|
Diyarbakır Ulucamii |
ASUR çivi yazılarında
Diyarbakır'ın adı milâttan önce 1300 yıllarından beri "
Amidi" olarak geçer. Bu ad daha sonra
Yunan ve
Lâtin kaynaklarında "
Amido" olmuş, 639' da
Hz. Ömer'in halifeliği devrinde
İslâm fethinden sonra "
Âmid" şeklini almıştır.
Türkler, surlarının ve yapılarının
koyu renkli
volkanik taşlardan yapılmış olmasından dolayı buraya
Kara-Âmid de derlerdi.
Dicle ırmağı kıyısına yerleşmiş bulunan "
Bekir Bin Vail" kabilesinin oturduğu topraklara "
Diyar-ı Bekr" denildi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde "
Diyarbekir" oldu. 1937' de
Türkiye Cumhuriyeti'nde
Diyarbakır olarak
son biçimini aldı.
|
Diyarbakır Kalesi |
Mezopotamya, İran ve
Anadolu'dan gelen
ticaret yollarının
kavşak noktasıydı. Çok eski dönemlerde (mö: I. Bin yıl)
Arâmiler'in kurduğu
Bit-Zamani Krallığı'nın başşehriydi. 349 yılında
Roma İmparatoru II.
Constantinus şehri
surlarla çevirdi ve bölgenin askeri ve idari merkezi yaptı. Beş yıllık kuşatmadan sonra 639' da
Müslüman Araplar'a geçen şehir, 1085'de
Melikşah hükümdarlığında
Selçuklu hakimiyetine girdi 1515 yılında padişah
Yavuz Sultan Selim'le
Osmanlı'ya dahil oldu.
Ünlü şairlerden
Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Gökâlp, Süleyman Nazif, Fâik Ali Ozansoy ve Millet kütüphanesinin
kurucusu Ali Emirî Diyarbakırlıdırlar.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Diyarbakır'ı ziyaretinde kaldığı
Dicle kıyısındaki "
Seman Köşkü" 1939 yılında "
Diyarbakır Atatürk Evi" ismiyle müze yapıldı.