13 Mart 2015 Cuma

MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN ZOR ANLARI

Mustafa Kemal Paşa ile birlikte son gelen telgraf ve mektupları gözden geçirerek, bunlara verilecek cevapları hazırlıyorduk.

Paşa’nın Kurmay Başkanı Kâzım Dirik Bey de sekreterlik vazifesi görüyordu.  Çalışmalarımızı bitirdikten sonra, kahvelerimizi içecektik ki; Amasya’da Paşa ile aynı amaç uğrunda sonuna kadar çalışacağına yemin ile söz vermiş olan Kâzım Bey, ayağa kalkarak sessisce Paşa’ya şöyle dedi :

Paşam , siz askerlikten istifa ettiniz, bundan sonra benim göreve devam etmeme imkân kalmadı. Müsaadenizle Kâzım Karabekir Paşa’dan askeri bir görev istiyeceğim. Evrakı kime teslim etmemi emir buyurursunuz?

Bu sözler karşısında Mustafa Kemal Paşa’nın bir anda rengi atmış, sararmıştı. Sanki vurulmuş gibiydi. Hiç beklemediği durum karşısında duyduğu hayâl kırıklığının acısını belirten bakışlarını Kâzım Bey’e yönelterek :

“Ya... Öyle mi efendim?. Peki Efendim, Evrakı Hüsrev (Gerede) Bey’e devrediniz efendim.” demekle yetindi.

Kâzım Bey odadan çıkınca, koltuğuna gömülüp bir süre düşündükten sonra, bana döndü :

“Gördün mü Rauf ?.. Haklı değil mi imişim? Rütbe ve makamın değer ve önemini anladın mı?..”

“Düne kadar benimle, asla şüpheye yer vermeyecek bir samimiyet ve bağlılıkla çalışarak büyük çaba gösteren bu adamın hareketi, görüşümü doğrulamıyor mu?..”

Bunca yıllık dostum, arkadaşım, hep yanında olduğum, tehlikelere birlikte göğüs gerdiğimiz ve huyunu yakından bildiğim Mustafa Kemal Paşa’nın bu olay karşısında ifade ettiği üzüntü ve bezginliğin eşine hiç tanık olmamıştım...

                                                                                 Hüseyin Rauf Orbay(*)

(*) (1881-1966) Deniz subayı, sivas milletvekili, icra vekilleri heyet bşk.büyükelçi, bayındırlık bakanı
Kaynak: kemal arıburnu, atatürk’ten anılar, işbank kült.yay. 1976 s.346-347