Prof. Nuray Uzunören, “Baraka” dergisinde yayınlanan makalesinde GDO (Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar) konusunda yani; bitkilerde gen aktarımından amaçlanan belli
başlı “kazanımları” şöyle
sıralamaktadır:
Küf mantarlarına karşı direncin artması.
Besin değerinde artış sağlama.
Aroma, tat ve şekilde değişiklik yaratma.
Raf ömrünü uzatma.
Hastalıklara karşı dirençli
olma.
Haşerelere karşı korunur hale gelme.
Daha az sulama ile daha çok ürün elde edilmesi.
İklimsel değişikliklere karşı dayanıklılığın artması
Yine aynı yazısında Dr. Uzunören, GDO'lu tohumlarla yapılan tarımın ve elde edilen ürünlerin çevre ve insan sağlığı açısından muhtemelen ne gibi “sakıncaları” olabileceğini de anlatmaktadır.
Akla gelen sakıncaların henüz
hiç biri ortaya “çıkmamıştır”. Bunun
bir sebebi de ilk uygulamadan bu yana henüz yeterince vakit “geçmemiş” olmasıdır. Yani “uzun vadeli” tehlikelerin var veya yok
olduğu henüz “ispatlanmamıştır”.
Buna karşılık, yukarıda sayılan faydalarının hepsi “gerçekleşmiştir”.
2007 yılında transgenetik (yani
GDO) bitkileri üreten ülke sayısı sadece bir iken, bugün (2009 da) toplam yirmibeş
ülkede bunlar yetiştirilmektedir.
Gıda
üretimi “nüfustan hızlı” artmıştır
tarımda mekanizasyon, yapay gübre, zirai mücadele ilaçları, tohum ıslâhı gibi
teknolojik gelişmeler bu üretimi sağlamıştır...
Kaynak: ikt. uzm. ege cansen 16.12.2009 hurriyet