5 Ocak 2015 Pazartesi

OKSİJEN İŞLEME ORGANI AKCİĞER


       Akciğer, solunan havadaki “oksijenin” kana geçmesini ve dolaşım yoluyla, vücuttaki “bütün organlara” taşınmasını sağlar. Bu arada; kandaki “karbondioksiti” (kirli havayı) alarak, nefes vermeyle dışarı atar.

Akciğerler tabanı diyaframa dayanan, tepesi de boynun altına ulaşan bir koni biçimindedir.

Organın yüzeyi, “plevra” denilen ve ona parlak bir görünüm kazandıran zarla kaplıdır. Plevra, ön, arka ve yanlarda “göğüs kafesiyle” ilişkidedir. Ortada ise, “mediyastin” denen bölgedeki yapılar, iki akciğeri birbirinden ayırır.

Akciğerin iç yüzünde, ana bronş, kan ve lenf damarları ve sinirlerin girip çıktığı bölge yer alır.

İKİ AKCİĞER EŞİT DEĞİLDİR

Kalp ve perikart “sola” dönük, diyafram da sağ yarısı ile karaciğeri örttüğü için, sola göre daha yüksekte olduğundan, iki akciğer birbirinin “eşi değildir”.  Sağ akciğer üç, sol akciğer ise iki loba ayrılmıştır.

Akciğerlerin içinde dallanan “bronşlar”, solunan havanın, organın bütün bölümlerine ulaşmasını sağlar. Bronşlar dallandıkça çapları küçülür. Çapı 1 mm olduğunda “bronşiyol” adını alır. Bronşiyoller de dallanarak, uç bronşiyolleri oluşturur. Bunlardan ayrılan solunum bronşiyollerinin duvarları “çok incedir” ve her biri 3-4  tane “alveol” denilen hava keseciğiyle sonlanır. Her insanda yaklaşık 300 milyon hava keseciği kümesi vardır. Bunların toplam yüzey alanı da 70 metrekare cıvarındadır.

SOLUNAN OKSİJEN NEREDE KANA KARIŞIR ?

Havada % 78 azot, % 21 oksijen vardır. Akciğer, bu karışımın içinden oksijeni “seçerek” alır.

Hava ile kan arasındaki gaz alışverişi, alveollerin “yüzeyinde” gerçekleşir. Hava keseciklerinin ince duvarı, “kılcal damarlar” ve akciğer atardamarının en uç dallarıyla çevrilidir. Bunlar, kalbin sağ karıncığından gelen “oksijensiz (kirli)” kanı akciğerlere taşır.


Hava keseciklerinin yüzeyi, duvar hücrelerinin ürettiği “sürfaktan” içeren ince bir sıvı tabakayla kaplıdır. Bu madde, hava keseciğinin “sönmesini” engeller.

Akciğer aynı zamanda, esnek lifsi yapıda bağdoku açısından da zengindir ve “büzüşme” eğilimindedir.  İç ve dış “basınçların dengesi” sayesinde, göğüs kafesine bitişik ve “gergin” kalır. Böylelikle, göğüs duvarının hareket “ritmine” uyar.

Nefes alma sırasında diyafram alçalır ve solunum kasları, kaburgaları yükseltir; hava dolan akciğerin hacmi artarken, esnek lifleri gerilir. Nefes verme sırasında ise, göğüs kafesinin daralması, esnek liflerin gerginliğini azaltır ve akciğerin hacmi küçülür, hava dışarı çıkar.

AKCİĞER KAÇ LİTRE HAVA ALIR ?

Yetişkinlerde, iki akciğer toplam yaklaşık 5,4 litre hava toplayabilir. Normal bir nefes alma eylemiyle, akciğerlere 0,6 litre hava girer. “Zorlu” bir “nefes alma” ile 1,9 litre daha hava alınabilir.

 “Zorlu” bir “nefes verme”, bu hacimlere ek olarak 1,3 litre daha hava çıkmasına sebep olur.

“En güçlü” nefes vermeden sonra bile akciğerlerde 1,6 litre hava kalır.

Bu hacimler, çeşitli akciğer hastalıklarında değiştiğinden; ölçümleri, “teşhis” koyma açısından faydalıdır.

Eski yıllarda, tüberkülozu (verem) iyileştirmek için, “akciğerin dinlendirilmesi” prensibiyle, içindeki tüm hava alınarak “akciğeri söndürme” yoluna gidilirdi. Gereksizliği anlaşılınca, bu yöntemden vazgeçilmiştir.


  Kaynak : Medicana, ana yayıncılık 1993 c.12 s.17