5 Şubat 2015 Perşembe

ALKOL BAĞIMLILIĞI VE RİSKLERİ

Alkollü içkilerin vücutta zaman zaman yinelenen ya da sürekli bozukluklara sebep olacak seviyede kullanılmasına alkol bağımlılığı denir. Zararlı etkileri, özellikle etil alkolün etkisine bağlı olarak gelişir. Etil alkol alındıktan sonra mide ve bağırsak yoluyla hızla emilerek başta karaciğer ve beyin olmak üzere vücudun çeşitli organlarına yayılır.

ATILMASI DAHA YAVAŞ

Vücuttan atılması, emiliminden daha yavaştır. Alkol, karbondioksit ve suya dönüşerek vücuttan atılır. Bu reaksiyonda ara ürün olarak açığa çıkan asetaldehit daha sonra karaciğer için zehirli olan asetata dönüşür. Kandaki etil alkol düzeyi arttıkça, karaciğer tarafından tam olarak parçalanması zorlaşır.  Sinir dokusu alkole daha da duyarlıdır. Sinir hücrelerine giren alkol metabolizmayı önemli bir biçimde etkiler.

HER İNSANDA DÜŞÜK SEVİYEDE VAR

Etil alkol, dış alım olmaksızın da kanda düşük seviyelerde (100 cc de 1 miligramın altında) bulunur. Bu seviye, bazı içkilerde bulunan etil alkol miktarına göre çok düşüktür. Meselâ; birada % 3-5 , şarapta % 8-12 , likörlerde % 35-65  arasında etil alkol vardır.

ÖLÜM RİSKİ DOZU

Kandaki alkol düzeyi 100 cc de 200 miligrama çıkınca ilk zehirlenme belirtileri görülmeye başlar. Bu oran 250-450 miligrama çıkınca belirtiler daha da ağırlaşır. 100 cc de 500-750 miligramlık bir seviye ölüm riski taşır. Bu değerler normal kişiler için geçerlidir. Kronik alkolikler, 100 cc de 1000-1200 miligramlık alkole dayanabilirler.

Alkolün yol açtığı ruhsal bozukluklar değerlendirilirken sarhoşluğun tipik belirtilerini gösteren akut zehirlenmeyle, kronik zehirlenmeye bağlı belirtileri birbirinden ayırdetmek çok önemlidir. Kronik zehirlenme tam ve kesin bir zararlı madde bağımlılığı olarak kabul edilir.

MESLEKİ ZEHİRLENMELER

Metanol, bütanol, propanol gibi başka alkol bileşiklerinden kaynaklanan zehirlenmeler ise genellikle mesleki nedenlerle bu maddelerle temas eden insanlarda görülür.

Netice itibarıyla; insan vücuduna her açıdan zararlı olan alkolden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir.


Kaynak : medicana, ana yayınc.1993 c.12