5 Ekim 2015 Pazartesi

KUR'AN-I KERİM'İN MUSHAFA DÖNÜŞÜ

Hz. Osman Kur'anı - Topkapı Sarayı
KUR'ANI Kerim'de, uzun sûreler başta, kısa sûreler sondadır. Oysa; kısa sûreler ilk nâzil olmuştur. Mekke'de inenler inanç ile alâkalı, Medine'de inenler hukuk ve tatbikatla ilgilidir. Kısa sûrelerde lisan daha etkilidir. Görünüşte, müşrik Arap kâhinlerinin kehanetlerini, lânet ve kutsamalarını andırır. Tanrısal öfke ve yargılama düşüncesi vardır.

Hazreti Muhammed'in devlet başkanı olarak çıktığı Medine döneminin vahiyleri daha çok uygulamaya yöneliktir. Mekke sûrelerinin çoğu, putperestlere seslenirken; Medine'de inen birkaç büyük sûre inanmışlara seslenir.

Vahyin bazan kendi emrettiği emir ve yasakları kaldırdığı dönemler vardır. Kıble'nin önce Kudüs, sonra Mekke'ye çevrilmesi böyledir.

İlk vahiyler ezberlendi, yassı kemiklere, hurma ağaçlarına, taşlara ve derilere kaydedildi. Vahiy kâtipleri Ubeyd Bin Ka'b ve Zeyd Bin Sabit'tir. Hazreti Muhammed vefat edince; Hz. Ebubekir Kur'anı toplamada Zeyd Bin Sabit'i görevlendirdi (632-34). Zeyd Bin Sabit, çeşitli yerlere yazılı olanlarla halkın ezberindekileri ayrı ayrı yapraklara yazıp Hz. Ebubekir'e verdi.

Hz. Ebubekir vefat edince; sayfalar Hz. Ömer'in eline geçti. Hz. Ömer de nüshayı kızı Hafsa'ya (Hz. Muhammed'in dul eşi) emanet etti.

Hafsa'ya verilen nüshanın yanı sıra Ubeyd Bin Ka'b, Abdullah Bin Mesud, Ebu Musa El Eşari, Mikdat Bin Amr'a ait nüshalar da vardı. Bunlar Şam, Kûfe, Basra ve Hıms'taydı.

Hz. Osman döneminde (644-56), Zeyd Bin Sabit, Abdullah Bin Zübeyr, Said Bin El As, Abdurrahman Bin Haris' den teşekkül eden kurul, Zeyd'in nüshasını temel aldı. Yedi nüsha olarak "Mushaf" yazıldı. Bir tanesi Medine'de bırakıldı, diğerleri Kûfe, Basra, Şam, Mekke, Yemen ve Bahreyn'e gönderildi. Müslümanlardan ellerindeki Kur'an metinlerini bu resmi metinle karşılaştırarak düzeltmeleri, düzeltilemeyecek gibi olanları imha etmeleri istendi.

Kûfeliler, kendi İbn-i Mesud nüshalarını terk etmek istemediler. Siyasi iktidarın tasdiklediği tek metne uyma yönündeki genel eğilim sayesinde resmi mushaf, kuvvet kullanmadan yavaş yavaş diğer mushafların yerini aldı. Hz. Osman tarafından derlenen resmi mushafa, eklemeler veya çıkarmalar yapılıp yapılmadığı tartışıldı. Meselâ, bazı Şii'ler, Hz. Ali ve ailesinin üstün konumuna, haklarına, gizli imamın zuhuruna ilişkin ifadelerin Hz. Osman tarafından metinden çıkarıldığını ifade ettiler. Şiiler arasında birlik olmadığı için, istedikleri tam metni ortaya çıkarma teşebbüsleri netice vermedi.

İlk Kur'an metinlerinde Arap alfabesinde "herekeler" yoktu. Yanlış okumayı önlemek ve okuma kolaylığı sağlamak için, Basra Valisi Ziyad Bin Ebihi'nin talebiyle Ebu-ül Esved Zalim Bin Süfyan-üd Düeli (öl:688) Kur'anı herekeledi. Halil Bin Ahmed El Ferahidi (öl:791), noktalama ve herekelemeye son biçimini verdi. Okuma ve ezberleme kolaylığı sağlamak için de 30 cüze (bölüm), her cüz de 4 hizbe ayrıldı.

Kur'anı Kerim ilk kez (961-76) da Farsça'ya tercüme edildi. Lâtince'ye çevirisi 1143' de yapıldı. Mısırlı tefsirci Muhammed Abduh (1849-1905), Kur'an'da adı geçen cinlerin, hastalık bulaştıran mikroplar olduğunu söylemiştir.

Kur'an'ın 1. Suresi el-Fatiha  (7 Ayet)
Kur'anı Kerim'de Fâtiha Suresi'nin Meâli:

Rahman ve Rahim Allah adıyla
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a
Rahman ve Rahim'e
Din gününün mâlikine
Ancak sana ibadet ederiz
Ancak senden yardım dileriz
Bize doğru yolu göster
Kendilerine nimet verdiklerinin yolunu; 
gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil.

Hazreti Muhammed, "Fatiha'yı okumayanın namazı olmaz" demiştir. Fatiha, namazların her rekâtında okunur. Mânâsı itibarıyle Fatiha en büyük dua ve münâcaattır. Kulluğun yalnızca Allah'a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, çünkü hayrı ve şerri yaratanın Allah olduğu hususları bu sûrede ifadesini bulmuştur.

Kur'an-ı Kerim, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur'an'ın içerdiği esaslar, ana hatlarıyla Fâtiha Suresi'nde vardır. Zira Fâtiha'da, övgüye, ta'zime ve ibadete lâyık bir tek Allah'ın varlığı, O'nun hakimiyeti, O'ndan başka dayanılacak bir güç bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulunulur.