9 Kasım 2015 Pazartesi

İSMAİL DEDE EFENDİ (hammâmizâde)

DEDE EFENDİ 1778 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Süleyman Ağa, Cezzar Ahmet Paşa'nın mühürdarıydı. Bu işi bıraktı ve İstanbul'da hamam işletti.

Dede Efendi şâir ve edipdir. Biraz da hattatlığı vardır. Küçükken ses güzelliği ve müzik yeteneğiyle dikkat çekti ve ilâhicibaşı oldu. 
İlk bestesi; "zülfündedir benim baht-ı siyahım" dır. II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid'den destek gördü. III. Selim döneminde ün kazandı. Bestelemek için yazdığı şiirlerinde Türkçe'den başka Farsça da kullanmıştır. 26 yaşındayken çok sevip-saydığı şeyhi Ali Nutki Dede'yi ve aynı yıllarda oğlunu
kaybetmesiyle çok üzüldü. Üzüntüsünü şu şiirle dile getirdi:

Dede Efendi'nin evi
(Sultanahmet)
Bir gonca-femin yâresi vardır ciğerimde
Âteş dökülürse yeridir zîr-i serimde
Her lahza hayâli duruyor dîdelerimde
Takdîre nedir çâre, bu varmış kaderimde

Abdülkadir Meragi (1360-1435) ve Buhurizâde Mustafa Itrî Efendi'den (1640-1711) sonra klâsik Türk müziğinin en büyük bestekârı kabul edilir. Zekâi Dede Efendi'nin (1825-1897) hocasıdır. Beş yüz kadar beste yaptı, fakat 288' i günümüze kadar ulaştı. Her formda eser üretti. Hac için gittiği Mekke'de 1846 yılında kolera hastalığından vefat etti. Hz. Muhammed'in Eşi Hz. Hatice'nin mezarının yakınına gömüldü.

Ünlü eserleri: Nihan ettim seni sinemde ey mahper cânımsın, Ey kaş-ı kemâni tir-i müjen canıma geçti, Ey gonca dehen har-ı elem canıma geçti, Yine neşe-i muhabbet dil-ü canım etti şeyda, Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü, Öpsem seni doyunca, Ey lebleri gonca yüzü gül serv-i bülendim.