11 Nisan 2015 Cumartesi

BEYİN RAHATSIZLIKLARI

Beyin, vücudun en önemli organlarından biridir. Kafatasının içinde sağlam kemiklerle korunan beyin, iki yarım küre ile "soğancık" adı verilen bir sap kısmından ibarettir. Beynin etrafını bir sıvı tabakası ve bunun da üstünü üç tabaka halinde beyin zarları örter. Bu zarların iltihaplanmasına "Menenjit", beynin iltihaplanmasına da "Ensefalit" denir. 

Omurilik ile kuyruk sokumuna kadar devam eden beyin, bütün sinirlerin merkezidir. Ayrıca, irade ve düşünme kabiliyeti de beyne ait bir özelliktir. Bu özellik, daha çok beynin kabuk kısmında ve girinti-çıkıntılarında bulunmaktadır. Beynin daha derinliklerinde, soğancık kısmında kalp, solunum, yutma, çiğneme, tad alma, görme, işitme gibi merkezler bulunur.

Beyin, çok kan ve oksijen isteyen bir organdır. Kansızlığa en az tahammüllü olan beyin, kansız kaldığı zaman 5-6 dakikada ölür. Bu organ, büyük kapasitesi olmakla beraber yorulan bir organdır. Yorgunluğu, uyku ve uzun istirahatlerden sonra giderilir. Üzüntü, sıkıntı, beyni en çok yoran sebeplerdir. Beynin çabuk geçmeyen bu yorgunluklarına "Sürmenaj" adı verilir.



BEYİN EZİLMELERİ

Beyin ezilmelerinin sebebi, trafik kazaları, düşme, kafaya ağır bir cismin çarpması gibi hallerdir. Ekseriyetle ölüm ile sonlanır. Ölümden kurtulanlar ya bitkisel bir hayat yaşarlar ya da "felç" gibi ağır ârızalar içinde aktif hayattan uzak yaşamaya mahkûm olurlar. Tedavisi yoktur, ancak ölümden kurtarıcı cerrahi müdahaleler mümkündür.

BEYİN KANAMASI

"Beyin ezilmeleri"nde sayılan sebeplerden veya yüksek tansiyonlu, damar sertliği olan kimselerde ve damar sertliğiyle beraber olan "şeker hastaları"nda, damarların yırtılması sonucunda ani olarak ortaya çıkar. Ekseriyetle hastalar "beyin kanaması" ile "koma"ya girerler. Şuur tamamen kaybolur. Bu durum günlerce, haftalarca devam eder. Her zaman vücudun bir kısmında, yarısında veya bütün kol ve bacaklarda "felçler" olur. Bu hastalar horultulu soluma yaparlar. İdrar veya dışkılarını tutamazlar. Felçli kol ve ayaklar kaldırıldığı zaman cansız bir cisim gibi düşerler. Ağız çoğu zaman bir yana kayar. Hastalar sesleri duymaz, iğne batırılmasını, çimdiklenmeleri hissetmezler.

Hastayı derhal hastaneye kaldırmak şarttır. Nakil esnasında, fazla sarsmamak lâzımdır. Başa devamlı buz tatbiki çok faydalıdır. Hastanın temizliğine dikkat etmek gerekir. Kaçan idrar ile bu hastaların bel ve kalça bölgelerinde yaralar açılabilir. Yatağa temas eden yerleri, yüzde elli alkol-aseton karışımıyla hergün friksiyon yapılır. Dikkatli bir bakım ve tedaviyle bu hastalar iyi olabilirler veya hafif felçlerle tehlikeyi atlatabilirler.

BEYİN SARSINTISI

Yine kafa çarpmalarıyla ortaya çıkan bir durumdur. Hastada şiddetli baş ağrıları, unutkanlık, baş dönmesi, devamlı bulantı ve kusma, ayakta duramama şikâyetleri olur. Beyin kazalarının en hafifidir. Tedavisinde; tam yatak istirahati, başa buz tatbiki yegâne tedavi şekilleridir. Tek tehlike; bir hafta ile iki yıl arasında "beyin apseleri"nin ortaya çıkmasıdır. Çünkü, çok zaman, beyin sarsıntısıyla beraber ufak kanamalar da oluşur.

BEYİN APSELERİ

Beyin sarsıntısı ve ufak kanamalardan aylarca sonra veya yüksek ateşli bir hastalıktan sonra ortaya çıkan ağır bir hastalık şeklidir. Apsenin bulunduğu beyin bölgesi tahrip olduğundan, beyne ait bazı bozukluklar kendini gösterebilir. Şiddetli baş ağrıları, bulantı, kusma, şuur bulanıklıkları, çift görme ve hastanın bazan komaya girmesi dikkat çeker. Tedavi edilmezse; ölüm tehlikesi fazladır. Antibiyotik tedavisiyle beraber çoğu zaman hastaya bir beyin ameliyatı gerekli olabilir.

BEYİN EMBOLİLERİ

Damar sertliği olanlarda, kalp ve akciğer enfarktüsünde, kalp yetersizliklerinde, yaralanmalardan sonra damarların içine hava kaçması ile ve yağlı ilâçların yanlışlıkla damara yapılmasıyla; beyin damarlarından biri ani olarak tıkanır. Tıkanan damar beynin hangi bölgelerine kan ulaştırıyorsa, o bölgelere ait bozulmalar oluşabilir. Meselâ beynin görme merkezini besleyen damarda bir emboli varsa; bu duyu ortadan kalkar ve tedavi başarılamazsa şahıs kalıcı olarak kör olur. Ani ortaya çıkan felçlerde de "beyin embolisi" düşünülür.

Hastane tedavisi şarttır. Kanı sulandıran, pıhtıları eriten ve damarları genişleten ilâçlarla çok zaman hastanın tamamen iyileşmesi mümkündür. Ani felç görülen şahıslarda zaman kaybetmemek ona yapılacak en iyi yardımdır. Zamanı geçmiş ve geç teşhis edilmiş embolilerin tedavisi her geçen saat daha zorlaşır.

BEYİN TÜMÖRLERİ

Beynin herhangi bölgesinde birincil veya metastas yoluyla gelişim gösteren bir tümör, çevre dokulara yapacağı baskı ile o bölgeye özgü vücut işlevini zorlaştırabilir. Beyin apselerine benzer belirtiler gösterir. Sinsice geliştiğinden etkileri yavaş yavaş ortaya çıkar. Tedavisinde; tümörün bulunduğu yere göre terapi veya ameliyat yapılır. Tümör, beynin orta bölgesinde ise; beynin sağlam kısımlarına zarar vermeden oraya ulaşmak için, gama ışın tabancaları vasıtasıyla, ışın demetleri başın farklı kısımlarından "zayıf enerjili" olarak tümöre gönderilir. Işın demetlerinin hepsi de yalnızca o tümörün üzerinde odaklanacağından, tümöre uygulanan toplam gama ışın enerjisi de güçlenmiş olacaktır. Bu yöntemle beyne zarar vermeden tümörün ilerlemesi durdurulabilir.