Vücudun herhangi
bir yerinde, mikropların dokuları tahrip
ederek yaptıkları şişliklere abse
denir. Bu şişliklerin içinde daima cerahat
maddesi bulunur. Cerahat ise, parçalanan ve ölmüş olan doku artıkları ile mikroplarla savaşmak için buraya gelen beyaz kan hücrelerinden ibarettir.
Toplu iğne başı
büyüklüğünden çocuk başı büyüklüğüne kadar farklı çapta abseler, vücudun dış
kısımlarında olabildikleri gibi organların içinde de yerleşebilirler. Bunlardan
akciğer abseleri, karaciğer abseleri hayatı tehdit edecek ciddiyettedirler. Beyin abseleri bunların en tehlikelisidir. Bu abse şekilleri
derhal hastane tedavisi ve ameliyat
gerektirir.
Akciğer absesi, tüberküloz
harici mikroplardan meydana gelir ve çok zaman zatürre veya müzmin
bronş iltihaplarından sonra görülür. Nefes darlığı, öksürük ve yüksek ateşle,
cerahatli bol balgam çıkarmakla kendini gösterir. Hastane tedavisi gerektirir.
Vücut dışında ve gözle görülebilen abseler daha az tehlikeli olmakla beraber, bazan yakınlarından geçen kan damarlarına açılarak “Septisemi” denilen ağır ve yüksek ateşli bir tabloya, beyin ve karaciğer abselerine sebep olabilirler. Bundan başka, abse
bölgesinden kopan ölü doku
parçaları, hayati organları besleyen
kan damarlarını tıkayarak felçlere
ve ölümlere sebep olabilirler.
Abseler genel olarak tıpta
iki gruba ayrılır. Birinci gruptakiler sıcak
abselerdir. Bunlar vücudun yüzeyinde bulundukları zaman yapmış oldukları ağrı,
zonklama şeklindeki sancı, derinin kızarıp morarması ve şişlikleriyle dikkat
çekerler. Abse üzerine el konulduğunda sıcaklık
hissedilir ve ağrı oluşur. Bazan bu
abselerin ortası sarı ve cerahatla dolu bir manzara gösterir. Halk arasında “çıban” denilen sathi sıcak abselerin sebebi “stafilokok,
streptokok” denilen tabiatta bol
bulunan mikroplardır.
İkinci grupta soğuk abseler vardır. Soğuk abseyi
oluşturan sebep çoğunlukla “tüberküloz”
mikrobudur. Bu abseler ekseriyetle cilt altında bulunan lenf bezlerinden başlayarak sinsi bir şekilde gelişirler. El
muayenesinde soğukturlar ağrı ve kızartı
yapmazlar. Mantarlar da abseye sebep
olabilirler...
TEDAVİ
Sıcak ve soğuk abselerin
tedavileri birbirinden farklıdır.
Sıcak abselerin açılması ne kadar gerekliyse, soğuk abselerin açılması da
o kadar tehlikelidir. Sıcak abseler,
çoğu zaman kendi kendilerine baş vererek patlarlar ve akarlar. Çok rahatsız
eden ve patlamayan abseleri ufak bir cerrahi
müdahele ile açmak gerekebilir. Doktor
müdahalesi olmadan iğne, çakı vs ile abseyi patlatmamalıdır. Steril olmayan cisimlerle temas yeni sorunlar yaratabilir.
Abselerin yeni başladığı
zamanlarda, “alkol veya tentürdiyot”
pansumanı yapmak ve ağızdan “antibiyotik”
almak, çoğu zaman absenin gerilemesini ve kaybolmasını sağlayabilir. Cerahat
toplamış ve patlamış abseleri temiz
tutmak şarttır. Absenin etrafı tentürdiyotla silinir. Patlamamış absenin
üzerine antibiyotikli pomad sürülür,
steril gazlı bezle kapatılır.
En uygunu absenin steril
bir bisturi ile açılmasıdır. Açık abseler “oksijenli
su” ile temizlenir ve üzerine “antiseptik”
tozlar konur ve gazlı bezle
kapatılır.
Soğuk
abseler hiçbir zaman patlatılmaz ve açılmaz. Açılan abseler hiçbir zaman
kapanmazlar ve aylarca akarlar. Bunların tedavisini tamamen cerrahın müdahelesine bırakmak
lâzımdır. Burada genellikle tüberküloz
tedavisine başvurulur. Mantarların yol açtığı abselerde de o mantara özgü özel pomadlarla tedavi edilir.