3 Mayıs 2022 Salı

HACI ÂRİF BEY (bestekâr)

TÜRK  mûsıkîsinin en büyük şarkı bestekârlarından, 1831 yılında İstanbul'da doğdu. Eyüp Şer-i mahkemesi kâtibi Ebubekir Efendi'nin oğlu. İlkokulda sesinin güzelliğiyle dikkat çekti. 

Zekâi Dede'den, Eyubî Mehmed Bey'den, İsmail Dede Efendi'den, Hâşim Bey'den eser meşketti. İyi mûsıkî ve nota bilgisi olmamakla beraber, binlerce eseri ezberledi ve gençlik yıllarından başlayarak pek parlak şarkılarıyla dikkati çekti.

13 yaşında Muzıka-yı Hümayun'a girdi. 20 yaşında Sultan Mecid'e "mabeynci" oldu. Sarayın Çerkes câriyelerinden üç kızla evlendi (Çeşmidilber, Zülfinigâr, Nigârnîk hanımlar). "Mabeyncilik" ve "serhanendelik" yaptı.

Hacca gitti. İran şahı tarafından Tahran sarayına davet edildiyse de, padişah izin vermedi. Hacı (Mehmed) Ârif Bey, 1884' de vefat etti, İstanbul, Beşiktaş'da "Yahya Efendi" dergâhına defnedildi. 

Yakışıklı, kibar, nâzik, kaprisli ve huysuzdu. Hâfızası çok kuvvetli, zekî, iyi konuşan bir adamdı. Hiçbir saz çalmamakla beraber, emsalsiz bir okuyucu idi. Son derece verimli bir bestekârdır. Bir gece 8 şarkı birden bestelemiş, diğer bir gece Sultan Aziz'in verdiği bir güfteye 7 ayrı beste yapmıştı.

"Mecmua-i Ârifî" adıyla 600 sayfalık bir güfte dergisi yayınladı (İstanbul, 1873). "Kürdili hicazkâr" makamı ile "müsemmen" usulünü Ârif Bey bulmuştur. 

Pek çok talebesi arasında Şevkî Bey, kendisinden sonra gelen en büyük şarkı bestekârıdır. Dede Efendi'den sonra 19. yy.'ın en büyük bestekârı olan Ârif Bey, 1000' den fazla şarkı ve bir hayli ilâhî bestelemişse de günümüze kadar gelen eserleri; 326 şarkı, 7 dinî eser, 2 beste ve bir "yürük semai"den ibarettir. Hiçbir bestekârın bu sayıda şarkısı yoktur. 

Tek başına "şarkı" şeklini, Türk mûsıkîsinin en mühim dalı haline getirdi. Kendisinden sonra gelen hemen bütün şarkı bestekârlarına tesir eden, son derece güzel ve mükemmel şarkılar bırakmıştır. "Neoklâsik Türk Mûsıkîsi" denilen romantik çığırın kurucusudur.