14 Mart 2017 Salı

GALATA SEMTİ

İSTANBUL'DA bugünkü adı "Karaköy" olan semt. "Galata" adının nereden geldiği konusunda farklı görüşler öne sürülür. Bizanslı tarihçi Dionysios ve Strabon'a göre bu semtin eski adı Sykai, Sykodis veya Sykaena'dır.

Tarihçi Çaças'a göre, Rumların Galat diye adlandırdığı Galyalılar, başkanları Brennos ile buradan geçerken konakladıkları yere kendi adını vermişlerdir. Galos, Galat denilen Lâtin hristiyanlarının oturdukları yerler anlamında Galata, Galatia adının kullanılmış olma ihtimâli vardır.

Başka bir görüşe göre, Galata adı, Rumca "süt" mânâsına gelen Galaktos sözünden türemiştir. Bölgede eskiden sığır ahırları bulunduğu için bu adın verildiği öne sürülür. Bir diğer görüş de, bu kelimenin Cenova-İtalyan dilinde "bayır, yokuş, yamaç" mânâsına gelen Caladdo-Galadda kelimesinden türediğini söyler.

Rumlar, Galata'ya çoğunlukla Pera (karşıyaka, geçit) derlerdi. Aşağı yukarı bütün eski Bizans kaynaklarında semtin ismi Galata olarak geçer.

Hristiyanlığın ilk zamanlarında Fındıklı'da (Argiropolis) bulunan metropolithane, piskopos Partinakos tarafından Galata'ya taşınmıştı. Skarlatos, bu yerin eskiden küçük bir köy iken, Teodos zamanında surlarla çevrildiğini, "kollegiatos" denilen bekçiler tarafından korunduğunu bildirir.

Bizanslı Stephanos, kendi zamanında, bu semte Justinianupolis denildiğini yazar. İmparator Justinianus 528 yılında, geniş ölçüde imar edip düzenlediği Galata'ya kendi ismini vermişti. Bizans çağında Galata, 13 "segio" (idare bölgesi) idi ve "vici" denilen mahallelere ayrılmıştı.

2. Tiberios zamanında (579-582), deniz kıyısında "Kastelion tu Galatau" adı verilen büyük bir burç yapılmıştı.

Galata, Bizans'a yakın olmakla beraber, ona bağlı kalmamıştır. Akdeniz'de ticaret yapan bütün denizci kavimlerin ilgisini çekmiş, zamanla Lombardialılar, Amalfiler, Cenovalılar, Yahudiler, Pizalılar, Venedikliler burada oturmuş; konak yerleri kurmuş, ticaret yapma yetkisi almışlardır. Özellikle İtalya kavimleri Bizans'ın zayıf zamanlarında, imparatordan imtiyazlar elde ederek buraya yerleştiler.

Bizans'ın sıkıntılı durumlardan kurtulamaması yüzünden, bütün Ortaçağ boyunca Galata, bağımsız bir bölge gibi kaldı. Burada oturan Pizalılar'ın başında "konsül", Venedikliler'in başında "balyos", Cenevizliler'in ise "podesta" bulunurdu.

1. Aleksios zamanında (1081-1118), Venedik donanması, Bizans donanmasına yardım ettiği için Venedikliler, imparatordan birçok yeni imtiyaz sağladılar. Pizalılar bunu fırsat bilerek direnince, 1.  Aleksios aynı imtiyazları onlara da vermek mecburiyetinde kaldı (1112).

İlk Venedik ticaret bölgesinin Marmara kıyısında Kumkapı ile Langa arasında olduğu, sonradan alınan imtiyazlar ile Galata'ya taşındığı söylenir. Diğer yandan, Cenovalılar 1142 yılına kadar şehrin dışında kalan ticaret yerlerini Bizans'ın zayıflamasıyla Galata'ya taşıdılar. Daha evvel bunlar belli bir vergi ödemeden şehre giremezdi.

Manuel Komnenos (1143-1180) zamanında Cenovalılar, 1160' a doğru, Galata'da Sanctae Crucis Embolum yakınlarında yerleşme izni aldılar. Zamanla bütün Akdeniz ticaretini elinde tutan kavimlerin ticaret yeri halini alan Galata'yı, 1160-1173 yılları arasında gezen Haham Bünyamin, halkın çoğunun Yahudi olduğunu yazar.

1267 yılında, imparatordan ikinci bir imtiyaz koparan Cenovalılar, Galata'ya iyice yerleştiler. Buraya yerleşen denizci kavimlerin kendi bölgelerini surla çevirme hakkı yoktu. Bizans'ın çok zayıfladığı yıllarda (1303), imparatordan, sınırlarını hendek kazarak belirlemek için bir ferman alan Cenovalılar, 1304' de evlerin aralarını kalın duvarlarla birleştirerek burasını "müstahkem mevki" durumuna getirdiler; zamanla duvarları genişlettiler, yükselttiler ve Bizans'ın son çağlarında burasını müstakil bir koloni haline getirdiler. Sınırlarını Azapkapı-Şişhane, Galata kulesi-Tophane, Bitpazarı-Tophane yörelerine kadar genişlettiler.

1387' de Cenovalılar'la yapılan bir anlaşma gereğince; Osmanlılar, bu kesimi, Bizans'a karşı yapacakları taarruzda kullanma yetkisi aldılar. Nitekim Yıldırım Bayezid'in, 1391 İstanbul kuşatmasında burada 6000 asker bulundurduğu söylenir.

1393 yılında Galata, Osmanlı taarruzuna uğrayınca, Cenova, bağlı bulunduğu Fransa'dan yardım istedi. Bunun üzerine Fransa, mareşal Boucaut'yu göndererek bir müddet için Galata'yı kurtardı. 3. Andronikos zamanında, Sakız Adası, Cenovalılar'ın eline geçince, Galata'nın sınırları yeniden genişletildi (1404).

1437 yılında Galata'yı, Cenovalılar'ın elinden almak amacıyla Bizanslı kumandan Leontarios saldırıya geçti, fakat başaramadı. 1453' de, Osmanlılar, Bizans'ı ele geçirince Cenovalılar da birtakım özel haklar alarak Galata'yı Fatih Sultan Mehmed'e teslim ettiler.

Gerek Bizans devrinde, gerek Türkler'in eline geçtiği zamanlarda, Galata'da farklı mezheplere bağlı kavimlerin tapınakları vardı. Burada dokuz hristiyan kilisesinin bulunduğu bilinmektedir.

Zamanla camiler, mescitler, çeşmeler yapılan Galata'nın adı Fatih Sultan Mehmed'in şiirlerinde anıldığı gibi 1657 yılından sonraki Osmanlı metinlerinde ve hristiyan cemaatinin resmi yazılarında yeniden geçmeye başladı. Nüfusu oldukça karışık bir liman bölgesi olan Galata, yabancı gemicilerin uğrağı ve önemli bir alış-veriş bölgesi olmaya devam etti.