30 Ocak 2021 Cumartesi

STEFAN ZEROMSKİ (yazar)

POLONYALI  romancı ve dram yazarı, 1864 yılında Kielce yakınları, Strawczyn'de doğdu. "Kargalar Birbirlerini Parçalar (1896)" adlı eserinde, bütün eserlerinin özelliği olan "aşırı duygusallık" ağır basar. "Sisyphos'un İşleri (1898)" adlı romanından sonra 1900 yılında çıkardığı "Yurtsuzlar" ile ün kazandı.

1904' de belki de en büyük eseri olan ve Napolyon'un savaşlarını anlatan lirik ve epik bir tarih yazdı: "Küller". Çağdaş toplum hayatını suçlayan "Bir Günahın Tarihi (1908)" adlı eseri büyük polemiklere yol açtı. 

Daha sonra; "Hayatın Güzelliği (1912)", "Sadık Nehir (1913)", "Deniz Rüzgârı (1922)" ve "Bahar Öncesi (1924)" adlı eserlerini yayınladı. Dram yazıları arasında "Bıldırcınım Kaçtı (1924)" sayılabilir. Asıl ününü, romanlarının dokunaklı gücüne borçlu olan Stefan Zeromski, 1925' de (yaş 61) Varşova'da öldü.

28 Ocak 2021 Perşembe

JULİA ZEMAİTE (yazar)

L
İTVANYALI  kadın romancı (Julija Beniuseviciüte-Zymantiene), 1845 yılında Gut Bukantişke'de doğdu. Bir köylüydü, 1897' de edebiyata atıldı. 

Tatlı bir halk diliyle yazdığı romanları; ("Nişanlı", "Petras Kurmelis") ve hikâyeleriyle; ("Gelin", "Yopolis") ülkesinin en iyi yazarları arasında yer aldı. Julia Zemaite, 1921' de Marijampole'de öldü. 

26 Ocak 2021 Salı

ZARGANA (balık)

ZARGANA,  silindirimsi uzun gövdeli, gaga gibi ince, sivri, uzun ağızlı, koni biçiminde sık dişli büyük bir balıktır (belone belone). Boyu  1 metreyi bulabilir. Zargananın kemikleri kendine has yeşilimsi bir renktedir. Eti pek lezzetli değildir.

Parlak gümüşsü gövdesi, çok ince ve kolayca dökülebilen pullarla kaplıdır. Ilıman ve tropik bölgelerde, denizlerin sığ kesimlerinde sürüler halinde yaşarlar. Türkiye'yi çevreleyen tüm kıyı sularında rastlanabilir. "Zurnabalığıgiller"dendir.

Kayıkla zargana avlarken; oltaya takılan yemin sürekli hareket halinde olması gerekir. Motorlu kayık, belli bir hızda peşinden oltayı (yemi) sürükleyerek giderse zargana, avını kaçırmamak için yemi yutar.  

24 Ocak 2021 Pazar

ZAPTİYE ÇAVUŞU MADALYASI

S
ULTAN  Abdülaziz devrinde (1861 - 1876) görevlerinde başarı gösteren polis ve jandarmalara verilmek üzerine çıkarılan madalya

Bu madalyadan sadece  4  adet basıldı. Madalya gümüştendir; 37 milimetre çapında, 24,17 gram ağırlığındadır. 

Madalyanın ön yüzünde "Zaptiye Çavuşu" yazısı, altında ise "1277" (milâdî 1861) tarihi bulunur; arka yüzünde bir "yıldız" vardır. 

Madalyanın nizamnamesi yoktur.

22 Ocak 2021 Cuma

ZAPOTEKLER

M
EKSİKA'da  kızılderili halkıdır. Zapotekler, İspanyollar'ın gelişinden çok önce, Tehuantepec ile Acapulco arasındaki dağlık bölgenin Büyük Okyanus yamacında yaşamaktaydılar. Bugün sayıları azalmış ve özellikle Oaxaca eyaletine yerleşmişlerdir. 

Zapotekler, Milâttan sonra  4. yy.' a doğru ortaya çıktılar. Mayalar'dan büyük ölçüde "takvim"i , "sayı sistemi"ni, "hiyeroglifler"i aldılar. Zapotek sanatı, üslûplaştırmada aşırılığa kaçar. Ülkenin 12. yy.' a doğru "Toltekler" tarafından işgâl edildiği sanılır.

Zapotek halkı, ölüye tapmaya dayanan bir dine bağlı olduğundan, mezar seramikleri çoktur; (iri başı tüylerle süslenmiş ayakta veya oturan bir adamla çevrili kâseler). Ölünün küllerini koymak için yapıldığı sanılan bu kâseler, mezar kapılarının üzerine oyulmuş kovuklarda bulunmuştur.

20 Ocak 2021 Çarşamba

ZAO WOU-Kİ (ressam)

ÇİN  asıllı ressam (Tsao Wou-Ki), 1920 yılında Pekin'de doğdu. Çok genç yaşta Hangcou Güzel Sanatlar okulunda, ülkesinin geleneksel tekniklerini inceledi ve 1941-47 yılları arasında bu okulda ders verdi. Daha önceleri, reprodüksiyonlar vasıtasıyla Avrupa resmini tanımış ve ondan büyük ölçüde etkilenmişti.

1948' de Paris'e gitti ve Picasso'nun, Cézanne'ın ve özellikle Paul Klee'nin etkisinde kaldı. 1953-54' den sonra daha güçlü, daha lirik olan "non-figüratif" tablolarında hem soyut "peyzajcılık"a, hem de kaligrafiye yer verdi. Zao Wou-Ki, 2013' de İsviçre'de öldü.

Zao Wou-Ki  -  Estamplar  (gravür)

18 Ocak 2021 Pazartesi

ZAKKUM (bitki)

Z
AKKUM,  pembe veya beyaz gösterişli çiçekleri olan "zehirli" bir bitkidir (nerium oleander). Çalı görünümünde küçük bir ağaçtır

Boyu 5 metreyi bulabilir. Genellikle kuru dere yataklarında, su kenarında, kendiliğinden yetişir. 

Mızrak şekilli, kalın derimsi yaprakları kışın dökülmez. Süs bitkisi olarak yetiştirilen çok sayıda çeşidi bulunur. 

Zakkumgiller familyasındandır. Türkiye'de ve tüm Akdeniz havzasında bulunur.

16 Ocak 2021 Cumartesi

OSSİP ZADKİNE (heykeltraş)

RUS  asıllı heykeltraş, 1890 yılında Smolensk'de doğdu. Öğrenimini İngiltere'de yaptı, 1909' da Paris'e yerleşti. Çoğunlukla doğrudan doğruya "yontma" usulüyle (ağaç ya da taş) yaptığı heykeller vardır. Bu heykeller; nesnel gerçekle ilgisi olmayan içbükey ve dışbükey düzlemler, hattâ "saydam" diye nitelendirilen boşluklar ihtiva eder.

Bu özellikte heykelleri: "Yelpazeli Kadın (1925)", "Kuş (1927)", "Kuşlu Genç Kız (1930)".

Poissy belediye binasına bir yüksek kabartma (1936) ve Rotterdam'da, 2. Dünya savaşı sırasında şehrin yıkılışını canlandıran anıt niteliğinde bir heykel yaptı (1949). Ossip Zadkine, 1967' de Neuilly-sur-Seine'de öldü.

Ossip Zadkine  -  Anıtsal heykel

14 Ocak 2021 Perşembe

ADOLPHE YVON (ressam)

FRANSIZ  ressam, 1817 yılında Eschwiller, Lorraine'de doğdu. Önce dinî, sonra tarihî konuları işledi:  "Kulikovo Savaşı (1850)", "Napolyon Saint-Bernard Dağından İnerken (1853)", "Mareşal Ney Rusya'dan Çekilirken".

Fransız ordusuyla Kırım'a sonra İtalya'ya gitti. Büyük kompozisyonlar yaptı: "Malakoff'un Perde Hattı", "Magenta". 

Diğer tabloları: "İmparatorluk Prensi (1864)", "Amerika Birleşik Devletleri (1870)", "Reichshoffen Zırhlılarının Saldırısı (1875)".

Adolphe Yvon, 1893' de Paris'te öldü.

Adolphe Yvon  -  Mareşal Ney Rusya'dan Çekilirken

12 Ocak 2021 Salı

YÜKSÜKOTU (bitki)

Y
ÜKSÜK  biçiminde çiçekler açan, çok zehirli bir bitkidir. Yaprakları yeşil ve alt tarafı kadifemsi tüylü, çiçekleri soluk sarı veya açık firfiri olur. "Sıracagiller"dendir. 

En çok tanınan türü; "kızıl yüksükotu"dur (digitalis purpurea), 2 yıllık olup boyu 1 metreyi bulabilir. Sapın ucunda ve yanlarında yer alan salkım halindeki güzel firfiri çiçeklerinden dolayı, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. 

Balta ormanlarında, kesimden sonra çok görülen bu zehirli bitkinin yapraklarında "dijitalin" denilen ve kalp ilâcı olarak kullanılan bir alkaloit bulunur.

Kireçli topraklarda ise "sarı yüksükotu" yetişir. 

Tababette; kuru yerlerde biten yabanî bitkilerden 2 yıllık olanların, bitki tam çiçek açacağı sırada toplanan yaprakları kullanılır. 

Yüksükotu, kalp atışını yavaşlatır, kalp kasılmalarını düzgünleştirir ve güçlendirir, ayrıca idrar söktürücü etki yapar. Bu özellikler son derece zehirli bir heterozitler karışımından (dijitoksozit ve dijitonozit) ileri gelir. 

Kızıl yüksükotundan başka "tüylü yüksükotu"da tababette kullanılır. Bunda da diğerine benzeyen fakat daha zehirli heterozitler bulunur. 

Yüksükotu, toz ya da tentür halinde ağız yoluyla alınır. Etkin maddesi vücutta biriktiğinden, hekim kontrolünde kullanılması gerekir.

10 Ocak 2021 Pazar

HASAN ÂLİ YÜCEL (yazar)

T
ÜRK  yazar, eğitimci ve siyaset adamı, 1897 yılında İstanbul'da doğdu.  Mektebi Osmanî'yi bitirdi. Vefa idadîsinin son sınıfındayken askere alındı (1915). Yüksek öğrenimini, Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünde tamamladı. İzmir, Kuleli, İstanbul Erkek ve Galatasaray liselerinde felsefe ve edebiyat öğretmenliği yaptı.

Teftiş kuruluna geçerek, 1 yıl için Fransa maarifini incelemek üzere Paris'e gönderildi (1930). Türkiye'ye dönerek müfettişliğe devam etti. Ortaöğretim Genel müdürlüğüne tayin edildi (1933). İzmir milletvekili seçildi (1935). Millî Eğitim bakanlığına getirildi (1938).

Bakanlığı sırasında; köy enstitülerinin kurulmasında, dünya klâsiklerinin tercüme edilerek bakanlık yayınları arasında yer almasında büyük emeği geçti. 1946' da bakanlıktan ayrıldıktan sonra, 1961' de Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. 

Yazı hayatına, aruzla yazdığı şiirlerle başlayan Yücel, daha sonra "hece vezni"ni kullandı. Şiirlerinden çok nesirleriyle tanındı. Eğitim konuları yanında; kültür, sanat, düşünce vd. alanlarda yazdı. Oğlu Can Yücel de (d.1926 - ö.1999) şâir olan Hasan Âli Yücel, 1961' de İstanbul'da vefat etti.

Başlıca eserleri : "Goethe, Bir Dehanın Romanı (inceleme)", "Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış (inceleme)", "Dönen Ses (şiirler)", "Pazartesi Konuşmaları (makaleler)", "Sizin İçin (çocuk şiirleri", "İçten, Dıştan (makaleler)", "Hürriyete Doğru (makaleler)", "İyi Vatandaş İyi İnsan (makaleler)", "Kıbrıs Mektupları", "Edebiyat Tarihimizden (Y. K. Karaosmanoğlu üzerine monografi)", "İngiltere Mektupları", "Hürriyet, Gene Hürriyet (makaleler)", "Dinle Benden (şiirler)", "Allah Bir (şiirler)". 

8 Ocak 2021 Cuma

YUNUS BALIĞI

Y
UNUS,  bütün denizlerde rastlanan "memeli" bir hayvandır (delphinus). Boyu 3 metreyi geçmez. En fazla 115 kg ağırlığındadır. Sürüler halinde yaşarlar. Ilık ve tropikal denizlerde daha çok görülürler. Sırtı kara, karnı beyazdır. Ağzı gaga şeklinde uzamış olup, V  biçiminde bir çizgiyle alnından ayrılır.

Yunusların en küçüğü, Yeni Gine dolaylarında yaşayan ve boyu 1,5 metreyi aşmayan pembe karınlı yunustur. Büyük, küçük bütün balinalar gibi, yunus da yağı için büyük ölçüde avlanır.

Suya çok az direnç gösteren kaygan bir cilt yapısı vardır ve yunus, saatte max. 63 km hızla yüzebilir ve 7 metre yükseğe sıçrayabilir. Ayırt edilebilen ses ötesi bir dil kullanır ve çok gelişmiş bir ruhî yapı gösterir. Ömrü ortalama 25 yılı bulur.

Hamileliği 12 ay sürer. Yavru yunus doğduğu zaman 1 metre uzunluğunda ve 12 kg ağırlığındadır ve 18 ay meme emer.

6 Ocak 2021 Çarşamba

YONTMA TAŞ DEVRİ

Yontma taş devri âletleri
T
ARİHÖNCESİ  zamanların en eski devrine "yontma taş devri" denilir. Devrin başlangıcı; yaklaşık 1 milyon yıl kadar önceye kadar giden, ilk insanların faaliyetlerine ve bunların fosillerine dayanır.

Yontma taş devrinde iki tip taş âlet kullanılmıştır. Bunlardan biri çekirdek âlettir ve bir taş kütlesinin yontulmasıyla elde edilir. Diğeri ise, taş kütlesinin yontulmasından arta kalan küçük parçalardır. Bu devirde insanların sayıca çok az olduğu düşünülür. İnsanlar, meyve ve tohum toplayarak ve küçük hayvanları yakalayarak geçinirlerdi.

Yontma taş devrinin Mö. 50 bin yıl kadar öncesi, insanlığın hızla ilerlediği bir dönemdir. Buzul döneme rastladığı için, meyve ve tohum fazla toplanamadı. Buna karşılık büyük baş hayvan (at, ren geyiği, bizon, sığır) avcılığı giderek önem kazandı. Kemik, kullanılan bir malzeme oldu. Neandertal tipi insan bu dönemde yaşadı.

YONTMA TAŞ DEVRİNDE ANADOLU

Anadolu'da yontma taş devrine ait ilk bulgular 1894' de ele geçirildi. Birecik'te bir el baltası bulundu. 1910' da Ankara, Kayseri yakınlarında çeşitli aletler bulundu. 1927' de Adıyaman yakınlarında sanayi buluntuları ortaya çıkarıldı. 

Yontma taş devri yerleşimlerine; özellikle Ankara, Antalya, Burdur, Isparta dolaylarında, Güney Anadolu kıyı şeridinde, Kars çevresinde, Gaziantep ile Adıyaman arasındaki Fırat dolaylarında ve Antakya (Hatay) çevresinde rastlanmıştır. 

İçinde kazılar yapılan bazı mağaralar şunlardır : Antalya çevresinde; Karain, Beldibi, Öküzini, Belbaşı, Kumboğazı. Isparta yakınlarında; Kapalıin. Alanya yakınında; Kadıini. Antakya çevresinde; Tıkalımağara

4 Ocak 2021 Pazartesi

YONCA (yem bitkisi)

Y
ONCA,  baklagillerden, protein bakımından zengin, önemli bir hayvan yemi bitkisidir. Yaygın olarak yetiştirilir. Yoncayı İran'dan Yunanistan'a Büyük İskender getirdi. Bugün bütün Avrupa'da yetiştirilmektedir. 

Yonca, ip şeklinde uzun kazık köklü arsız bir bitkidir. Yaprakları üçlü, çiçekleri menekşe renginde, küçük ve kömeç biçiminde topludur. Meyvesi badıç halinde ve çoğu zaman kendi üzerine kıvrılmış durumdadır. 

İlkbaharda az nemli derin topraklara, hektar başına 20 - 25 kg hesabıyla ekilir. Tarla yılda 5 - 6 defa biçilir ve ekilen yonca yıllarca ürün verebilir. Hayvanların yeşilken yediği yonca bazen karın şişliği yapar. Bazı asalaklar (küsküt, ökseotu, mantar vb.) yoncanın köküne ve kök boynuna musallat olabilir. 

Yonca, havanın azotunu çokça biriktirdiği için "yeşil gübre" olarak kullanılabilir.

2 Ocak 2021 Cumartesi

MÜKRİMİN HALİL YINANÇ (tarihçi)

T
ÜRK  tarihçisi, 1898 yılında Elbistan'da (Kahramanmaraş) doğdu. İstanbul'da Edebiyat fakültesini ve Mülkiye mektebini bitirdi (1921). Türk Tarihi encümeninin hafızıkütüplüğünü yaptı (1921-25).  Gönderildiği Paris'te bilimsel araştırmalarda bulundu.

Türkiye'ye dönüşünde eski vazifesine devam etti. Galatasaray ve Kabataş liselerinde tarih öğretmenliği yaptı. İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesine "ortaçağ tarihi" doçenti tayin edildi (1933). Profesör (1941) ve ordinaryüs profesör oldu (1957). 

Çalışmaları, genellikle Türk ve İslâm tarihi alanlarındadır. Selçuklu tarihi alanında, dünyanın önde gelen uzmanlarından kabul edilir. Başta "İslâm Ansiklopedisi" olmak üzere birçok bilimsel dergide makaleleri yayınlandı. Türk Tarih kurumunun kurucu üyesiydi. Mükrimin Halil Yınanç, 1961' de İstanbul'da vefat etti. 

Eserleri : "Düsturnâmei Enverî", "Düsturnâmei Enverî'ye Medhal", "Türkiye Tarihi", "Selçuklular Devri".