE 5 :  Topluma zarar veren eylemleri, ancak kanun yasaklayabilir. Kanunun yasaklamadığı hiçbir şeye engel olunamaz ve hiç kimse kanunun emretmediğini yapmaya zorlanamaz.

MADDE 6 :  Kanun genel iradenin ifadesidir; bütün vatandaşlar, şahsen veya temsilcileri kanalıyla kanunun meydana gelmesine katılma hakkına sahiptirler. Kanun, korurken de cezalandırırken de herkes için aynı olmak mecburiyetindedir. Bütün vatandaşlar kanun önünde eşit olduklarından her türlü rütbe, mevki ve işe alınma hakkına eşit olarak sahiptirler; aralarında erdem ve kabiliyetlerinden başka hiçbir ayrım yapılmaz.

MADDE 7 :  Hiç kimse kanunda belirtilen haller ve kanunun öngördüğü biçimler dışında suçlanamaz, tutuklanamaz ve alıkonamaz. Keyfî emirler verilmesini isteyen, bu emirleri veren, uygulayan veya uygulattıran kimseler cezalandırılırlar; ama kanuna uygun olarak çağrılan ve yakalanan her yurttaş hemen boyun eğmek mecburiyetindedir. Direnirse suç işlemiş olur.

MADDE 8 :  Kanun ancak açık ve kesin surette gerekli olan cezalar koyar ve ilân edilerek usulüne göre uygulanan bir kanun uyarınca cezalandırabilir.

MADDE 9 :  Her insan suçlu olduğu açıklanıncaya kadar suçsuz sayılır. Tutuklanması gerekiyorsa, kaçmamasını sağlamak için yapılması mecburi olmayan her türlü şiddet eylemi kanun tarafından ağır şekilde cezalandırılır.

MADDE 10 :  Hiç kimse, dinî bile olsa, kanaatlerinden ötürü rahatsız edilmemelidir; elverir ki, onların açığa vurulması kanunca sağlanan kamu düzenini sarsmasın.

MADDE 11 :  Düşünce ve kanaatlerin başkalarına serbestçe aktarılması, insanın en değerli haklarındandır. Her vatandaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve bunları bastırabilir. Yalnız kanun tarafından belirlenen hallerde, bu özgürlüğün kötüye kullanılmasından sorumludur.

MADDE 12 :  İnsan ve Yurttaş Haklarının güvence altına alınması, bir kamu gücünün varlığını mecburi kılar; bu güç, onu ellerinde tutanların özel menfaatleri için değil, genel fayda için kurulmuştur.

MADDE 13 :  Kamu gücünün devamı ve idarenin giderleri için ortak bir vergi kaçınılmazdır; bu vergi, vatandaşlardan kabiliyetleriyle orantılı olarak eşitçe alınmalıdır.

MADDE 14 :  Bütün yurttaşlar, gerek kendileri gerek temsilcileri kanalıyla genel vergilerin gerekliliğini ortaya koymak, bunlara serbestçe rıza göstermek, nasıl kullanıldığını izlemek, miktarını, matrahını, toplanışını ve süresini belirlemek hakkına sahiptirler.

MADDE 15 :  Toplum, idare teşkilâtının her üyesinden hesap sorma hakkına sahiptir.

MADDE 16 :  Hakların güvence altına alınması sağlanmamış, kuvvetlerin ayrılığı belirlenmemiş olan toplumların anayasaları yok demektir.

MADDE 17 :  Mülkiyet, dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, kanun tarafından belirlenen kamu hizmetleri açıkça gerektirmedikçe, adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, hiç kimse bu haktan yoksun bırakılamaz.