NEF’İ (1572 ? – 1635)
Hasankale’de
doğdu. Asıl adı Ömer’dir. İyi bir
medrese öğrenimi gördükten sonra I.
Ahmed’in hükümdarlığı sırasında Bayram
Paşa’nın aracılığıyla İstanbul’a
geldi. Maden vergi kâtipliğinde bulundu. IV.
Murat tahta çıkınca, taşlama ve hicivleriyle
ün salan bu şairi korudu. Bu tarz
şiirleri herkesi gücendirdiği için,
bir daha taşlama yapmıyacağına dair IV. Murat’a söz verdiği halde, dayanamayıp gene yazdı. Padişahı da, kendi
babasını da hicvetti. Vezir Bayram Paşa için de ağır bir taşlama yazdı. Sadrazamın şikâyeti üzerine Nef’i sarayın odunluğunda boğduruldu.
Naaşı denize atılmıştır.
Nef’i
öldürülürken bile huyundan vazgeçmemiştir.
Kendisine bir af dilekçesi
yazdırmaya çalışan Kızlarağası,
dilekçeyi yazarken kâğıt üzerine siyah mürekkep damlatınca üzülmüş, fakat Nef’i
gülerek zenci ağaya, “Üzülmeyin, mübarek
terinizdir” diyerek ağayı kızdırmış ve ölümünü hızlandırmıştır. Türkçe Ve Farsça
Divanları, Siham-ı Kaza (Kader Okları) adında taşlama şiirleri vardır.
Ağyâr elemin çekme gönül, nâfile gamdır.
Hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir
(Başkalarının kahrını ne
çekiyorsun gönül. Düşmanın kötülüğünü anlamazlıktan gelmek kadar ona kötülük
olmaz)
Göz ucuyla âşıka geh lütfeder gâhi itâb
(Gözünün ucuyla kendisini sevene bazan lütufta bulunur, bazan azarlar)
Bileli kendimi ben, gönülümü âşık buldum
* * *
Âşıkım, hâl-i dil-i zârımı Allah bilir.
(Öyle seviyorum ki,
inleyen gönlümün halini ancak Allah bilir)
Neler çeker bu gönül, söylesem şikâyet olur