30 Kasım 2014 Pazar

FERİT APA, ESER VE BİYOGRAFİ

FERİT APA   (1909 - 2006)

Leipzig Devlet Resim ve Grafik Sanatlar Akademisi’nde öğrenimini tamamlamıştır (1937-1943). Gazi Eğitim Enstitüsü’nde “grafik sanatlar öğretmenliği” yapmıştır (1947-1951). Almanya’da Leipzig sergileriyle, Ankara’da Devlet Sergileri’ne katılmıştır. Ankara Doğuş Galerisi kurucularındandır. Çalışmaları “portre ve natürmort” alanındadır.


Ferit Apa - BÜST

29 Kasım 2014 Cumartesi

İSMAİL ALTINOK, ESER VE BİYOGRAFİ

İSMAİL ALTINOK   (1920 – 2002) 

Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü bitirmiştir. İki kez Devlet Resim Ödülü almış, Paris ve Roma’da da çalışmalar yapmıştır. “Anadolu köy ve kasabalarının lokal atmosferini” veren çalışmalarından sonra, ansızın “pop-art geometrizmine” yönelmiştir. Resim alanında “eleştiri yazıları” ile,  okullar için bir resim kitabı yazmıştır.


İsmail Altınok - BURDUR

28 Kasım 2014 Cuma

HOCA ALİ RIZA ESER, BİYOGRAFİ

HOCA ALİ RIZA   (1864 – 1930)

Harbiye çıkışlıdır ve bu okulun resimhanesinde yetişmiştir. Öğretmen olarak yetiştirdiği öğrencileri üzerine büyük etki yapmış ve bir Hoca Ali Rıza Okulu kurmuştur. Hoca, askeri okullarda 47 yıl vazife yapmış ve birçok subayımızın “resim alanına gönül vermesinde” etkili olmuştur. Genel olarak “portre desenlerinde” sayılamayacak eserler yapmıştır. Yağlıboya ve guvajlarında, “eski İstanbul ev ve sokaklarının” lokal atmosferi yer yer görülürse de, çoğunlukla çalışmalarında “romantik, kartpostal bir sevimlilik” vardır

Hoca Ali Rıza - Çengelköy'den    66x24 cm

27 Kasım 2014 Perşembe

MALİK AKSEL, ESER VE BİYOGRAFİ

MALİK AKSEL   (1903 – 1987)

Devlet tarafından gönderildiği Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim öğrenimini bitirdi (1928-1932). Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Resim- İş bölümünü kurdu ve yöneticiliğini yaptı Ayrıca, İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü Resim-İş bölümünde de emekli olana kadar öğretmen ve yönetici olarak görev yaptı. “Batı akımlarına itibar etmedi”. Onun ilgisi, “yöresel yaşama ve motiflere” yöneliktir. Aksel, ilgi çeken bir yazar olarak “Resim Sergisinde 30 gün” ve “halk resmi” alanında önemli araştırmaları yansıtan kitaplar yazmıştır.

Malik Aksel - KIZ ÇOCUĞU  70x50 cm

26 Kasım 2014 Çarşamba

ŞEREF AKDİK, ESER, BİYOGRAFİ

ŞEREF AKDİK   (1902 – 1972)

Hattat Kâmil Akdik’in oğludur. Sanayi-i Nefise Mektebi’ni bitirdikten sonra, Paris’te öğrenimine devam etmiştir (1924-1928). Jullian Akademisi’nde, akademist bir ressam olan Paul Albert Laurens’in atölyesinde öğrenimini bitirdikten sonra, liselerde ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretmenlik yapmıştır. Güzel Sanatlar Birliği üyelerinden olan Şeref Akdik, büyük ebatlı “devrim kompozisyonları, natürmortlar” ve çoğunlukla “deniz kıyısı peyzajları” yaptı.

Şeref Akdik - BAĞ BOZUMU    65x50 cm

25 Kasım 2014 Salı

ŞEKER AHMET PAŞA, ESER, BİYOGRAFİ

ŞEKER AHMET PAŞA    (1841 – 1907)

HARBİYE Resimhanesi’nden yetişmiştir. “Türk resim sanatının öncülerindendir”. Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne öğrenime gönderilmiş (1863-1871). Léon Gérome ve Louis Boulanger’ den resim öğrenmiştir. Korgeneralliğe gelinceye kadar, saray yaverliği, İstanbul Tıbbiye Mektebi resim öğretmenliği ve yabancı misafirler teşrifatçılığı yapmıştır.



Şeker Ahmet Paşa - Ayvalar    129x89 cm

Şeker Ahmet Paşa - Otoportre
Şeker Ahmet Paşa - Hisar ve Evler

Adnan Turani, Batı anlayışına dönük Türk resim sanatı, İşbank kültür yayınları, 1977

24 Kasım 2014 Pazartesi

ABDÜLMECİT EFENDİ, ESER VE BİYOGRAFİ

ABDÜLMECİT EFENDİ    (1868 – 1944)

Son “Osmanlı halifesi”dir. Ressam olarak,  “Fransız klâsisist” anlayışında portreler ile “Delacroix’nın ölü dalgalarını yansıtan renk anlayışıyla” kompozisyonlar yapmıştır. İstanbul Resim ve Heykel müzesi ve İş Bankası koleksiyonunda eserleri vardır.

 
Abdülmecit Efendi - PORTRE    149x116 cm
Abdülmecit Efendi - CARİYE

Adnan Turani, Batı anlayışına dönük Türk resim sanatı, İşbank kültür yayınları, 1977

23 Kasım 2014 Pazar

TÜRK RESİM TARİHİNDE STİL GRUPLARI

Resim sanatımızın güvenilir bir kesitini veren Devlet Resim ve Heykel Sergileri ile, diğer özel sergilerde yer alan çalışmaların son durumu incelendiğinde, şu stil anlayışları görülür :

Grup I : İbrahim Çallı kuşağının “akademik izlenimciliği” ile “Boğaziçi manzaraları” geleneğini sürdürenler.

Grup II : “Lhote kübizmasını yerlileştirerek” hayali doğa resmi ya da figürlü kompozisyonlar yapanlar.

Grup III : “Yöresel manzara, motif ve folklor” ile ilgili konulara bağlanıp, bunları üsluplaştıranlar.

Grup IV : “Lirik soyutlama” ile “geometrik soyutlamanın pürizmine” önem verenler.

Grup V :  Genç “pop- art” çılar.

22 Kasım 2014 Cumartesi

TÜRK RESMİNDE D GRUBU VE MÜSTAKİLLER

İbrahim Çallı kuşağının “yeni bir yorumu” olan “D Grubu” (1933-1947) ,  Nurullah Berk, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Abidin Dino, Cemal Tollu ve heykeltraşlardan Zühtü Müridoğlu’ndan teşkil edilmişti.  Bu grup, kendilerine özgü belirli bir görüşün temsilcileri “olmadılar”. Çünkü bu grup, böyle bir iddiada olmadığı gibi, yalnız Batı’daki kübist fov ve hatta dışa-vurumcu denebilecek anlayışların dışındaki “yeniliklere de kapılarını kapatmıyorlardı”. Onlar, yalnız bizdeki “ölü izlenimciliğe karşı” idiler

Bu nedenle, “Müstakiller ve D Grubu” üyeleri, akademide görev almaya başladıktan sonra, “Çallı kuşağının yıldızı yavaş yavaş sönmeye başladı”. Ama onlar hocalarına karşı “saygısızlık etmediler”. İbrahim Çallı ve arkadaşları da I.Devlet Sergisinde ödül istemediklerini belirttiler ve hepsini öğrencilerine verdiler. Hikmet Onat haricinde, Çallı kuşağından kimse, o sıralar “devlet ödülü almadı”.

21 Kasım 2014 Cuma

İBRAHİM ÇALLI KUŞAĞI RESİM ANLAYIŞI

1914 de “savaş sebebiyle” yurda dönen İbrahim Çallı ve arkadaşları bize, izlenimcilikle ilgili kimi renklere başkalarını da katarak, çalak fırça estetiğini, kısacası, “fırçanın bir defalık tazeliğini veren tuşları” getirmişlerdi. Hakkında bir araştırma yapılmadığı için, Halil Paşa’nın Suadiye, Bostancı, Değirmendere peyzajlarında gördüğümüz fırça tuşlarına ne zaman vardığını “bilemiyoruz”.

Halil Paşa’nın özellikle portrelerindeki yalama anlatım ile, peyzajlarında saptanan ve ayrı disiplin gösteren tuş sevgisini bağdaştırmak mümkün değildir. Bu sebeple bize, “serbest fırça estetiğinin Halil Paşa ile mi, yoksa Çallı kuşağı tarafından mı getirildiği” üzerine karanlık bir nokta saptanabilir.

20 Kasım 2014 Perşembe

HARBİYE RESİMHANESİNDE YETİŞEN DÖRTLÜ

Çallı kuşağı döneminde de büyük çabaları olmakla birlikte, Harbiye resimhanesinin önemli dört ressamı  vardır. Bunlar, adı çok geçen Hoca Ali Rıza (1858-1930) , Üsküdarlı Cevat (1871-1939) ,  Diyarbakırlı Hoca Tahsin (1874-1937)  ve Sami Yetik (1874-1945)  dir.

HOCA ALİ RIZA

Hoca Ali Rıza’nın biraz kartpostala kaçan guvaj ve yağlıboyalarına karşılık, gerçekten iyi bir portre desencisi gücü ile, “diğerlerinden ayrıldığı” gözlemlenir. Ancak taşbaskı ile, Harbiye öğrencileri için kopya örneği olarak yaptığı kartpostal anlayışındaki ölü, hayâli desenleri, onun bu “sağlam portre gözlemi” gücüyle “çelişir”. Guvaj ve yağlıboyalarında, içinde yaşadığı İstanbul’un arnavutkaldırımlı dar sokaklarını ve onların iki yanında yer alan eski ahşap evlerin yerel havasını, “sevilen romantik konular” haline getiren odur.
Resim sanatına saygı uyandıran “hocalık meziyetleri” yanında, maniyere olmuş “Boğaziçi Manzaraları” yolunun açılmasında, onun bilmeyerek “olumsuz” etkileri olduğu söylenebilir.

19 Kasım 2014 Çarşamba

İBRAHİM ÇALLI KUŞAĞI RESSAMLARI

1908 yıllarından, 1928 “Müstakiller Gurubu” nun kuruluşuna kadar olan dönem, izlenimci akıma paralel sayılabilecek bir anlayışı paylaşan Nazmi Ziya (1881-1937) , İbrahim Çallı (1882-1960)  , Hikmet Onat (1882-1977) , Feyhaman Duran (1886-1971)  gibi ressamlarımızın çalışmalarıyla hareketlenir.

Ancak; bunların yarattıkları harekete  Namık İsmail (1890-1935) , Şevket Dağ (1874-1944) , Ruhi (1880-1931) , Hüseyin Avni Lifij (1889-1927) ,  Mehmet Ali Laga (1878-1947)  ve Ahmet Ziya Akbulut (1869-1938)  gibi ressamlarımız katılır.

Aslında içlerinde izlenimciliğe en yakınları Nazmi Ziya görünür. Şehbal ve Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası gibi dergilerde, izlenimcilikle ilgili kimi yazılar çıkar. Bu akımın savunuculuğu yapılır. Ayrıca Şebab , Tercüman-ı Hakikat ve Dergâh ta sergilerin değerlendirilmesini amaçlayan yazılar yayınlanır.

18 Kasım 2014 Salı

ŞEKER AHMET PAŞA VE BATI RESMİ

HARBİYE ÇIKIŞLI RESSAM ŞEKER AHMET PAŞA

19. Yüzyılın 2. yarısındaki Batı’ya dönük ilk ressamlarımızın yapıtları karşılaştırıldığında, “Harbiye çıkışlıların”, Mühendishane çıkışlılara oranla, yeni sanat akımlarına “yaklaşım açısından” daha “önemli çalışmalar” yaptıkları gözlemlenir. Meselâ; yanlarında öğrenim gördüğü Gérome ve Boulanger yanında, sevdiği Daubigny gibi ressamlardan da, saraya birkaç eser aldırtan Şeker Ahmet Paşa (1841 – 1907), “klâsisist – romantik” bir eğitim görmesine rağmen, yer yer Courbet anlayışına yaklaşan resimler yapmıştır.

17 Kasım 2014 Pazartesi

BATI RESMİNE GEÇİŞ VE HALİL PAŞA



Halil Paşa portre alanında, bizde önemli ilk çalışmaları yapanlar arasında yer alır. Ondan önce, Mirat-ı Mühendishane’de birer portre bırakan Hüsnü Yusuf (kendi portresi) ve Ferik İbrahim paşa’dır. (Abdülmecid resmi). İki ressamımızın stil karakterleri “net anlaşılamamıştır”.

Bir hayli portre yapıtı bırakan Halil Paşa, bizde bu alanda “portreci” bir ressam olarak da “nirengi noktası” olur. Ayrıca, kendinden önceki ressamlarımızın rutin ve derinleştirilmemiş bilgilere dayanan çalışmalarının “geçersizliğini” ilk anlayanlardan biridir. Bu nedenle, çalışmalarında yapma bir biçimleme azdır denilebilir. Klâsisist-akademik biçimlemelerde görülen önce desen, sonra boyama yöntemi de, Paşa’nın yapıtlarında, portreleri dışında yok gibidir.

16 Kasım 2014 Pazar

BATI RESİM SANATINA GEÇİŞTE ZORLUKLAR



Batı’nın, “roman , gotik ve proto-rönesans” resminin, çizgisel kuruluş ve “düz yüzey boyama” aşamasından “modleye geçişi” ve giderek ışık-gölge modlesi anlatımından, renk ve boya soyutlamasına varışı ve bu biçimlemeler üstüne “yüzyıllar boyunca” oluşturulmuş düşüncelerle geliştirilen “zengin resim kültürü”, elbette öyle kolay çözümlenebilir, yüzeysel bir sorun olamazdı.

Zamanla çözümleyebildiğimiz bu “uçsuz bucaksız” resim kültürü birikimine karşılık, ilk asker sanatçılarımız, değerleri sonradan adeta sıfıra inen Gérome (1824 – 1904), Boulanger (1806 –1867) ve Cabanel (1823 – 1889)  gibi Paris’in “klâsisist – romantik” ekolleri karışımı bir akademizmanın ölü dalgalarını yaşatan sanatçılarının yanında “eğitim” görmüşlerdi.

BORSADAN TEMETTÜ AMAÇLI HİSSE SENEDİ ALMA

“Borsa İstanbul’dan” (BİST) hisse senedi alarak  para kazanmayı düşünüyorsanız; önünüzde iki yol vardır. “Birinci yol”, hisseyi aldıktan sonra “elde tutmak” ve o şirketin vereceği “yıllık kâr payını (temettü) beklemektir.”

“İkinci yol” ise; hisse senedinin borsadaki “iniş ve çıkışlarını” takip etmek suretiyle “al-sat” yaparak “para kazanmaya” çalışmaktır. İkinci yola “daha sonra” temas edeceğiz...

HİSSE SENEDİYLE İLK TANIŞMA


Hisse senediyle “ilk defa” tanışacaksanız; yapacağınız ilk iş, güvenilir bir bankanın “menkul kıymet” alım satımı yapan bölümüne müracaat etmektir.

Öncelikle, bankada “cari hesap” açtırmak gerekir. Başlangıç için hesaba yatıracağınız para; “ihtiyaçlarınız dışında” sadece “yatırım amaçlı” olarak ayırdığınız bir para olmalıdır.

BORSADA BİLİNÇLİ AL SAT NASIL YAPILIR

Bu yöntemle borsada “para kazanmayı” düşünüyorsanız; “sabırlı ve sağlam sinir yapısına sahip olmanız” gerekir. Çünkü borsada, hissenin fiyatını değiştirecek “çok sayıda” parametre mevcuttur.  Bu hızlı değişimlerin, “genel psikolojinizi” bozmaması gerekir.

“Bir hisse senedinin fiyatı, ilgili şirketin “gelecekteki nakit para akışlarının bugüne indirgenmiş” veya güncellenmiş değeridir. Yani borsada, “gelecek ile ilgili, iyi beklentiler alınır, kötü beklentiler satılır.”

Borsada hisse senedinin değerini yükseltebilecek faktörler


Borsa genel endeksinin (BİST-100) “yükselmesi”,
İlgili şirketin “kâr” etmesi,
Şirketin “nakit kâr payı” vermesi,
Şirketin sermaye artırımına giderek “bedelsiz hisse senedi” vermesi,
Borsa şirketinin “yabancı bir şirketle” ortaklığa girmesi,
Piyasa faizlerinde “düşme”,
Enflasyonda “düşme”,
Ülke ekonomisinde “büyüme”,
Kurumlar vergisinde “indirim”,
Şirketin “iştiraklerinden birini satışa çıkarması.” ( Şirketin kasasına nakit para girişi olur.)
Bir şahıs veya kurumun, hisse senedinden“yüklü miktarda alım” yapması.

14 Kasım 2014 Cuma

BATI RESİM ANLAYIŞININ TÜRKİYE'YE GELİŞİ

Türk resim sanatının 19. yüzyıldan önceki örnekleri, genel olarak “el yazması” kitap resimlerine dayanır. Bu “minyatür resimlerde”; dramatik kişisel anlatım heyecanını yansıtan bireysel bir biçimlendirme niyeti ve teşebbüsü yoktur. Uygulamada ise; “üsluplaşmış gelenekçi” bir figür, mekân ve manzara biçimlenmesiyle,”tek bir boya tekniğine” bağlı kalmıştır.

Batı resim sanatının “gelişiminde” büyük yeri olan “din kurumlar”ı, Türk resmine görev vermemişlerdir. Batı resminde, roman ve gotik kitap resminden tuval resme geçişte; kilise, dini olayların, kitap sayfasından büyük boylarda resimlenmesi için, “yeni teknikler” bulan sanatçılara ihtiyaç duymuştur.

13 Kasım 2014 Perşembe

BORSA ŞİRKETİNİN VERİMİ NASIL ÖLÇÜLÜR

Bir borsa şirketinin, “performans” analizinde bazı matematik formülleri kullanmak “kaçınılmazdır.”  Bu formülleri bilmek,  teorik bilgi ve detaya önem veren yatırımcılar açısından “düşünce ufkunu artırır”, fakat “daha çok” para kazandırır denilemez.

Profesyonel şahıs ve kurumların “portföy tavsiyelerinin” kazancı ile; bir amatörün “tesadüfi” olarak, ya da basit teknikler kullanarak seçtiği hisse senetlerinden oluşan portföy kazancı arasında belirgin “fark yoktur”.