14 Mayıs 2015 Perşembe

NECİP FAZIL KISAKÜREK, ŞİİR, BİYOGRAFİ

NECİP FAZIL KISAKÜREK  (1905 - 1983)

İstanbul'da doğdu. Denizcilik Okulu'nu tamamlamadan ayrıldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe öğrenimini yarıda bıraktı. Felsefe öğrenimi için Paris'e gittiyse de tamamlayamadan yurda döndü. Banka memuru ve müfettiş oldu. Daha sonra Belediye Konservatuarında ücret karşılığı öğretmenlik yaptı. Bir yandan da şiir yazmaya devam ediyordu. Sonunda gazetelere fıkra yazmaya, siyasi dergi çıkarmaya başladı. Birkaç kere de mahkûm oldu, hapse girdi. Tiyatro ve makale türünde de yazıları vardır. 

İlk şiirlerinde halk şiirinin ve Fransız şiirinin etkisinde kaldı. Maneviyatçı ve bireyci şiirin örneklerini verdi. Daha sonra İslâmiyet'e yöneldi ve sanatını bu değerleri savunmada kullanmaya başladı. Görüşlerini, Ağaç ve Büyük Doğu dergilerinde yayınladı. Son Posta ve İstanbul gazetelerinde makaleler yazdı. "Sabırtaşı" adlı piyesiyle Cumhuriyet Halk Partisi piyes yarışmasında birincilik aldı. 1980 de Kültür Bakanlığı Büyük ödülünü aldı. Bir yıl sonra da "İman Ve İslâm Atlası" adlı eseriyle, Türk Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanını kazandı. Bazı eserleri filme alınıp televizyona uyarlandı. 


Şiirleri: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben Ve Ötesi, Çile

Piyesleri: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Para, Sabırtaşı
Diğer eserleri: Çerçeve, Halkadan Parıltılar, Çöle İnen Nur, 101 Hadis, Büyük Doğuya Doğru, Peygamber Halkası, Yılanlı Kuyudan

NECİP FAZIL KISAKÜREK'TEN ÖRNEKLER:

Tabut

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki bu boş tabutu
Yarın kendileri dolduracaklar

Her yandan küçülen bir oda gibi
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış
Sanki bir taşbebek kutuda gibi
Hayalim içinde uzanmış kalmış

Cılız vücuduma tam görünse de
İçim bu dar yere sığılmaz diyor
Geride kalanlar hep dövünse de
İnsan birer birer gene giriyor

Ölenler yeniden doğarmış, gerçek
Tabut değildir bu, bir tahta kundak
Bu ağır hediye kime gidecek
Çalılır çakılmaz üstüne kapak?


İstasyon

Burda gelir insana 
Boş günlerin usancı
Çalar birden kampana
Ölüm çanından acı

Sonra bir düdük öter
Kesik çığlıklarla der:
Burdan bildik gidenler
Yarın döner yabancı