Mustafa Kemal Paşa ile birlikte son gelen telgraf ve mektupları gözden geçirerek,
bunlara verilecek cevapları hazırlıyorduk.
Paşa’nın
Kurmay Başkanı Kâzım Dirik Bey de
sekreterlik vazifesi görüyordu.
Çalışmalarımızı bitirdikten sonra, kahvelerimizi içecektik ki; Amasya’da
Paşa ile aynı amaç uğrunda sonuna kadar çalışacağına yemin ile söz vermiş olan
Kâzım Bey, ayağa kalkarak sessisce Paşa’ya
şöyle dedi :
“Paşam
, siz askerlikten istifa ettiniz, bundan sonra benim göreve devam etmeme imkân
kalmadı. Müsaadenizle Kâzım Karabekir Paşa’dan askeri bir görev istiyeceğim.
Evrakı kime teslim etmemi emir buyurursunuz?”
Bu sözler karşısında Mustafa Kemal Paşa’nın bir anda rengi
atmış, sararmıştı. Sanki vurulmuş gibiydi. Hiç beklemediği durum karşısında
duyduğu hayâl kırıklığının acısını belirten bakışlarını Kâzım Bey’e yönelterek
:
Kâzım Bey odadan çıkınca,
koltuğuna gömülüp bir süre düşündükten sonra, bana döndü :
“Gördün mü Rauf ?.. Haklı değil mi imişim? Rütbe ve
makamın değer ve önemini anladın mı?..”
“Düne kadar benimle, asla şüpheye yer vermeyecek
bir samimiyet ve bağlılıkla çalışarak büyük çaba gösteren bu adamın hareketi,
görüşümü doğrulamıyor mu?..”
Bunca yıllık dostum,
arkadaşım, hep yanında olduğum, tehlikelere birlikte göğüs gerdiğimiz ve huyunu
yakından bildiğim Mustafa Kemal Paşa’nın bu olay karşısında ifade ettiği üzüntü
ve bezginliğin eşine hiç tanık olmamıştım...
Hüseyin
Rauf Orbay(*)
(*) (1881-1966) Deniz subayı, sivas milletvekili, icra
vekilleri heyet bşk.büyükelçi, bayındırlık bakanı
Kaynak: kemal arıburnu, atatürk’ten anılar, işbank kült.yay. 1976 s.346-347