31 Ekim 2017 Salı

LİZOZİM GÖZÜN DOĞAL ANTİSEPTİĞİ

LİZOZİM, serumda, tükürükte, gözyaşında ve burun içi mukozasında bulunan bir enzimdir. Bakterilere ve bazı virüslere karşı etkilidir. Zona gibi, Herpes virüsünün etken olduğu hastalıklarda tedavi maksadıyla kullanılır. Ağız yoluyla verilir.

Lizozim'in balgam yumuşatıcı tesiri çok iyi olduğundan, protein eritici enzimlerle birlikte lokal iltihaplara karşı kullanımı tavsiye edilmiştir.

30 Ekim 2017 Pazartesi

KARATEPE KAZILARI

TÜRKİYE'de Çukurova'nın kuzeyinde, Kadirli ilçesinin 25 km güneydoğusunda bir kaledir. Burada ilk araştırma, 1946' da Prof. Bossert tarafından yapıldı. 1947-55 yılları arasında Prof. Bossert, Doçent Bahadır Alkım ve Halet Çambel tarafından kazıldı.

Yazıtlardan kalenin, Mö 730 yılında, Danunaların kralı Asitavanda tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Kalenin ebatı kuzey-güney yönünde 376 m, doğu-batı yönünde 196 m dir. Kazı sonucu bazı yerlerde tek, bazı yerlerde üç yapı katı tespit edildi.

Kale, kalınlığı 4 m olan sur duvarlarıyla çevrilidir. Moloz tekniğiyle yapılan surların özellikle nehir tarafı çok yüksektir. Surların köşelerinde bastionlar bulunur. Surun tahkimatlı ve kuleli iki kapısı olduğu anlaşıldı.

Karatepe mimarî buluntuları içinde en önemlileri; sütûnlu ve dikdörtgen şeklinde iki oda, güney yamaçta sura bitişik önde ve arkada dört odalı yapı kompleksi, "kuzey yamaç yapısı" diye tanımlanan diğer bir oda. Karatepe kabartmaları Geç Hitit sanatının en az işlenmiş eserleridir. Bu kabartmalarda Hitit, Asur ve Mısır etkileri görülür.

Seramikler tek ve çok renkli olarak iki gruba ayrılır. Karatepe kalesi, 1955' den sonra restore edilmeye başlandı. Karatepe kalesinden çıkan eser ve buluntular, Adana-Osmaniye'de Karatepe müzesindedir.

LOB NEDİR?

BİR organın birbirinden yarık, oluk veya bölümlerle ayrılmış yuvarlağımsı parçalarını tanımlamak için anatomide "lob" terimi kullanılır. Bir organın loblara ayrılması, nasıl geliştiğine veya büyürken yüzeyinde iz bırakan yakın yapı ve organlarla da ilişkisine bağlıdır.

Akciğerler, karaciğer, beyin, prostat, troit gibi organlar loblara ayrılmıştır.

29 Ekim 2017 Pazar

KARAHİNDİBA UZAKLARA GİDER

BİLEŞİKGİLLER familyasındandır. Botanikteki ismi "taraxacum" dur. Avrupa, Asya, Afrika, Amerika'da yaygındır. Neredeyse dünyanın her yerinde bulunur.

Karahindibalar, rozet konumunda ve uzunlamasına dişli yapraklı, kömeç şeklinde sarı çiçekli otsu bitkilerdir. Meyvesi, üzerinde tuğcukları bulunan ve en hafif bir esintiyle sürüklenen kapıçıklar halindedir. Tohumları çok uzun mesafelere gidebilir.

Salata yapmak için, genç sürgünleri ilkbaharda toplanır. Ziraî yöntemlerle birçok türü elde edilmiştir. Öğütülen kökü, hindiba kahvesine katılır. Asya'da yetişen bir türü, halk hekimliğinde bağırsak yumuşatıcı, idrar ve safra söktürücü olarak kullanılır.




LOĞUSALIK ESKİYE DÖNÜŞ

DOĞUMDAN sonraki 30-40 günlük zaman dilimine "loğusalık dönemi" adı verilir. Bu dönem âdet kanamalarının başlamasıyla sona erer. Hamilelikle değişen bütün iç salgı ve metabolizma işlevleri, dölyatağı başta olmak üzere cinsel organlar eski haline dönerler.

Doğumun bitmesiyle, plasenta hormonlarının, özellikle de östrojen, progesteron ve gonadotropinlerin salgılanması durur. Anne vücudundaki iç salgıbezleri yeni bir denge tutturmaya çalışır. Bu dönemde hipofiz bezi, süt salgısını başlatan uyarıcı hormonu kana vermeye başlar.

28 Ekim 2017 Cumartesi

ASTENİK TİP

YAPISAL morfolojik tiplerden biri de "astenik" tipdir. Başlıca özellikleri; uzun boy, düz göğüs, dar omuzlar, narin kaslar ve iskelet, uzunlamasına gelişmiş kol ve bacaklardır. Böyle tipler solunum sistemi hastalıklarına daha kolay yakalanırlar ve ekseriyetle de kansız olarak kabul edilirler. Astenik tipin psikolojik yapısı "şizoit" yapıya yatkındır.

26 Ekim 2017 Perşembe

TULÛATTAN ÖNCE KANTO

TULÛAT tiyatrolarında, asıl oyundan evvel, çoğunlukla kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteriye "kanto" denilirdi. Kanto, Türk musıkîsinde 19. yy. ortalarından başlayarak 20. yy. başlarına kadar ilgi gördü. Tanzimattan sonra geçerli olan İtalyan yoz müziğinin etkisiyle ortaya çıktı. Günün tanınmış kantocuları olan kadınlar tarafından eğlence yerlerinde okunurdu.

Notaya alınan yüzlerce kantodan bir kısmını "Şamlı İskender" bir külliyat halinde yayınladı. Kantoların içinde güzel olanları vardır, ama çoğu açık saçık sözlü kaba-saba parçalardır. Kantocu kadınların birçoğu Türk musikîsini pek az bilir.

Güllü Agop'un Osmanlı tiyatrosundaki kantoları bu türün ilk örnekleriydi. Galata'daki tiyatrolarda da rastlanıyordu. Daha sonra tulûat topluluklarının ayrılmaz bir unsuru oldu. Bunlar allı-pullu, göğüsleri açık elbiseler içindeki süslü kadınların, daha ziyade erkek seyircilerin hayranlığını kazanan gösterileriydi.

Peruz Hanım, Şamram Hanım gibi, halkın çok tuttuğu kantocular vardı. Ayrıca tanınmış kantocular arasında: Denizkızı Eftalya, Selânikli Madam Viktorya, Büyük Amelya, Küçük Eleni, Küçük Virjini, Büyük Virjini, Minyon, Viyolet sayılabilir.

Kantonun Peruz tarafından bulunduğu söylenmekteyse de ilk kantocunun, Yoğurtçu çayırında, "Muhaciriz, biçareyiz, ama ne bahtı kareyiz" kantosunu söyleyen Aramik adında biri olduğu ileri sürülür. Sanat bakımından en üstün kantocunun Kamelya Hanım olduğu kabul edilmektedir. Kantocular tiyatro oyunlarında da rol alırlardı.

Ünlü kantolar arasında şunlar vardır: Gemici Dansı, İranlı Avcı, Çoban, Alegro, Arap, Hovarda, Oryantal, Tayfalar, Rast, Yangın Var, Kedi, Küçüksün Pek Şirinsin, Külhanbeyi, Kabak, Efe, Bülbül, Çingene, Güvercin.

OMURGANIN BÜKÜLMESİ (lordoz)

BÜKÜLME, bel ve boyun omurgasında belirgindir. Normalde insanda fizyolojik bir "lordoz" bulunur. Bükülme kamburlaşmaya doğru giderse "kifoz" adını alır. Lordozu ortaya çıkaran sebep kaldırıldığında, lordoz giderilebilir. İleri yaşlılık döneminde kemik erimesiyle veya omurga hastalıklarıyla ortaya çıkan kifoz giderilemez haldedir.

25 Ekim 2017 Çarşamba

KANO OKULU

JAPON, süslemeci ressamlar ailesidir. Kurucuları: Kano Masanobu (1434-1530) ve oğlu Kano Motonobu'dur (1476-1553). 16. yy. sonlarında Eytoku (1543-90) atölyesiyle ün kazanan bu aile, 1615 yılında Sanraku (1559-1635) ve Tan-yu (1602-74) ile Tokugava Şoğunları resmî okulunu meydana getirerek 1868' e kadar sürmüştür.

Kano - (17. yy. başı)

MUKOZADA DEĞİŞİKLİK VARSA

BİR mukoza örtüsünde hastalığa bağlı değişikliğe "lökoplazi" denilir. Pürüzlü yüzeyli, sınırlı ve düzensiz şekilli, beyaz renkli, bir veya daha fazla kabarık plağın mukozada ortaya çıkmasıyla farkedilir.

Çoğunlukla ağız boşluğu, gırtlak, vulva, dölyatağı boynu, penis mukozalarında görülür. Bu durum, epitel dokunun yapısında değişikliğe yol açan sigara dumanı, hafif, ama uzun süreli zedelenmeler, kronik enfeksiyonlar gibi uzun süreli tahriş edici etkenlerin neticesinde ortaya çıkar.

Epitel dokunun yapısındaki değişimler; kalınlık artışı ve dış katmanlarda keratin artışıdır. Bazı vakalarda bu tahriş plakları tümör gelişimine doğru ilerleyebilir. Bu sebeple, lökoplazi kanser öncesi bir değişiklik olarak kabul edilir. Bu yüzden sürekli takip edilmeli ve kansere dönüşüm belirtileri vermeye başladığında ameliyatla alınmalıdır.

24 Ekim 2017 Salı

KANLIDİVANE KALINTILARI

ANADOLU'DA Kilikya bölgesinde Mersin-Silifke yolu üzerinde Kantyelis şehri bulunur. Geniş bir alana yayılmış bulunan bu şehrin kalıntıları ilk defa 19. yy. ortalarında Langlois tarafından keşfedildi.

Şehir hakkındaki en eski belgeler Mö 3. yy'a ait bazı yazıtlardır. En parlak devrini 2. Theodosius zamanında (408-450) yaşadı. Bu devirde adı "Neapolis" olarak değiştirildi. 11. yy.' da şehir terkedildi.

Şehir, merdivenlerle inilen geniş bir çukurun etrafında kurulmuştur. Şehirde saray, kilise, manastır, sarnıç, kule kalıntıları ve batı yönünde mezarlık alanı vardır. Bugünkü ismi "Kanlıdivane" olan bu şehrin çukurunda, suçluların aslanlara parçalatıldığı sanılır.

LÖKORE NEDİR?

LÖKORE, dölyolundan sarı-beyaz renkli bir salgının gelmesidir. Oldukça sık görülen bu patolojik durum, hamileliğin başında veya enfeksiyon hastalıkları, endokrin bozukluklar, metabolizma hastalıkları gibi genel hastalıklar sebebiyle olabilir.

Bu salgı ayrıca; dölyolu ve dölyatağıyla ilgili yerel hastalıklarda, meselâ; enfeksiyonlar, dölyolu veya dölyatağı sarkmaları, dölyatağı boynu polipleri, dölyatağı boynundaki aşınmalar, doğumda olan yırtık nedbeleri neticesinde ortaya çıkar.

Lökore, normal şartlarda dölyolu mukozasını nemlendiren seröz sıvının, normalden fazla artışına da bağlı olabilir. İltihabî salgılar varsa, bu durumda lökore, sarı ve cerahatli görünüm alır.

23 Ekim 2017 Pazartesi

VASİLİ KANDİNSKİ, eser-biyografi

RUS ressam, 1866 yılında Moskova'da doğdu. Soyut sanatın kurucularından. Çocukluğunda bir müddet İtalya'da kaldı. Önce fen, sonra da hukuk öğrenimi aldı. Avrupa ve Kuzey Afrika'da dolaştı. Münih'te resim çalıştı (1896) ve 1902' de orada bir okul açtı.

Vasili Kandinski'nin ilk eserleri izlenimci sonra da fovist eğilimli manzaralardır. 1908' den başlayarak ikona sanatının etkisi altında desenler ve suluboyalar yapmaya ve yavaş yavaş figüratif sanattan uzaklaşmaya başladı. 1910' dan sonra da figüratif eser vermedi. 1911' de "Sanatta Düşünce" adlı bir kitap yazdı ve "Mavi süvari" grubunu kurdu.

1914' de Moskova'ya döndü. 1919' da Güzel Sanatlar Akademisi profesörlüğüne ve Resim Kültürü müzesi müdürlüğüne getirildi. 1920' de Rus Bilimler ve Sanatlar akademisinin kurulmasını sağladı. 1921' de ülkesinden tekrar ayrıldı, Walter Gropius'un, Weimar ve Dessau'da kurduğu Bauhaus sanat okuluna profesör oldu (1922-32). 1889' da bir müddet kaldığı Paris'e 1933' de yerleşti.

"Klange" adı altında topladığı şiirlerini 56 tahta oymasıyla resimledi. "Düzlemde nokta ve çizgi" adlı kitabını yayınladı. Kandinski, 1944' de Neuilly-sur-Seine'de öldü.

Vasili Kandinski - Göl  (1910)

BEL AĞRISI (lumbago)

BEL bölgesine yerleşen ağrıların, türüne bakmaksızın hepsine birden "lumbago" adı verilir. Lumbago çok farklı hastalıkların belirtisi olabilir. Birçok vakada ağrı kas kökenlidir ve anî eforlara, yorgunluğa, üşütmeye ve romatizmal hastalıklara bağlı olabilir.

Diğer sebepler arasında artroz, ankilozan spondilit, tüberküloz, doğuştan oluşum kusurları gibi omurganın kemik lezyonları rol oynar. Omur tümörleri, böbrek hastalıkları, aşırı bel lordozu ile duruş bozuklukları, omurlar arası disk fıtıkları da sayılabilir.

Ağrılı belirtiler bel bölgesiyle sınırlı olabilir veya tutulan omurlar seviyesinden çıkan sinir köklerinin tahrişiyle bağlantılı olarak siyatik siniri boyunca yayılan bir ağrı olabilir.

22 Ekim 2017 Pazar

SUNA KAN, biyografi

TÜRK keman virtüözü, 1936 yılında Adana'da doğdu. Küçük yaşta keman çalmaya başladı. Ankara'da Walter Gerhardt, Gilbert Back, İzzet Albayrak ve Lico Amar'dan ders aldı. İlk konserini 9 yaşında verdi.

1948 yılında çıkarılan özel bir kanunla ("İdil Biret-Suna Kan" kanunu) Fransa'ya gönderildi. Gabriel Bouillo'nun yanında keman eğitimini geliştirdi. 1952' de konservatuarı bitirdi. 1954 Cenevre yarışmasında birincilik madalyası, 1954 Viotti yarışmasında birincilik ödülü, 1956 Münih yarışmasında ikincilik ödülü, 1957 Marguerite Long-Jacques Thibaud yarışmasında beşincilik ödülü kazandı.

Suna Kan, Türkiye ve yabancı ülkelerde konserler verdi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrasına solist tayin edildi. TRT Ankara oda orkestrasının başkemancılığını yaptı. Fransa, İtalya, İsveç, Norveç, Belçika, Rusya, Pakistan, Habeşistan ve Kenya'da, ünlü orkestralar refakatinde başarılı konserler verdi. Geniş bir repertuara sahip olan Suna Kan, özellikle Türk bestekârlarının eserlerini de icra etmiştir.

LUTEOM (yumurtalık tümörü)

LUTEOM, yumurtalıktan kaynaklanan ve nadir görülen bir tümördür. Sarı cisme benzeyen hücrelerden oluşur. Bazen hamileliğin son üç ayında veya loğusalıkta ortaya çıkar. Luteom hücrelerinin hormon salgılama etkinliği vardır. Androjen, östrojen veya progesteron salgıladığı için, bu hormonların kandaki seviyeleri yükselir ve buna bağlı olarak klinik belirtiler ortaya çıkar.

21 Ekim 2017 Cumartesi

KAME SANATI

FARKLI renkli, üst üste iki tabakadan meydana gelen ve üstteki tabakasına kabartma bir figür yontulan kıymetli taşa "kame" denilir. Taş üstüne kazı resim yapan oymacılar çoğunlukla akik, alaca somaki, kadıköy taşı gibi iki veya daha çok renkli bir görünüm verebilecekleri birkaç tabakalı taşlar kullanırlar.

Eski Mısırlılar kame üstüne kazı resim yapmayı bilirlerdi. Kahverengi akik üzerine yapılmış "Ptolemaios" gibi bu türden kalan eserlerin sayısı çok azdır. Bu türde en güzel eserleri Eski Yunanlılar vermiştir. Kame üstüne kazı resim yapmış olan Eski Yunanlıların en ünlülerinden biri Dioskorides idi, yaptığı "Caligula başı" bir şaheserdir. En ünlü kamelerden biri de Roma'da Farnese galerisindeki dört tabakalı kahverengi akik kamedir.

Kutsal imparatorluğun ilk yüzyılında kame kazıcılığı altın devrini yaşadı. Ortaçağın büyük kısmı boyunca ihmal edilmiş olan taşkazıma sanatı, uzun süre sadece kutsal kalıntı muhafazalarını, kutsal kapları ve incil muhafazalarını işlemekle yetindikten sonra, Rönesans'la birlikte yeniden gelişmeye başladı ve Médicisler'in etkisiyle, kameler en az imparatorluğun ilk yüzyılındaki kadar yaygın bir geçerlilik kazandı. Bu devrin en ünlü sanatçılarından biri Milano'lu Domenico'dur.

Fransa büyük kamesi - Augustus'un tanrılaştırılması
30 x 26 cm   (1. yy.)

BEBEĞİN TERS GELMESİ

DOĞUM esnasında bebeğin önce başından değil, kalça tarafından gelme biçimine bebeğin ters gelmesi (makat gelişi) denilir. Bacaklardan sonra omuzlar ve baş çıkarılır. Bu işlemin güçlükleri vardır. Omuzların çıkarılması sırasında bebeğin kolları yukarıya çıkabilir ve omuz ile doğum kanalı arasında sıkışarak omuzun çıkarılmasını engelleyebilir veya çok zorlaştırır. Böyle ters gelme durumlarında kol kırıkları veya felç gelişebilir.

Son aşamada ise baş, doğum kanalından çıkmakta zorlanabilir. Bebeğin başının doğum kanalında sıkışması boğulmaya sebep olabilir.

20 Ekim 2017 Cuma

KALMİA ÇİÇEĞİ

KALMİA,  İsveçli botanikçi "Per Kalm"in isminden alınmadır. Kışın yapraklarını dökmeyen, şemsiye şeklinde pembe, mor, leylak ve beyaz renkli gösterişli çiçeklerdir. Fundagiller familyasından olup, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen çalı cinsidir. Anayurdu Amerika'dır.

Kalmia çiçeğinin taç yapraklarının iç yüzeyinde bulunan mini başçıklar, en ufak bir temasta, meselâ bir böceğin dokunmasıyla, bulundukları yerden fırlayarak, çiçektozlarını temas eden cisme bulaştırırlar. Kalmianın yuvarlak kapsül şeklinde zehirli meyvaları olur.

MAKROFAJ İŞ BAŞINDA

HÜCRE artıklarını veya yabancı parçacıkları yutma özelliği olan büyük hücrelere "makrofaj" denir. Bu hücreler kemik iliğinde ürerler ve kanda "monosit" olarak dolaşırlar. Kan dolaşımına katıldıktan sonra bütün vücut dokularına göç ederler.

Makrofajlar karaciğerin ve dalağın bazı dokularıyla bütünleşmiş sabit halde bulunurlar. Akciğerlerde ise alveol boşluklarında bulunan makrofajlar, solunumla akciğerlere giren tozların uzaklaştırılmasıyla vazifelidir.

Makrofajlar istilâcı mikropları, yabancı proteinleri, ölü doku parçalarını ve ölü hücrelerden arta kalan maddeleri yutarak yok eder. Bu vazifesiyle vücudun ana savunma sistemlerinden birini oluşturur.

19 Ekim 2017 Perşembe

WİLLEM KALF, eser-biyografi

HOLLANDALI ressam, 1619 yılında Rotterdam'da doğdu. Fransa'da kaldığı süre içinde (1640-45) köy evlerinin resimlerini yaptı. Hollanda'ya döndüğünde, çok şahsî bir natürmort anlayışını değerlendirdi. Bu anlayışta mutfak, mahzen, şaraphane, mercanlar, deniz kabukluları, çin veya delf gümüş takım ve vazolarının resimlerini yaptı. Willem Kalf, 1693' de Amsterdam'da öldü.

Willem Kalf - Natürmort

DİLİN BÜYÜMESİ

DİLİN patolojik sayılacak şekilde büyümesine "makroglosi" denilir. Genellikle dudaklarla beraber büyür. Doğuştan gelen şekil bozuklukları, tümörler, çoğunlukla lenfanjiyomlar, iltihaplar ve iç salgı bezi hastalıkları, akromegali ile beraber görülür.

Dil büyümesi, aşırı ölçüde olursa, özellikle çocuklarda beslenmeyi engelleyebilir. Ayrıca; dilde iltihaplanma, ağızda biçim bozuklukları, nefes alma ve seste bozulmalar yapabilir.

18 Ekim 2017 Çarşamba

KALEM İŞİ NAKIŞ (Topkapı sarayı)

Rômili ve arada klâsik geçme nakışlar (16. yy.) - Topkapı Sarayı-İst.

MAKROZOMİ NEDİR?

VÜCUDUN anormal gelişimine "makrozomi" denilir. Daha çok iç salgıbezlerinin, özellikle de hipofiz ve böbreküstü bezinin çalışma bozukluğuna bağlı olarak gelişir. Bu bezlerin aşırı hormon salgılamasıyla olur.

Bebek anne karnında iken ağırlığı 4,5 kiloyu geçerse "fetal makrozomi" den bahsedilir.

17 Ekim 2017 Salı

KAHKAHA ÇİÇEĞİ

İKİ çeneklilerden, kalp şeklinde yaprakları, pembe, mor veya beyaz renkli huni biçimindeki gösterişli çiçeklerinden dolayı, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir sarmaşık türüdür. Orta ve Güney Amerika kökenli bir yıllık bitkidir.

Botanikteki adı: Convulvulus persicum

MALAKOPLAKİ (mukoza iltihabı)

MALAKOPLAKİ, mukoza yüzeylerini, özellikle de mesane (idrar kesesi) ve idrar yolları mukozasını ilgilendiren nadir bir iltihap çeşididir. Yumuşak, yassı, az veya çok geniş, beyaz-sarımsı renkte, kabarık mukozayla çevrili plaklar halindedir. Sebepleri bilinmemektedir.

16 Ekim 2017 Pazartesi

KAKADU KUŞU

KAKADU, kuşun sesi taklit edilerek üretilmiş Malezya dilinden bir kelimedir. Büyük boy çeşitli papağanlara denir. Kakadular, türüne göre farklı renkte olurlar; sarı ve pembe karışımı beyaz, gri, kırmızı, siyah olabilirler.

Hepsinde gaga kalın ve sağlam, kuyruk kısadır. Başlarında dikleşebilen bir tepelik bulunur; bazılarında tepelik oldukça büyüktür. Filipinler'den Avustralya'ya kadar pek çok türü yaşar. Yumuşak huylu olduğundan kafeste beslenebilir. Papağangiller familyasındandır.

Bazen gürültülü geniş sürüler oluşturan kakaduların bazı türleri 50 yıldan fazla yaşar ve konuşma kabiliyetleri zayıftır.

MANİ NEDİR?

MANİ, içgüdüsel-duygusal dürtülerin denetimden çıkmış şekilde yükselerek, düşünce ve davranışlara egemen olmasıdır. Normalde çevrimsel bir gelişme gösteren ve çoğunlukla yapısal olan bu durum, bazen ikincil ve tepkiseldir.

"Mani" sözü, geçmişte delilik ile neredeyse eşanlamlı kullanılmıştır. Günümüzde de "manyak" biçiminde günlük dilde kullanılan bu kavram, gerçek mânâsının dışında, anormal bir saplantıyı anlatmak için kullanabilmektedir. Halbuki uzmanlar, mani kavramını, özellikle "manik-depresif psikoz" tablosunun kritik dönemlerini belirtmek için kullanırlar.

15 Ekim 2017 Pazar

RESSAM FIRÇASIYLA KADIN

İngres  (19. yy.)

MANİYERİZM NEDİR?

PSİKİYATRİDE, yapmacıklı, aşırı ve anlaşılmaz tavır ve davranışlara, tabiî ve sade olmaktan uzak mimik, jest veya sözcüklere başvurmayı ifade eden terim "maniyerizm"dir.

Böyle şahıslarda, jestler abartılı ve orantısızdır. Ağdalı sözcükleri seçerek konuşur ve üstü kapalı bir anlatım kullanırlar. Bazen gururlu, çoğu kez saygılı ve dalkavukça konuşmalar yaparlar. Sık sık gereksiz yere gülerler. Bütün anlatımlarında bir uyumsuzluk izlenimi gözlenir.

Maniyerizme bazı histerik durumlarda, bütün derin kişilik değişimlerinde ve şizofrenide rastlanır.

14 Ekim 2017 Cumartesi

KABARTMA HEYKEL

Erzurum kongresi anıtı (Türkiye)

MAO (monoamin oksidaz) İLÂÇ NE YAPAR?

BU tür ilâçlar; adrenalin, triptamin, serotonin, gamma-aminobütirik asit gibi biyolojik aminlerin, yani doku kaynaklı olan ve tansiyon, sinir iletisi, bağırsak ve dölyatağı kaslarının kasılması üzerinde biyolojik olarak etkin olan maddelerin tesirsiz hale gelmesini sağlayan enzimlerdir.

Biyolojik aminler, dokulardan serbestleştikten belirli bir müddet sonra, monoamin oksidazlar (MAO) tarafından etkisizleştirilirler. Böylece bu maddelerin tesir süresi denetlenmiş olur. Bu ilâçlar "kırmızı reçete" ile verilirler.

13 Ekim 2017 Cuma

JUAN DE JUNİ, eser-biyografi

FRANSIZ heykeltraş, 1507 yılında Joigny, Burgogne'da doğdu. Valladolid'e yerleşmeden evvel İtalya'ya gitti. Keskin hatlı ve canlı heykelleri, yerli sanatçılardan çok İspanyol sanatının damgasını taşır. San Marco de Leon manastırı cephesindeki kahraman büstlerini yaptı. İsa ve Meryem ile ilgili dinî heykeller yapmıştır. Juan de Juni, 1577' de Valladolid'de öldü.

Juan de Juni - İsa'nın gömülüşü (detay)

MASTEKTOMİ (memenin alınması)

MEMENİN alınması, özellikle habis (kötü huylu) meme tümörlerinde uygulanır. Nadiren, şiddetli travmalar, enfeksiyonlar ve çok yaygın iyi huylu tümörlerde de meme alınabilir.

Memenin sadece üzerini örten deriyle beraber alınmasına "basit mastektomi" denir. Memeyle beraber altındaki büyük ve küçük göğüs kaslarının tamamen çıkarılmasına "radikal" mastektomi denilir.

Mastektomide ayrıca, koltukaltındaki lenf bezleri, gerekirse köprücük kemiği üstündeki lenf bezleri ve iç meme zincirindeki lenf bezleri de çıkarılır.

Radikal mastektomi kötü huylu meme tümörlerinde tatbik edilir. Böylece tümör kitlesiyle beraber, tümörün metastaz yapabileceği lenf düğümleri ve lenf yolları da çıkartılmış olur.

12 Ekim 2017 Perşembe

PİERRE JULİEN, eser-biyografi

FRANSIZ heykeltraş, 1731 yılında Saint-Paulien, Languedoc'ta doğdu. Puy, Lyon, Paris'te Guillaume II Coustou'nun atölyesinde ve Roma'da (1768-73) kendini yetiştirdi. Roma'dan dönünce, Sens katedralindeki veliaht anıtını Coustou ile beraber yaptı ve 1779' da Kraliyet Akademisine girdi. Pierre Julien 1804' de Paris'te öldü.

Pierre Julien - Keçi Amalthée (Keçili kız)

MASTİT (meme iltihabı)

MEME iltihabı, özellikle süt bezlerinin, bebek emzirme dönemi gibi en etkin olduğu dönemlerde ortaya çıkar. İltihabın sebebi; meme başındaki küçük yaralar, çatlak veya soyulmalarla memeye giren ve süt kanalları ile lenf yollarına yayılan mikroplardır.

Meme iltihabı, akut veya kronik olabilir. Akut olanında ateş, emzirme esnasında şiddetlenen ağrı, şişme ve daha sonra cerahatli akıntı görülür. Kronik olanında ise, iyileşmemiş akut mastitin ardından gelişebileceği gibi, hastalığın ilk evresinden başlayarak hafif belirtiler gösterebilir.

Kronik meme iltihabı, nadir olarak tüberküloz (verem), frengi mikrobu, mantarlar veya ekinokok kistlerine bağlı olabilir.

11 Ekim 2017 Çarşamba

JUAN DE JUANES, eser-biyografi

İSPANYOL ressam, (Vicente Juan Masip Navarro) 1523 yılında Fuente La Higuera'da doğdu. Vicente Masip'in oğlu. L. Morales ile birlikte İspanyol rönesansının en iyi dinî sahneler ressamı oldu. Eserlerinde İtalyan tesiri gözlenir. Gölgeli biçimler ve ışıltılı renkler kullanır.

Yaptığı resimlerde manzara, 15. yy'ın anlatımcı özelliğine sahip değildir, sadece bir süsleme unsurudur. Ressam, 1579' da Bocairente'de öldü.

Juan de Juanes - Don Luis de Castella'nın portresi

MASTOİDİT (mastoit iltihabı)

KULAK kepçesinin arkasında ve altında elle farkedilebilen kemik çıkıntısına "mastoit" denir. Mastoit iltihabı (mastoidit), akut irinli veya alevlenmelerle ilerleyen kronik ortakulak iltihabının en sık rastlanan komplikasyonudur.

İltihabın ortakulaktan mastoit mukozasına ve kemik yapısına yayılması; mikropların hastalık yapma gücüne, vücut direncinin düşmesine, hattâ kemiğin anatomik biçimine bağlıdır. Mastoidit, ateş, başağrısı ve mastoit çıkıntıyla beraber kulakta şiddetli ağrılarla ortaya çıkar.

Antibiyotik tedavisi ile netice alınamazsa, mastoit kemik çıkıntısının içindeki iltihaplı süngersi kemik dokusunun boşaltılması için ameliyat yapılır.

10 Ekim 2017 Salı

JEAN-BAPTİSTE JOUVENET

FRANSIZ ressam, (Jean III), 1644 yılında Rouen'de doğdu. Paris'te Poussin'in tesirinde kaldı ve burada büyük otellerin süslemelerini yaptı. 1673' de Notre-Dame'da Hz. İsa ile ilgili tabloyu ("Bir felçliyi iyileştiren İsa"), sonra Rubens'in genel renklerine yakın renklerde yine Hz. İsa ile ilgili büyük dinî tablolar yaptı.

1713' de sağ tarafına felç geldi ve "Meryem Ana'nın Ziyareti" adlı eserini sol eliyle bitiren ressam 1717' de Paris'te öldü.

Jean-Baptiste Jouvenet - Mucizevî balık avı

MEDULLABLASTOM

MERKEZÎ sinir sisteminden kaynaklanan kötü huylu bir tümördür. Çoğunlukla gençlerde ve çocuklarda görülür. Genellikle beyinciğin orta bölümünde veya dördüncü karıncıkta çıkar. Erkeklerde daha sıktır, hızla büyür. Karıncıkların içine girer ve omuriliğin çevresindeki zarlara yayılır.

Embriyon döneminden kaynaklanan bir tümördür; olgunlaşmamış sinir dokusundan çıkar. Son derece kötü huyludur. Radyoterapiye oldukça duyarlıdır.

9 Ekim 2017 Pazartesi

JACOB JORDAENS, eser-biyografi

FLAMAN ressam, 1593 yılında Anvers'de doğdu. Adam van Noort'un damadı ve öğrencisiydi. 1615' de Anvers gild'ine girdi, 1621' de gild'in başkanı oldu. Caravaggio, Jacopo Bassano ve Rubens'in etkisinde kaldılar.

Jordaens, masalı ve İncil'i halka indirdi, tiplerini belirgin bir verismo anlayışıyla işledi, ışıklandırmaya büyük önem verdi. Paleti 1630' dan önceki eserlerinde çok zengindi. Sonra mat gölgeleri aşırı kullandı ve canlılığı elden kaçırdı.

Sanatçı eserlerinde, flaman köylülerinin ve burjuvalarının biraz hantal neşesini dile getirdi. Bu farfaracı ve yer yer kaba ressam, Calvin'ciliği kabul etti, hattâ bundan dolayı şüphe uyandırdı, ama katolik kiliseleri için çalışmaya devam etti. 1649' da La Haye yakınlarındaki orman evinde Orange salonunu süslemekle görevlendirildi.

1654' den sonra İsveç kralı için Hz. İsa ile ilgili 12 tablo yaptı. Birkaç portre yapmasına rağmen portreciliği sevmedi. Jordaens'in taslakları 17. yy. Brüksel halı yapımcılarına model oldu. Ressam, 1678' de doğduğu şehirde öldü.

Jacob Jordaens - Kral içiyor

MELATONİN NEDİR?

MELATONİN, beyinde bulunan epifiz denilen küçük bezden salgılanan bir hormondur. İnsandaki etkileri kesin olarak bilinmemektedir. Melatonin salgılanması epifize, otonom, ortosempatik sinir lifleriyle ulaşan uyarılarla düzenlenir.

Bileşimi ve salgılanması stres durumlarında uyarılır; streste adrenalin ve noradrenalin de salgılanır. Buna karşılık, ışıklı uyaranlar melatonin salgılanmasını engeller. Melatoninin bileşimi ve salgılanma miktarı gece-gündüz değişikliklere uğrar. Gece en yüksek, gündüz ise en düşük değerdedir. Bazı uzmanlar, melatoninin kısıtlanmaması için gece mümkünse karanlık ortamda uyunmasını tavsiye ederler.

8 Ekim 2017 Pazar

JOHAN BARTHOLD JONGKİND, eser-biyografi

HOLLANDALI ressam, 1819 yılında Latrop'da doğdu. La Haye akademisinde okudu. Suluboya tekniğini A. Schelfhout' dan öğrendi. 1846' da tanıştığı İsabey, onu önce Paris'e, oradan Sen nehrinin halicine götürdü. Burası, öncüleri arasında Jongkind'in de bulunduğu izlenimcilerin beşiğiydi.

Normandiya kıyılarında yağlı ve suluboya resimler yaptı, ancak yaşadığı düzensiz hayat eserlerini de etkileyince, Hollanda hükümeti bursunu kesti. Bunun üzerine ressam, hikâyelere dayanan resimler yapmaya başladı. Parasızlıktan kurtulmak için Hollanda'ya döndü, 1855-57 arası Rotterdam'da yaşadı.

Kanal ve rıhtımlarda, ülkesinin ışığını başarıyla yansıtan suluboya resimler yaptı. Jongkind'in içkiyle problemi vardı. Cals onu tekrar Paris'e götürdü. Paris'te, Nivernais'de, Normandiya'da beraber çalıştılar. Ressam kolayca satılabilecek resimler yaptı. Bunların bazıları resim sanatının şaheserleri sayılır.

Dauphiné'de, yağlıboya, guvaş ve suluboya ile dağ manzaraları yaptı. Bu resimler, onun daha evvel yaptığı deniz manzaraları kadar değerliydi. 1878' de La Côte-Saint-André yerleşti. Bir müddet sonra çıldırdı ve Grenoble akıl hastanesine yerleştirilen ressam 1891' de öldü.

Johan Barthold Jongkind - Rosemont şatosunun harabeleri

KALINBAĞIRSAK GENİŞLEMESİ

KALINBAĞIRSAĞIN tamamının veya bir kısmının genişlemesiyle ortaya patolojik bir durum çıkar. Doğuştan gelen bir bozukluk neticesinde, bağırsağın son bölümünde sinir gangliyonlarının bulunmamasından kaynaklanabilir. Bunun neticesinde dışkının düzbağırsağa doğru ilerlemesini sağlayan dalgalanma hareketleri bozulur.

Kalınbağırsak genişlemesi, çeşitli hastalıklar sebebiyle dışkının bağırsaktan geçmesinin engellendiği durumlarda da ortaya çıkar.

7 Ekim 2017 Cumartesi

JAPON SANATI

Katsukava Şunşo - Edo sanatçısı triptik estamp  (18. yy sonu)

MEGALOMANİ NEDİR?

KİŞİNİN kendi gücü, yetenekleri ve toplumsal konumuna ilişkin olarak taşıdığı abartılı veya yanlış inanışa "megalomani" denilir.

Bu durum, kişinin kendi yeteneklerinin bilincinde olması sebebiyle duyduğu aşırı gururdan olabildiği gibi, hakikati tamamen dışlayan yanılsamalarından da olur. Bazen fevkalâde kabiliyetler yüklenen hayâli kahramanların yerine kendini koyma, tarihî kahramanlarla özdeşleşme veya kendini tanrı, peygamber sanma durumları ortaya çıkabilir.

Megalomani, ağır ruhî dengesizlikler, hezeyan, bunama, paranoya tablolarında da ortaya çıkabilir.

6 Ekim 2017 Cuma

JAKANA KUŞU

ORTA boylu (25 ilâ 30 cm), soluk yeşil-beyaz karışımı esmer tüylü, farklı kıtalara dağılmış yedi türü olan bir kuştur. Bu tür kuşların en önemli özelliği, parmaklarının son derece uzun olmasıdır. Başparmak tırnağı neşter biçiminde olduğu için "cerrah kuşu" da denir.

Jakana'lar tropik bölgelerde, tatlı suların üzerinde yaşar. Ayaklarının genişliği sayesinde su üzerinde yüzen geniş yaprakların üzerinde gezinebilir, beslenebilirler. Yağmurkuşları takımından "jacanidae" familyasındandır.

YEMEK BORUSU GENİŞLEMESİ

YEMEK borusunun anormal genişlemesiyle ortaya çıkan patolojik duruma "megaözofagus" denilir. Doğuştan gelen bir bozukluktur. Genellikle yemek borusunda biraz uzama da görülür.

Yemek borusu genişlemesi ayrıca; tümörler, nedbeleşmeye bağlı daralmalar, kas duvarındaki eşgüdüm kasılma bozuklukları, kardiya denilen mide kapısı spazmı neticesinde de ortaya çıkabilir. Bu haller, gıdanın geçmesini engelleyerek, bir müddet sonra yemek borusu duvarının güçsüzleşmesine yol açar.

5 Ekim 2017 Perşembe

İZLENİMCİLİK SONRASI (yeni izlenimcilik)


Edouard Vuillard (1868-1940) - Kahvaltı

İDRAR BORUSU GENİŞLEMESİ

BİR veya her iki idrar borusunun anormal ölçüde genişlemesiyle ortaya çıkan patolojik duruma "megaüreter" denir. Doğuştan gelen genişlik vakalarında, idrar yollarının diğer bölümlerinde de gelişim bozuklukları görülebilir.

İdrar borusunun genişlemesi, idrar birikimine yol açan, idrar borusunu sıkıştıran veya idrar akımını engelleyen; taşlar, tümörler, nedbelere bağlı sertlikler gibi sebeplerle ortaya çıkar.

İdrar borusu genişlemesi, idrar yollarında, idrar akışında bozukluklara yol açarak, böbrekteki toplayıcı kanalların genişlemesine sebep olur. Ayrıca, idrar yollarında enfeksiyon gelişimini de kolaylaştırır.

4 Ekim 2017 Çarşamba

İZLENİMCİLİK SANAT AKIMI

İZLENİMCİLİK, sanatçının edindiği geçici veya kalıcı izlenimleri doğrudan doğruya yansıtmasına dayanan sanat anlayışıdır. İzlenimciliğin eş anlamlısı "empresyonizm" dir.

Edgar Degas - Le Peletier sokağı operasında dans salonu

MEKONYUM NEDİR?

YENİDOĞAN bebeğin, hayatının ilk günlerinde çıkardığı bağırsak muhtevasına "mekonyum" denilir. Dölyatağındaki yaşam sırasında biriken su, safra, bağırsak salgıları, bağırsak hücreleri, lanugo kılları ve peynirsi madde atıklarından meydana gelir.

Doğumdan sonra üçüncü günde, emzirmenin başlamasıyla kademeli olarak gerçek dışkı oluşmaya başlar.

Kâfi miktarda mekonyum çıkarılamazsa, incebağırsakta tıkanma olduğu anlaşılır. Bu durum ameliyatla düzeltilebilir.

3 Ekim 2017 Salı

İTALYA SANATI

Tiziano (1477-1576) - Tuvalet yapan genç kadın

MELANKOLİ İNTİHAR GETİREBİLİR

MELANKOLİ ağır bir depresyon halidir. Temel rahatsızlık, derin ve sebebi belli olmayan üzüntüdür. Faaliyetlerde ve düşüncelerde sınırlanmalar ve çoğunlukla depresif içerikli hezeyanlar bu tabloya eşlik eder.

Bu hastalarda intihar ihtimâli yüksekdir. Bu sebepten hasta zaman geçirilmeden hastaneye yatırılmalıdır. Melankolik tablo, manik-depresif psikoz vakasının depresif evresinde ortaya çıkar.

2 Ekim 2017 Pazartesi

İSVİÇRE SANATI

Ferdinand Hodler (1853-1918) - Marangoz

DERİ RENGİNİN KOYULAŞMASI

DERİDE melanin pigmenti artışına bağlı olarak yaygın renk koyulaşmasına "melanodermi" denir. Addison hastalığı ve bronz şeker hastalığında önemli bir belirtidir.

Derinin normal rengi, vitamin eksiklikleri, ağır beslenme bozuklukları, gıdanın yetersiz emilimiyle oluşan spru, diğer bağırsak hastalıkları, karaciğer sirozu, tümörlere bağlı aşırı zayıflama, bazı asalak hastalıkları, B12 vitamin eksikliğine bağlı kansızlık ve diğer kansızlık hastalıkları gibi durumlarda koyulaşabilir.

1 Ekim 2017 Pazar

İSPANYOL SÖMÜRGECİLİĞİ (gravürler)

Kristof  Kolomb, Katolik hükümdar tarafından uğurlanırken

MELANOM ÖLÜMCÜL OLABİLİR

MELANOSİT denilen cilde koyu rengini veren pigment maddesinin üretimiyle ilgili olan hücrelerin anormal çoğalmalarıyla gelişen kötü huylu tümöre "melanom" denir. Bu hücreler özellikle üst deride yaygın olmakla beraber, sindirim ve solunum yollarının ilk bölümü, beyin zarları, göz ve dölyolu gibi diğer bölgelerde de bulunabilir.

Melanomun en sık rastlandığı yer deridir. Erkekleri ve kadınları erişkin yaşlarda eşit oranda tutar. Ergenlikten önce ve çocuklarda ise son derece enderdir. Cildin herhangi bir bölümünde ortaya çıkabilir. En sık tutulan bölümleri bacaklar, yüz, kollar ve cinsel organlardır.

Melanom, hafifçe kabarık, yuvarlak veya düzensiz şekilli, düz yüzeyli ya da ülserli bir plak şeklinde görülür. Bazen çevresinde kızarıklık yer alabilir. Rengi genellikle koyu kahvedir; bazı durumlarda az miktarda koyu kırmızı renk de içerebilir.

Deri melanomu bazen daha evvel bulunan iyi huylu bir benin değişime uğramasıyla da oluşabilir. Bu tür bir değişim, benin koyulaşması ve büyümesiyle kendini gösterir. Çevresinde kırmızı bir hale ortaya çıkar.

Deri melanomu, lenf ve kan dolaşımı yoluyla vücudun başka bölgelerine yayılır. Bu yayılma genellikle erken evrede başlar, ama bazen daha geç evrelerde de olabilir. Hastalığın sonu ve tedavi imkânları histolojik tipe, yayılmanın derinliğine ve lenf bezlerindeki metastazların varlığına bağlı olarak değişir.