29 Ocak 2020 Çarşamba

SÜPÜRGEÇALISI (çiçek)

DOĞU  Akdeniz çevresinde, Batı ve Güney Avrupa'da, Kuzey Afrika'da yetişen, "katırtırnağı"na benzer bir ağaççık.

Parlak sarı çiçekli, üç yaprakçıktan oluşan bileşik yaprakları vardır. Sert ve uzun dalları süpürge yapımında kullanılır.

"Baklagiller" familyasındandır (Cytisus scoparius). Yeşil meyvaları ve sapları aromatik amin grubu ihtiva ettiğinden damar genişletici (tansiyon düşürücü) özellik taşır.

Ayrıca dallarından kalp güçlendirici spartein elde edilir.

25 Ocak 2020 Cumartesi

SÜPREMATİZM (sanat akımı)

RUS  ressam Maleviç'in kurduğu öncü sanat akımı. Maleviç, "Kübizm ve fütürizmden süprematizme" başlığını taşıyan manifestosunda (1916' da Sen Petersburg'da yayınlandı), hareketin 1913' de başladığını belirtir. "Sanatı nesnenin gereksiz ağırlığından kurtarmayı" isteyen harekettir.

Kurucusu, 1918' de Moskova'da sergilenen "Beyaz zemin üzerinde siyah kare" ve "Beyaz zemin üzerinde beyaz kare" adlı eserlerinde tanıklık ettiği gibi, geometrik şekillerin kullanılmasına dayanan soyutlamayı sonuna kadar zorladılar.

Manifestolar ve konferanslarla yayılan ve mimarîde de temsil edilen süprematizm, Bauhaus akımı üzerinde etkili oldu. Süprematizm, "geometrik soyutlama", "minimal art" ve "kavramsal sanat" gibi bazı  20. yy. sanat akımlarının da habercisidir.

Maleviç  -  "Süprematizm 418"

23 Ocak 2020 Perşembe

SÜNNET OLMAK

ERKEK  çocuğun üreme organının (penis) ucunda bulunan derinin çepeçevre kesilmesidir. Cerrah tarafından yapılan tehlikesiz bir müdahaledir.

Kur'anı Kerim'de "sünnetullah (Allah'ın sünneti)" adıyla anılan sünnet, "Tanrı yolu" mânâsına gelir. Genellikle Hz. Muhammed'in koyduğu kurallar ve müslümanlara gösterdiği yol demektir.

İslâm'a göre; bütün erkek çocuklarının bulûğa ermeden evvel sünnet edilmeleri, bu işlem esnasında dua edilmesi, Kur'an okunması, çocuğa Allah'tan iman sağlamlığı dilenmesi gereklidir. İslâm ülkelerinde çocuklar tek tek veya toplu olarak sünnet edilirler. Anadolu'da sünnet genellikle düğün veya küçük çaplı eğlenceler eşliğinde yapılır. Bazı dindar çevrelerde ise; çalgı, oyun yasak olduğu için sünnet sadece dualar okunarak yapılır. 

Sünnet edilecek çocuğun yatacağı oda süslenir, döşenir. Yatağın başucuna işlemeli muhafaza içinde Kur'anı Kerim asılır. Etrafa güzel kokular serpilir. Ortaya şekerlemeler konulur. Çocuğa yakınları tarafından çeşitli hediyeler verilir ya da vadedilir.

Düğünde çocuk, sırmalı işlemeli başlık, ipekli, yakası kurdeleli entari giyer, başlığına veya omuzlarına işlemeli "Maşallah" yazısı asılır.

Sünnet düğünlerinde kurban kesme geleneği de vardı. Osmanlı saraylarında şehzadeler için büyük sünnet törenleri düzenlenmiştir. Bunların 40 gün 40 gece sürenleri de olurdu.

Sünnet, çok eski zamanlardan beri; Yahudiler, Müslümanlar ve birçok Afrika halkı tarafından uygulanmaktadır. Yahudiler'in inancına göre; "Yahve", bu âdeti, Hz. İbrahim ile bağdaşmasının görünür bir işareti olmak üzere koymuştu. Hristiyanlar'da sünneti farz sayan tek kilise Habeşistan kilisesidir.

Sünneti bir sağlık tedbiri olarak yorumlayan ilk tarihçi Herodotes'dir. Bazı toplumlarda sünnetin, delikanlıların topluma kabul edildiklerini ifade etmek için yapıldığı ileri sürülebilir. Bir görüşe göre de sünnet, bir çeşit kurban törenidir. Bu törende kişi, hayatını borçlu olduğu Tanrısına gövdesinin bir parçasını kurban eder. Philon'a göre; cinsel günahlardan vazgeçmenin sembolü olarak ortaya çıkmıştır.

İslâm'ı sonradan kabul edenler, hangi yaşta olursa olsunlar sünneti uygularlar. Sünnet olmayan bir erkek müslüman olarak kabul edilmez. Sünnet ile kesilen parça hemen toprağa gömülür

19 Ocak 2020 Pazar

SÜLEYMAN NAZİF (şair ve yazar)

TÜRK  şair ve yazarı, 1870 yılında Diyarbakır'da doğdu. Şair ve tarihçi Said Paşa'nın oğlu. Özel öğrenim gördü. Ziya Paşa ile Namık Kemal'in tesiri altında kaldı. 1897 yılında Paris'e kaçtı. Dönüşünde, 2. Abdülhamid tarafından, "vilâyet mektupçuluğu" vazifesiyle Bursa'ya gönderildi.

1908 Meşrutiyet'inden sonra, Ebuzziya Tevfik ile "Tasvir-i Efkâr" gazetesini çıkardı. 1909' da Basra, 1910' da Kastamonu, 1911' de Trabzon, 1913' de Musul, 1914' de Bağdat valiliklerinde bulundu. 1915' de görevinden ayrılarak İstanbul'da yazı hayatına devam etti.

İstanbul'un işgâli sırasında (1918), "Hadisat" gazetesinde yazdığı "Kara bir gün" adlı makalesi üzerine kurşuna dizilme tehlikesi geçirdi. Bir ara Malta'ya sürüldü (1920). Sürgünden dönünce yeniden gazeteciliğe başladı. "Resimli Gazete"de makaleler yazdı.

Süleyman Nazif, daha çok Namık Kemal ve Tanzimat edebiyatı geleneğini sürdüren bir yazardır. Dili ağır ve ağdalıydı, Osmanlıcayı ve Osmanlılığa bağlı değerleri savundu. Türkçenin, Arapça ve Farsçanın katkısı olmadan, insan duygu ve düşüncelerini ifade etmeye kâfi olmadığı görüşündeydi.

Kurtuluş savaşından sonra, Cumhuriyete, Batılılaşmaya ve yapılan tüm yeniliklere karşı çıktı. Ziya Gökalp'ın Türkçülüğünü acı bir dille eleştirdi. Süleyman Nazif, 1927' de İstanbul'da öldü.

Eserleri :  Gizli Figanlar (şiirler, 1906); Malta Geceleri (nesirle karışık şiirler, 1924); Batarya ile Ateş (nesirler, 1918) ; Mehmed Âkif (inceleme, 1924); Fuzulî (inceleme, 1926); İki Dost (inceleme, 1926)

17 Ocak 2020 Cuma

SÜLEYMANİYE CAMİİ


KANUNΠ Sultan Süleyman'ın emriyle, Mimar Sinan tarafından, İstanbul, Süleymaniye semtinde inşa edilmiş cami. 1550 - 1557  yılları arasında yapıldı. Klâsik Osmanlı mimarisinin en büyük eserlerinden biri olan bu cami, Mimar Sinan'ın ikinci önemli camisidir. İnşasına  60  yaşında başladığı bu camiyi Sinan, "kalfalık" eseri olarak sayar.

Boğaz ve Haliç'e hâkim bir tepe üzerinde yer alan cami, çevresindeki binalarla beraber büyük bir "külliye" halindedir. Bu, İstanbul'da Fatih külliyesinden sonra kurulmuş ikinci büyük külliyedir. Külliyenin merkezini meydana getiren caminin planı, biri avlu diğeri esas cami olmak üzere iki kareden oluşan bir dikdörtgen şeklindedir. Caminin çevresinde; dârüttıp, medreseler, dârülkurra, sıbyan mektebi, hamam, imaret, bimarhane ve çarşı gibi sosyal yapılar yer almıştır.

13 Ocak 2020 Pazartesi

LÉOPOLD SURVAGE [STURZWAGE] (ressam)

RUS  asıllı ressam, 1879 yılında Moskova'da doğdu. Moskova Güzel Sanatlar okuluna gitmeden evvel, piyano yapımcısı olan babasının atölyesinde marangozluk öğrendi. 1908' de Paris'e yerleşti ve 1911' de Bağımsız Ressamlar Salonu'na (kübistlerin salonu) girdi.

İlk özel sergisinin kataloğunda "Guillaume Apollinaire" imzasıyla bir tanıtım yazısı yer alıyordu. 1912' den sonra "Renkli ahenk" adıyla 7 "Senfonimaketini yaptı (bunlardan 5 tanesi New York modern sanatlar müzesindedir). Bunların, nonfigüratif sanatın sinemaya girmesine yol açtığı sanılır.

Sanatçı, süsleyici bölümlere ayırarak mekâna yeni bir anlam kazandırırken, eserlerinde düşünceye de büyük yer verdi ("İkaros'un düşüşü", "İnsan yarı hayvan yarı melek"). Liège Kongre sarayına  24 x 5  metre ebadında büyük bir fresk yaptı (1959). Birçok eser resimledi, Rus baleleri için dekorlar ve elbise modelleri hazırladı. Léopold Survage, 1968' de Paris'te öldü.

Léopold Survage  -  Balıkçı  (1927)

11 Ocak 2020 Cumartesi

İSTANBUL SURLARI

BİZANS  devrine ait en önemli sur İstanbul'dadır. İstanbul'un ilk surları şehrin kuruluş tarihlerinde yapıldı (Milattan önce: 657). Bu surlar Sirkeci yakınlarından başlayarak Sarayburnu ve Marmara kıyılarını takip eder; burnu dolaşarak bugünkü Sultanahmet Camii'nin deniz tarafından bugün Ayasofya'nın bulunduğu tepelere doğru ilerler ve Sarayburnu tepesini kısmen içine aldıktan sonra tekrar Sirkeci'de son bulur.

Roma imparatoru Septimus Severus (hükümdarlığı: 193 - 211 yılları arası), Bizans'ı işgâli sırasında bu surları tahrip etti. Sirkeci çevresinde bu ilk surlara ait parçalar son zamanlara kadar duruyordu. Sultan Abdülaziz devrinde (hükümdarlığı: 1861 - 1876) demiryolu yapılırken bu surlar da ortadan kaldırıldı.

Septimus Severus, İstanbul'da bazı binalarla beraber yine Sirkeci yakınlarından başlayan Sarayburnu'nu ve Sultanahmet meydanını içine aldıktan sonra karaya yönelerek Ayasofya yakınında son bulan bir sur yaptırdı. Daha sonra Büyük Constantinus (hükümdarlığı: 306 - 337), Marmara kıyısında Ahırkapı'dan başlayarak Samatya'ya kadar uzanan ve buradan karaya yönelen, Cerrahpaşa ve Fatih bölgelerini içine aldıktan sonra Haliç'e uzanan ve Haliç'ten Sirkeci'ye kadar devam eden bir surla şehir çevrildi.

9 Ocak 2020 Perşembe

SULUBOYA RESİM

SULANDIRILMIŞ  boya ile kâğıt veya mukavva üzerine yapılmış resim. Renklerinin saydamlığını kaybeden guvaştan farklı olarak, suluboya yalaması saydam kalır. Suluboya resimde, kâğıdın beyazlığı, renkler arasında sezilir ve açık renkler olduğu gibi kalır.

Suluboya ile guvaşı birleştirmek için bazı çabalar gösterilmiştir. Bunlara "guvaşlı suluboya" denilir. Suluboyalar berraktır ve çabuk bozulur. Buna karşılık onlarda bir tazelik vardır ve hızla yapılmaları mümkündür.

Turner, Bonington ve Fielding kardeşler, suluboya sanatını Fransa'ya getirmişlerdir. Géricault, Decamps, Eugène Lami ve özellikle Delacroix gibi romantik ressamların çoğu suluboya resimler yapmışlardır. Hayvanları eserlerine konu eden ressam ve heykeltraş Barye dışında, Barbizon okulunun manzara uzmanı ressamları, yağlıboyayı suluboyaya tercih etmişlerdir.

"İzlenimciler", gelip geçici izlenimleri tespit etmek için akıcı olan ve çabukluk sağlayan suluboyadan geniş ölçüde faydalanmışlardır. Önceleri Bonington'un oynadığı öncülük rolünü, o sıralarda Jongkind oynamıştır. Monet'nin öğretmeni olan Eugène Boudin, daha sonraları Seurat, Signac ve Cross gibi "yeni-izlenimciler" ve Dunoyer de Segonzac suluboya resmin ustalarıdır.

John Singer Sargent - Venedik kanalı  (suluboya)

7 Ocak 2020 Salı

SULTANAHMET CAMİİ (Mavicami)

SEDEFKÂR  Mehmet Ağa tarafından, 1. Ahmed adına, İstanbul Sultanahmet meydanında yapılan cami (1609 - 1616). Caminin önü ve iki yanı, geniş bir dış avluyla çevrilidir. Çevresi pencereli bir duvarla kuşatılan bu dış avluya, 3' ü cephede olmak üzere 8 kapıdan girilir.

Caminin iki ayrı kareye yakın planı vardır. Birinci (öndeki) kare (iç avlu)  26  tane granit mermer ve porfir sütûna oturtulan  30  kubbeyle çevrilidir. Mermer döşemeli olan avluda, çevresinde 6  mermer sütûn bulunan bir şadırvan vardır. Şadırvan kemerleri, kabartmalı olarak "rumî" geçmelerle; köşebentleri de kabartma lâle ve karanfil motifleriyle süslüdür.

İç avluya, biri cepheden, ikisi yandan merdivenle çıkılan 3  kapıdan girilir. Bu kapılar ve cümle kapısı bronzdandır. İkinci kare (caminin harem kısmı)  64 x 72  metre ölçülerinde bir alanı kaplar ve çapı 24 metre, yüksekliği 43 metre olan bir orta kubbeyle örtülüdür. Bu kubbe, 4 büyük "filayağı" üzerine binen 4 büyük kemere, pandantiflerle oturur. 5 metre çapında olan bu ayaklar, aşağıdan yukarı doğru  yivlidir. Bu yivler, ayaklara yumuşak bir görünüm sağlar.

3' er eksadra ile genişletilen sivri kemerli 4 yarım kubbe, caminin içine büyük bir hacim verir. Aşağıdan yukarıya 5 sıra olarak istiflenen 260 yuvarlak kemerli pencere, yapıya büyük bir hafiflik ve hiçbir camide görülmeyen bir ışık sağlar.

Caminin sol köşesinde "hünkâr mahfeli" yer alır. Mozaik ve yeşim süslemeli mihrabı, sedefli kapısı, turkuaz üzerine altın yaldızla yazılı çinileri, süsleme bakımından büyük bir değer taşır. Mahfelin oyma ve kabartma işleri, mermer korkulukları, taş işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır.

Mahfelin yanında, 1. Ahmed'in bir çilehanesi (itikaf köşesi) bulunur. Hünkâr mahfelinin camiden ve "Kasrı Hümayun"dan da girişi vardır. Mahfelin altındaki ahşap tavan da süsleme bakımından zengindir.

Caminin duvarları 16. yy. sonuyla 17. yy. başlarına ait çini panolarla kaplıdır. İnşaat defterlerine göre; burada  21 043  çini kullanıldı. Çinilerdeki motifler sayılamayacak kadar çoktur. Camideki yazılar, devrin ünlü hattatlarından Ahmed Gubarî tarafından yazıldı. Sedef işleri mimarın kendisi tarafından yapıldı. Zamanla bozulan kalem işleri, eski özelliklerini korur.

Caminin diğerlerinde olmayan özelliklerinden biri de  6  minareli olmasıdır. Ana kapının iki tarafında yer alan minareler ikişer şerefeli, köşelerde yer alanlar üçer şerefelidir. Cami bu 6 minare ve kubbesiyle, Ayasofya'nın ağırlığı karşısında, hafifliğin ve inceliğin başarılı bir örneğidir.

Cami; Sultan Ahmed'in türbesi, misafirhane, imaret, medrese, dârüşşifa, çarşı gibi yapıların merkezi durumundaydı. Atmeydanı'nın (Sultanahmet) bir ucunda yer alan bu binalar, sonradan ortadan kaldırıldı. Caminin sol tarafında bulunan Kasrı Hümayun da yandı.

5 Ocak 2020 Pazar

LOUİS HENRİ SULLİVAN (mimar)

AMERİKALI  mimar, 1856 yılında Boston'da doğdu. Çıraklığını Chicago'da, ilk gökdelenin mimarı W. Le Baron Jenney'nin yanında yaptı. Öğrenimine Paris'te Güzel Sanatlar okulunda, Vaudremer'in atölyesinde devam etti (1874).

İtalya'ya gitti, sonra Chicago'da mühendis Dankmar Adler ile ortak oldu. Bu şehirde beraber yaptıkları binaların en önemlisi; akustiğe elverişli parabolik tavanı ve eğri çatısıyla  6 bin kişilik "Auditorium"dur.

Yine ikisi birlikte, 1890' da Saint-Louis'de "Wainwright Building" adlı gökdeleni yaptılar. Sullivan, tek başına, 1899-1904 yılları arasında Chicago'da, orantıları bakımından bütünlük ve yetkinlik şaheseri sayılan "Carson", "Pirie Scott and Co" mağazalarını yaptı. Bu onun son eseridir. Kısa zamanda ayyaşlığa ve yoksulluğa düşen Louis Henri Sullivan, 1924' de Chicago'da öldü.

Louis Henri Sullivan  -  Auditorium    (Chicago)

3 Ocak 2020 Cuma

SUCUK (gıda ürünü)

SUCUK,  içine baharlı maddeler konularak yoğrulan et kıymasının, kurutulmuş bağırsaklara doldurulmasıyla yapılan bir çeşit gıda ürünüdür.

Sucuk yapımında manda, malak veya sığır eti kullanılır. Bunların içine bazen koyun eti de katılır. Yağlı ve lezzetli olması için kuyruk kıyması karıştırılır.

10 kilo sucuk yapmak için gerekli malzemeler: 

5 kilo sığır kıyması, 5 kilo manda veya malak kıyması, 1 kilo koyun kuyruk kıyması, 70 gram karabiber, 40 gram kırmızı biber, 70 gram kimyon, 5 gram tarçın, 5 gram zencefil, 5 gram nitrat, 5 gram yenibahar, 100 gram ezilmiş sarımsak.

Bu malzeme karıştırılarak iyice yoğrulur. Önceden kurutulmuş olan bağırsaklar ıslatılarak yumuşatılır ve karışım bağırsaklara doldurularak kurutulur. Bazı bölgelerde kıymaya daha fazla baharat karıştırılır.

1 Ocak 2020 Çarşamba

PİERRE SUBLEYRAS (ressam)

FRANSIZ  ressam ve gravürcü, 1699 yılında Saint-Gilles-du-Gard'da doğdu. 1726' da Roma ödülünü aldı. Roma'ya yerleşti. Başlıca eserleri: "Styx'in gölgelerini aşan Charon", "Aziz Ambrosius imparator Theodosius'u bağışlarken", "14. Benedictus'un portresi", "Aziz Benedictus bir bahçıvanın çocuğunu diriltirken" Pierre Subleyras, 1749' da Roma'da öldü.

Pierre Subleyras  - Aziz Benedictus bir bahçıvanın çocuğunu diriltirken  (1744)