23 Ocak 2017 Pazartesi

SAĞIRLIK, DİLSİZLİK GETİRİR

DOĞUŞTAN, veya hayatın ilk yıllarında her iki kulakta sağırlık olabilir. İnsan sesini duymamaya bağlı olarak çocuk, konuşmayı öğrenemez. Dilin öğrenilmesi, gelen seslerin işitilmesiyle şartlandırılmıştır.

Çocuk, çevresindeki kişilerin dilini duyup, bunları yeniden üreterek konuşmayı öğrenebilir. Sağır doğan çocuklar ya da doğumdan kısa bir müddet sonra sağır olanlar, işitemedikleri için konuşmayı da öğrenemezler. 

Sağırlık, doğduktan 3-4 yıl içinde veya belirli bir kelime hafızası kazanıldıktan sonra, fakat sözcüklerin ifade ettiği kavramlar henüz yer etmeden evvel ortaya çıkmışsa, konuşma kabiliyeti de sağırlıkla beraber kaybedilmeye başlanır.

Sağır kişilerin, ses organlarında ve bu organların çalışmasında herhangi bir bozukluk bulunmaz. Yani gerçekte dilsiz değillerdir. İşitememeleri, onları dilsiz yapar.

21 Ocak 2017 Cumartesi

SALDIRGANLIK ENERJİ DEŞARJI

BİR şahsa, hayvana, eşyaya, nesneye zarar vermek maksadıyla yapılan yıkıcı eyleme "saldırganlık" deniliyor. Saldırganlığın görünür dışavurumu olan saldırgan davranışlar, biriken enerjinin boşalmasını sağlayan araçlardan başka bir şey değildir.

Böyle yoğun bir ruhi enerjinin birikmesi, saldırganlığın sürekli engellenmesinden kaynaklanır. Bir davranış engellendiğinde veya hayâl kırıklığı durumunda kişi öfke duyar. Bu durum insandaki gizli enerjiyi açığa çıkarır ve bu enerji, çıkış noktası aramaya başlar.

Harekete geçen ve daha sonra bastırılan enerjiler, bir saldırganlık potansiyeli meydana getirir ve engellenmeler tekrarlandıkça bu potansiyel daha da büyür. Bu birikim (kişiden kişiye değişmekle birlikte), belirli bir seviyeye ulaşınca, boşalması (deşarjı) kaçınılmaz hale gelir ve saldırgan olarak tanımlanan davranışlarla kendini açığa çıkarır.

20 Ocak 2017 Cuma

HENRY FORD (mühendis-sanayici)

AMERİKALI sanayici, 1863 yılında Greenfield, Michigan'da doğdu. Amerikan otomobil sanayiinin öncüsü oldu. Babası William Ford, Amerika'ya göç etmiş İrlanda'lı bir çiftçiydi. Makinalara, özellikle saatçiliğe karşı aşırı bir ilgi duyan Henry Ford, Greenfield'de okudu, 1879' da Detroit'e giderek çırak olarak çalıştı.

1882' ye doğru montajcı ve tamirci oldu; tarım makinaları imalatı yapan bir atölyeye girdi. 1884' de babasından aldığı ağaçlık bir arazide hızar atölyesi kurdu. 1887' de evlendikten sonra Detroit'e dönerek Edison İlluminating şirketine başmühendis oldu.

19 Ocak 2017 Perşembe

SALİSİLAT (aspirin) ZEHİRLENMESİ

SALİSİLATLARDAN (salisilik asit olan aspirin gibi) kaynaklanan hafif bir zehirlenme vakası. Mide bulantısı, baş dönmesi, midede kaynama, üst karın bölgesinde ağrı gibi özellikle sindirim sistemini ilgilendiren belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtilerin yanısıra, kulakta uğultu-çınlama, işitme azlığı gibi rahatsızlıklar da olabilir.

Bütün bu rahatsızlıklar ilâcın kesilmesi veya dozun düşürülmesiyle çoğu zaman geriler. Bu tür zehirlenmede huzursuzluk, halüsinasyon, hezeyanlı düşünceler ve uykusuzluk gibi ruhi bozukluklar yaşanabilir. İlâç tedavisinin kesilmesiyle bunlar da ortadan kalkar.

Salisilat zehirlenmesi, salisilat tedavisi sırasında veya salisilat bağımlılığıyla gelişen bazı ilâç alma hastalığı (farmakomani) vakalarında da ortaya çıkabilir.

18 Ocak 2017 Çarşamba

JEAN-LOUİS FORAİN, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, gravürcü ve desenci, 1852 yılında Reims'de doğdu. Badanacı olan babası onu bir tüccarın yanına memur olarak verdi. Forain'in 14 yaşında Louvre'da yaptığı desen çalışmaları dikkat çekti. Devlet Güzel Sanatlar Yüksek okulunda, Gérome'un atölyesine kısa bir müddet devam ederek resim çalışması yaptı.

André Gill ile tanışarak hayatını gazetelere desen çizerek kazanmaya başladı. İğneli nükteleriyle Manet ve Degas'ın hayranlığını kazandı. Raoul Pancho, Verlaine ve Rimbaud'nun portrelerini yaparak onlarla dostluk edindi. 1879' dan itibaren suluboya çalışmalarıyla izlenimcilerin gösterilerine katıldı.

Kendisini daha muhafazakâr çizgiye çeken J. K. Huysmans'ın portresini yaptı. Forain, Paris hayatını iğneleyici ve alaycı bir açıdan canlandırmayı, siyasi tartışmalara girmeyi severdi. Üç bini geçen deseni, çeşitli gazetelerde yayınlandı, bir kısmı albümler halinde basıldı (Paris komedisi, Zor günler, Tatlı memleket). Çok sayıda ofort ve litografi de yapan Jean-Louis Forain, 1931' de Paris'te öldü.

Jean-Louis Forain - Balerinanın odasında

17 Ocak 2017 Salı

SALPENJİT (fallop boruları iltihabı)

DÖLYATAĞI borularının birinde veya her ikisinde görülen akut ya da kronik iltihaba "salpenjit" denilir. Bu enfeksiyona en sık sebep olan mikroplar; stafilokok, streptokok, gonokok ve verem (tüberküloz) basilidir.

İltihabın yalnızca boruları etkilemesi çok nadir olur. Genelde yumurtalığı da kapsayan bir hastalık tablosu ortaya çıkar. Bu duruma "adneksit" adı verilir.

Stafilokok, streptokok gibi cerahat yapan mikroplar tarafından yapılan salpenjit daha ziyade loğusalık (loğusalık humması) veya düşük yapma sonrasında gelişir. Belsoğukluğu mikrobu olan gonokoklara bağlı enfeksiyon, genelde vücudun daha aşağısına yerleşmiş enfeksiyonun buraya yayılmasıyla ikincil olarak gelişir ve sık görülür.

16 Ocak 2017 Pazartesi

FONT-DE-GAUME Mağarası

FRANSA, Dordogne, Eyzies-de-Tayac yakınında, duvarları tarih öncesine ait resim ve gravürlerle kaplı bir mağara. Bu resimler, uzun bir koridorun ve bir yan odanın duvarlarına yapılmıştır. Su sızıntılarından büyük ölçüde zarar görmelerine rağmen, bu eserler sayesinde Font-de-Gaume ilginç mağaralardan biridir.

En önemli resimler, bizonlar ve ren geyikleri resimleridir; bunlar manganez siyahı ve kırmızı aşı boyasıyla yapılmış Magdelaine ve Solutré-Pouilly dönemlerinin sonuna ait resimlerdir.

Font-de-Gaume - Kaya üzerine resimler

14 Ocak 2017 Cumartesi

SANATORYUM

VEREMLE (tüberküloz) mücadelede, kanunların belirlediği şartlarda hazırlanmış ve gerekli şekilde donatılmış uzman hastaneye "sanatoryum" denilir. Tüberküloz enfeksiyonunu yayabilecek verem hastalarının toplumdan ayrılmaları ve tedavi edilmeleri maksadıyla kurulur.

Sanatoryum, havası temiz bir yerde, hastaların güneşten en çok istifade etmelerini sağlayacak yerde yapılır. Sanatoryumda, gerekli radyolojik incelemelerin ve ameliyatların yapılmasını sağlayacak donanım bulunmalıdır.

Günümüzde ilâç tedavisinin öne çıkması, sanatoryumların önemini azaltmıştır.

12 Ocak 2017 Perşembe

FLEMALLE RESİM USTASI

FLAMAN Okulu ressamı, kimliği tartışma konusudur. 15. yy'ın ilk çeyreğinde yaşadığı sanılıyor. Flémalle Ustası'nın belli başlı özelliği, üslûbunun gücü, hacim anlayışı ve renklerinin saflığında ortaya çıkar.

Kimliğine gelince; en yaygın iddia, 15. yy'ın başında Tournai'de bulunan ve Van der Weyden'in ustası olan Robert Campin (d.? - ö. 1444) adlı kişidir. Başka bir iddiaya göre de, Van der Weyden'in ta kendisidir.

Ne olursa olsun, kimliği bilinmeyen bu ressamın eserleriyle, Rogier Van der Weyden'in ilk resimleri arasında benzerlikler bulunduğu kesindir. 15. yy Flaman Okulu'nun kuruluşunda Jena Van Eyck kadar, Flémalle Ustası'nın da büyük payı vardır.

Flémalle Ustası - Hz. İsa'nın doğuşu (detay)

11 Ocak 2017 Çarşamba

sir ALEXANDER FLEMİNG (biyolog)

İNGİLİZ hekim ve bakteriyoloğu, 1881 yılında Lochfield Farm, Darvel Ayrshire 'da doğdu. Bütün hekimlik görgüsünü Londra'nın Sainte-Marie hastanesinde edindi. Bakteriyoloji profesörü oldu. Bakteriyoloji bölümü ikinci müdürlüğüne, sonra da Aşı enstitüsü müdürlüğüne getirildi.

1922' de Allison ile beraber "lizozim" enziminin (gözyaşı) tutuklayıcı ve durdurucu özelliğini keşfetti. 1927' den sonra "penicillium" cinsinden bir küfün özelliklerini inceledi. Bu küfün, streptokok bakterilerini tutuklayıcı ve durdurucu kabiliyeti olan "penisilin" denilen bir madde çıkardığını gördü.

Fleming, 1929' da penicillium küfünün bakteriyolojik incelemesini bitirmişti, fakat araştırmalarını devam ettirecek ve penisilini kimyasal yolla elde edecek kaynaklara sahip değildi. Çalışmalarına 1939' da sir Howard Florey ve Ernest Boris Chain ilgi gösterdi. Bu iki bilgin, 1940' da penisilini deriştirerek toz haline getirmeyi başardılar. 

Farmakolojik ve klinik araştırma, Oxford okulu tarafından yapıldı. Florey, penisilinin Amerika'da ilâç sanayiinde üretilmesini sağladı.

1942' de Royal Society üyeliğine seçilen, 1944' de "sir" ünvanını alan Fleming, 1945' de Chain ve Florey ile birlikte Nobel Tıp Ödülünü kazandı. Aynı yıl, "Penisilin ve pratik uygulaması" adlı eserini yayınlayan Fleming, 1955' de Londra'da öldü.

10 Ocak 2017 Salı

FONTAİNEBLEAU OKULLARI

16. yy' da Fransa krallarının emriyle Fontainebleau şatosunun süslenmesi için yapılan çalışmalar sırasında iki sanat akımı meydana gelmiştir. Birinci Fontainebleau okulu; 1. François'nın getirmiş olduğu İtalyan sanatçılar Rosso ile Primatice'nin etkisi altında doğdu. Bunlar kısa zamanda güzel sanatlar yöneticisi oldular.

Emirlerinde çalışan Pellegrini, Majorici, özellikle de Nicolo dell'Abato, Fransız sanatçılarını yeniden fresk sanatına dönmeye ve stuka tekniğini öğrenmeye teşvik ettiler. Bu yeni üslûp, Raffaello, Michelangelo, Pontormo, Bronzino ve Parmesan'dan çıkan"manierizm" akımıyla kaynaştı.

9 Ocak 2017 Pazartesi

JOHN FLAXMAN, eser-biyografi

İNGİLİZ heykeltraş ve gravürcü, 1755 yılında York'da doğdu. Wedgwood seramik atölyesi için birçok örnek eser gerçekleştirdi. İtalya'ya gitti, kitap resimleme işleriyle uğraştı. Homeros, Aiskhylos ve Dante'nin eserlerini resimledi. Yetmişe yakın anıt mezar yaptı. W. Blake'in yeni klâsikçiliğe yönlendirdiği sanatçı, eserleri ve Londra Kraliyet Akademisi'ndeki heykel hocalığıyla bu akımın etkili temsilcilerinden biri oldu. John Flaxman, 1826' da Londra'da öldü.

John Flaxman - İlâhi komedya için resim -1802

8 Ocak 2017 Pazar

JAMES MONTGOMERY FLAGG

AMERİKALI karikatürist, 1877 yılında New York, Pelham Manor'da doğdu. 12 yaşında ilk resmini St. Nicolas dergisine sattı. 14 yaşında Life ve Judge dergilerinde sürekli çizmeye başladı. New York'ta, Sanat öğrencileri birliğinde, daha sonra İngiltere ve Fransa'da okudu; başarılı portre sergileri açtı.

New York'a yerleşen Flagg, birçok yazar, aktör ve siyasetçiyle tanıştı. 1914' de, tanıdıklarının portrelerini yaptığı "J. M. Flagg'ın gözüyle ünlü kişiler" adlı karikatür kitabını çıkardı. Flagg'ın reklâm afişleri de ünlüdür. Ona büyük ününü sağlayan, birinci dünya savaşında çizdiği "askere çağırma" afişidir.

7 Ocak 2017 Cumartesi

KİŞİDE SAPLANTILAR

ŞAHSIN bilincini saran ve kurtulması imkânsız tekrarlayıcı düşüncelere "saplantı (obsesyon)" denilir. Temelinde endişe yatan rahatsız edici bir duyguyla beraber görülür. Belirli bir muhtevası olması gerekmez; herhangi bir düşünce kişide saplantıya dönüşebilir.

Saplantının temelindeki endişe, genelikle bir tehlikenin ve bir sorumluluğun aşırı önemsenmesine bağlıdır. Hastanın kaygı ve korkusu, tehlikenin büyüklüğüyle orantılı değilse ya da ihtimâl dışıysa, o zaman bu durum bir hastalık özelliği taşıyor demektir. 

Saplantılı hasta, bunun bir hastalık olduğunun her zaman bilincindedir, fakat devamlı mücadele etmesine rağmen, saplantısından kurtulamaz.

Saplantılı düşüncenin çeşitli şekilleri vardır. Bunlar:

a) Basit saplantı: Önemsiz sözcük, konuşma veya görüntülerin akla takılmasıdır.
b) Sorgulayıcı saplantı: Hatırlanmayan bir ismi, bir tarihi inatla araştırmaya zorlanmaktır.
c) Ketleyici saplantı: Şüphe ve kuruntuların belirli aktiviteleri engellemesi halidir.

6 Ocak 2017 Cuma

HİPPOLYTE FLANDRİN, eser-biyografi

FRANSIZ ressam, 1809 yılında Lyon'da doğdu. İngres'in öğrencisiydi. 1832' de Roma ödülünü kazandı. Bazı kilise ve şatolar için duvar resimleri yaptı. Bilgili, fakat şatafatsız üslûbu 19. yy' da dini konular için resmi dini üslûp olarak benimsendi. Vitraylar için resimler ve portreler de yapan Flandrin 1864' de Roma'da öldü.

Hippolyte Flandrin - Madame Vinet'nin portresi

5 Ocak 2017 Perşembe

FLAMİNGO KUŞU

DÜNYANIN çeşitli bölgelerinde sığ sularda, kalabalık sürüler halinde yaşarlar. 

Beslenme amacıyla çamurları karıştırırlar. Pembe tüylü, uzun bacaklı, perde ayaklı, ince uzun ve kıvrık boyunlu, iri yassı ve kıvrık gagalı bir kuştur. 

Flamingo kuşu, kazsılar takımının flamangiller familyasındandır.

4 Ocak 2017 Çarşamba

LEONOR FİNİ, eser-biyografi

ARJANTİN'Lİ kadın ressam, 1908 yılında Buenos Aires'de doğdu. Daha çok Fransa'da çalıştı. Portreler, çok sayıda tiyatro ve film dekorları yaptı, kitaplar resimledi. Eserlerinde klâsik tarzla gerçeküstücülüğü kaynaştırmaya çalışan Leonor Fini, 1996 yılında Fransa, Aubervilliers' de öldü.

Leonor Fini - Baudelaire'in "Elem çiçekleri"

3 Ocak 2017 Salı

FİORENZO Dİ LORENZO, eser-biyografi

İTALYAN ressam, 1440 yılına doğru Perugia'da doğdu. Perugino ile Benozzo Gozzoli'nin etkisinde çalıştı. Genellikle dini konuları işleyen eserlerinin çoğu Perugia'daki  Pinacoteca'dadır. Bunlar; "Çobanların tapınması", "Presepio", çeşitli "Meryem"ler ve birçok hristiyan azizinin portreleridir. Perugia'nın önde gelen ressamlarından olan Fiorenzo di Lorenzo, 1525 yılına doğru doğduğu şehirde öldü.

Fiorenzo di Lorenzo - Çobanların tapınması (tablo)

UYUZ HASTALIĞI

KAŞINTIYA yol açan bu hastalığı "sarcoptes scabiei" denilen bir akar asalak yapar. Bu akarın bulaşması, uyuza yakalanmış kişiyle direk temas veya bu kişinin elbiselerini kullanma yoluyla gerçekleşir.

Bu asalak, parmaklar arasına, el bileği, koltukaltı, üreme bölgesi, ve kaba et bölgelerinin derisine yerleşir. Asalağın dişisi deriye girdikten sonra derinin keratin tabakasında kendine bir tünel yaparak ilerler ve bu tünel küçük bir kabarcıkla nihayet bulur. Asalak bu kabarcığın içine yerleşir.

Dişi asalak açtığı tünele yumurtalarını bırakır, daha sonra bu yumurtalardan önce larvalar, sonra da yetişkin asalaklar gelişir.

Uyuz, özellikle geceleri şiddetli kaşıntı yapar. Kaşıntıya, aşırı kaşımanın oluşturduğu deri tahriş ve lezyonları eşlik eder. Şiddetli kaşımayla, deride kızarma, kabarcıklar, kabuklar oluşur.

Hattâ ciltteki tırnak tahriş ve çiziklerinden bakteriler de girerek yeni üst enfeksiyonlar meydana getirebilirler. Bazen bu enfeksiyon ve lezyonlar hakiki hastalığı maskeleyerek teşhiste zorluk çıkarabilirler.

2 Ocak 2017 Pazartesi

FİL HASTALIĞI ASALAKTAN

FİL hastalığı, "filaryoz" adıyla bilinen asalak hastalıklarının bir tipidir. Özellikle bacakların fil bacağı gibi kalınlaşmasına ve üreme organlarının şişerek büyümesine yol açar. Daha çok tropik memleketlerde görülür.

Çoğunlukla sivrisineklerin taşıdığı "Bencroft filaryası" insana bulaşınca; kendine yaşam yeri olarak lenf damarlarını seçer ve bulundukları yere göre lenf varisleri, lenf düğümü iltihapları, apse gibi çeşitli bozukluklara sebep olurlar.

Erişkin asalak lenf dolaşımını engeller ve duyarlı dokularda alerjik tepkilere yol açar. Zamanla lenf düğümleri büyür, lenf kanalları genişler, birkaç yıl içinde lifsi bağdokuyla iyice dolarak sertleşir ve tıkanır.

Zamanında tedavi uygulanmazsa, erbezi torbalarının ve bilhassa bacakların aşırı derecede kalınlaşmasına yol açtığı için bu filaryoz tipine "fil hastalığı" denilmiştir.

Çeşitli asalak öldürücü ilâçlar denenirse de ileri vakalarda en iyi tedavi yolu ameliyattır.

ANTONİO FİLARETE, eser-biyografi

İTALYAN mimar ve heykeltraş, (Averulino da denir) 1400 yılında Floransa'da doğdu. 1433-45 yılları arası Roma'daki San Pietro kilisesinin bronz kapısını yaptı. 1451' de Milano'ya çağrıldı, burada Castello Sforzesco'nun orta kulesiyle Maggiore hastanesini inşa etti (1456-65).

"Trattato di Architettura" adlı eseri (1464), gotik sanata karşı yeni mimarlık ilkelerinin bir savunucusudur. Ayrıca Bergamo katedralinde ve Bellinzona surlarında çalıştı, Cremona'da bir zafer takı yapan mimar 1469 yılına doğru Roma'da öldü.

Antonio Filarete - San Pietro bronz kapısı (detay)

1 Ocak 2017 Pazar

SARHOŞLUK EVRELERİ

AŞIRI içkiyle alınan "etil alkol"ün vücutta yol açtığı akut zehirlenme durumuna sarhoşluk denilir. Birbirini takibeden üç farklı safhadan meydana gelir. Bunlar:

a) Aşırı keyif duyma ve zindelik veya aşırı duyarlılık safhası.
b) Uyuşukluk, zihinsel kifayetsizlik, hareketlerde güvensizlik, derin uyku ve koma safhası.
c) Baş ağrısı, bulantı, genel fenalık hali ve hafıza kaybının görüldüğü uyanma safhasıdır.

Sarhoşluk genellikle 24 saat sürer. Adli tıpda sarhoşluk, kandaki alkol seviyesinin binde 1,5 grama ulaşmasıyla başlar. Bu seviye, araba kullanan kişi için tehlike sınırını oluşturur.

Alkolün kandan temizlenme işinde karaciğer önemli vazife üstlenir. Kifayetsiz kaldığında siroz veya pankreas kanseri gibi iyileşmesi çok zor olan hastalıklara sebebiyet verir.