4 Mayıs 2020 Pazartesi

TELL HALAF (kültür)

Tell Halaf  -  Uzun bukleli
kadın tanrıça (Mö. 10. yy.)
AKDENİZ  kıyıları ve Toroslar'ın doğusundan Güney Anadolu, Yukarı Suriye ve Mezopotamya üzerinden İran dağlarına kadar uzanan kültüre "Tell Halaf" denilir. Bu kültür, Anadolu'nun dağlık bölgesiyle Mezopotamya çukur ovası arasındaki bölgelere yayılmıştı. İlk defa Habur nehrinin kaynak bölgesinde bulunan Tell Halaf'ta (bugün Guzzana) rastlanıldığından bu ismi aldı.

"Tell Halaf" kültürünün en karakteristik eşyası; üzerinde nakışlar bulunan, ağızları huni şeklinde açılmış tabaklar, kâseler, geniş gövdeli küpler ve testilerdir.

Arpaciye'den başka Kargamış ve Asur ülkesinde Tepe Gavra'da bulunan yuvarlak binaların yanında, dörtgen şeklinde yapılar da bulunduğunu Tepe Gavra kazıları göstermiştir. Burada oldukça karışık, fakat gelişmiş bir planı olan büyük binalar vardır. Bunların tapınak olmaları muhtemeldir. Bu tapınaklarda, bir kadın tanrıya tapınılmış olduğunu gösteren iri göğüslü bir tanrıça heykeli bulunur.

Bu kültürde taş ve çakmak taşından yapılmış âletler büyük rol oynar. Madenî eşyaya seyrek de olsa rastlanır. Bu sebeple Tell Halaf kültürünün "kalkolitik (bakır-taş)" bir kültür olduğu kabul edilebilir. Tell Halaf kültürü; nakışlı seramikleri, iskân bölgelerini çeviren surları, yuvarlak veya dörtgen biçiminde olan evleri ve kaldırımlı sokaklarıyla, yüksek seviyeli bir medeniyeti ifade eder.

Büyük tapınaklar, tanrı heykelleri, vazolar üzerindeki boğa başları, mezarlara bırakılan heykelcikler de, o devrin insanlarının çok eski ve kökleşmiş dinî inançlara sahip olduklarını gösterir.

Yeni araştırmalar, Yukarı Suriye ve Mezopotamya'da görülen bu kültürün buraya başka bir ülkeden gelmiş olduğunu düşündürecek mahiyettedir. Van (Türkiye) çevresinde Tilkitepe'de bu kültüre has boyalı ve nakışlı seramiklere rastlanmış olması, bu kültürün Doğu Anadolu'nun dağlık bölgesinden güneye inmiş olabileceği fikrini güçlendirir.

Yüksek bir medeniyetin temsilcisi olarak güneye gelen bu insanlar, Yukarı Mezopotamya'da sadece tek renkli seramiklerle tanınan bir kültür bulmuşlar, bu çok eski kültürün yerine kendi yüksek kültürlerini zor da olsa kabul ettirmişlerdir.