Boğazın
iki tarafında bulunan bademcikler, normal şartlarda bir nevi
mikropların geçmesine baraj teşkil
ederler. Beyaz kan hücrelerinin bir grubu olan “lenfositler” ve lenf dokusu, vücudun başlıca müdafa sistemlerinden biridir. Bademcikler bu hücre ve dokulardan zengin organlardır.
Ağızda bulunan veya
ağızdan giren birçok mikroplar, bademcikler hizasında tutulurlar ve burada başlayan savaş, mikropların vücuda girmesini önler.
Bademcikler her zaman bu savaştan galip çıkamazlar
ve mikroplar burayı istilâ ederek bir nevi apse
gibi iltihaplandırırlar.
Bademciklerin içi, yer yer iltihap ve cerahatla
dolar. Ağrı ve yutkunma güçlüğü
başlar, ateş yükselir. İltihapla
şişen bademcikler boğaz deliğini daraltırlar
ve vücuda devamlı olarak çıkardıkları toksinleri
(zehirleri) verirler.
Bademcik iltihapları iki
şekilde kendini gösterir. Yukarıda ifade edilenler had (akut) bademcik iltihaplarıdır. Bunun dışında; yüksek ateş,
yutma güçlüğü yapmayan, bazan hiçbir
şikâyete sebep olmayan müzmin (kronik) bademcik iltihapları da
vardır. Bunun tehlikesi, sinsiliği
derecesinde önemlidir. 25 yaşına
kadar olan gençlerde ve çocuklarda müzmin
iltihap, ekseriyetle romatizmaya,
kalb ve böbrek hastalıklarına sebep olur. Çocukta kansızlık yapar ve gelişimini engeller.
TEDAVİ
Akut
bademcik iltihapları yüksek ateşle
hemen dikkati çeker. Antibiyotik tatbik edilmelidir. Vitamin takviyesi de gerekir. Yutma
zorluğu sebebiyle sulu gıdalar
tercih edilmelidir. Perhiz asla yoktur.
Böbrek bozukluğundan şüphe edilenlerde tuzun
azaltılması faydalı bir tedbirdir.
Sabah- akşam bir bardak
suda eritilmiş bir-iki çay kaşığı karbonatla yapılan gargaralar faydalıdır. Müzmin
(kronik) bademcik iltihaplarında hiç tereddüt
edilmeden ameliyatla bademcikler
alınmalıdır. Kangren haline gelmiş bu bademciklerin artık vücuda hiçbir faydası kalmamıştır.